Rüştü Onur Atilla: Karşılıklı gülerek iyileşiyoruz
SHOW TV'nin sevilen programı 'Güldür Güldür Show'un kadrosunda yer alan ve canlandırdığı karakterlerle her hafta izleyiciyle buluşan oyuncu Rüştü Onur Atilla ile başrolünde yer aldığı yeni komedi filmi 'İngiliz Anahtarı'nı konuştuk. "Karşılıklı gülerek iyileşiyoruz toplumca... O yüzden komediye hep ihtiyaç var" diyen Atilla, filmde canlandırdığı 'Recep Usta' karakterini, kariyeri ve geçirdiği mide ameliyatı sonrasındaki sürecine dair samimi açıklamalarda bulundu
Şimdiye kadar rol aldığı projelerin yanı sıra, her hafta SHOW TV'de 'Güldür Güldür Show'da canlandırdığı çeşitli karakterlerle adeta izleyenlerin evinin bir ferdi olan Rüştü Onur Atilla, bu kez yeni komedi filmi 'İngiliz Anahtarı'nda canlandırdığı 'Recep Usta' karakteri ile izleyici karşısına çıktı.
Senaryosunda; Meltem Çitci'nin imzasının bulunduğu, yönetmen koltuğunda Onur Öğden'in oturduğu, 27 Aralık'ta gösterime giren 'İngiliz Anahtarı' adlı filmin kadrosunda ise Rüştü Onur Atilla'nın yanı sıra; Nilgün Belgün, Can Yılmaz, Kadir Çermik, Burak Topaloğlu, Begüm Öner, Hakan Meriçliler, Itır Esen, Ayşegül Ünsal ve Tuna Orhan yer alıyor.
Çekimleri Kalamış’taki bir apartman dairesinde yapılan 'İngiliz Anahtarı', işini sevmeden ve beceriksizce yapan tesisatçı 'Recep Usta’nın başına gelen bir dizi tuhaf ve komik olayı konu alıyor. Tamirat için gittiği evde işlenen cinayetin baş şüphelisi olarak tutuklanan 'Recep Usta', bu yanlış anlaşılmayı düzeltmeye çalışırken daha da şüpheli hale geliyor.
Filmin başrol oyuncusu Rüştü Onur Atilla ile bir araya geldik. "Benim oyunculuk kariyerim de ilk başrolüm 'İngiliz Anahtarı' - 'Recep Usta' oldu. Bunun heyecanını yaşıyorum" diyen Atilla, Habertürk'ten Şeyda Odabaş'a kariyeri ve filme dair samimi açıklamalarda bulundu.
Şeyda Odabaş ve Rüştü Onur Atilla"İLK BAŞROLÜM"
* Öncelikle emeğinize sağlık, yeni filminiz 'İngiliz Anahtarı' hayırlı olsun. Çekimler nasıl geçti?
Biz 3 hafta gibi bir sürede çekimleri planlandığı gibi başlatıp tamamladık. Ekim ayında setlerde olabilecek hava muhalefetleri, aksaklıklar, kazalar, belalar çok şükür olmadan planlandığı gibi çekimlerimizi tamamladık. Çekimler İstanbul'da yapıldı. Benim oyunculuk kariyerim de ilk başrolüm 'İngiliz Anahtarı' - 'Recep Usta' oldu. Bunun heyecanını yaşıyorum. Çok güzel bir kadro ile çalışmak nasip oldu; yapımcısından yönetmenine ve oyuncu kadrosundan bütün ekibe kadar gerçekten işini çok seven, sahiplenen, iş ahlakı olan, oyuncunun oyuncu, yönetmenin yönetmen, yapımcının yapımcı olduğu bir proje oldu. Umarım seyirci de karşılığını verir. Bizim bu emeğimizin dönüşünü iyi bir şekilde alabiliriz.
"RECEP USTA' BECERİKSİZ AMA KÖTÜ NİYETLİ DEĞİL"
* 'İngiliz Anahtarı' için teklifi geldiği zaman canlandırdığınız 'Recep Usta' karakteri için nasıl bir çalışma içine girdiniz?
Filmde benim oynayacağım bir ay içinde şekillendi. 'Recep Usta'nın bu karakterin bir tesisatçıya gidip de 'Tamirat nasıl yapılır?'ı öğrenmesine gerek yok. Çünkü kendisi beceriksiz bir tesisatçı mecburen bu mesleği yapıyor. O yüzden de ben role çalışırken bir insanın işini sevmeden yapmasına yoğunlaştım. Çünkü ben işini severek yapan bir insanım demek ki benimle tezat bir karakter. Başka hayalleri varken bir anda kendini tesisatçı olarak buluyor. Beceriksiz ama kötü niyetli değil. 'Güldür Güldür Show'da da her hafta içi çok farklı tipi canlandırıyoruz oradan da aşina olduğum nüveler... Ama tabii orası başka bir disiplin. Sinema filmi başka bir disiplin. Umarım olmuştur. Şöyle görürsün istedim; o oyuncudan, komedyenden o her neyse işte ondan sıyrılıp 'Recep Usta' diye bir adam var, bu adam beceriksiz bir adam ve apartmandaki herkesin evini dağıtıyor bir tarafta ortada bir cinayet var... Ben gerçekten o tesisatçıyı görmelerini isterim umarım perde de öyle gözükür.
"KARŞILIKLI GÜLEREK İYİLEŞİYORUZ"
* Komediyle bütünleşen bir isim olduğunuzu düşünüyorum. Aslında insanları güldürmek oldukça zor bir iş... Sizin söylediğinizi ben söylediğimde komik olmuyor. Belli başlı hikâyeler herkesin yüreğini sızlatıyor ama komedi çok başka bir şey, özellikle bu alanda başarı elde etmek çok daha zor. Sonuçta sürekli aynı şeylere gülemiyoruz. Sizce bir komedi filminde oynamanın artıları ve eksileri neler?
Görevim güldürmek, bunu yapabiliyorsam başarabiliyorumdur. Yolda, sokakta insanların suratı asık. Çok fazla güleceğimiz, eğleneceğimiz bir dönemde değiliz. Haberleri açtığımızda biraz karanlık, kötü haberler geliyor. Sağdan soldan ülkece travmatik şeyler yaşıyoruz. Ama bir vatandaş beni ya da benim gibi onu güldüren birini izlemesinin dışında canlı gördüğünde bir anda o günü bir renkleniyor. Yani bir tebessüm ediyor. Selamlaşıyoruz, sohbet ediyoruz... Ben insanlarla tanışıp, sohbet etmeyi, merhabalaşmayı, fotoğraf çektirmeyi çok seviyorum. Benim için artısı bu ve bana iyi gelen bir şey. İşin özü karşılıklı gülerek iyileşiyoruz toplumca... O yüzden komediye hep ihtiyaç var. Kaliteli bir komedi pıtırak gibi böyle patlayıp bütün topluma temiz bir hava yayıyor. Ben de onun üyelerinden biri olduğum için mutluyum, gururluyum. Benim de ülkemin insanlarına iyi gelebildiğim yer onları güldürebilmek. Öte yandan handikapları olabiliyor, daha fazla göz önündesiniz. Her hareketiniz daha fazla dikkat çekiyor. Siz ne kadar kendiniz gibiyseniz doğalsanız ya da altta iç içe iseniz. Dışarıda bir yerde 'Elimi nereye koydum, kaşımı nasıl kaldırdım, kimlerle konuştum?' bunlara çok takılmayacaksanız sorun olmuyor. Onun dışında kazancı iyi, şükür ekmeğimizdeyiz. Efendime söyleyeyim halkın teveccühünü görmek birçok eksiği kapatıyor. (Gülüyor)
"TİYATRO SAHNESİNDE HİSSETTİĞİMİ BAŞKA HİÇBİR YERDE HİSSEDEMİYORUM"
* Şöyle bir şey var. Tabii ki biz 'Rüştü Onur Atilla' dediğimiz zaman suratımızda bir gülümseme oluşuyor ama gelen projelerde "Ya ben komedi oyuncusuyum acaba bu rolü oynarsam daha mı az güldürürüm" gibi bir endişeye kapılmıyor musunuz?
Ben öyle tanımlamıyorum kendimi ama Yeşilçam'dan beri gelen bir gelenek var. Bir oyuncu neyi yapabiliyorsa devamında gelen bütün işlerde yine o teklifle gidiliyor kendisine. Yani o adam komikse komik. O ters köşe dediğimiz şey ya da bir yapımcının yönetmenin ya da bir oyuncunun risk alması sanki bizim ülkede biraz az ama kendimi komedyen ya da komedi oyuncusu gibi tanımıyorum en sevdiğim sıfatı; tiyatro oyuncusu. Tiyatro oyuncusu olarak bilinmeyi çok istiyorum. Tiyatro sahnesinde hissettiğimi başka hiçbir yerde hissedemiyorum. Ama tiyatroda dram da oynadım sinemada, televizyonda da olur güzel de olur. Bu yine kendimle ilgili... Komediyi iyi yapabilen ismini duyduğunuzda tebessüm edebildiğiniz bir insan dramı bence hayli hayli oynayabilir.
* O zaman sizi ilerleyen zamanlarda sürpriz bir rolde de görebiliriz...
Tabii ki, daha genciz yaparız bir şeyler. Elbette isterim, çok iştahlıyım çok şey oynamak istiyorum.
"ÖNCELİĞİM; SAHNEDE KİMLERLE OLACAĞIM"
* Gelen projeleri neye göre değerlendiriyorsunuz?
Ben kimlerle oynayacağımı çok merak ediyorum. Kimler var? Kimlerle oynayacağım, sahneyi kimlerle paylaşacağım? Yönetmeni, yapımcısı bunlar da önemli şeyler. Ayrıca yaptığınız işin yoğunluğu ve zamanlaması da çok önemli oluyor. Birçok istediğim şeyi yoğun bir turne takvimim olduğu için reddetmek zorunda kaldım. İçimde ukde kaldı ama yapacak bir şey yok. Bazen üst üste geliyor o yüzden benim önceliğim o sahnede kimlerle olacağım; sinema da olsa dizi de olsa tiyatro da olsa hangi oyuncu oyuncular var. Bende kötü bir senaryo bile iyi bir ekibe "Ya biz bunu hallederiz. Hadi taşın altına elimizi sokalım" oluyor.
"MÜKEMMEK BİR SENARYO, ORTALAMA BİR YÖNETMENİN ELİNDE ÇÖP OLABİLİR"
* O halde sizin için bir projenin başarılı olabilmesi ilk olarak senaryodan ziyade önce ekibin iyi olmasından geçiyor...
Klişe olabilir ama ışıkçısından sesçisine makyözünden kuaförüne öyle olmalı, iyi ekip kurulmalı. Set yemeğinden tutunda sizi evden alıp bırakan ulaştırma şoförüne kadar işini iyi yapan ve seven insanlar olması gerekiyor. Bu birçok eksikliği toparlar ama bir de onlarda da yamukluk olursa nereye atsak elimizde kalır. Mükemmel bir senaryo harika bir senaryo ortalama bir yönetmenin elinde çöp olabilir. Muhteşem bir yönetmen kötü bir oyuncuyla istediği verimi alamayabilir. Kötü demeyeyim de yani vasat bir yapımcıyla hayalini kurduğu şeyi var edemeyebilir. Çok kapsamlı bir sektör. Yani bir kişinin iki kişinin kontrolünde ya da yeteneğinde değil, öyle şekillenmiyor. Birçok şeyin iyi olması lazım. Ben oyuncu olduğum için de önceliğim oyuncu arkadaşlarımın iyi ve beraber güzel şeyler paylaşabileceğimiz oyuncular olması.
"BÜTÜN MOTİVASYONUNU YEMEKTEN ALAN BİRİYİM"
* Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki çok fit görünüyorsunuz. Tabii kilo vermeye yönelik bir süreciniz oldu. Şu an formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Çok teşekkür ederim. Kilo verdikten sonra şu bacak bacak üstüne atmak o kadar güzel bir duyguymuş ki... İyi beslenmeye çalışıyorum. Sporumu aksatmamaya çalışıyorum. Huzurumu, keyfimi, moralimi yüksek tutmaya çalışıyorum. Çünkü moralsizlik o duygusal açlık denen bir şey var ya ben öyle kilo almış biriyim. Yani mutsuz olduğumda da dolabı açıp yemek yiyen, çok mutlu olduğunda da 'Hadi yemek yiyelim' diyen ve bütün motivasyonunu yemekten alan biriydim. Şimdi mide ameliyatı olduktan sonra istesem de istemesem de çok yiyemeyeceğim için hem sağlıklı küçük porsiyonları tercih ediyorum hem de moral motivasyonumu huzurumu başka şeylerden spordan arkadaşlıktan sohbetten proje üretmekten sağlıyorum.
"VERDİĞİM KİLONUN ÜZERİNE ALDIM"
* Peki hiç 'Eski kiloya yeniden çıkar mıyım?' endişesi yaşadınız mı? Bazen diğerlerine nazaran daha çok sevdiğimiz yemekler devam eden günlerde arka arkaya denk gelir ya...
Tabii o endişem oldu. Verdiğim kilonun üzerine aldım da en dibi gördüğüm kilomda değilim ameliyattan sonra da kilo aldım. Ama dedim ki; zaten bilinçlendiğim için yeme alışkanlığı değiştiği için hiçbir zaman eskisi kadar kilolu ya da sağlıksız olmayacağım, biraz alabilirim, verebilirim. Amaç, çok sıkı olmak, müthiş gözükmek, hiç göbeğimin olmaması değil, sağlıklı olmak.
"ROL İÇİN KİLO ALMAK İSTEMEM"
* Dünya genelinde oyuncular canlandıracakları rolü için ciddi anlamda kilo alıp - verme, saçlarını kazıtma ve hatta estetik yaptırarak dış görünüşünde değişikliğe gidiyor. Siz gelen rol için ciddi anlamda bir kilo alma sürecine girer misiniz?
Almak istemem. Çünkü benim kilo vermem zor. Bir daha da mide ameliyat olamayacağıma göre başka şekilde halledelim isterim yani şuralara bir şey takalım öyle şişmanlatalım kilo almayayım isterim.
"SAĞLIĞIMI TEHLİKEYE ATACAK BİR ŞEY YAPMAM"
* Peki canlandıracağınız bir karakter için en fazla ne yapabilirsiniz veyahut asla yapmam dediğiniz şey nedir?
Sağlığımı tehlikeye atacak bir şey yapmam. İşte mesela kilo dedik ya şimdi çok büyük konuşmayayım ama öyle bir şey de geleceğini zannetmem bizde çok o tip şeyler yapılmıyor. Hani Onur Atilla demeyeyim Ahmet bilmem kim öyle bir proje yaptı ki işte bu rol için 40 kilo aldı. Bence sektör 'Bunun ne kadar karşılığı var?'a bakıyor. Bunun karşılığında Oscar'a mı yürüyeceksin ya da çok mu büyük bir para kazanacaksın? değer mi? Bence kısmındayız.
* Nicolas Cage dişlerini törpületmişti bir rolü için...
Geri uzuyorsa hiçbir sorun yok (gülüyor.) Kalıcı bir şeyi ben anlamlandıramıyorum.
* Estetik yaptıranlar var...
Geçiciyse olabilir. Çok hakim olduğum şeyler de değil ama bir rol için böyle botoksla alın gerdirme, dudağının böyle olması ve sonrasında bu halime geri döneceksem sorun yok. Ama kalıcı bir şey olmaması lazım.
* Peki sizi bir boksör olarak görebilir miyiz?
Aaa görürsün neden göremeyesin. Bak mesela onun için bir vücut yapmam, forma girmem gerekiyor. Mesela bu bana da faydası olacak bir şey, sağlık olarak isterim. Ama böyle boksör, sporcu oynatmazlar. (Gülüyor)
"GÜLDÜR GÜLDÜR SHOW, HİÇ BİTMESİNİ İSTEMEYECEĞİM BİR İŞ"
*Peki 'Güldür Güldür Show'?
'Güldür Güldür Show', ast olan hatta şimdiye kadar ilk ve tek uzun soluklu işim ve hiç bitsin istemeyeceğim bir iş. 2012'lerden beri devam ediyor.
* Öte yandan bir de seyirciyle buluştuğunuz '10 Yıl Sonra' adlı tiyatro oyununuz var...
63 - 64 oyun oldu. Bu sezonda bir 20 - 30 oyun daha oynayacağız. Muhtemelen seneye de devam eder, çok eğlendiğimiz, keyif aldığımızda bir oyun.
Rüştü Onur Atilla, Özgün Bayraktar ve Doğan Akdoğan* Peki son olarak 'İyi Bir Aile Değiliz', izlemeye gelen seyirciye ne söylemek istersiniz?
Çoluk çocuk gidin. Bir bakın bakalım katil kim? Bir de bakın bakalım 'Recep Usta' bir işin ucundan sağlıkla tutup da halledebilecek mi o işi? Bir bakın bakalım sonra 90-100 dakika sonra gülerek çıkın.