Konserlerde romantik bir şarkı çaldığında telefon ışıklarıyla yaratılan ambiyanstan önce çakmak (kibrit) alevleri vardı! Yazdığım cümleyi yeniden okuyunca 400 bin yıl önce ateşi kontrol altına alan atalarımızla birlikte dev bir stadyumda Bryan Adams’ın ‘(Everything I Do) I Do It For You' şarkısı çalarken çakmakları yakıp sağa sola doğru ahenkle sallandığımızı hayal ettim! 400 yıl olmasa da 32 yıl önce o şarkı çalarken İnönü Stadı’ndaydım, seyircilerin çakmaklarını yaktığını hatırlıyorum ama çok da emin değilim doğrusu… Emin olduğum tek şey benim yakmadığım çünkü hiçbir zaman çakmağım olmadı! Gittiğim hiçbir konserde bu ritüele katılmadığımı şimdi fark ediyorum. Biraz üzüldüm bu durama. Binlerce çakmak alevinin gecenin karanlığında bir ateşböceği tarlası gibi göründüğü o günler geride kaldı... Artık şarkılar da dijital, alevlerde. İyice yaşlanıyorum galiba dert ettiğim şeye bak:) Rolling Stone dergisinde okuduğum bir yazıdan geldiğim bu noktaya ben de inanamıyorum!
BOB DYLAN’IN 1974 YILINDA 6 HAFTA SÜREN EFSANEVİ TURNESİ
Yazının başlığı şöyleydi: ‘Konserlerde çakmak yakma ritüelini Bob Dylan mı resmileştirdi?’
Konserlerde çakmak yakıp şarkıya eşlik etme geleneğini bir başlangıcı olduğu konusunda hiç düşünmemiştim. Nereden düşüneceğim ki zaten! Hayatımızdaki birçok ‘ritüel’in nasıl başladığıyla ilgili hiçbir fikrim yok… Bu bilgiye sahip olmadan da bir şekilde yaşanıyor işte. Konserlerde çakmak çakma geleneğini nasıl başladığını bilmek bize ne kazandıracak. Belki hiçbir şey ama yine de bilmek, öğrenmek güzel... Tam da bu duyguyla yazıyı okumaya başladım.
Bob Dylan 1974’te 8 yıllık bir aradan sonra yeniden bir turneye çıkar. Turnede kendisine The Band de eşlik etmektedir. Turne inanılmaz başarılı olur… Biletlerin internetten değil posta ile sipariş edildiği yıllardır ve Dylan’ı yapımcısı o 6 haftalık turnedeki konserler için 2-3 milyon arasın mektup aldıklarını açıklar. İşte bu turnenin kayıtları geçtiğimiz hafta 27 CD’den oluşan bir ‘box set’ olarak satışa çıktı. Bob Dylan’ın daha önce yayınlanmamış 417 canlı kaydını içeren bu setin kaydedildiği turnenin konserlerde çakmak yakarak şarkılara eşlik edilmesinin başlangıcı olduğu düşünülüyor… Ama önce birkaç yıl daha geriye gitmek gerekiyor…
MELANIE SAFKA’NIN WOODSTOCK’TAKİ KONSERİ BAŞLANGIÇ MI?
Geçtiğimiz aylarda 76 yaşında hayatını kaybeden kadın ‘ozan’ Melanie Safka, 1969’da Woodstock’ta sahneye çıktığında yaşadıklarını şöyle anlatmış Rolling Stone’a: “Ravi Shankar konserini bitirdiğinde anonsçu seyircilere eğer birer mum yakarsanız yağmuru engelleyebilirsiniz dedi. Sahneye çıktım, şarkılarımı bitirdiğimde tüm arazide küçük ışıklar yanıp sönüyordu.” Melanie bu büyülü anı 1970’te Billboard single listesinde 6 numara olan ‘Lay Down (Candels in the Rain)’ şarkısıyla ölümsüzleştirmiş. Daha sonra verdiği bir röportajda o tarihten sonra konserlerinde bu şarkıyı söylemeye başladığında seyircilerin çakmaklarını yaktığını ve bunun gelenekselleştiğini anlatmış. Ancak bu gelenek o yıllarda sadece Melanie’nin konserleriyle sınırlı kalmış… Ta ki Bob Dylan’ın efsanevi 1974 turnesine kadar!
SALONDAKİ ÇAKMAK ALEVLERİ KIYAMET GÜNÜNA HATIRLATMIŞ
Dylan ve The Band’in turnesinin Ocak 1974’te Chicago'daki açılış konserini izleyen bir New York Times eleştirmeni, “Konserin sonunda, izleyiciler ayakta durarak Bay Dylan'a alkışladı ve binlerce kişi kibritlerini yakarak yüksekte tuttu” diye yazmış. Rolling Stone için turu takip eden Ben Fong-Torres da aynı konserde kibritlerin yandığını not düşmüş.
Bob Dylan, Chicago’daki o geceyi 2016 yılında Vanity Fair dergisine anlatmış: “Birdenbire, biri bir kibrit yaktı. Sonra başka biri başka bir kibrit yaktı. Kısa sürede salon kibritlerle kaplandı.” Görüntü karşısında akustik müzikten elektrik gitarlı müziğe geçtiği dönemde müzikseverlerden aldığı düşmanca tepkileri hatırlayan Dylan, “Salonda bir kıyamet günü görüntüsü vardı. En yakın sahne çıkışının nerede olduğunu aramaya başladık çünkü hiçbirimiz alevler içinde kalmak istemiyorduk” diye anlatıyor ilk tepkisini. Ancak kısa süre sonra yanlış düşündüklerini anlamış. “Seyirciler yaktıkları kibritlerle, çakmaklarla öfke değil, minnettarlık ifade ediyordu.”
‘BEFORE THE FLOOD’ ALBÜMÜNÜN KAPAĞI DÖNÜM NOKTASI OLDU
Watergate skandalının tırmandığı ve o zamanki Başkan Nixon'a istifa çağrılarının her geçen gün daha da arttığı bir dönemde gerçekleşen turne boyunca kibritler ve çakmaklar en çok ‘bis’ öncesinde Bob Dylan’ın “It’s Alright, Ma (I’m Only Bleeding)” şarkısında yakılıyormuş.
Ben Fong-Torres bu çakmak (kibrit) yakma geleneğinin Melanie ile mi yoksa başka biriyle mi başladığını doğrulayamıyor. Dylan’ın efsanevi turunu anlatırken, “İlk kez orada mı oldu onu da bilmiyorum! Rolling Stones gibi gruplar büyük arenalarda çalıyordu ama bu tür bir izleyici tepkisini ilham ettiklerini sanmıyorum. Dylan’ın durumu onu benzersiz kıldı” diyor.
Bob Dylan’ın bu ölmeyen geleneği başlatmış olabileceğini dair bir diğer güçlü kanıt ise Before The Flood albümünün kapağı. Dylan’ın turne anısına çıkardığı albümün, Barry Feinstein tarafından çekilen kapak fotoğrafında, bir mekanda (hangi mekan olduğu hâlâ belirsiz) seyirciler ellerinde kibrit tutarken görülüyor. Billboard albümler listesinde üç numaraya çıkan ‘Before The Flood’ kapağının konserlerde çakmak (kibrit) yakma geleneğini küresel hale getirdiği iddia ediliyor.
“SALONDAKİ SEYİRCİLERİN ÜZERİNE SU SIKIP SÖNDÜREMEYİZ Kİ!..”
O yıllarda Grateful Dead, Crosby, Stills, Nash & Young gibi birçok sanatçının konser organizasyonunu yapan Jimmy Koplik, Bob Dylan’ın turnesinden önce çakmaklar ya da kibritlerle konser alanlarının alev tarlalarına döndüğünü hatırlamadığını söylüyor ve ekliyor: “Ancak, Dylan turnesinden kısa bir süre sonra, özellikle metal gruplarının konserlerinde, mesela Judas Priest hayranlarının yaktığı kibritleri (ve bazen koltukları mahvettiklerini) net bir şekilde anımsıyorum. Konserlerde itfaiye görevlileri olabilecek bir aksilik karşısında çok endişeli olurdu. Biz de ‘Ne yapabiliriz? Tüm seyircinin üzerine su sıkıp söndüremeyiz ki’ derdik!”
Bugünlerde konserlerde romantik bir şarkı çaldığında telefon ışıklarıyla yaratılan ambiyanstan önce çakmak (kibrit) alevleri vardı! Ve işte böyle bir geleneğin nasıl, ne zaman başladığının cevabını bazen böyle bir gazete yazısından bazen de esen rüzgardan öğreniyorsunuz… Bu da güzel bir şey!