Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Fotoğraf Maryam Hanım’ın siyah beyaz hafızası

        Niverik, Koharik, Arpi, İlda, Mayda, Tamara, İda, Rita, Hera, Armenuhi... Avusturya Lisesi’ndeki sınıf arkadaşlarımın sadece birkaçı. Acaba onlar da Maryam Şahinyan’ın 1. Dünya Savaşı’ndan kalma körüklü ahşap fotoğraf makinesi karşısında, gömlek altına gizledikleri haçlı kolyeleri çıkarıp, saçlarını da salarak kimliklerini dökmüşler miydi ortaya? Hiç dillendirmedikleri Ermeni kimliklerini? Okul çıkışı Kuledibi’nden Tünel’e tırmandıktan sonra, İstiklal Caddesi’ni arşınlarken, Foto Galatasaray’a uğrayıp kız kıza ya da ne bileyim aile efradıyla o siyah beyaz deryaya dalmışlar mıydı onlar da? Maryam Hanım’ın gözleriyle buluşmuşlar mıydı?

        REKLAM

        Ayşe Özek Karasu'nun HT Pazar'da yer alan yazısına göre, Maryam Şahinyan erkek egemen stüdyo fotoğrafçılığına 1930’larda başlayıp babadan devralarak 1985’e kadar sürdürüyor. 1911’de Sivas’ta varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya geliyor Maryam. 1915 olaylarıyla hayatları altüst oluyor, İstanbul’a göçüyorlar ailecek. Baba Mihran Şahinyan, Foto Galatasaray’a ortak oluyor. Annesini erken kaybediyor Maryam, Saint Pulcherie’deki eğitimini yarıda bırakıp stüdyoda babasına yardım etmeye başlıyor. Hiç evlenmiyor, 1985’e kadar tam 60 yıl, Şişli’deki evinden Galatasaray’da bir hanın üst katındaki stüdyosuna kadar yürüyerek İstanbul’un hafızasını, Ermeni, Rum ve Yahudi azınlık panoramasını, 1942 Varlık Vergisi’nden 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na tarihsel katmanlarını siyah beyaz karelere aktarıyor. 1996’da göçüyor bu dünyadan.

        Ve sanatçı/ araştırmacı Tayfun Serttaş, Maryam Hanım’dan miras hazineye denk düşüyor. 1985’te Şahinyan’ın stüdyoyu devretmesinden sonra el değiştiren tamamı siyah-beyaz negatif ve cam negatiflerden oluşan fotoğraf arşivini, Aras Yayıncılık’ın sahibi Yetvart Tomasyan’ın, İstiklal Caddesi Hıdivyal Palas’ın ikinci katındaki deposunda buluyor. Tam 20 yıl unutuluşta yatan 1139 kutu dolusu negatif film bekliyor Serttaş’ı. 200 bine yakın negatif, Tayfun Serttaş ve ekibi tarafından iki yılda tasnif ediliyor. 2011’de ilk kez SALT Galata’da kamuya açılıyor arşiv.

        “FLASHBLACK”

        Ve şimdi Pilevneli Gallery’de ilk kez mekânsal kurguyla yeniden karşımızda Maryam Hanım’ın merceğinden yansıyan “flashblack” hikâyeler. Serginin adı anlamlı; “Flashblack”. İstanbul’un hatırlamamak üzerine kurulu sosyokültürel düzeneğinde, geçmişte nasıl bir demografide yaşadığımızı, saç-baş, kılıkkıyafet ve aksesuvarlarımızla neye benzediğimizi, Anadolu’dan göçle birlikte önceki kimlik katmanlarının yerini kimlerin aldığını, sınıfsal değişimi, görsel tarihin bilinç akışıyla aktarıyor sergi.

        REKLAM

        Dört adet vesikalık dışında kendisine ait hiç fotoğrafı yok Şahinyan’ın. Ama yüz binlerce fotoğraf çekip rötuşlamış, banyo ettiği filmlere numara ve tarih düşmüş. Şehrin merkezindeki etnik, sosyal, kültürel, dinsel ve ekonomik dönüşüme eşlik etmiş. Maryam Şahinyan’ın bir kadın olarak estetik dokunuşu tabii ki var fotoğraflarda, etnik veya dinsel temsiliyeti anlatan mizansenlerde. Ama esas mesele o imajların içinde saklı olan bilgi. Ve bana kalırsa, çok merak ettiğim bireysel hikâyeler. Kimbilir nereden nereye savrulan hayatlar.

        “Flashblack” hikâyeler derken, düşlemesi size kalmış. Tayfun Serttaş’ın sözleri bana okul arkadaşlarımın hiç anlatmadıkları hikâyelerini düşletiyor meselâ. Tam da şu sözler: “Sene 1970’ler, Maryam’ın stüdyosuna girince kazaklarının altında sakladıkları haçlı kolyelerini göğüslerinin üzerine çıkartıyor, saçlarını döküyor, omuzlarını açıyor bu kadınlar. Foto Galatasaray içerisi, orayı içeri yapan Maryam’ın ta kendisi. İşte burada biz ‘içeriyi’ izliyoruz. Çok buruk, çok kırılgan, çok zarif, benim hâlâ kalbim sızlıyor izlerken.”

        Tayfun Serttaş’ın yüz bini aşkın Maryam Şahinyan fotoğrafından oluşan kişisel sergisi “Flashblack”, 27 Nisan-26 Mayıs tarihleri arasında Pilevneli’de.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ