Fenerbahçe, UEFA Konferans Ligi’nde çeyrek finale kalarak Avrupa yürüyüşünü sürdürdü.
Belçika ekibi Union Saint- Gilloise’ı ilk maçta 3-0 yenen Sarı-Lacivertliler rövanş maçını 1-0 kaybetti. Yenilgi ve sergilenen oyun taraftarın beklediği bir sonuç değildi. En azından bir beraberlik hatta galibiyet arzusu vardı. Ancak, çeyrek finale kalmak çok önemliydi. Bunu başarmak herkesi olabildiğince mutlu etti. Gerçekleşen Avrupa hedefi adına skor buruk bir sevinç yarattı.
Fenerbahçe oyuna iyi başlamadı. Maç boyunca istenilen mücadele yoktu. Topu rakibe bırakma yanlışı, çok sayıda atak yemesine neden oldu. Futbolcuların top kapma, atağa hızlı çıkma düşünceleri gerçekleşmedi. Rakip çok hızlı ve seri oyunla topa daha çok sahip olan takımdı. Sarı-Lacivertlilerin top kaybı, ileride top tutamayışı ve atak sonlandıramaması sonucu oyun üstünlüğü Belçikalı ekibin eline geçti. İsmail Kartal, ilk maçın avantajını göz önüne alarak rakibi zorlamak yerine zamana oynayan bir taktik düşünmüştü. Rakibin atletik oyunculardan kurulu olması, neredeyse hiç top kaybı yapmadan oynamasını hesaba katmamıştı. Orta sahada doğru dürüst bir direnç gösterilemedi. Fred, İsmail, Szymanski vasatın altında kaldılar. Rakibi karşılamayı bırakın her gelen rahatlıkla geçti. Savunma oyuncularının atakları durdurmak için büyük gayret gösterdiği bir karşılaşma izledik. Orta sahanın verimsiz oluşu ileri üçlüyü de oyundan düşürdü. Uzun süredir oynamayan Kent, sonradan oyuna giren Zajc’ın maç eksikliği gözlendi. Son bölümde oyuna giren Tadic ile Dzeko sonrası oyuna denge geldi. Son 10 dakikalık bölüm dışında sahada oynayan, pozisyon bulan Belçika takımı oldu.
Djiku ile Oosterwolde sahanın en iyi oyuncularıydı. Akınları durdurdular. Topu oyuna sokma gayreti gösterdiler. Arkadaşlarına sitem ettikleri anlar da oldu. Sonuna kadar haklıydılar. Sürekli adam kaçıran, çalım yiyen Fenerbahçeli oyuncular mücadele olarak zayıf kaldılar.
Elbette, hafta sonu oynanacak olan Trabzonspor karşılaşması tüm takımı etkilemişti. Akılları oradaydı. Yine de, seyircisi önünde daha etkili bir oyun beklendi. Sarı-Lacivertli takım kaliteli isimlerden oluşuyor. Bu kadronun ne olursa olsun pozisyon bulma sıkıntısı yaşamaması gerekirdi. Bundan sonra yani çeyrek finalde daha güçlü bir ekiple oynayacakları bir gerçek. Hangi maç olursa olsun Fenerbahçe kendi oyununu oynamak ve rakibe kabul ettirmek zorunda. Kaybedilen maçtan çıkarılacak dersler var. Hızlı oynayan, pas yüzdesi yüksek bir takıma karşı teknik kapasitesi yüksek oyuncular ile karşılık verilmeliydi. Baskı karşısında pes etmek Fenerbahçe’ye yakışmaz. İsmail Kartal, oyun planına sadık kaldıklarını söylese de, böyle bir planın faturasının çok ağır olacağını da görmüştür sanırız. Kartal’ın planı topu rakibe bırakıp, baskıya karşı önlem almadan, sürekli pozisyon vermek ise bu düşüncede bir yanlışlık olduğu ortada.
Avrupa’da çeyrek finale kalmak elbette çok önemli. Şimdi bu mutluluğu ve başarıyı bir kenara bırakıp hafta sonunu düşünmek zorundalar. Sanırız, Trabzonspor karşısında başka bir plan ve oyun kurgusu bekleniyor. Rakibin son haftalardaki oyun gücü ve saha avantajı göz önüne alındığında işin kolay olmayacağı bir gerçek. Fenerbahçe, Trabzon’da bu maçtaki gibi oynamayacaktır elbette.
Bu nedenle alınan yenilgiden çıkarılacak dersler Fenerbahçe’nin performansını belirleyecektir.