Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Magazin Pazarı'nda bu hafta: Arda Kural, Farah Zeynep Abdullah... - Magazin Haberleri
        1

        Magazin gündemi iki haftadır Arda Kural'ı konuşuyor. Bir dönem psikolojik sıkıntılar yaşayan ve zor günleri atlatan Kural'ın değişimi sosyal medyada da gündem oldu.

        'Bergen' filminin galası geçtiğimiz günlerde yapıldı. Filmin başrol oyuncusu Farah Zeynep Abdullah'ın gala gecesi giydiği kıyafet eleştiri topladı. Ünlü oyuncu da gelen eleştirilere kayıtsız kalmadı.

        Haftanın acı haberi ise Türk pop müziğinin usta ismi 'Akrep Nalan'dan geldi. 67 yaşındaki müzisyen Bodrum'da yaşamını yitirdi.

        Magazin gündemindeki başka bir olay ise İbrahim Tatlıses'in bir süredir görüşmediği oğlu Ahmet Tatlıses ile arasındaki gerilimin sürmesiydi...

        2

        Magazin gündemi iki haftadır Arda Kural'ı konuşuyor. Kural’ın son günlerde bu kadar popüler olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

        3

        ESİN ÖVET: Hiçbir projede yer almadan gündemden düşmeyen tek ünlü Arda Kural diyeceğim ama diyemiyorum. Çünkü bu memlekette o kadar çok insan var ki, hiçbir şey yapmadan her gün ekranlarda, gazetelerin manşetlerinde. O yüzdendir ki, çölün ortasında vaha bulunmuş gündemsiz magazine Arda Kural düştü. Malum son zamanlarda magazin bomboş. Mevzu yok. E millet mevzu seviyor. Arda Kural, şu an o boşluğu doldurdu. Kolay gele. Her gün hakkında bir haber çıkıyor ve o da mutlu bu durumdan. İki senedir yaşadığı sıkıntılar ortada. Ekranlara döner dönmesine de eski yıldızını yakalar mı bilinmez. Şöhret yıldızını geçtim aslında 'yıldız'ını buldu yeniden. Yıldız Asyalı'sına kavuştu. Bence korkmasın yüzleşsin tüm geçmiş ve geleceği ile.

        4

        MEHMET ÇALIŞKAN: Arda Kural, oyunculuğa 1999’da kendi kurduğu tiyatroda başladı. 19 yaşında tiyatro kurmak önemli. Becerinin, hevesin, hırsın göstergesidir. Hemen ardından Haluk Bilginer ile aynı yapımda rol aldı. Hem de ‘Titanic’ ile küresel şöhrete ulaşan Leonardo DiCaprio’ya fiziken benzetildi. ‘Yürü ya kulum’un bütün altyapısı hazırdı hazır olmasına ama ilerleyen zamanlarda Arda Kural’ın şöhret olmaya hazır olmadığını gördük. Oyunculuğa kendisinden sonra başlayan birçok meslektaşı ışıltılı bir kariyere sahip olurken Arda Kural, şöhretini doğru şekilde yönetememesinden kaynaklanan sorunlardan dolayı onların gerisinde kaldı. Açıkçası ben hayatımda kariyerini bu kadar kötü yöneten çok az oyuncu gördüm. Kural, iki haftadır birçok röportaj verdi, canlı yayınlanan programlara katıldı. Anlattı, anlattı, anlattı… Ya sonuç? Son iki haftanın popüler kişisi Arda Kural, kariyerini toplayabilecek mi? Röportajlarını okudum, katıldığı programları izledim. Söylediklerinden anladığım kadarıyla kariyerini toparlayabilme adına bir hevese sahip. Ne var ki heves süreklilik kazandığı zaman bir anlam kazanıyor. Sonuçta taşı suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliği deler.

        5

        KADİR KAYMAKÇI: ‘Yerli Leonardo DiCaprio’ olarak bir anda genç kızların sevgilisi oldu. Dizilerde, sinema filmlerinde rol aldı. Yıldız Asyalı ile yaşadığı aşk her gün manşetlerdeydi. Geleceği parlak genç bir yıldızken bir anda her şey tepetaklak gitti. Zirveden düştü en dibi gördü. Kimbilir belki yıllar sonra nasıl şimdi Müslüm Gürses’in, Bergen’in hayatları film oluyorsa onun yaşadıkları da beyazperdeye gelir. En başta da dediğim gibi hem basın hem halk bu tür öyküleri sever. Aytekin Teker, birkaç hafta önce Arda’yla röportaj yapıp onu yeniden gündeme getirdi. Umarım şu anda herkesin gözü üzerinde olan Arda, yine üzülmez ve kariyerinde yepyeni bir sayfa açar.




        6

        AYTEKİN TEKER: Arda ile yaklaşık 2 ay önce röportaj yapmıştım. O günden bu yana biraz daha kendini toparlamış. Yaşadıkları elbette kolay değil, kariyerinin zirvesindeyken psikoz ile mücadele etti. Eski günlerine dönebilmek için yaşadığı bu umudu kaybetmemesi lazım. Bir menajer ile de çalışmaya başladı. Kendisine şu ana kadar henüz bir teklif gelmemiş ama umarım ekranlara geri döner.

        7

        Farah Zeynep Abdullah, Erdal Beşikçioğlu ve Tilbe Saran ile başrollerini paylaştığı 'Bergen' adlı filmin galasında giydiği kıyafetiyle gündem oldu. Abdullah, yeşil renkli takım elbisesi için "Kıyafetinde ütü bile yok" şeklinde yapılan eleştiriler karşısında "Ne oldu ya? Hani herkesin kıyafetine kimse karışamıyordu?" dedi. Ünlü oyuncunun tarzı ve bu çıkışı hakkında neler söylersiniz?

        8

        ESİN ÖVET: Ben de eleştirdim. Ki görünce de şaşırdım. Tabii ki, kimsenin kıyafetine karışmayacağız. Ancak 'Bergen' filmi aylardır beklenen bir proje. Bu bir bütün. Galada da bu bütünün bir parçası oluyor katılan sanatçılar. Ki giydikleri kıyafetler kim ne derse desin önemli. En azından kıyafeti buruşmasın diye bir önlem alsalardı. Buruşuk olmasaydı bu kadar da didiklenmezdi. Buruşuk olması özensiz olduğunu gösterdi.

        9

        KADİR KAYMAKÇI: Üzgünüm, Farah Zeynep Abdullah’ın kıyafeti rengi, tasarımı her şeyiyle çok kötüydü! Çevresinde kimse “Olmadı bu” dememiş mi acaba! Hazal Kaya da bu hafta dizisinin galasında aynı modacının tasarımı bir kıyafet giymişti. Bence o da olmamıştı! Bir haftada iki star’a böyle ‘orijinal’ kıyafetler giydirmek büyük başarı! Farah Zeynep’in, filmde canlandırdığı Bergen’in ‘Acıların Kadını’ albümünün kapağındaki kıyafetine bir saygı duruşu olduğunu okudum bir yerde. Öyleyse düşünce hoş ama işte maalesef bazen böyle kağıt üstünde güzel şeyler gerçekten aynı etkiyi yapmıyor... Eleştirilere “Herkesin kıyafetine kimse karışamıyordu?" diye verdiği cevabı eminim kendisi de beğenmemiştir. Neyse olur böyle şeyler kıyafeti unutulur filmdeki performansı akılda kalır...

        10

        MEHMET ÇALIŞKAN: Bergen’in galasındaydım ve Farah Zeynep Abdullah’ı birkaç metre öteden gördüm. Kişilerin kıyafetleriyle ilgilenmesem bile aklımdan ‘Pek de olmamış’ düşüncesini geçirdim. Hani insan Abdullah’ı çok önemsediği, ortak yapımcısı olduğu bir yapımın galasında en şık şekilde görmek istiyor. Şık değildi ama öyle olmaması benim için çok da önemli değildi. ‘Pek de olmamış’ düşüncesi zihnimden geldi geçti. Kıyafeti kimin seçtiğini bilmiyorum ama böyle zamanlarda birilerinin devreye girip Farah Zeynep Abdullah’ı yönlendirmesi gerekiyor. Zira kendisi pek heyecanlı olabilir, zihni tamamen filmin izleyiciler üzerinde nasıl bir etki bırakacağına odaklanmış olabilir. Bu nedenle kıyafeti hiç önemsememiş olabilir. Benim anlamadığım Abdullah’ın bozuk cümleli "Ne oldu ya? Hani herkesin kıyafetine kimse karışmıyordu?" ifadesi oldu. Oysa ‘kıyafete karışmak’ başka anlamlar içeriyor. Gala kıyafetinin eleştirilmesinin ‘kıyafete karışmak’ ile ne ilgisi olabilir ki? Farah Zeynep Abdullah’ın çıkışı son derece yersiz. Madalyonun bir de öteki yüzü var. Farah Zeynep Abdullah böyle bir kıyafeti bilerek giymiş olamaz mı? Neden mi? İyiden iyiye dikkat çekmek için olamaz mı?

        11

        AYTEKİN TEKER: Aslında burada eleştirilen konunun temelinde kıyafet tercihinden çok özensizlik vardı. Hadi o kıyafet tercih edildi ama o buruşukluk hiç olmamış. Merakla beklenen bir filmin başrol oyuncusu, kırmızı halı için daha iyi hazırlanmalıydı. Kendi galasını baltalı gibi oldu. Farah'ın çıkışı ise anlamsız.

        12

        “Akrep Nalan” olarak tanınan şarkıcı Füsun Nalan Açın, Bodrum'daki evinde hayatını kaybetti. Sanatçının mirasını da eğitim olanaklarından yoksun çocukların topluma yararlı bireyler olarak yetiştirilmesi amacıyla yazar Aziz Nesin tarafından kurulan vakfa bağışladığı öğrenildi.

 Ardından neler söylemek istersiniz?

        13

        ESİN ÖVET: Güzel bir ses daha göçüp gitti. Huzur içinde uyusun. Güzel bir yere bağışlamış ne güzel. İnşallah akrabalarından biri çıkıp itiraz etmez. Ki genellikle öyle oluyor biliyorsunuz. Ölen insanların anısına saygı göstermeden itiraz ediyor akrabalar. Birçok ünlü isim için yaşandı. En son 'Huysuz Virjin' yani Seyfi Dursunoğlu için bu olay yaşandı. Çok üzücü.

        14

        KADİR KAYMAKÇI: Bizim gençliğimizde İstanbul’un gözde gece kulüplerinde fırtına gibi esiyordu Akrep Nalan... Hayatını kaybettiğini duyduğumda bütün gün kafamın içinde onun sesinde “Karlar düşer, düşer düşer ağlarım...” dönüp durdu. Nur içinde yatsın... Mirasını da güzel bir vakfa bağışlamış. Umarım Huysuz Virjin ve Fatma Girik’in ardından yaşanan miras tartışmaları yaşanmaz..

        15

        MEHMET ÇALIŞKAN: Allah, mekânını cennet eylesin. Bir döneme damgasını vuran şarkıcılardan biri olarak hafızalarda yer edinen Akrep Nalan’ın vefatı ne kadar üzücüyse mirasını eğitimden yoksun çocuklar için bağışlaması bir o kadar ferahlatıcı, umut verici. Allah razı olsun.

        16

        AYTEKİN TEKER: Böyle değerler aramızdan ayrıldıkça maalesef kıymeti daha iyi anlaşılıyor. Vedasının ardından yaptığı bağış ise çok anlamlı. Nur içinde uyusun.

        17

        İbrahim Tatlıses'in oğlu Ahmet Tatlıses ile arasındaki polemik sürüyor. "Şimdiki aklım olsaydı 7 çocuk yapmazdım" diyen Tatlıses, kızıyla fotoğrafını paylaşarak, "Bu benim Gülşen'im, kimseyle kavga etmez. Bir de Gülden'im var babası hep duasındadır. Artı bir de Melek'im var o da babasının doktoruyla ilaçlarıyla uğraşır. Bir de Elif'im var ki sormayın! 'Nasılsın baba?', 'Süperim kızım.', 'Ben de süperim baba.' deyip bitiriyor beni. Bir de Dilan var ki keşke erkek olsaydı. İdo'daki edep ve saygı da herkese örnek olacak boyuttadır. Bunların duası bana yeter de artar bile. Allah bunları bana çok görmesin" ifadelerini kullandı. Paylaşımında Ahmet Tatlıses'i anmadı.

        18

        ESİN ÖVET: Ah bu babalar. Ah bu anneler. Hayata gelmesine sebep olmuş bir evladı, bir insanı ayıramazsın. Ki günümüzde büyümüş insanların travmalarında hep anne-baba vardır. Evet bu memlekettin yüzde 90’ı değil yüzde yüzü deşelim, anne ve baba sorunu çıkar. Ki İbrahim Tatlıses’in yaptığı kabul edilebilir bir durum değil. O evlat sizin. Siz böyle ötekileştiremezsiniz. ah çok kızıyorum çok. İnanın insanın evlatlarıyla kavga etmesi, böyle bir yarışa evlatların hepsini sürüklemesi korkunç.

        19

        MEHMET ÇALIŞKAN: Ahmet Tatlıses, yıllarca babasının yanındaydı. İşlerin yürütülmesinde baş aktörlerden biriydi. Doğal olarak elbette öyle olacaktı. Bir babayla çocuğunun kamuoyunun gözü önünde tartışmasını, polemiklere girmesini anlamıyorum. Aralarındaki sorun ne olabilir ki birbirlerine bu kadar ‘yabancılaşabilirler? Aile içindeki sorunların dışarı yansıtılması son derece çirkin. O çirkinlik, üzerine çöktüğü aile kavramının kutsallığını yerle yeksan eder. İbrahim Tatlıses’in söz konusu açıklamalarından sonra kendimi Ahmet Tatlıses’in yerine koydum. Son derece iç yakıcı açıklama, Ahmet Tatlıses’i tüm geçmişini sorgulayıcı bir ruh haline büründürmez mi? Anıları, bir kâbusa dönüşmez mi? Bir baba, oğlunun o ruh haline bürünmesine nasıl izin verir? Bir baba, oğlunun anılarının kâbusa dönüşmesiyle yaşayacağı acıyı zihninde nasıl canlandıramaz?

        20

        KADİR KAYMAKÇI: "Şimdiki aklım olsaydı 7 çocuk yapmazdım" diyen İbrahim Tatlıses geç kalmış. 7 çocuğu olan bir baba o! Ve böyle 6 çocuğu bir yana ayırıp diğerini yok sayması hoş olmamış. Aralarında neler yaşandı, ne kırgınlıklar oldu bilemeyiz ama babalık biraz da böyle zamanlarda ne yaptığınız, nasıl bir duruş sergilendiğinizle alakalı. Şimdi çok sevdiğini söylediği 6 çocuğundan biri onunla fikir ayrılığına düşse onu da mı yok sayacak! Çocuklar arasında böyle ayrım yapması doğru değil bence.

        21

        AYTEKİN TEKER: İbrahim Tatlıses yıllarca kızı Dilan'ı kabul etmedi. Diğer çocuklarına Marmaris'ten ev verirken kızını es geçti. Bir şekilde buzlar eridi. Şimdi de oğluyla kopma noktasında. Baba-oğulun arasında bir problem olabilir ama bunu herkese duyurmak yanlış. Bir baba aile içindeki krizleri bu şekilde ifşa etmemeli.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ