Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Mozilla/5.0 AppleWebKit/537.36 (KHTML, like Gecko; compatible; ClaudeBot/1.0; +claudebot@anthropic.com)
        Haberler Polemik Medya 'İnançer'i linç etmeye kalkıyorlar'

        Ahmet CİRİK / Zeynep YILDIRIM / AHT

        TRT 1’de iftar saatlerinde yayınlanan ‘Ramazan Sevinci’ programında, Türk tasavvuf düşünürü ve avukat Ömer Tuğrul İnançer’in sözleri gündeme damgasını vurdu. İnançer “Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşamüstü çıkarlar. Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir” açıklaması kısa sürede Türkiye’nin gündemine oturdu.

        Birçok kesimden eleştiri alan açıklamayı, köşe yazarları da kaleme aldı. Bazı yazarlar İnançer’e destek olurken, bazı yazarlar da İnançer’i eleştiri yağmuruna tuttu. İşte o tepkiler:

        Habertürk Gazetesi Yazarı Fatih ALTAYLI:

        ‘Beni şaşırtan bu sohbetlere katılanlar’

        TRT ekranına bir “tasavvuf ehli” çıkmış. Demiş ki: ‘Hamile kadınlar sokakta gezmesinler.’ Doktor falan olsa gerisini okuyayım da, bu adam söyleyince gerisini okumaya bile gerek yok. Doktor, ‘Sıcakta dolaşmak bebek için iyi değildir’ diyebilir, ‘Bu mevsimde su kaybı bebeği olumsuz etkileyebilir’ diye devam ettirebilir cümleyi. TRT’ye konuk olan vatandaşın ağzını büzmesinden ‘Ömer’ diyeceği zaten belli olduğu için gerisini okumaya gerek yok. Okumaya gerek olmadığı gibi bu kadar kızmaya da gerek yok. Ciddiye alınacak bir şeye kızılır. Bu lafın neresine kızasın? Ayrıca bu gibi saçmalıklar bize de özgü değil. Dünyanın her tarafında böyle acayiplikler buyuracak birileri elbet bulunur. O nedenle de bu beye hiç kızmıyorum. Benim anlamadığım mesele başka.

        Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizlik’ diyen bu tasavvuf düşünürü Ömer Tuğrul İnançer’in ‘çevresini’ anlamadım ben. Bildiğim kadarıyla İnançer’in 400-500 bin kişilik bir ‘seven’ kitlesi var. İsterseniz ‘mürit’ de diyebilirsiniz. O da önemli değil. Olabilir. Ama bu müritler arasında öyle isimler var ki, beni asıl şaşırtan bu.

        Beni asıl şaşırtan, ‘Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizlik’ diye keramet buyuran beyefendinin ‘sohbetlerine

        katılanlar’ arasında Türkiye’nin en tanınmış müzik üçlüsünün üyelerinden bazıları, Türkiye’nin en komik adamı diye bilinen komedyenlerden biri, Türk sanat müziğinin tanınan, bilinen ve sevilen icracılarından biri, Türkiye’nin en çok izlenen dizilerinden birinin başrol oyuncusu ve yapımcısı gibi ‘aklı başında’ insanların da yer alması.

        Bugün Gazetesi Yazarı Nuh GÖNÜLTAŞ:

        ‘İnançer’i linç etmeye kalkıyorlar’

        Ömer Tuğrul İnançer, TRT1’de Ramazan Programı konuğu oldu ve o programda Şeyh Vefa Efendi’nin hayatından bir kıssa anlatırken konu hamilelik meselesine geldi. Ama, fakat, lakin bu sözleri kendi amaçları için kullanmak gayesi ile hareket eden çevreler ki, bunların başında bir kısım medya çevreleri geliyor, Tuğrul İnançer’in “Hamileyken sokağa çıkılmaz” dediğini, bunun da yaşam biçimine müdahalenin bir başka türü olduğunu falan propaganda etmeye çalışıyorlar. El insaf minel iman! Adam bunu demiyor ki. Dediği çok net.Niye çarpıtıyorsunuz? Her vesile ile bu ülkede yaşam tarzı tartışması çıkarmanın, halkı bu şekilde kutuplaştırmaya çalışmanın hiç kimseye bir faydası olmaz. Adamı linç etmeye kalkışıyorsunuz, sırf karnı burnunda sokağa çıkmak estetik değil dediği için... Siz bunun için mi medya dünyasındasınız?

        Haber 7 Yazarı Esra ELÖNÜ:

        ‘Anadolu kadınları anladı’

        TRT’de yayınlanan Ramazan Sevinci adlı programa katılıp, geçmişle bugün arasında mahremiyet sınırlarının neye dönüştüğünü anlatırken konu hamile kadınlara geliyor. Ne söylediğini bilirsiniz. Ve daha önemlisi, Tuğrul İnançer’in ne demek istediğini aslında Anadolu kadınları anladı. Hepiniz size hamile kalan annelerin ar ve edeple sakladığı çocuklarsınız. Tuğrul İnançer anne arşivinden konuşuyor. Demek istediği göbeğine reklam alıp karnını ekran boyunca geren ünlülerin kapitalizmle dokuz doğurması.

        Benim en çok güldüğüm çapulcuların her olaydan Gezi’ye malzeme çıkarmak için açık arama motoru gibi davranması. Beyoğlu’nda bir grup kadın “Gezine gezine doğuracağız” pankartları açıyor ve bedenimiz bizimdir diye ciyaklıyor. Ve aklıma hemen Türkan Saylan geliyor. Ne demişti Türkan Saylan. Başörtülü kadınlar evlerinde otursun.

        Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet HAKAN:

        ‘Üstüne vazife olmazdı’

        ‘Cerrahi’lerin öncü isimlerindendi Tuğrul İnançer. Ne yalan söyleyeyim şaşırdım. “Hamile kadınlar sokağa çıkamaz / Kanatlı kanatsız uçuyorlar / Hamile kadını beyi arabasıyla şöyle bir gezdirir” cümlelerini işittiğimde yakıştıramadım kendisine. Benim bildiğim Tuğrul İnançer, hamile kadınların ne yapıp yapmayacakları gibi üstüne vazife olmayan şeylerle uğraşmak yerine, tasavvufun derinliklerini sunarak herkesi kalpleriyle düşünmeye sevk etmekle meşgul olurdu.

        Kanatlı kanatsız uçuyorlar türü bayağı laflar kullanmazdı. Kocanın karısı için ‘bey’ olduğunu söylemez, evliliklerde bu türden hiyerarşik tanımlamalara yüz vermezdi. Her şey çok değişiyor galiba. Birinciliği de mutasavvıflara mı verdiler ne?

        Vatan Gazetesi Yazarı Ruhat MENGİ:

        ‘Skandal bir konuşma’

        “Tasavvuf düşünürü” imiş hazret.. Memlekette unvan bol nasılsa, dağıt getsin! TRT 1’de iki gün önce yaptığı

        skandal konuşmayı fark etmiş ve “la havle” çekmiştim ama öyle çok yanlış, haksızlık, yolsuzluk bir arada yapılmakta ki sıra gelmedi. Kadınlara “en az 3 çocuk” emrinden sonra “3 çocuk ama ‘ağrısız doğum’ yok” geldi. “Sezaryen” de yok, bir tek “hamile kalmak için hangi saatleri tercih etmeleri gerektiği” eksik. Ve şimdi de “Hamile kadınlar saklambaç oynasın, aman kimse onları koca karınlarıyla görmesin”. Neden? Estetik değilmiş. Genç kızlar hamileleri görünce doğumdan korkuyormuş... Kaç genç kızla anket yaptı acaba? Peki “beyinin arabası yoksa” ne yapsınlar? Geceleri, saklanarak, insanlardan kaçarak mı hava alsın hamileler? Saçmalığın daha ötesi olarak (pek kalmadı ya) ne gelecek arkadan?

        AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanı Avukat Özlem Zengin TOPAL:

        ‘Bütün kadınlar istediği kıyafetle dışarı çıkmalıdır’

        O sözlerden ve tartışmalardan ben de rahatsız oldum. Hamile kadınlar “Amasız” istediği her kıyafeti giyebilir, istediği gibi sokağa çıkabilir. Bunun izin verir gibi, icazet verir gibi söylenmesi rahatsız edici. Olması gereken, normal olan kadınların hamile olsun yada olmasın istedikleri kıyafetlerle dışarı çıkmasıdır. Bir kadın olarak etrafıma baktığımda benimde şaşırdığım “Acaba” dediğim kıyafetler oluyor. Ancak bunu kendi içimde ifade ediyorum.

        Bir kadın istediği kıyafeti giyebilir ve kıyafet özgürlüğünü kullanır, başka biride bu kıyafeti beğenmediğini söyleyerek ifade özgürlüğünü kullanabilir. Burada asıl mesele bu ifade özgürlüğünün başkalarının özgürlüğünü kısıtlamamasıdır. Bir kadının hamileliğini saklaması mümkün değildir. Özellikle 6 aydan sonra ne evde ne de sokakta bunu gizlemek mümkün değil. Hamile kadınlar için “Amalı” bir özgürlük alanı değil tam bir özgürlük alanı olmalı. Ancak bir kıyafet üzerine görüş belirtmek de suç olmamalı. Başörtülü bir kadın ve avukat olarak tüm hayatım bunun mücadelesiyle geçti. Dolayısıyla bir kadının kıyafetlerinin hamile olsun ya da olmasın kısıtlanmasını kabul edemem.

        Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Salih TUNA:

        ‘İfade özgürlüğü yok mu?’

        TUĞRUL İnançer Hocaefendi, bizim Ömer Lekesiz’in ifadesiyle, edebe dair toplumsal bir hassasiyetten

        bahsetti. Hocaefendi bakan değil, hükümet sözcüsü değil, herhangi bir partinin mensubu da değil.

        Görüşlerine katılırsınız, katılmasınız, nihayetinde sizin bileceğiniz iş. Bu linç kepazeliği nedir? Nedir bu

        kişilik suikastı? Hocaefendinin düşüncelerini ifade etme hürriyeti yok mu? Bu yaptığınız ayıp değil mi?

        ‘Eskiden Beyoğlu’na kravatsız çıkılmazdı’ falan deseydi, bu sefer de ‘Bize zorla kravat taktıramazsınız’ yollu eylem mi yapacaktınız? Yapmayın, ‘orantısız zekânızı’ böyle olur olmaz yere harcamayın. Lütfen yanlış anlamayın. Benim Gezi Parkı eylemcileriyle bir derdim yok, benim derdim fırsatçılarla. Envai çeşit fırsatçı var.

        Cumhuriyet Portal Yazarı Sadık ÇELİK:

        ‘En güzel ve kutsal olay’

        TRT 1 kanalında yayınlanan bir iftar programında “tasavvuf düşünürü” sıfatıyla ahkâm kesen bir zatın ağzından çıkan ve hamile kadınların dışarıda dolaşmasını kınayan, bunu terbiyesizlik olarak addeden, onlara en fazla “beylerinin arabasına binerek biraz hava alma” hakkı tanıyan ifadelerin tutulacak hiçbir yanı yok elbette.

        Varoluşa dair en güzel ve kutsal olaylardan birini tamamen kişisel bir bakış açısıyla çirkinleştirmeye

        yeltenmek hangi tasavvufi düşünceye sığıyormuş acaba?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.
        Bu çeviride Google Translete kullanılmıştır. Anlam ve çeviri hatalarından haberturk.com sorumlu değildir.