“Hepimiz Zokora’yız” diye tribünde kafalarına siyah çöp poşeti geçiren Trabzonspor taraftarlarının elbette ırkçılık gibi bir niyeti yoktu. Tam tersine, Fenerbahçeli Emre Belözoğlu’nun sahada ırkçı küfür savurmasından şikayetçi Didier Zokora’ya destek çıkmaktı maksat. “N…o” davasında Belözoğlu 2 ay 15 gün hapse mahkum oldu, ceza ertelendi ve infaz çoktan bitti. Protest fotoğraf yazı işlerinde çoğumuza göre müthiş eğlenceliydi ama kafaya poşet geçirip siyah birine benzeme çabası kimilerine göre ırkçılığın daniskasıydı ve taraftarların bunun farkında olmaması komikti.
Olayın üzerinden 12 yıl geçti; o günlerde küresel woke iklimi henüz olgunlaşmamıştı. Nitekim, Fildişi Sahilli topçuya sahip çıkan Trabzonlu taraftarların eylemine ırkçılık diyenler cılız kaldı. Siyah poşet vakası bugün yaşansa sosyal medyanın uyanık dünyasında, dünya çapında ses getirirdi.
Euro 2024’te Hollandalı üç taraftarın tribünde Ruud Gullit’in efsane figürüne bürünmek için yüzlerini siyaha boyayıp kafalarına rasta peruk geçirmeleri o sesi getirdi işte. Sahne, Hollanda’nın sömürgeci ve köle taciri geçmişiyle bileşince yüz karası bir “blackface” vakası çıktı ortaya. Yüz boyamak suretiyle siyahlara stereotip damga vuran ırkçı gelenek milyonların önünde tribünden çehresini göstermişti.
Futbol aleminde ırkçılığın yeni bir boyutuydu. Siyah oyunculara maymun sesi çıkarmak, sahaya muz atmak gibi sakil ve galiz tacizlerle kendini gösteren ırkçılık zaten bitmek bilmiyordu. Yıldız seviyesi hiç önemli değil, geçmişte Roberto Carlos, Eto’o ve Balotelli’den bugün Kylian Mbappe’ye Avrupa sahalarında bütün siyah futbolcular ırkçılığa maruz kalmıştı. Kulüplere kesilen onca para cezasına rağmen. Daha bu yıl İtalya ve İngiltere liglerinde taze vakalar meydana gelmişti. Milan’ın kalecisi Mike Maignan ve Coventry’nin Jamaikalı oyuncusu Kasey Palmer, taraftarın bıkmadığı maymunluğa uğrayınca FIFA Başkanı Gianni Infantino “Irkçılık yaparak maçın tatil edilmesine neden olan takımı hükmen yenik saymalıyız” önerisini getirmişti. Çünkü başa çıkılamıyordu.
“ZWARTE PIET” KUTUPLAŞMASI CANLANDI
Aslında Hollandalı taraftarların Gullit’e yaptığı göndermenin mantıklı gerekçeleri vardı; 1988 Avrupa Kupası da bugünkü gibi Almanya’da oynanmış ve Gullit’li Hollanda finalde Sovyetler Birliği’ni 2:0 yenerek şampiyon olmuştu. Nitekim dünyadan ırkçı damgasını yiyen neşeli üç taraftar 1988’ten kalma retro formaları da kuşanmıştı. Hani bir nevi totem gözüyle bakılabilirdi.
Gullit kupayı alırken dönemin Almanya Başbakanı Helmut Kohl de törendeİngiliz ve Alman medyasından sosyal medyaya uzanan “blackface” tepkisi tabii Hollanda’da da yaşandı ama katmerli şekilde; “Zwarte Piet” (Siyah Piet) ihtilafını canlandırarak yansıdı memlekete. Hem de bayram değil seyran değilken. Çünkü normalde her 5 Aralık’ta kutlanan Aziz Nikola gününde ateşlenen ve giderek sağ-sol kavgasına, siyasi kutuplaşmaya evrilen bir tartışmaydı.
Hollanda söylencesindeki adıyla aziz Sinterklaas’ın yamağı Zwarte Piet yüzü siyaha, ağzı abartılı kırmızıya boyalı, kulaklarında koca koca altın sarısı küpeler ve Mağrip esintili kıyafetler içinde dolaşan grotesk bir karnaval figürü.
Şenliklerde Sinterklaas, birden fazla Zwarte Piet'i yanında dolaştırıyorSinterklaas şenliklerinde suratlarını siyaha boyamış istemediğin kadar beyaz, Zwarte Piet kimliğinde sokaklara salınıp çocuklara şekerleme ve hediyeler dağıtıyor. Dükkanlar Zwarte Piet kostümlerinden geçilmiyor, merchandise ürünlerinden pastanelerde Zwarte Piet çöreklerine ortalık “siyah yüz”e kesiyor.
Siyah ve beyaz aktivistlerin “Zwarte Piet geleneği ırkçılıktır” itirazı ise giderek sokaklara taşıyor. Derken, giderek kalabalıklaşan gösterilere karşılık aşırı sağ da Nazi bayraklarıyla sokağa çıkıyor; beyaz ırkçıların, barışçı protestocuları yumurta yağmuruna tuttuğu vakalar yaşanıyor. Polis müdahalesiyle ortalık yatışıyor ama Başbakan Mark Rutte’nin “her iki taraftaki aşırıları” suçlayan dili sinirleri geriyor.
Zwarte Piet karşıtı gösterilerde bütün renkler bir aradaHollandalı tarihçilere göre Zwarte Piet karakterinin kökeni 19’uncu Yüzyıl ortalarına doğru bir kraliyet üyesinin Kahire’de köle pazarından alıp getirdiği köleye dayanıyor. Bu kölenin Zwarte Piet tiplemesine ilham verdiği varsayılıyor. Hollanda 1863’te yasaklayıncaya kadar Atlantik aşırı köle ticareti büyük paralar kazandırıyor. Amerikalılara satılan kölelerin yanı sıra Hollanda sömürgelerine çalışmaya gönderilenler oluyor, aristokratlar siyah çocuk köleleri Zwarte Piet kostümlerini andıran Mağrip giysileriyle kuşatıp birbirine hediye ediyor.
Bu zalim geçmiş, dönemin tablolarında bile capcanlı dururken Hollandalıların çoğuna göre Zwarte Piet kimseye zararı dokunmayan eğlenceli bir gelenek. Ancak aktivist gruplarının etkisiyle bazı işletmeler siyah yüzü yasaklıyor. Bu sefer şenliklerde “Bacacı Piet”ler hasıl oluyor; yüzü boyamak yerine is sürülüyor. Piet çocuklara hediye bırakmak için evlere bacadan giriyor ya, o bakımdan. Siyahları karikatürize eden ırkçılığa direnenler bu karakteri daha az saldırgan bulsa da tatmin olmuş değiller.
Bu da Bacacı Piet, yüzünde boya yok is varZwarte Piet yasağını savunmak kolay iş değil; bu konuda yazan gazeteciler aşırı sağın trollerinden ölüm tehditleri alıyor, bazıları fiziksel saldırılardan ucuz kurtuluyor. Sağcı gazetelerden De Telegraaf, Zwarte Piet karşıtı aşırı solcu aktivistlerin George Soros tarafından fonlandığı iddiasıyla aktivist grupların liderlerini fotoğraflarıyla hedef gösteriyor. Her türlü komplo teorisinin baş aktörü Soros, Hollanda’nın kültür ve geleneklerini imha projesi yürütmekle suçlanıyor. Irkçılık karşıtlarının anti-faşist hareketi Antifa ile bağlantılı olduğu iddiası da eksik değil.
Kick Out Zwarte Piet hareketi sağcıların hedef aldığı gruplardanHollanda’nın “blackface” atmosferi bu haldeyken fake Gullit’ler gerilimi yeniden harladı. Hem de daha ilk düdükle – olay Hollanda’nın Polonya’yı 2:1 yendiği ilk maçta yaşandı, üzerinden Fransa maçı geçti ama tartışması sürüyor.
TAKLİT EDECEK BEYAZ FUTBOLCU YOK MUYDU?
Hollanda medyasının taklit yerine, nedense “Gullit’in Doppelgängerleri” dediği üç taraftar Gullit’e de soruldu; daha doğrusu bir spor sunucusu efsane futbolcuyla yaptığı konuşmayı aktardı. Gullit demiş ki, “Ben bunda ırkçılık göremiyorum, aksine bir saygı ifadesi. Onur duydum. Demek ki, beni unutmamışlar…” Avrupa şampiyonluğunun üzerinden 36 yıl geçtiği halde unutulmazdı. Baba tarafından Surinamlı Ruud Gullit ülke tarihinin en iyi futbolcularından biriydi, 1987’de dünyanın en iyi oyuncusu seçilerek Altın Top ödülünü almıştı.
Gullit'in dünü ve bugünüArdından Hollanda milli takımı da basın toplantısında aynı soruyla karşılaştı. Defansın siyahı Nathan Ake “Gullit şahsen onur duyduğuna göre büyütecek bir mesele yok. Bu işleri problem yapmayı bırakmak gerekiyor, aksi takdirde kontrolden çıkıyor” dedi. Teknik direktör Ronald Koeman da aynı fikirde olduğunu belirterek gazetecilere “Artık bu soruları sormayın” diye kestirip attı.
Futbol dünyası bıraksa da, akademi bırakmıyor. Hollanda’nın sömürgecilik tarihi üzerine çalışan ve kitaplar yazan sosyolog Aspha Bijnaar, blackface geleneğinin siyahlarla alay etmek amacıyla kolonyal dönemden kalma, insanları inciten bir eğlence olduğunu söylüyor ve dış dünyadan gelen ırkçılık eleştirilerine tepki gösterilmesini de ulusal kibre bağlıyor: “Amacın ırkçılık değil de futbol kahramanını taklit etmek olsa bile kırıcı. Alaycı bir niyetimiz yoktu demesi kolay. Siyah yüz saldırganlığının yarattığı etki görmezden geliniyor. Acaba taraftarlar o dönemin ünlü beyaz futbolcularının kılığına giremez miydi? Mesela De Boer kardeşler gibi görünseler bu kadar yaygara kopar mıydı?”
İyi soru. İkonik özellikleri olmayan beyaz bir futbolcunun kılığına girmek mümkün müdür? Fake Gullit’ler de Hollanda medyasına konuşmuş ve içlerinden biri laf arasında bu sorunun cevabını vermiş: “Gullit’e olan hayranlığımdan taklit ettim. Güzel yorumlar da aldım ama madem ki saldırgan bulundu bıraktım. Guus Hiddink’i taklit etmesi zor olduğu için tercih etmedim. Aslında iyi bir John de Wolf da olabilirdim ama o dönemde yeterince büyük değildi.”