Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ramazan Paşa’yı tedavi için önce muska yazdılar sonra da eşeklere çifteletip öldürdüler

        MURAT BARDAKÇI / HT GAZETE

        Koca Sinan Paşa, tarihimizin en meşhur kapdan-ı deryâlarından yani büyük amirallerinden idi. Devlete uzun seneler hizmet vermiş ama yaşlılığında uzun süren bir hastalığa yakalanmıştı. Doktorların derdine deva bulamadıkları Paşa, tedavi niyeti ile verilen kocakarı ilâçları yüzünden can vermişti...

        Kanuni Sultan Süleyman’ın kapdan-ı deryâsı olan Sinan Paşa hastalanınca etrafını bir anda üfürükçüler ve büyücüler sardı. Üfürükçü bir kadın Paşa’yı önce siyah bir keçiye baktırdı, sonra da dişi bir eşeğin altından geçirdi.

        VÜCUDUNDA KİST ÇIKTI

        Sinan Paşa kaptan paşalık vazifesi sırasında, 1554’te hastalandı. Vücudunda koskoca bir kist vardı. 1552 ile 1556 yılları arasında Osmanlı topraklarında yaşayan ve esir düştükten sonra Sinan Paşa’nın kölesi olan İspanyol gezgin Pedro, kaleme aldığı seyahatnamede paşanın hastalığını ve tedavi çabalarını teferruatıyla anlatacaktı.

        Pedro, tıptan anladığı farkedilince Paşa’nın doktoru yapılmıştı ama Pedro da, başka doktorlar da paşayı iyileştiremediler. Bunun üzerine meydan büyücülere ve üfürükçülere kaldı.

        Paşa’nın sarayının bahçesi bir anda üfürükçü çadırlarıyla doldu. Hepsi, Sinan Paşa’yı birkaç günde ayağa kaldırabileceklerini iddia ediyorlardı. Kimileri bahçede bütün gece ağlıyor, kimileri kemiklerle büyü yapıyor, kimileri de cinlerle temas ettiklerini söylüyordu. Muska yazanların zaten haddi hesabı yoktu. Su dolu taslara okunmuş kâğıtlar koyup suyu paşaya içiriyorlar, yatağının altına Yahudi tabutundan sökülmüş çiviler, Müslüman tabutunun sapı ve Hristiyan tabutunun odunu yerleştiriliyordu.

        BÜYÜ İŞE YARAMADI

        O dönemdeki üfürükçülerin en meşhuru bir kadındı. Kadın, Sinan Paşa’ya dokuz gün süren ilginç bir kür uyguladı. Paşa’yı önce siyah bir keçiye baktırıp, bazı sihirli kelimelerle okuduktan sonra dişi bir eşeğin altından geçirdi. İri yarı olan ve bir-iki çifte yiyen paşa, eşeğin altında az kalsın ezilecekti.

        Üfürükçü kadın daha sonra Paşa’ya bağırsakları bile sökecek güçte bir müshil içirdi. Derken bir fırın yapılması gerektiğini söyleyip fırının inşasından önce de dört koyun ve bir pala getirmelerini istedi. Koyunları palayla kestirdi, etlerini Paşa’nın sarayının kapısında bekleyen kızıyla evine yolladı ve koyunların kesildiği yerde hemen o gece bir fırın inşa ettirdi. Pişirilen ekmeği paşaya yedirdikten sonra “Aynı işleri tam dokuz gün boyunca yapacaksınız ve Paşa Hazretleri ayağa kalkacak” dedi ve çekip gitti.

        Büyüler işe yaramamış, Paşa’nın vücudundaki kist büyümüş ve acıları artmıştı. Pedro, durumun kötüleşmesi üzerine kisti yardırdı. Sinan Paşa bir müddet sonra iyileşmeye başladı ama tam o sırada başka bir hastalığa daha yakalandı ve vücudunun birçok yerinde yılancık çıktı. Yahudi bir aktar, Paşa’ya günlerce müshil içirince hasta daha da ağırlaştı, Pedro, “Bu iş böyle devam ederse, Paşa bir-iki hafta sonra gelecek olan Noel’i göremez” deyince Yahudi saraydan kovuldu. Ama Sinan Paşa gün geçtikçe ağırlaşıyordu.

        YEMEĞİNİ YİYEMEDİ

        Paşa, bir gün Pedro’yu yanına çağırttı ve “Noel’e kaç gün kaldığını” sordu. “Dört gün” cevabını alınca “Sizin Noel’inizde öleceğimi söylemiştin, doğru söylemişsin, o güne kadar öleceğim” dedi. Pedro, “Sizi Yahudi sahtekârın elinden kurtarmak için yalan konuşmuştum” diyerek Paşa’yı teselliye çalıştı, sonra yemeğini getirmeye gitti ama döndüğünde Sinan Paşa ölmüştü.

        Sinan Paşa, Üsküdar’daki, Mihrimah Sultan Camii’ne defnedildi, vefatına ebced hesabıyla “Daldı rahmet denizine kapudan” diye tarih düşürüldü, yaptırtmaya başladığı Beşiktaş’ta bugün kendi adıyla anılan cami ve medrese de ölümünden sonra, 1556’da bitirildi.

        HATTIN ÜSTADLARI: CEMÂLEDDIN YÂKUT

        HAT sanatında ekol kurmuş önde gelen isimlerden olan Yakut-ı Musta’sımî’nin adı, hicretin 600. yılına doğru duyuldu. Doğum yeri bilinmeyen ve son Abbasi Halifesi Musta’sım’ın kölesi olduğu sanılan hattatın Bağdad’da veya Amasya’da dünyaya geldiği söylenir. Hayatı böyle efsanelerle karışmış bir halde bulunan Yakut’un 1001 adet Kur’an yazdığı da anlatılır. Hiçbir zaman kaybolmayacak bir yazı biçimi geliştiren Yakut, hattatlar arasında “Kıbletu’l-Küttâb”, yani “yazıcıların kıblesi” adıyla anıldı ve 1298 yılında Bağdad’da vefat etti.

        SARAYLIK İFTARİYELER: NOHUT PİYAZI

        MALZEME

        Nohut

        Süt

        Soğan, maydanoz

        Sirke veya limon

        Zeytinyağı

        NOHUT akşamdan suya konur, sabahleyin ayıklanır ve yumuşaması için süte atılır. Kabukları çıkartılır, sonra kaynatılır, tuzunu da koyduktan sonra ezmeye başlanır. Helva gibi olunca tabağa döşenir, tuzla oğulmuş soğan ve maydanoz ilâve edilir, üzerinde sirke veya limonla karıştırılmış zeytinyağı gezdirilir.

        Piyazın, nohudu iyice haşladıktan sonra ezmeden yapıldığı da olur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ