Oscar adaylarının gişe karnesi
'İlgi Alanı'nın (The Zone of Interest) gösterime girdiği hafta, en iyi film ve uluslararası kategoride Oscar'a aday gösterilen filmleri dünya gişelerindeki toplam hasılatlarına göre sıraladık, ilk 10'u belirledik. Ayrıca Boxoffice Türkiye'deki seyirci sayılarını da ekledik. Habertürk film eleştirmeni Mehmet Açar'ın yazısı.
10. İLGİ ALANI
(The Zone of Interest)
Yaptığı az sayıda ve birbirine pek benzemeyen filmlerle tanınan İngiliz yönetmen Jonathan Glazer, birçok eleştirmene göre 21. Yüzyıl’ın en iyi bilimkurgularından biri olan ‘Under The Skin’den 10 yıl sonra bu kez tarihsel bir dram filmine imza atıyor. Martin Amis’in 2014’te yayımlanan aynı adlı romanından esinlenen ‘The Zone of Interest’, Auschwitz kumandanı Rudolf Höss’ün, eşi Hedwig, çocukları ve hizmetkârlarıyla sürdürdüğü konforlu gündelik hayatı anlatıyor. Soykırımın gerçekleştiği kampın duvarlarına bakan ‘muhteşem’ evleri, tren raylarıyla gaz odaları arasında kalıyor. Başrollerinde Sandra Hüller ve Christian Friedel’in oynadığı İngiltere – Polonya ortak yapımı film, Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nün yanı sıra FIPRESCI ödülünü kazandı; 5 dalda Oscar’a aday gösterildi.
Türkiye’de 23 Şubat’ta gösterime girdi. Dünya geneli hasılat: $13,430,324
9. MÜKEMMEL GÜNLER
(Perfect Days)
Tokyo’da tuvalet temizlikçisi olarak çalışan Hirayama, işini severek, gurur duyarak en iyi şekilde yapmaya çalışır. Boş vakitlerinde müzik dinler, kitap okur ve çok sevdiği ağaçların fotoğraflarını çekmeyi sever. Yaşadığı beklenmedik karşılaşmalar bizi Hirayama’nın geçmişine götürür… Usta Alman yönetmen Wim Wenders’in Cannes’da Altın Palmiye için yarışan filmi, başroldeki Japon aktör Kôji Yakusho’ya en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırdı. Ekumenik Jüri’nin tercihi de adını Lou Reed’in ‘Perfect Day’ şarkısından alan ‘Mükemmel Günler’ oldu. Wenders’in senaryosunu Takuma Takasaki ile yazdığı film, Japonya’nın Oscar adayı olarak uluslararası kategoride ilk 5 aday arasına girmeyi başardı. Türkiye’de gösterime girmedi. Dünya geneli hasılat: $16,936,890
8. AMERICAN FICTION
Percival Everett’in 2001’de yayımlanan ‘Erasure’ adlı romanından Cord Jefferson tarafından sinemaya uyarlanan ve yönetilen film, Jeffrey Wright’ın canlandırdığı Thelonious 'Monk' Ellison adlı bir yazarın öyküsünü anlatıyor. Monk, hedeflerine ulaşamamış, hüsrana uğramış bir romancıdır. Satış başarısına ulaşabilmek için ‘siyah’ bir yazardan beklenen tarzda bir roman yazmaya karar verir. Yönetmen Cord Jefferson’ın ilk uzun filmi olan ‘American Fiction’, dünya prömiyerini 2023’ün eylül ayında Toronto Film Festivali’nde yaptı ve kazandığı Halkın Seçimi ödülüyle bir anda Oscar yarışının öne çıkan filmlerinden biri haline geldi. Amazon MGM/Orion Film ortak yapımı ‘American Fiction’, en iyi film, uyarlama senaryo dahil 5 dalda Oscar’a aday oldu.
Türkiye’de gösterime girmedi. Dünya geneli hasılat: $20,073,095
7. BAŞKA BİR HAYATTA
(Past Lives)
Celine Song’un yazıp yönettiği ilk uzun film olan ‘Başka Bir Hayatta’, ilk gösterimini Sundance Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Daha sonra Berlin ve Busan başta olmak üzere başka festivallere katıldı, olumlu tepkiler aldı. Celine Song’un hayatından izler taşıyan ‘Başka Bir Hayatta’, zaman içinde birbirlerinden uzak düşen iki çocukluk arkadaşı Nora ve Hae Sung’un yıllar sonra yeniden bir araya gelmelerini anlatıyor. ‘Başka Bir Hayatta’, bir büyüme, olgunlaşma hikâyesi anlatmıyor. Ama iki karakterine, çocukluk, gençlik, orta yaş dönemlerindeki ruh halleri üzerinden bakarak dolaylı yoldan büyümeyi konu alıyor. Öte yandan, her şeyin merkezinde memleket özleminin olduğu hüzünlü bir film seyrediyoruz. A24 yapımı filmin başrollerinde Greta Lee, Teo Yoo ve John Magaro var. En iyi film ve özgün senaryo dallarında Oscar adayı.
Türkiye seyirci sayısı: 9.959 Dünya geneli hasılat: $24,830,476
6. BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ
(Anatomie d’une chute)
Fransız yönetmen Justin Triet’nin Cannes’da Altın Palmiye kazanan filmine alternatif bir mahkeme gerilimi demek mümkün. Ana karakter, Fransız Alpleri’ndeki bir kulübede eşi Samuel ve gözleri görmeyen oğluyla dış dünyadan yalıtılmış bir yaşam süren Alman yazar Sandra… Eşinin yüksekten düşerek ölmesi sonucunda Sandra, cinayet suçlamasıyla tutuklanıyor. Filmin önemli bölümü, soruşturma süreci ve mahkeme salonunda geçiyor. Samuel’in ölümü çok yönlü, detaylı olarak ele alınıyor; intihar ve cinayet olasılıkları araştırılıyor. Senaryoyu yazan Justine Triet ile Arthur Harari, filmi seyredenlere ayrıcalık yapıp o gün evde gerçekte neler yaşandığını göstermiyor veya açık ipuçları vermiyorlar. Anaakım sinemanın ve bazı seyircilerin asla kabullenemeyeceği bir yaklaşım belki ama film tümüyle bu eksiltme fikri üzerine kurulu. Çünkü film seyirciyi jüri olarak görüyor, sadece eldeki verilere göre karar vermesini istiyor. En iyi film, yönetmen, özgün senaryo, kurgu ve kadın oyuncu dallarında Oscar’a aday.
Türkiye seyirci sayısı: 20.740 Dünya geneli hasılat: $28,375,951
5. THE HOLDOVERS
Alexander Payne 2017’de gösterime giren ve ödül sezonunda adından söz ettiremeyen ‘Downsizing’den 6 yıl sonra David Hemingson imzalı bir senaryoyla karşımıza geliyor. Film, 1970’li yıllarda New England’daki bir yatılı okulda geçiyor. Okulda pek sevilmeyen huysuz tarih öğretmeni Paul Hunham, Noel Tatili’nde gidecek yeri olmayan bir grup öğrenciye refakat etmek için okulda kalır. Hunham dahil hiçbirinin hoşuna gitmeyen bir durumdur ama koşullara ve birbirlerine katlanmak zorundadırlar. Usta aktör Paul Giamatti’nin yanı sıra Da'Vine Joy Randolph ve Dominic Sessa’nın da oynadığı film, ilk gösterimini Telluride Film Festivali’nde gerçekleştirdi. ABD’de ekim ayında gösterime giren, Focus Features yapımı ‘The Holdovers’, Paul Giamatti ve Da'Vine Joy Randolph’a getirdiği adaylıkların yanı sıra film, senaryo ve kurgu dallarında da aday. Türkiye’de gösterime girmedi. Dünya geneli hasılat: $39,737,705
4. ZAVALLILAR
(Poor Things)
Venedik’te Altın Aslan kazanan film, yönetmen Yorgos Lanthimos’un yıllar önce okuyup gözüne kestirdiği, Alasdair Gray’in 1992’de yayımlanan aynı adlı romanından yapılan bir uyarlama. Viktorya Çağı’nda intihar eden Bella (Emma Stone), dahi doktor Godwin Baxter (Willem Dafoe) tarafından yeniden hayata döndürülür. İkinci hayatında yepyeni bir Bella çıkar karşımıza. Zevk düşkünü sıra dışı avukat Duncan Wedderburn (Mark Ruffalo) ile birlikte dünyayı gezmeye karar verir. Artık her şeye farklı gözlerle bakmaktadır. Döneminin baskıcı zihniyetini bir yana bırakarak kendini yeniden keşfeder, cinsel özgürlüğü deneyimler. Kara komedi ve fantezi sevenlere hitap eden ‘Zavallılar’, bilimkurgu ile tarihsel film janrının kaynaştığı ‘steampunk’ adı verilen alt türün farklı bir örneği olarak da kabul ediliyor. Film, yönetmen, uyarlama senaryo dahil 11 dalda Oscar adayı. Türkiye’de gösteriminin henüz ikinci haftasında olduğunu belirtelim.
Türkiye seyirci sayısı: 101.289 Dünya geneli hasılat: $92,510,024
3. DOLUNAY KATİLLERİ
(Killers of the Flower Moon)
Martin Scorsese’nin, David Grann’ın 2017’de yayımlanan aynı adlı kitabından Eric Roth ile birlikte sinemaya uyarladığı film, 1920’li yıllarda Oklahoma’da yaşanan ve Kuzey Amerika kıtasının yerli halklarından Osage’ları hedef alan seri cinayetleri konu alıyor. Film dışardan bakıldığında, görsel olarak epik bir western izlenimi veriyor. Temelinde ise politik alt metinlerin ağır bastığı sağlam ve realist bir dönem filmi duruyor. Scorsese, bazı sahneleri biçimsel anlamda köpürtmekten uzak duruyor, western ikonografisini öne çıkarmıyor. Stilize anlatıma başvurmuyor, gerçekçi bir hikâye anlatma sineması tercih ediyor. ‘Dolunay Katilleri’, yaklaşık 100 yıl önce ABD’de yaşanan olayları öyle bir ele alıyor ki Avrupa’nın sömürgeci zihniyetinin anatomisini çıkarıyor. 21. Yüzyıl’da beyaz sömürgecilerin Yeryüzü’nün birçok bölgesinde gerçekleştirdiği servet transferi ve soykırımın arkasındaki mantığı görebiliyorsunuz. Film ve yönetmen dahil 10 dalda Oscar adayı.
Türkiye seyirci sayısı: 81.569 Dünya geneli hasılat: $156,826,648
2. OPPENHEIMER
Aynı hafta gösterime girdiği ‘Barbie’nin gerisinde kaldı belki ama biyografi türünde bir film olduğu göz önüne alındığında ulaştığı gişe başarısı kayda değer. Ayrıca Türkiye’de ‘Barbie’yi geride bıraktığını belirtelim. Yönetmen Christopher Nolan, Oppenheimer’ın karakter analizini filmde iki bölümlü olarak ele alıyor. İlk bölüm, Oppenheimer’ın Los Alamos’taki tesiste hazırladığı atom bombalarının askerlere teslim edilmesiyle sona eriyor ve ‘devre dışı’ kalmasıyla ikinci bölüm başlıyor. Hiroşima ile Nagazaki’ye atılan bombalar, Oppenheimer için kırılma noktası haline geliyor ve bakış açısı değişiyor. Oppenheimer, siyasilerin ve askerlerin eline nasıl bir güç geçtiğini gördükten sonra barışı desteklemeye, nükleer silahlara karşı çıkmaya ve ulusal güvenlik politikalarını sorgulamaya başlıyor. İşte tam da bu aşamada, devletin gözünde ulusal kahramandan hain komüniste dönüşüyor. 13 dalda Oscar’a aday gösterilen film Oppenheimer’ı Amerikan kahramanı olarak sunmuyor; olumlu - olumsuz yanlarıyla, çelişkileri, ikilemleri, hataları ve erdemleriyle ele alıyor.
Türkiye seyirci sayısı: 1.709.497 Dünya geneli hasılat: $957,537,905
1. BARBIE
Film ve uyarlama senaryo dahil 8 dalda Oscar’a aday gösterilen ‘Barbie,’ gişelerde ulaştığı başarının ardından ödül sezonuna da ağırlığını koydu. ABD gişelerinde 636 milyon doları aşarken, dünyada 809 milyon doları geçmeyi başardı. Filmin öyküsü sorgulama üzerine kuruluyor: Açılış sahnesinde bir tür ütopya olarak sunulan Barbieland’de diğer Barbie ve Ken’lerle birlikte ‘mükemmel’ hayat sürdüren stereotip sarışın Barbie (Margot Robbie), aniden ölümden söz ederek herkesi şaşırtıyor. Bırakın ölümlü olma halini, yaşlılığın bile söz konusu olmadığı bir yerde yaşıyor Barbie. Senaryonun parlak yanı, Barbie’nin kimlik arayışını ‘son derece hafif, eğlenceli, rengarenk’ bir paket içinde sunabilmesi. Yönetmen Gerwig’in asıl başarısı elindeki malzemeyi ‘Barbie estetiği’yle birleştirebilmesi. Barbieland’ın çok iyi detaylandırılmış tasarımı ve Barbie ürünlerini pazarlama sahnelerini alaycılıktan kopmadan yapabilmesi kayda değer. Kız çocuklarına seslenen ama kendine dışardan eleştirel gözle bakan, kendiyle dalga geçebilen bir görsel yaklaşım var filmde.
Türkiye seyirci sayısı: 1.399.139 Dünya geneli hasılat: $1,445,638,421