Küresel tehditler: İklim krizi
2021 yazı, hem Türkiye'de hem dünyada bir yanda orman yangınlarıyla bir yanda sellerle mücadele edilen bir yaz oldu. 2022 yazına girdiğimiz bugünlerde yine aynı durum yaşanıyor. Peki dünya için küresel tehdit olan iklim krizinin eşiğinde olduğumuzun kanıtları ve gelecekteki muhtemel etkileri neler? Habertürk'ten Merve Elmacı'nın haberi...
2021 yazı Türkiye'de bir yanda orman yangınlarıyla bir yanda sellerle mücadele edilen bir yaz oldu, aynı şey dünyanın pek çok bölgesinde de geçeliydi. Bugüne kadar belki de iklim değişikliğinin etkilerini en derinden hissettiğimiz seneydi. 2022 yazına girdiğimiz bugünlerde de dünyanın pek çok yerinden yangın haberleri almaya başladık.
Peki dünya için "küresel tehdit" olan iklim krizi nedir?
İklim krizi kısaca iklim koşullarındaki dengesiz ve zararlı değişimler şeklinde tanımlanabilir. Küresel ısınma ve benzeri sorunlarla yakından ilişkisi olan iklim krizi; dünya coğrafyasının giderek kuraklaşmasına, küresel sıcaklık artışının yükselmesine ve dünya genelinde öngörülemeyen yağışların ve diğer beklenmedik meteorolojik olayların daha sık ortaya çıkmasına sebep oluyor. Günlük hayatta farklı amaçlar için kullandığımız fosil yakıtlar, tüketildikten sonra dünya atmosferinin etrafından sera gazı katmanı oluşturuyor.
Mevcut küresel ısınma tartışmaları 20. yüzyılın ortalarından bu yana insan faaliyetleri sebebiyle eşi görülmemiş şekilde hızlandı. İnsan faaliyetlerinin atmosferi, okyanusu ve toprağı ısıttığı inkar edilemez; atmosferde, okyanusta, kriyosferde ve biyosferde yaygın, hızlı değişimler meydana geldi.
Bilim insanlarının yüzde 97'si geçtiğimiz yüzyılda iklimin ısındığını ve bu ısınmanın insan kaynaklı olduğunu kabul ediyor. NASA'nın küresel sıcaklık ölçümlerine göre, geçtiğimiz son yıllar 1880'den beri gelmiş geçmiş en sıcak yıllar olarak kayıtlara geçti.
NEDENLERİ
İnsan faaliyetleri (öncelikle fosil yakıtların kullanımı), Dünya atmosferindeki sera gazı yoğunlaşmasını temelden artırarak gezegeni ısıttı. Bilim insanları, 20. yüzyılın ortalarından bu yana gözlemlenen küresel ısınma eğilimini, atmosferin Dünya'dan uzaya doğru yayılan ısıyı hapsetmesiyle sonuçlanan "sera etkisinin"1 insan genişlemesine bağlıyor.
Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, Beşinci Değerlendirme Raporunda, son 50 yılda insan faaliyetlerinin küresel ısınmaya yüzde 95'ten fazla etkisi oldu. Son 151 yılda, endüstriyel faaliyetler, atmosferdeki karbondioksit seviyelerini milyonda 280’den 417'ye yükseltti.
KANITLAR NEDİR?
Gezegenin ortalama yüzey sıcaklığı, 19. yüzyılın sonlarından bu yana yaklaşık 1 derece arttı; Bu değişikliğe insan faaliyetleri sonucu atmosferde artan karbondioksit emisyonları neden oldu.
Küresel ısınmanın çoğu son 40 yılda meydana geldi. 2016 ve 2020 yılları, en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti.
Okyanus, artan bu ısının çoğunu emdi ve okyanus yüzeyi 1966'dan bu yana 0,33 derece üzerinde bir ısınma gösterdi. Dünya, okyanusta ekstra enerjinin yüzde 90'ını depoluyor.
Grönland ve Antarktika'da buz tabakalarının kütlesi azaldı. NASA'nın Yerçekimi Geri Kazanımı ve İklim Deneyi'nden elde edilen verilere göre, 1993 ile 2019 yılları arasında Grönland'ın yılda ortalama 279 milyar ton buz kaybettiğini, Antarktika'nın ise yılda yaklaşık 148 milyar ton buz kaybettiğini gösteriyor. Arktik deniz buzunun hem genişliği hem de kalınlığı son yıllarda hızla azaldı.
Alpler, Himalayalar, And Dağları, Rockies, Alaska ve Afrika dahil olmak üzere dünyanın hemen her yerinde buzullar geri çekiliyor.
Uydu görüntüleri, Kuzey Yarımküre'de ilkbahardaki kar örtüsü miktarının son 50 yılda azaldığını ve karların daha erken eridiğini ortaya koyuyor.
Küresel deniz seviyesi geçen yüzyılda yaklaşık 20 santimetre yükseldi. Ancak son yirmi yıldaki oran, geçen yüzyılın neredeyse iki katı ve her yıl biraz hızlanıyor.
Arktik deniz buzunun hem genişliği hem de kalınlığı son yıllarda hızla azaldı.
Özellikle geçtiğimiz senenin yaz mevsimi küresel ısınmanın dünyada en hissedilebilir olduğu yıldı. ABD'de rekor yüksek sıcaklıklar kaydedilirken, rekor düşük sıcaklık olayları 1950'den beri azalmakta.
Sanayi Devrimi'nin başlangıcından bu yana, okyanus yüzeyindeki asit oranı yaklaşık yüzde 30 oranında arttı. Bu artış, insanların atmosfere daha fazla karbondioksit salması ve dolayısıyla okyanusta daha fazla emilmesinin sonucu.
ETKİLERİ
İnsan kaynaklı küresel ısınmanın etkileri günümüzde kendini gösteriyor ve gelecek yıllarda durum daha da kötüleşecek geri döndürülemez bir hal alacak.
Buzullar küçüldü, nehirlerdeki ve göllerdeki buzlar daha erken parçalanıyor, bitki ve hayvan türleri değişti ve ağaçlar daha erken çiçek açıyor. Bilim insanları, büyük ölçüde insan faaliyetleri sonucu üretilen sera gazları nedeniyle, küresel sıcaklıkların önümüzdeki on yıllar boyunca artmaya devam edeceğini düşünüyor.
GELECEK ETKİLERİ
Üçüncü ve Dördüncü Ulusal İklim Değerlendirme Raporlarına göre, küresel iklim değişikliğinin uzun vadeli etkilerinden bazıları şöyle;
Küresel iklimin bu yüzyılda ve sonrasında değişmeye devam etmesi bekleniyor. Önümüzdeki birkaç on yılın ötesinde iklim değişikliğinin etkisi, Dünya'nın gazların emisyonlarına ne kadar duyarlı olduğuna bağlı.
İklimlerin doğal değişimi insan kaynaklı küresel ısınma sebebiyle değişecek, zaman içinde ülke genelinde sıcaklıklar artmaya devam edecek.
ABD'de ortalama yağış miktarı 1900'den bu yana arttı, ancak bazı bölgelerde ortalamanın üzerinde artışlar ve düşüşler yaşandı. Bu yüzyıl boyunca ABD ve dünyanın geri kalanının bazı bölgelerinde daha çok yağış, bazılarında ise daha az yağış bekleniyor.
Kuraklık ve sıcak hava dalgalarının her yerde daha yoğun olacağı ve soğuk dalgaların her yerde daha az yoğun olacağı tahmin ediliyor.
Yaz sıcaklıklarının artmaya devam etmesi bekleniyor. Bu yüzyılın sonunda, 20 yılda bir görülen aşırı sıcak günlerin ABD'nin çoğunda her iki veya üç yılda bir meydana geleceği tahmin ediliyor.
Yoğunluğunun ve süresinin yanı sıra Kuzey Atlantik'te en güçlü kasırgaların sıklığı 1980'lerin başından beri artıyor. Bu artışlara insan kaynaklı ya da doğal nedenlerin nispi katkıları hala belirsiz. Ancak küresel ısınma devam ettikçe, kasırga ile ilişkili fırtına yoğunluğunun ve yağış oranlarının artması bekleniyor.
1880'den beri tutulan kayıtlara göre, küresel deniz seviyesi yaklaşık 20 cm yükseldi. Bu seviyenin 2100'e kadar 30 ila 240 cm daha yükselmesi bekleniyor. Buna, eriyen buzulların okyanusa eklenmesi de dahil.
Önümüzdeki on yıllarda, fırtına, yüksek gelgitler ve birçok bölgede su baskını yaşanma ihtimalinin artması bekleniyor.
Arktik Okyanusu'nun, bu yüzyılın ortalarından önce buzsuz kalması bekleniyor.