İsrail’de bir Dışişleri görevlisiyle kadın kadına sohbet esnasında sormuştum; “Ultra-Ortodoksların çalışmadan, vergi vermeden ve askere gitmeden sizin sırtınızdan geçinmesine nasıl razı geliyorsunuz?” Hiç duraksamadan net cevap vermişti: “Biz bu devleti birlikte kurarken en baştan razı geldik. Ama laikleri rahatsız ettiği bir gerçek…”
Şimdi o rıza nedeniyle Başbakan Netanyahu’nun başı ciddi dertte; tebdili rütbe suretiyle altını oymaya çalışırken halk direnişiyle karşılaştığı Yüksek Mahkeme, Haredi erkeklerin askerlikten muaf tutulamayacaklarına karar verdi. Radikal dinci partilerle koalisyon ortaklığı göz önünde bulundurulduğunda Netanyahu’nun bekası açısından dramatik sonuçları olacak bir hüküm.
Ultra-Ortodoks Yahudiler, yoğun yaşadıkları Bney Brak'ta yol kesme eyleminde1948’de İsrail’in kurucusu Ben-Gurion, Ultra-Ortodoks Yahudilerin zorunlu askerlik görevi yerine kendilerini devlet kasasından Tevrat ilmine adamaları iznini çıkardığında bu düzenleme 400 kadar öğrenciyi kapsıyordu. Küçük çaplı dini bir azınlık için öngörülen istisna, 70 yılda büyük bir siyasi problem haline geldi. Bugün on binlerce Ultra-Ortodoks, devletin kuruluşunda elde ettikleri hakkı kaptırmamak için direniyor; yüksek yargının dindarlara askerlik düzenlemesi için hükümete direktif verdiği günden bu yana yolları bloke ederek eylem yapıyor, her seferinde polis tarafından karga tulumba dağıtılıyorlar. Askerliğe elverişli olanların sayısı tahminen 67 bin civarında.
Tevrat öğrencilerine polis müdahalesiHaredilerin sadece Tevrat belleyerek ekmek elden su gölden yaşantısı devlete astronomik bir fatura çıkarıyor. Ancak o dönem artık kapanmış görünüyor. Ben-Gurion’un siyonist projeye desteği garanti altına almak için dindarlara verdiği tavizin miadı çoktan doldu. Yüksek Mahkeme kararına göre Harediler askere alınacak, aksi takdirde ultra dindar erkeklerin devam ettiği Tevrat okulları Yeşivaların ödeneği kesilecek. Yüksek Mahkeme gerekçeli kararında “Zorlu bir savaş ortamında eşitsizliğin yükü her zamankinden daha ağır ve çözüm gerektiriyor” dedi.
Mahkemenin kanaatine göre “zorlu savaş”, Netanyahu ve Filistinlileri toptan sürmeye ahdetmiş Savunma Bakanı Yoav Galant ve Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir gibi beraberindeki radikal kadronun soykırım suçu işlediği Gazze savaşı.
AZINLIKTAN İKTİDARA YÜRÜDÜLER
İsrail’deki liberal toplum kesimleri uzun zamandır adaletsizlikten şikayetçi. Sadece Ultra-Ortodoksların erkekleri ordu hizmetine girmediği için değil, Haredi takımı ömür boyu asla çalışmadığı, vergi vermediği ve geçimleri seküler vatandaşlar tarafından sağlandığı için. Harediler dışında erkeklerin zorunlu askerlik süresi iki yıl sekiz ay, kadınların ise iki yıl.
Askerlik şubesi önünde direnişMesele bu noktada kalsa yine iyi. Devletin kuruluşunda azınlık olan Harediler giderek devasa bir siyasi güç kıvamına geldi. Bunun demografik nedenleri var, bazı Ultra-Ortodoks ailelerde çocuk sayısı 10-12’yi buluyor, nüfusun yüzde 14’ünü oluşturuyorlar. Dolayısıyla seçmen çıkarlarını temsil eden dinci partiler giderek güçleniyor. Bu partiler yıllardır koalisyon hükümetlerinin kilit aygıtları olarak işlev görüyor. Ultra-Ortodoks Yahudileri yanına çeken iktidar gücünü de elde ediyor. Neticede istedikleri tavizi koparabiliyorlar.
Netanyahu düzenli olarak Ultra-Ortodokslarla koalisyona gidiyor ve dinci partilerin taviz talepleri temsil ettikleri nüfusun artışına paralel artıyor.
YÜKSEK YARGIYI BUDAMA PLANI YÜRÜSEYDİ
Şimdi Netanyahu’yu köşeye sıkıştıran badirenin ilk sinyali geçen yılın başında geldi. Yeşiva öğrencilerini askerlikten muaf tutan yasanın geçerlilik süresi 2023 sonunda doluyordu. Yeni bir düzenleme gerekiyordu ve Yüksek Mahkeme’nin eşitlikçi olmayan bir yasayı kabul etmeyeceği çok aşikardı. Ocak 2023’te, yeni hükümetin iş başına gelmesinden kısa bir süre sonra, Netanyahu’nun Ultra-Ortodoks koalisyon ortakları süresi dolacak yasa için çözüm formülü dayatmaya başladılar. Netanyahu’nun Yüksek Mahkeme’yi by-pass planı hazırdı; yargıda reform planı sayesinde yüksek yargının yetkileri budanacak, böylece dindarları askerlikten muaf kılan yeni bir düzenleme yapmak kolaylaşacaktı.
Eylemci Haredileri atlı polis dağıtıyorAncak işler planlandığı gibi yürümedi, geniş halk kitleleri yargı reformuna karşı ayaklandı ve protestolar haftalar boyu kalabalıklaşarak devam etti. Ardından 7 Ekim’de Hamas’ın saldırısı sonrası sekiz aydır devam eden Gazze kıyımı başladı, 37 bin can gitti ve Netanyahu’nun yargıyı budama hesapları da suya düştü. Hükümetin artık yeni bir yasa taslağı hazırlaması gerekiyordu. Netanyahu savaşı bahane ederek yasama süresinin uzatılmasını istediyse de Yüksek Mahkeme yeniden mühlet tanımayı reddetti. Ve şimdi hükümet, yüksek yargının resmi kararıyla yüz yüze; muafiyetin haksız bir uygulama olduğu hükmüne aşırı muhafazakar yargıçlar bile onay verdi.
Yüksek Mahkeme kararı hem Likud lideri Netanyahu, hem de hükümette yer alan aşırı sağ ve Haredi partileri için kritik bir açmazı beraberinde getiriyor.
Netanyahu’nun koalisyon ortakları had safhada öfkeli, ancak daha önce tehdit savurdukları üzere hükümeti terk etmeleri beklenmiyor. Koalisyonun Ultra-Ortodoks kanadından Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği partileri gerçi mahkeme kararını protesto ediyor, ancak savaş ortamında en dincileri bile İsrail’deki siyasi gerçekliğin farkında.
Gazze kıyımı sürdüğü müddetçe Haredilere askerlik muafiyeti için bastırmak zor; askerlerin ölüm haberleri geldikçe laik halk kesimlerinin sabrı biraz daha tükeniyor. Knesset’teki muhafazakar partiler de bu durumun bilincinde. Tabanlarına yaranamayan Ultra-Ortodoks partiler ise bir dahaki seçimde koalisyona giremeyeceğini biliyor. Mevcut düzende ellerinde bakanlıklar ve hükümet fonları üzerinde yetkileri var. Koalisyondan ayrıldıkları takdirde bu nimetlere veda edecekler.
Seçim zamanı elbet gelecek ve Netanyahu Ultra-Ortodoks kaldıracıyla yine yeniden iktidardan pek emin olamayacak. Karşılığını ödemeye hazır olsa bile.