'Magazin Pazarı'nda bu hafta

Erkan Petekkaya, Cannes Film Festivali’nde bir kapkaççının saldırısına uğradı. Telefonu çalınan Petekkaya, 300 metre kovalayıp yakaladığı hırsızı Fransız polisine teslim etti. Petakkaya, "O kadar kalabalık bir alanda ki… İnsanların arasından zigzag yaparak hırsızı kovaladım. Ben bu kadar hızlı koşabildiğimi bilmiyordum. Hırsız genç bir çocuk olmasına rağmen yakaladım." dedi.

ESİN ÖVET: Geçmiş olsun ne diyelim. Artık hepimizin hızlı koşmayı öğrenmesi ve kendimizi fazlasıyla korumayı öğrenmemiz dönemlerden geçiyoruz. Artık bu gelinen nokta ne yazık ki, dünya için geçerli. Küresel bir kriz var millet geçinme sıkıntısı içinde. Dünyanın neresinde olursanız olun bu mevzu değişmiyor. Erkan Petekkaya’nın o an fark edip müdahale etmesi de çok iyi olmuş tabi. Geç fark etseydi çoktan gitmiş olacaktı.

MEHMET ÇALIŞKAN: Cannes’da otelde olayı bana anlatmaya başladığında önce şaka yaptığını düşündüm. Olayın gerçek olduğunu ayrıntılara girmesiyle anladım. Üzerine bir de çektiği videoyu gösterdi. İlk tepkim şu oldu, “Hiç korkmadın mı? Elinde bıçak olabilirdi, hırsızlar bir çete halinde olabilirdi” soruma “Hayır, hiç korkmadım. Ben bu kadar hızlı koştuğumu bilmiyordum. Gencecik adamı yakaladım vallahi” oldu. Festival zamanında hırsızlık olaylarının çok olduğunu biliyorum, zira caddelerden sokaklardan birine değmeden yürünmüyor. Fransa’da yaşayan bir Türk arkadaşımla Cannes’da karşılaştığım zaman bana “Hırsızlara karşı dikkatli ol. Soyguna uğrarsan hırsızın peşine düşme, onlar çete. Biri hırsızlığı yaparken diğerleri soyulan kişiyi takip ediyor. Onlara göre aksi bir durumda soyulan kişiye saldırıyor” dedi. Bu nedenle Erkan Petekkaya’nın hırsızın peşine düşmesi akıl kârı iş değil. Petekkaya’nın şansı hırsızı yakaladığı yerin yakınlarında polislerin o anlarda devriye gezmesi oldu. Yoksa çetenin diğer üyeleri bir olup Erkan Petekkaya’ya saldırıp fiziksel zarar verebilirdi.

KADİR KAYMAKÇI: Kapkaççı kelimenin tam anlamıyla sert kayaya çarpmış. Cannes hep turistlerin gözdesi olan bir yer, film festivali zamanı ekstra kalabalık olunca böyle kapkaççıların, yankesicilerin de gözdesi bir yer oluyor. Erkan Petekkaya’nın yaptığı aslında çok tehlikeli bir şey. O çocuğun üzerinde bir silah, bıçak olabilirdi. Anlık bir şey tabi, düşünmeden peşinden koşmuş. Neyse ki kötü bir şey olmamış geçmiş olsun kendisine...

AYTEKİN TEKER: Olayın daha da tatsızlaşmadan kapanması Erkan Petekkaya için büyük şans olmuş. Geçtiğimiz yıl da Turner Smith kızıyla dışarıda kahvaltı ederken otel odasından mücevherleri çalınmıştı. Hatta festival öncesi olası hırsızlıklara karşı dikkatli olun uyarısı bile yapılmıştı. Nilperi Şahinkaya da benzer bir olay yaşadı ve konakladığı villaya hırsız girdi. Bundan sonra Cannes'a gidecekler daha dikkatli olacaktır.

Geçtiğimiz yıl babası Fikret Erkoç'u kaybeden Diva Bülent Ersoy'un, babasını defnederken dostu Fevzi Siverek ile arasında geçen diyaloğu sosyal medyanın gündemine oturdu. Kazılan mezarı göstererek yanındaki dostuna, "Çok dar değil mi?" diye soran ve "Standart" cevabını alan Ersoy'un, "E ben ne olacağım? Ben standarda sığmam ki" sözleri olay oldu. Siverek ise, "Seninkini daha büyük yapacağız" ifadelerini kullandı. Sosyal medyada gündem olan bu diyalog, milyonlarca kişi tarafından paylaşılarak izlendi.

ESİN ÖVET: Bülent Ersoy, Nur Yerlitaş ve Oya Aydoğan gibi çok sevdiği dostlarını da kaybetti. Bu sebeple ölüm korkusu yaşadığı aşikar. Babasının mezarını bu kadar yakından görüp bu duyguya kapılması da çok çok normal. Tabi sosyal medya ahalisi için tam da beklenen komik bir diyalog.

KADİR KAYMAKÇI: Geçen haftanın en ilginç görüntülerinden biriydi bu. Ayrıca en samimi diyaloglarındandı. Bülent Ersoy babasının mezarı başında kendi cenazesini düşünüp en saf haliyle o tabuta sığmıyacağını söylüyor. Çok da hüzünlü aslında... ‘Diva’ olarak değil Bülent Ersoy olarak konuşuyordu orada... Bir ‘Diva’nın cenazesini izleyen Bülent Ersoy olarak oturuyordu o mezarın başında.

AYTEKİN TEKER: Herkes sosyal medyada bu diyaloğu paylaşırken menajeri Fevzi Siverek'in katıldığı bir programda yaptığı açıklamalar daha da konuşulacak türden. Siverek, 2020'de annesinin kaybeden Diva'nın cenaze töreninde geçen diyaloglarını aktarırken, yardımsever sanatçıyı da ifşa etmiş: "Annesine cenazenin imamı telkin verirken Bülent Hanım, ‘Böyle bir şey gerekiyor mu?’ diye sordu. Hoca biraz çekingen olduğundan devreye hemen ben girdim. Dedim ki, Bülent Hanım sorgu melekleri geldiğinde rahmete giden kişiye sorarlar. Hoca da bunları dinimiz gereği kendisine söyleyip ona hatırlatma durumudur. Bülent Hanım, telkin bitince döndü Hoca’ya; ‘Annem cevap verdi mi?’ dedi. Bülent Hanım böyle sorunca Hoca gözüme baktı. Bülent Hanım’a üzülmemesi için bir hamle yapmam gerekiyor ya ben de Hoca’ya kafa salladım ‘Evet de’ diye. ‘Evet, Bülent Hanım, verdi cevap’ dedi. Bülent Hanım, ‘Peki Hocam Cennet’e mi gitti? Cehenneme mi? Annem yol bilmez, Cennet’i tarif et’ dedi. Bülent Hanım bunları dine olan saygıyla soruyor. Bülent Hanım’ı tanıyanlar bilir; Ramazan ayında asla orucunu bırakmaz. Yemeğe duasını yapmadan başlamaz. Bir de Bülent Hanım’ın bilinmeyen bir yönü var. Bunu kimse bilmez. Bülent Hanım kara çarşaf giyer; gözleri dahi görünmez. Arabasına biner. Bir çantaya zarfları hazırlar. Daha önceden tespit ettiği fakir fukaranın evlerine gider. Bunu bazen ayda bir bazen iki defa yapar. Kimse yardım edenin Bülent Ersoy olduğunu da bilmez. Şoförü iner ihtiyaç sahibi evlere ‘Abla geldi’ der. İhtiyaç sahiplerine kendi elleriyle dağıtır. Kimse yüzünü görmez. Bülent Ersoy bu konularda çok duyarlıdır."

Safiye Soyman'ın, 'ihanet' açıklaması şaşırttı. Soyman, "Benim haberim yoksa yapıyorsa yapıyor ama bana hissettirmesin, bana saygı duysun. Her erkek yapıyordur, çok yapan da vardır. Kadınlarına bu yüzden istisnalar kaideyi bozmaz." dedi. Eski hakem ve spor yorumcusu Erman Toroğlu ise başka bir polemik yaratarak, "Çapkın olan erkek değil, kadındır. Erkek kadına, onu beğendiğini hissettirir ama kalemi kıracak olan kadındır." ifadelerini kullandı.

ESİN ÖVET: Artık bir bir daha iki; kendinden söz ettirmek istiyorsan “Kadına”, “İlişkilere”, “Erkeğin çapkınlığına”, “Aldatılmaya”, “İhanete” laf söyleyin tamam. Herkes sizi konuşur. şimdi Safiye Soyman lafını asla kabul etmiyor ve doğru da bulmuyorum. Eğer böyle düşünüyorsa konuşmasın. Ne demek her erkek aldatıyor. Çaktırmasın ama saygı göstersin. Yok ben bir kadın olarak kabul etmiyor ve hoş karşılamıyorum. Çıkıp böyle konuşması hoş değil. Erman Toroğlu’nun sözleri de günümüze pek uygun değil. Çünkü zorla kaçırılan, hatta tacize uğrayan, hatta canını bile kaybeden kadın var. Onları hiç görmüyor kendisi sanırım. Ya da görüyor, “Yok canım kesin kadın kaşınmıştır” mı diyor. Ben bu söyleminden bunu anlıyorum. Ve asla da kabul etmiyorum.

KADİR KAYMAKÇI: Bir insan eşinin ya da sevgilisinin kendisine hissettirmeden kendisini aldatmasına nasıl “Tamam” diyebilir gerçekten aklım almıyor. Hadi adamın sana saygısı yok seni aldatıyor peki senin hiç mi kendine saygın yok böyle bir adamla aynı yastığa baş koymaya devam ediyorsun... Erman Toroğlu futbol dışında kadın-erkek ilişkilerine dair bir şeyler söylediğinden çoğu kez ofsayta düşüyor. Bu açıklaması da öyle olmuş. Kendi söylediklerini ‘bir kez daha oynatıp’ dinlese açık ofsaytta olduğunu görür!..

MEHMET ÇALIŞKAN: Safiye Soyman, daha önce ihanet ile ilgili açıklamasını yineledi. İhanet, ne zaman gündem olsa Soyman, “Yapıyorsa yapsın. Yeter ki bana hissettirmesin” diyor. Safiye Soyman, erkek veya kadın ihanet girişiminde bulunan / bulunacaklara “Yapın, helal olsun. Yeter ki sevgilinize / eşinize hissettirmeyin” diyor. Soyman’ın neden sürekli olarak ihanetle ilgili yorum yapmak istediği merak konusu. Erman Toroğlu’nun açıklaması klişe bir tartışma konusu. Bir erkek çapkınlık yaptıktan sonra “Vallahi benim hiç aklımda yoktu. Ben baştan çıkarıldım” ya da ‘Hababam Sınıfı Tatilde’de ‘İnek Şaban’ın dediği dediği gibi “Ben şehvet kurbanıyım” diyerek mi kendini savunacak?

AYTEKİN TEKER: Safiye Soyman 'belli etmesin, saygı duysun' diyor ama peki kendisine olan saygısı ne olacak? Bu açıklamanın ardından Faik Bey mazallah kendisini aldatırsa, Faik Bey kadar Safiye Hanım'ın da suçu olmayacak mı şimdi? Erman Toroğlu da geçtiğimiz günlerde Derya Tuna'nın 'çapkınlıkta erkeğin suçu yok' açıklamasının bir benzerini söylemiş. Tabii ki kadından olumlu karşılık gelmezse erkeğin yapabileceği bir eylem olamaz. Erkeğin ısrarı olursa bu da tacize dönüşür zaten. Günümüzde maalesef neler görüyoruz...

Paylaşımlarıyla sık sık gündeme gelen Aleyna Tilki, "Biriyle hayatını sonuna kadar geçirebilmen için zekâ seviyenin düşük olması gerekiyor" deyince çok sayıda sosyal medya kullanıcısı tarafından tepki aldı. Tilki sonrasında, "Sadakatle bir kişiyle ömrünü geçirmenin ne alakası var? Ben tüm ilişkilerimde dünyanın en sadık insanıydım hepsi de minimum iki yıl sürdü ama her insanın hayatımda bi süresi var yani… Sonsuzluk çok saçma bir baskı." mesajını yayınladı.

ESİN ÖVET: Ah Aleyna, vah Aleyna! Değişmiyor, değişemiyor Aleyna. Hep ortaya bir laf atıyor sonra da o lafa katkı sağlıyor. Çıktığı günden bu yana yani... 17 yaşından bu yana böyle. Aleyna’nın 30’lu yaşlarını düşünemiyorum. Haydi hayırlısı.

KADİR KAYMAKÇI: Aleyna gibi düşünen insanlar gittikçe artıyor çevremde... Ben böyle düşünmüyorum doğrusu. Masallardaki ‘sonsuza kadar mutlu mesut yaşadılar’a inanıyorum. Doğru insanla birlikteysen hayat masal oluyor zaten. Aleyna henüz çok genç bir gün bir ‘masal’ın içinde beyaz atlı prensini bulduğunda bu sözlerini birisi hatırlatsın ona... Hayat insanlara fikirlerini değiştirmeleri için yeterince zaman tanıyor sonuçta...

MEHMET ÇALIŞKAN: Belli ki Aleyna Tilki’nin dili pek bir işlek. İlk fırsatta ‘eşsiz’ fikirlerini sunmaktan geri kalmıyor. Sürekli olarak her konuda kendini ortaya atılıp kanaat önderi rolüne bürünme çabası giderek daha da itici bir hale gelmeye başladı. Aleyna Tilki’nin ilişkilerini nasıl yaşadığı, ne kadar sürdüğü kimsenin umurunda değil. İnsanların zekâlarına dil uzatmasıyla ilgili olarak ise aklıma özlü bir söz geldi: “Ya haddini bil, ya da kendini bil. Yoksa önce haddini bildirirler, sonra kişiliğini söndürürler.”

AYTEKİN TEKER: Aleyna Tilki 'beyin yakan' tweetlerinin ardından şimdi de 'aşk doktoru' olmaya karar vermiş sanırım! Ne dersem polemik oluyor, konuşuluyor kafasında... Aleyna'nın her açıklamasını kaale almamak lazım diye düşünüyorum. Fikrine saygı duyabilirdim ama içerisinde hakaret olmasaydı... Evlenirken Aleyna'ya bu açıklaması hatırlatılmalı...