Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu Trump'a kim fısıldayacak
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Avrupa Birliği aslan terbiyecisini arıyor. 20 Ocak’ta göreve başlayacak Donald Trump’ın çabuk alev alan hiddetli mizacını yatıştırıp zihnine nüfuz ederek ahbaplık ilişkisiyle yönetecek bir lider aranıyor. Kısaca ehlileştirici yeteneğiyle “Trump whisperer” diye anılan, Trump’a fısıldayan biri. Örneğin AB, Amerika aleyhindeki ticaret açığını kapatmak üzere ABD’den daha fazla petrol ve gaz almadığı takdirde yüksek gümrük vergileriyle ticaret savaşı çıkarmaya niyetli Trump’ı kim durdurabilir? Trump kimin sözüyle ikna olur, en azından sesine kulak verir? “Trump’ın kankası” ünvanı için kıyasıya rekabetin yaşandığı Avrupa’da bu soru tartışılıyor.

        Muhafazakar cephede İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin adı öne çıkıyor. Avrupa ile ABD’deki yeni yönetim hattında “ideal arabulucu” olacağını söylüyorlar.

        Sağ sol fark etmeden, AB harici İngiltere’den Almanya’ya Avrupa merkez siyasetine ayar vermek için üst üste atak yapan Elon Musk’ın durduğu yerden bakınca da Meloni favori gibi. Neo-faşist Meloni ile Trump’ın iç kabinesinden Musk arasında hani neredeyse flörtöz bir ilişki var. Musk iki kez Roma’ya gitti, Meloni ile ilk buluşmanın sıkı fıkı görüntüleri X’e düştüğünde yorumlar kaçınılmazdı: “Büyülediler… Bu nasıl bir kimya… Birbirleri için yaratılmışlar… Havada aşk kokusu var…”

        Meloni’nin Atlantik Konseyi’nden ödül aldığı New York gecesinde ise Musk “İçi dışından bile daha güzel bir kadına bu ödülü vermek benim için onurdur. Ona hayranım. İnanılmaz bir iş çıkardı” dedi. Bunları söylerken kıkırdadı üstelik, sonra da beyaz kuyruklu piyanonun önünde ödülü takdim etti. Meloni ise “değerli deha” diye karşı iltifatlarda bulundu ve Trump’ın hoşuna gidecek sözler sarf etti, “Batı kendisini küçük görüyor. Oysa millet ve vatanseverlik gibi kelimeleri kullanmaktan utanç duymamalıyız” dedi.

        Elon Musk, Meloni’nin İtalya’nın Kardeşleri partisinin kongresinde de konuştu; AB bürokrasisine çattı ve düzensiz göçe karşı uyarılarda bulundu. Musk’a göre İtalyan kültürü bu yüzden yok olmamalıydı. Meloni ön sıradan hayranlıkla dinliyordu.

        İlk bakışta flört gibi görünen ilişki aslında Meloni’nin usta işi stratejisinin resmiydi. Trump seçimi kazandıktan hemen sonra Florida’daki karargahı Mar-a-Lago ile direkt ilişkiye geçen Meloni açısından Musk paha biçilmez değerdeydi ve bu ittifak İtalya ile AB’yi değiştirecek bir potansiyel taşıyordu. Meloni aşırı sağcı popülist cenahta yer almasına karşın AB zemininde ılımlı bir profil çizerek Avrupa yanlısı sol, liberal ve merkez sağ liderlerle iyi geçinmiş, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’le dost olmuş ve Ukrayna’ya destek vermişti. Şimdi ise ABD’li fikirdaşlarının desteğinde rotayı değiştirme fırsatı çıkmıştı karşısına.

        LE PEN – FARAGE - ORBAN

        Elon Musk an itibariyle Trump’a çok yakın pozisyonda. Ancak MAGA (Make America Great Again) cephesinde Trump’ı etkilemeye çalışan, Meloni yerine başka isimler fısıldayan figürler var. Mesela eski baş stratejist Steve Bannon.

        Bannon, işine son verilince Avrupa popülist sağının mentorluğuna soyunmuş, kıtanın AB karşıtı ultra sağ fraksiyonlarının buluştuğu bir örgütlenmeye yeltenmişti. Ancak milliyetçi popülist partiler arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle hareket ivme kazanamamıştı. Rusya-Ukrayna savaşı ve göç meselesi tarafları ayıran başlıca unsurdu.

        Şimdi Bannon, Meloni’nin Trump’a fısıldayan kadın olmasını önlemek için İtalyan medyası üzerinden karşı propagandaya başladı. Corriere della Sera’yla röportajda, Meloni’nin popülist kisvesine bürünmüş bir solcu olup küreselleşmeci tayfadan yana tavır aldığını, Trump’ın aksine Ukrayna savaşının devamını savunan tarafta konuşlandığını söyledi. Bannon’a göre Meloni siyasi icraatıyla Trump’ın bir daha asla seçilemeyeceği bahsine girdiğini açıkça göstermiş, ancak yanlış ata oynamıştı. Avrupa’da MAGA ile aynı dalga boyunda olan Meloni değil, Fransa’da Marine Le Pen, İngiltere’de Nigel Farage ve Macaristan’da Başbakan Viktor Orban idi.

        Steve Bannon, Marine Le Pen'in parti kongresinde (2018)
        Steve Bannon, Marine Le Pen'in parti kongresinde (2018)

        Bannon’ın yakın bir çalışma arkadaşı ise adı yazılmamak kaldıyla Politico’ya açıklamasında, “Meloni, Trump’ın Avrupa’daki doğal diyalog partneri olduğu imajını yaymak için medyayla sıkı çalışma yürütüyor. Oysa Viktor Orban hem özelde hem de resmiyette sarsılmaz sadakatini kanıtladı. Meloni’nin durumu ise Musk ile Trump ilişkisinin ne kadar süreceğine bağlı” dedi.

        Bu arada İtalya’nın NATO bütçesine düşük katkısı ve ABD aleyhindeki ticaret açığı nedeniyle Trump’ı kızdırması pek muhtemel Meloni’nin.

        ALMANYA VE İNGİLTERE’YE SATAŞMALAR

        Elon Musk’ın yeni yönetime aşırı sağdan ortak devşirme çalışmaları Almanya ve İngiltere’deki göçmen düşmanı ırkçı partilere destek ve mevcut iktidarları yıpratma pratiğine dayanıyor. Bir süredir her iki ülkenin iç işlerine sistemli sataşmalarda bulunuyor. İngiltere’de aşırı sağcı Nigel Farage’ın Reform UK partisine 100 milyon dolarlık bağışta bulunacağı söylentisi dolaşıyor; Farage’ın X’teki paylaşımlarına onay veriyor. Farage ayrıca ABD gezisinde seçilmiş Başkan Yardımcısı J.D. Vance ile bir araya geldi.

        Nigel Farage, boksör Derek Chisora ile seçim kampanyasında
        Nigel Farage, boksör Derek Chisora ile seçim kampanyasında

        Musk, Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi hükümetini ise “zorba bir polis devleti inşa etmekle” suçluyor. Gerekçe; internette göçmenlere yönelik nefret dili nedeniyle aşırı sağcıların hapis cezasına çarptırılmış olması. Bunların içinde en azılısı İslam düşmanı aktivist Tommy Robinson; Musk kendi platformu X’te takipleştiği Robinson’ın derhal serbest bırakılması için kampanya yürütüyor, ültimatomlar veriyor, İngiltere’de derhal erken seçime gidilmeli diye yazıyor.

        İngiltere’de seçim geçen yıl 4 Temmuz’da taze bitti, Almanya’da ise 23 Şubat’ta. Bu bakımdan Musk’ın seçim öncesi devlet ve iktidarın tepesine “aptal… tiran” gibi sıfatlarla saydırırken , diğer yanda İslam düşmanı ve antisemitist AfD (Almanya için Alternatif) propagandası yürütmesi daha kritik.

        Musk’ın Almanya’daki siyasi gelişmeleri Naomi Seibt adlı aşırı sağcı ve epey palavracı influencer’ın X hesabından takip etmesi de kritik. Nitekim, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’e “anti-demokratik tiran” diye yüklenmesi de bu kızın eseri. Önce Seibt’ın X mesajını yineleyerek “Almanya’yı yalnızca AfD kurtarabilir” yazdı. Bunun üzerine Steinmeier, Musk’ı ima ederek “İster Romanya seçimlerinde olduğu gibi örtük, isterse X platformunda açıkça yapıldığı gibi dış etki demokrasiye tehdittir” diye uyarıda bulundu. Naomi Seibt, “Steinmeier tiranlığa hazırlanıyor, Romanya’daki gibi seçimleri iptal edecek” videosu yayınlayınca Musk gaza geldi.

        Elon Musk’ın bu olaydan önce Die Welt gazetesinde yayınlanan AfD’ye destek makalesi bardağı zaten taşırmıştı. Şok dalgaları yayan yazısında Musk, Almanya’nın ekonomik ve kültürel çöküşün eşiğinde olduğunu, ülkedeki sanayi ve teknoloji yatırımları nedeniyle söz söyleme hakkı bulunduğunu belirterek “Son umut kıvılcımı AfD’nin seçimi kazanmasıdır” diyordu. Çünkü AfD ekonomiye kamu müdahalesine karşıydı; kültürel ve sosyal gerilimlere neden olan göçün kontrol altına alınmasından yanaydı, böylece Alman değerleri korunacak ve ulusal kimlik küreselleşme uğruna feda edilmeyecekti. (Bütün ana akım partilerin koalisyonu reddettiği) AfD’ye vurulan aşırı sağ damgası da doğru değildi. Parti lideri Alice Weidel’in hemcinsi olan Sri Lanka’lı bir partneri vardı. Bu durum Hitler çağrışımı mı yapıyordu, lütfen! Seçmenin artık değişime cesaret etmesi gerekiyordu ki, bu yolu açacak tek parti AfD idi.

        Weidel örneğinde Musk’ın Amerikan aşırı sağıyla Avrupa tarzını karıştırdığı net. AfD eş başkanı Weidel ise hayatından son derece memnun. Çünkü 9 Ocak günü X-Space’de Elon Musk’la canlı yayın yapacak. Yayını sevinçle karşıladığını X hesabından da duyurdu Weidel.

        ADAŞ KAYNAŞMASI OLABİLİR Mİ?

        Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Trump’ın seçim zaferini hızlıca kutlamış, “Önceki dört yılda olduğu gibi yeniden birlikte çalışmaya hazır olduğunu” yazmıştı. Geçen ay Notre Dame Katedrali’nin yeniden açılış töreninde birbirlerine gayet sıcak davrandılar. Trump’ın ilk döneminde kimi zaman samimi, bazen hasmane gelgitli ilişkileri olmuştu. Macron, “Suriye’den asker çekmeme konusunda ikna ettim” açıklamasını yapınca “Trump whisperer” diye anılmıştı ama iki liderin anlaşamadıkları konular vardı. Örneğin Trump İran’la nükleer anlaşmanın iptalinden yanaydı ve Macron’un kuvvetle arkasında durduğu Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmişti.

        Fransa geçen yılki erken seçimden beri siyasi krizde, Macron’un yeni dönemde AB liderliğini üstlenmesi pek olası görülmüyor.

        Başkan Donald Trump, AB Konsey Başkanı Donald Tusk ile Brüksel'de (Mayıs 2017)
        Başkan Donald Trump, AB Konsey Başkanı Donald Tusk ile Brüksel'de (Mayıs 2017)

        Trump’ın Ukrayna savaşında Avrupa çıkarlarına zarar verecek bir barış anlaşması dayatması, NATO’ya daha fazla katkı için müttefikleri sıkıştırması ve ticaret savaşına hazırlanması halinde idareyi ele almaya aday tek lider kalıyor geriye: Polonya Başbakanı Donald Tusk. Deneyimli bir merkez sağ siyasetçi. Konsey başkanlığında AB zirvelerini yönetti, Polonya seçimlerinde sağ popülistlere karşı zafer kazandı, hem ABD hem İngiltere’yle, hem de AB Komisyonu başkanı Von der Leyen ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile iyi ilişkileri var. Ayrıca Polonya 2025’in ilk yarısında AB dönem başkanı olduğu için önümüzdeki kritik aylarda gündeme hakim olacak. Trump Brüksel’den hazzetmese de Polonya’ya sıcak yaklaşıyor.

        İlk Trump yönetiminde görev almış eski bir ABD yetkilisinin deyişiyle “Trump’ın kalbini Avrupa’ya ısındıracak biri varsa, o kişi Tusk’tan başkası olamaz.” Meloni veya Orban da aday ama AB içinde uzlaşıyla “Trump whisperer” potansiyeline sahip tek kişi, adaşı Donald Tusk.