Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Emel Sayın: 8 ayda bir botjavascript:;oks yaptırıyorum

        HABERTURK MAGAZİN / Ömür SABUNCUOĞLU

        Türk sanat müziğinin yaşayan efsanesi Emel Sayın, hayattaki en büyük keşkesinin annelik olduğunu açıkladı. HT MAGAZİN’e konuşan sanatçı, “Keşke çocuğum olsaydı. Benim hayatımdaki en büyük hata bu. Bu konuda da Allah’a sığınıyorum. Mutlaka bir sebebi vardır diye düşünüyorum” dedi.

        Emel Sayın... Maviş gözler, altın sarısı saçlar ve zarafet... Pamuk gibi bir kalp, sevgi dolu sıcacık bir insan, dev bir sanatçı. Onu sahnede izleyebilen şanslı kuşaklar olduğumuzu düşünüyorum. Sohbetinden her zaman büyük keyif almışımdır, her soruma samimiyetle yanıt vermiştir. Bu kez de durum değişmedi

        Emel Hanım, hayırlı uğurlu olsun. Ailenize yeni bir bebek katıldı...

        Teşekkür ederin, yeğenim Nergis doğum yaptı ve Zeynep aramıza katıldı. Ben anne olmayı tadamadım ama şimdi anneanneliği tadacağım. Anne yarısıydım, şimdi ne oldum bilmiyorum. Anneanne yarısı diye bir şey duymadım ama... (Kahkahalar) Heyecan içerisindeyim.

        Anneanne olmak size çok yakışacak.

        Bilmiyorum inşallah bana “Anneanne” dediği günleri görürüm. Çok sevinirim, hoşuma gider.

        21 Kasım doğum gününüzdü. Öncelikle mutlu yaşlar diliyorum. Yaşınızı soranlara ceza veriyormuşsunuz, doğru mu?

        Evet, artık kimse yaşımı sormasın. O an içimden ne gelirse, o cezayı vereceğim. (Kahkahalar)

        'SAHNEDE İÇİMİ DÖKÜYORUM'

        Devamlı gençleşiyorsunuz. Sırrınızı paylaşsanız da biz de sizin gibi hep böyle genç kalsak.

        Ne şekersin, çok teşekkür ederim. Bunu duymak en güzel hediye. Olduğumdan genç göründüğüme ben de inanıyorum. Bu bana mutluluk veriyor, çok hoş bir şey. Sigara kullanmıyorum. Alkolü 40 yılda bir uyum sağlamak için içerim. Gece hayatım, kendimi yıpratacak alışkanlıklarım yok. Bu da çok büyük avantaj, ona inanıyorum.

        Sadece bu kadar mı?

        Bir de şarkı söylemek bana çok şey katıyor. Özellikle sahnede olmak terapi gibi. Orada içimi döküyorum. Şarkılarla; hüzünlerimi, korkularımı, sevinçlerimi, mutluluklarımı dinleyicilerimle paylaşıyorum. Ben ne hissediyorsam, onlar da aynı şeyi hissediyor. Şarkı söylemek enerjik olmamı, hayata bağlanmamı, her şeye sevgiyle bakmamı sağlıyor. Allah’a her zaman bana böyle bir hediye verdiği için şükrediyorum. Bu büyük nimetin farkındayım. Yaşamımı büyük kitlelerin sevgisini ve saygısını hissederek sürdürüyorum. Yapabildiğim sürece şarkı söylemek istiyorum.

        ‘ALKIŞLARIN DİLİ VAR’

        Alkışlar da çok önemli değil mi?

        Olmaz mı? Alkışların dili var. Sahnedeyken dinleyicimin bana ne söylemek istediğini alkışlarından anlıyorum. Sevgilerini alkışla anlatırlar, bazen eleştirirler, kostümümü beğenmezler. Alkışlardan hemen anlarım. Bu duygu alışverişi müthiş bir şey.

        Yüzünüze özel bir bakım uyguluyor musunuz?

        Cildimi temiz tutuyorum ama öyle çok da bakım yaptırmam. 8 ayda bir botoks yaptırıyorum. Yüze dinlenmişlik ifadesi veriyor. İhtiyaç hissettiğim zaman ve kendimi yorgun gördüğümde yaptırıyorum. İyi uyumuşsun ve yüzün dinlenmiş gibi bir etki yaratıyor.

        Botoks yaptırdığınızı açıkça söylediniz. Birçok sanatçı saklıyor bunu. Sizce neden? Zorla güzelleşiliyor gibi bir duygu mu yaratıyor acaba?

        (Gülüyor) Halbuki çok doğal bir durum. Bence saklanacak bir şey değil.

        Peki oyuncular yaptırmalı m? Biraz daha dikkatli olmalılar. Ben çok hafif uygulatıyorum. İlk yaptırdığımda ‘Aşkım Aşkım’ dizisinde oynuyordum. O zaman botoksu yüzüme uygulayan kişiler sanırım pek tecrübeli değildi, birdenbire kaşlarım havada bir ifade oluştu. Bu, oyuncu için çok fena bir şey. Büyük dezavantaj. Normale dönmesi için birkaç ay beklemem gerekti. Şimdi en küçük dozda uyguluyoruz ki mimiklerim kaybolmasın.

        Yeni yaşınızda kendinize yeni hedefler koydunuz mu?

        Hayır. Ben bunu yılbaşı gecesi çok düşünürüm. Yılbaşı gecelerini sevmem. İçime garip bir hüzün ve yalnızlık duygusu çöker. Çok kalabalık bir ortamda bile olsam kendimi yalnız hissederim. O yüzden yılbaşı gecesi sahnede olmak isterim.

        "KEŞKE ÇOCUĞUM OLSAYDI"

        Hiç Kapadokya’da balona bindiniz mi?

        Binmedim ama ne güzel olur. Korkar mıyım acaba? İzlediğim zaman çok hoşuma gidiyor. Nereden aklına geldi?

        Hayatta yapılması gereken aktivitelerden biriymiş.

        A öyle mi? O zaman birlikte gidelim. (Kahkahalar) Çok hoş fikir!

        Keşkeleriniz var mı?

        Olmaması mümkün mü? Mutlaka var. Keşke çocuğum olsaydı. Benim hayatımda yaptığım en büyük hatadır. Zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum. Evlat sahibi olmak çok büyük bir zenginlik. İnsanın ölümsüzlüğü demek, devamınız geliyor. Bu konuda da Allah’a sığınıyorum, mutlaka bir sebebi vardır diye düşünüyorum. Şimdi yeğenlerimin çocukları var. Onları aynı duygularla seviyorum ve annelik duygusunu tadıyorum ama keşke bir çocuğum olsaydı. Hatta bir değil birkaç çocuğum olsaydı.

        "NAKIŞ BENİM İÇİN TERAPİ"

        Evde el işi veya örgü yapar mısınız?

        Hiç kabiliyetim yok. Çok denedim ama bir türlü beceremedim. Fakat nakışı çok seviyorum, çok da iyi yapıyorum. Nakış konusunda Yetenekliyimdir. O, benim için bir terapi.

        Yaptıklarınızı sergilemeyi düşünüyor musunuz?

        Düşünüyorum ama zamanı çok iyi kullanmak lazım, yetmiyor çünkü.

        Kitap yazıyordunuz. Şu an ne aşamada? Bitirdiniz mi?

        Toparlama aşamasındayım. Sanırım yardıma ihtiyacım var çünkü ben her şeyi kendim yapmaya çalışıyorum.

        "ARTIK GÖZ ÇAPKINLIĞI YAPAMIYORUM"

        Göz çapkınlığı yapıyorum” şeklinde bir açıklamanız vardı. Hâlâ devam ediyor mu?

        İyi ki sordun bunu, çoktandır böyle bir şey olmadı. (Kahkahalar) Bir büyüğüm, “Göz flörtünü hayatınızdan asla eksik etmeyin.” demişti. Çok uzun yıllar uyguladım ama ya ben artık görmüyorum ya da yapamıyorum. Belki de öyle bir atmosfer olmuyor.

        "SIKINTILIYSAM ÇİZGİ FİLM SEYREDİYORUM"

        Çizgi film seyrediyormuşsunuz. Doğru mu?

        Doğru. (Kahkahalar) Çizgi filmleri çok seviyorum, özellikle de sıkıntılıysam ve yorgunsam. Tom&Jerry’yi çok seviyorum.

        Peki Tom’u mu daha çok seviyorsunuz Jerry’yi mi?

        İkisi de çok sevimliler. Jerry daha güçsüz görünüyor ama çok şeker, ona bayılıyorum. Tom’un da o iyi kalpli hain halini çok seviyorum. (Gülüyor) Onları seyrettiğim zaman hafifliyorum, devamlı etrafıma gülümsüyorum, kendi kendime kahkahalar atıyorum. Ben onların canlılarını yani hayvanları da çok seviyorum.

        Fareyi de mi?

        Pek kimse sevmez ama ben seviyorum. Hatta bugün, “Hayvanlara olan sevgimle ilgili bir kitap mı yazsam?” diye düşündüm. Evimde bir kedim bir de köpeğim var. Onları da çizgi film seyreder gibi izliyorum.

        "HAYVANLARA SEVGİM İLKOKULDA BAŞLADI"

        Bir çizgi film kahramanı olsanız, hangisi olurdunuz?

        Shrek’in prensesi Fiona olabilirim. (Kahkahalar) Tom’un karşısında Jerry’yi de canlandırabilirdim. İlkokula giderken birkaç yıl anneannemin ve dedemin yanında kaldım. İlkokula Kayseri’de başlayıp İncesu’da devam ettim. Bir gün okuldan eve döndüm. Anneannem evin sahanlığını yıkayıp temizliyordu. Bir baktım, “Gözün kör olsun” diye bağırarak bir şeye vurmaya çalışıyor. Minicik bir fare, fındık faresi. Nasıl güzel, nasıl sevimli. Normalde benim ondan korkup kaçmam gerekir ama “Anneanne vurma, öldürme” diye bağırıyordum. Anneannemse “Kızım fare o” diyordu. Anneannemi tuttum, fare kaçtı. (Gülüyor) İşte o gün başladı hayvanlara sevgim, hiçbir hayvana kıyamam.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ