'Maviye Sürgün' bu akşam SHOW TV'de
SHOW TV'nin yeni dizisi 'Maviye Sürgün', bu akşam saat 20.00'de SHOW TV'de ekrana gelecek. 'Maviye Sürgün'de 'Ali', 'Defne' ve 'Ozan' karakterine hayat veren Caner Cindoruk, Damla Sönmez ve Serkan Altunorak, Habertürk'ten Şevval Yılmaz Kula'ya açıklamalarda bulundu
SHOW TV izleyicileri, bu akşamdan itibaren her pazartesi saat 20.00'de mavilikler içinde etkileyici bir hikâyenin yakın tanığı olacak.
'Maviye Sürgün'...
Yapımını O3 Medya’nın, yapımcılığını Saner Ayar’ın üstlendiği, yönetmen koltuğunda ise Nezaket Coşkun’un yer aldığı; çekimleri Marmaris’in masalsı atmosferinde gerçekleşen 'Maviye Sürgün', yayın hayatına başlıyor.
Dizinin başrollerinde Caner Cindoruk, Damla Sönmez ve Serkan Altunorak yer alırken; onlara Bülent Şakrak, Ayça Erturan, Ruhi Sarı, Gökşen Ateş ve Hakan Salınmış gibi çok değerli oyuncular eşlik ediyor.
Sürükleyici hikâyesi ve oyuncu kadrosuyla yaz sezonunun en iddialı yapımlarından olan 'Maviye Sürgün'ün başrol oyuncuları Caner Cindoruk, Damla Sönmez ve Serkan Altunorak, projeye hazırlık süreçlerini ve canlandırdıkları karakterleri Habertürk'ten Şevval Yılmaz Kula'ya anlattı.
* Öncelikle SHOW TV’nin ekran yolculuğuna başlayan yeni dizisi ‘Maviye Sürgün’, hayırlı olsun. ‘Maviye Sürgün’ün hikâyesi nedir?
Caner Cindoruk: Teşekkürler… Eşini yeni kaybetmiş bir SAT komandosu olan ‘Ali’, çocuklarıyla birlikte eşinin doğup, büyüdüğü sahil kasabası olan ‘Çamlıkıyı’ya yerleşirler. Kötü sonuçlanan bir operasyonda atılan bir iftira sonucu en yakın arkadaşı, yoldaşı ‘Hasan’ ile birlikte askerlikten uzaklaştırırlar. Başarılı bir asker olan ‘Ali’, sivil hayata tutunmakta çok zorlanır. Çocuklarıyla iletişim kurmak, onları anlayabilmek ‘Ali’ için çok güçtür. Denizin ortasında baygın bulup, hayatını kurtardığı ‘Defne’nin gizemli hayatı ‘Ali’yi daha da güç bir duruma sokar. Eşinin babasını kendi babası bellemiştir. Hem ‘Salih’ babanın hem de ‘Hasan’ın desteği ile bütün zorlukların üstesinden gelmeye çabalar. En büyük arzusu çocukları ile düzgün iletişim kurmak ve aklanıp mesleğe dönmektir.
Damla Sönmez: Çok teşekkür ederim. Meslekten bir süre önce uzaklaştırılmış ve kısa bir süre önce bir hastalık sebebiyle eşini kaybetmiş olan ‘Ali’ komutan, mesleğe geri iade edilmeyi beklerken cennet gibi bir Ege kasabası olan ‘Çamlıkıyı’daki kayınpederinin sahibi olduğu otele çocuklarıyla birlikte yerleşir ve fırtınalı bir gecede sırlarıyla hayatını değiştirecek olan ‘Defne’yi kurtarır ve hikayemiz başlar.
Serkan Altunorak: Ufak dolandırıcılıklar yapan ‘Defne’nin bir şekilde haberdar olduğu bir yatta gerçekleşecek olan yüklü miktardaki altın alışverişinden haberdar olmasıyla o yata altınları çalmak için garson olarak sızması, ardından planlarının istediği gibi gitmemesiyle yatın sahibi ‘Ozan’ ve onu denizde son anda kurtaran ‘Ali’nin arasında başlayan bir kedi-fare oyunu olarak özetleyebilirim ama ne o altınlar sandığı gibi altınlar çıkıyor, ne ‘Ozan’, sandığı kadar kolay lokma oluyor ne de ‘Ali’, hayatından çıkarıp atabileceği bir adam oluyor… Kısaca hayatta aslında aldığımız kararların ya da yaptığımız planların aslında nasıl bizim dışımızda geliştiğinin kanıtı gibi bir senaryoyla karşı karşıyayız diyebilirim.
* ‘Maviye Sürgün’ün kadrosuna dâhil olma süreçlerinizden bahseder misiniz?
Caner Cindoruk: Yoğun bir tempodan çıktığım için bir süre televizyon dizisi yapmayı düşünmüyordum. Her şey çok hızlı gelişti. Sanırım daha önce hiçbir projeye bu kadar kısa bir sürede dahil olmadım.
Damla Sönmez: Bu diziye dahil olmamın benim için çok özel bir hikâyesi var. Geçen yaz tatil programımızda Selimiye de vardı. Selimiye’yi, etraftaki koyları çok sevmiştim ve ben böyle yerleri sevdiğim zaman esas en sakin, kendi gibi oldukları kış mevsimini çok merak ederim. Bir gece otururken ‘Burasının kışı ne kadar güzel oluyordur’ deyip, durdum. Soruma cevap bir ay sonra bu projeyle geldi. Çok heyecanla hikayeyi okudum ve çok sevdim. Başından itibaren tüm bir kışı Selimiye’de geçireceğim için çok mutluydum.
Serkan Altunorak: Süreç ilk 3 bölüm senaryoyu okumam, ‘Ozan’ın hikâyesini dinlemem, diğer oyuncuları öğrenmem ve yönetmen toplantılarımızla başlayan bir süreçti. Aslında her işte olduğu gibi… Kendi adıma bütün taşlar yerine oturuyordu ve çok geçmeden projenin içinde buldum kendimi.
* Projelerden gelen teklifleri değerlendirme aşamasında en çok dikkat ettiğiniz hususlar nedir? ‘Maviye Sürgün’, sizi hangi unsuru ya da unsurlarıyla ikna etti?
Caner Cindoruk: Öncelikle hikâye önemlidir benim için. Genel hikâyeden etkilenmem gerekir. İzleyicilere neyi, nasıl anlatıyoruz mesela… Sonra ise ne oynadığım önemli. Daha sonra projeyi kimlerle yaptığım… Benim için bir projenin en zor kısmı; karar verme süreci. Bu yüzden bu süreçte çok titizlenirim. Bu projenin beni ikna etme nedenlerine gelirsek; ‘Maviye Sürgün’ün ülkemiz dışında da birçok ülkede de gösterilecek olması, hikayenin naif ve duru olması, yapımcılarımızın ve yönetmenimizin projeye olan heyecanları ve oyuncu kadrosunun kalitesi…
Damla Sönmez: Tabii ki ilk baktığım şey hikâye ve canlandıracağım karakter oluyor. ‘Defne’yi çok sevdim. İsmi geçen oyuncuların hepsi hayran olduğum isimler. Açıkçası bir süre İstanbul’dan uzak kalacak olmak da bana iyi geldi.
Serkan Altunorak: Şehir dışında çalışmak benim için zor oluyor. Çünkü aynı zamanda devam ettiğim ve hiç bırakmadığım bir tiyatro tempom da devam ediyor. Dolayısıyla şehir dışı işleri kabul etmem ya da onların beni kabul etmesi zamanlama açısından çoğu zaman mümkün olmuyor. Senaryoyu okuduğum anda ‘Ozan’ı oynamak istediğimi biliyordum ve yaptığımız toplantılarda zamanlamanın çözülebilir bir şey olduğu anlaşılınca projeye dahil oldum. Öncelikle oynayacağım role ikna olmam lazım. Sonrası çoğu oyuncu için aşağı yukarı aynıdır. Hangi yapım şirketiyle yaptığım, hangi oyuncularla oynadığım, senaryoyu kimlerin yazdığı ve bütün projeyi çekecek olan yönetmenin kim olduğu... Tüm bunların arasında tek bir soru işareti bile yoktu. O yüzden ikna olmak değil, beni ekibe dahil ettikleri için her birine ben teşekkür ederim. Başlı başına harika bir deneyimdi…
* Canlandırdığınız karakteri analiz eder misiniz? Rolleriniz için nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Özel bir çalışma yaptınız mı?
Caner Cindoruk: Az konuşan, sert mizaçlı bir adam ‘Ali’... Başarılı bir asker olmasına rağmen, beceriksiz bir ebeveyn. Aşka küsmüş biri… Karısının ölmeden önce onu terk etmesi, üstüne mesleğinden uzaklaştırılması ‘Ali’yi daha da hırçınlaştırır ve dibe çeker. Onu hayata bağlayan tek şey çocuklarıdır. Sete çıkmadan yönetmenimiz Nezaket Coşkun ile öncelikle karakterin duygu durumlarına dair, sonrasında da dışsal görünüşüne dair çalışmalarımız oldu. Bu süreçte özellikle SAT komandoları ile ilgili bilgiler edindim.
Damla Sönmez: ‘Defne’, hayatta kardeşim dediği kendisine emanet edilmiş ‘Murat’tan başka kimsesi olmayan, aile tanımamış, pek çok zorluğun üstünden tek başına gelmiş bir karakter. Bir savaşçı. Bu hayatta kalma savaşı onu dolandırıcılığın karanlık sokaklarına da sokmuş. Tam böyle bir iş üzerindeyken daha önce anlattığım ‘Ali’ ile yolları kesişiyor ve hayat ‘Defne’ için biraz farklı akmaya başlıyor.
Serkan Altunorak: Çalışma yöntemlerimden bahsetmekten hoşlanmıyorum. Herkesin kendine göre bir uygulaması vardır. Benim de aynı şekilde ama senaryoyu çok okurum. Sete gitmeden önce o sahne ya da sahneleri mutlaka kafamda canlandırırım. Dolayısıyla ezberimi de ona göre yaparım. Sete çıktığımda sadece oyunumla, partnerimle ve yönetmenle vakit geçirmek, prova yapmak isterim. Hazırlığım bu şekildedir her zaman…
* Çekimleri Marmaris’te gerçekleşen ‘Maviye Sürgün’ün setinde neler yaşadınız?
Caner Cindoruk: Marmaris Selimiye ‘Maviye Sürgün’ün başrolü oldu diyebilirim. Muhteşem bir yer Selimiye… Bu çalışma sürecinde orda olmak çok iyi geldi bize, güç kattı. Çok güzel arkadaşlıklar edindik. Her zaman güzel hatırlayacağım oraları.
Damla Sönmez: Set çok keyifliydi. Marmaris Selimiye doğasıyla, renkleriyle bizim hikâyemizin karakterlerinden biri. Şehir hayatından uzak olmak bana her zaman çok iyi geliyor. Dizi çektiğiniz zaman her zaman insanüstü bir çalışma programında çalışıyorsunuz. Marmaris’te olmanın bu programı biraz olsun rahatlattığını, kolaylaştırdığını düşünüyorum. Keyifli bir set dönemi geçirdik.
Serkan Altunorak: Üzerimizde bir baskının olmaması ve bu şekilde 25 bölüm bir işi Selimiye gibi olağanüstü bir coğrafyada tamamlamak benim için çok büyük bir şanstı. Hava şartlarıyla mücadele ettik zaman zaman ama onun dışında zorlandığım tek bir şey olmadı. Birlikte çalışmaktan büyük zevk aldığım bir ekiple elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık.
* ‘Maviye Sürgün’ün kadrosunda çok değerli oyuncular yer alıyor. Ekiple iletişiminiz projeye nasıl yansıyor?
Caner Cindoruk: Gerçekten birbirinden değerli oyuncularla çalıştım. Herkes karakterin üstüne çok şey koydu. Onları, karakterlerinin dönüşümünü izlemek müthişti. Kimyaları uyuşan bir kadro olduk. Bir arada yaşıyor oluşumuzun samimiyeti projeye de yansıdı. Böyle bir ekip ile çalıştığım için çok mutlu ve gururlu hissediyorum kendimi. Mesela Bülent Şakrak ile olan arkadaşlığımızın sahnelere de yansıdığını hissettim. İkinci kez çalışma fırsatı yakaladığım sevgili arkadaşım Ayça Erturan’ın özellikle Bülent Şakrak ile olan bazı sahnelerini ağzım açık izledim diyebilirim.
Damla Sönmez: Biz inzivaya çekilmiş gibi bir süreçte, Ege’nin en güzel yerlerinden birinde tam bir sezon geçirdik hep birlikte. Oyuncuların hepsi daha önceden çok beğendiğim ve birlikte çalışmayı çok istediğim oyunculardı. Hepimiz için yoğun ama çok keyifli bir süreçti.
Serkan Altunorak: Daha önce çalıştığım arkadaşlarımla tekrar bir araya gelme şansı yakaladıklarım da oldu, çalışmak isteyip bir türlü denk gelemediğim ve yeni tanıştığım oyuncular da oldu… Hepsiyle ayrı ayrı geçirdiğimiz set dışındakini zamanlarımızı da, sette yaşadıklarımızı da çok özleyeceğim. Hepsinin yeri bende çok ayrı.
* Oyunculuk size neler ifade ediyor? Şimdiye kadar oyunculuğa dair edindiğiniz en önemli şey neydi?
Caner Cindoruk: Hep yeniden başlayan bir serüven, bir yaşam biçimi benim için oyunculuk. Hikâye anlatmayı seviyorum. Farklı hikâyelerin içine girip, bu hikâyelere tanıklık etmek, onlara ruh vermek büyüleyici… Bu mesleğin tutkusu beni yaşama bağlıyor. Edindiğim en önemli şey; zihnimi, duygularımı ve bedenimi bir disiplin içinde geliştirmeye, eğitmeye devam etmek…
Damla Sönmez: Çok küçük yaşlardan beri yapmak istediğim mesleğim. Bizim işimiz hikâye anlatmak. Hikâyelerle insanlara yalnız olmadıklarını hissetmek, onlarda yeni ufuklar açmak. Oyunculuğun kendisine dair değil ama mesleğin süreci içinde düzensiz bir hayata alışmak beni bazen zorluyor. Bir de sabır konusunda sizi çok geliştiren bir meslek.
Serkan Altunorak: Oyunculuğun bana ifade ettiği şeyi bulsam sanırım artık yapmaya devam edemem. Her yeni başladığım projenin bana verdiği heyecan, yeni şeyler öğrenme fırsatı tanıması, önümde şekillendirmeye çalışacağım yepyeni bir insan olması, onu anlamaya, anlatmaya çalışmak ve bunun için sadece çok çalışmak benim için ilk aklıma gelen sebepler olabilir. Edindiğim en önemli şeyse kişisel disiplinini hiç bırakmamak ve sürekli öğrenmek, yeniliğe açık kalmak, empati duygunu hiç kaybetmemek.
* Dizide uğradığı soruşturma sonrasında geçici süre açığa alınan başarılı SAT komandosu 'Ali'ye hayat veriyorsunuz. 'Ali' ile benzer ya da zıt özellikleriniz var mı?
Caner Cindoruk: ‘Ali’ gibi sert mizaçlı, az konuşan, öfkesine hakim olamayan, asosyal biri değilimdir. Ailesine olan bağlılığı, işine olan tutkusu benzeyen güzel taraflarımız. Ben de onun gibi denizi, maviyi seviyorum. (Gülüyor.)
* Dizide 'Ali'nin (Caner Cindoruk) denizde fırtınalı havada bottan kurtardığı gizemli kadın 'Defne'ye hayat veriyorsunuz. 'Defne' ile benzer ya da zıt özellikleriniz var mı?
Damla Sönmez: Her karakter kendi hikâyesinin içinde şekilleniyor. Madde madde özelliklerini çıkarıp karşılaştırma yapmak bana pek doğru gelmiyor. 'Defne' ile çok farklı kişisel tarihlere sahip insanlarız.
* Dizide dengeleri değiştirmeye hazırlanan 'Ozan'a hayat veriyorsunuz. 'Ozan' ile benzer ya da zıt özellikleriniz var mı?
Serkan Altunorak: Oynadığım hiçbir karakter için ‘Kendime yakın mı, uzak mı?’ diye düşünmem ve kendimden hareket ederek yaklaşmam. İstisnai durumlar hariç tabi… ‘Ozan’ özelinde cevap verecek olursam; şimdiye kadar en tekinsiz, ne zaman, ne tepki vereceği belli olmayan, duygularını asla belli etmeyen, yaptığı iş özelinde çok acımasız ve sürekli karşısındakinden en az 5 adım önde hareket eden bir adamdı… Zaman zaman yakaladığım, zaman zaman ise yakalamakta çok zorlandığım bir adam oldu ‘Ozan’ ama hazırlık aşamasından, oynama kısmına kadar olan süreçte bana yolu bulmama çok fazla yardım eden yönetmenimiz Nezaket Coşkun’a da çok teşekkür etmek isterim. Nezaket’le beraber bu yolda yürümek ve çalışmak çok değerliydi.
“BAŞKA TÜRLÜ TANIŞSAYDIK KEŞKE…”
SAT komandosu 'Ali’nin (Caner Cindoruk), fırtınadan kurtardığı 'Defne' (Damla Sönmez) ile yollarının kesiştiği tanıtımda ikilinin hikayesinin seyri merak uyandırıyor. 'Defne’nin (Damla Sönmez) gizemli hali 'Ali’nin (Caner Cindoruk) şüphelerini üzerine çekerken ortaya çıkan 'Ozan’ın (Serkan Altunorak) dengeleri nasıl değiştireceği heyecanla bekleniyor. Caner Cindoruk ve Damla Sönmez’in uyumu ise ilk tanıtımdan ilgi çekiyor.
'Maviye Sürgün' dizisinin hikayesi ise kısaca şöyle;
uğradığı soruşturma sonrasında geçici süre açığa alınan başarılı SAT komandosu 'Ali' (Caner Cindoruk), eşi 'Ayda’nın talihsiz ve ölümcül hastalık haberi ile çocuklarını ve eşini de yanına alarak; 'Çamlıkıyı'da butik otel işleten kayınpederi 'Salih’in (Hakan Salınmış) yanına taşınır. Taşınmadan kısa bir süre sonra 'Ayda'nın vefatı ile tüm aile derin bir yasa boğulur. Henüz acıları çok tazeyken bir gece denize açılan 'Ali', ufukta sürüklenen bir botu fark eder ve fırtınaya aldırmadan içindeki kadını kurtarır. Kurtardığı gizemli kadının adı 'Defne’dir (Damla Sönmez). 'Ali', yaşadığı kaza ile geçici hafıza kaybına uğrayan ve başına gelenleri hatırlamayan 'Defne'yi 'Tanrı Misafiri' olarak otele getirir. Parça parça hafızası yerine gelen 'Defne' gerçek anlamda bir dolandırıcıdır. Geçmişinde bıraktığını sandığı 'Ozan' (Serkan Altunorak) ile hiç beklenmedik bir şekilde bu kasabada burun buruna gelen 'Defne'nin kendi için bir çıkış̧ yolu aramaktan başka bir seçeneği yoktur.
“Bir zamanlar sadece karaya vuran dalgaların seslerinin yükseldiği 'Çamlıkıyı'da; 'Ali', 'Defne' ve 'Ozan' üçgeninde; çevredeki herkesi de içine alarak sürükleyecek, geri dönüşü olmayan hareketli günlerin ve tutkulu aşkların yaşanması, sırların ve aile ilişkilerinin ortalığa dökülmesi artık kaçınılmazdır”