Zayıflamanın tek, gerçek ve kalıcı yolu!
Günek Aksüs yazdı
Güneş AKSÜS / GAZETE HABERTÜRK
Her geçen gün yeni bir mucize çıkıyor. Mucize dediğime bakmayın, onlar kendilerini böyle tanımlıyorlar ama mucize olmadığını biliyoruz. Çıkan zayıflama çaylarını konuşuyoruz, her yere reklam verdikleri için gözümüze sokuyorlar. Bu çayı iç zayıfla! İçinde ne var boşver! İşe yaramadı mı yine de boşver! Bu sadece çay!
MUTLAKA ETIKET OKUYUN
Hayır efendim “Sadece çay” demekle bitmiyor. Siz siz olun, içtiğiniz suyun bile etiketini okuyun. İçinde ne var, nereden gelmiş, ilaveler var mı iyice öğrenin. Bu kadar basit değil. Çünkü burada önemli olan tek şey var: siz! Sizden daha önemlisi yok. Bu oyuna dahil olmamak da mümkün ama hayatımıza o kadar çok müdahale ediyorlar ki ben uzman olmasam “Bu ne acaba?” diye denerim. Merak duygusu ağır basabilir ama sağlıksız yöntemlerle vücudunuza zarar vermeyin. Mesela diyeti sadece kendi ürünleriyle yaptıran sistemler var. Bunlar genelde yurtdışı kaynaklı sistemler. “Bu diyette sadece bu bisküviyi yiyeceksin, sadece bu çorbayı içeceksin” diyenler. Bazıları da yıllardır toz mamalarla diyet yerine “Bunu iç zayıfla” diye geziyorlar. Bir de beslenmeyi bildiklerini iddia ediyorlar. Rozetlerle gezip her yerde vitamin, mineral satmaya çalışıyorlar.
BILDIĞIMIZ YOLDAN GIDELIM
Bu yazıyı okuyup kızanlar olabilir ama ben doğruyu söylemek üzere buradayım. Bu işin eğitimini alınca öyle her duyduğunuzu öneremiyorsunuz. Kapıdan giren firmayı sıkı sıkı sorguya çekiyorsunuz. İnsan sağlığına faydası dokunmayan, zayıflama konusunda destek olmayan yöntemlerle hiçbir zaman işim olmadı, sizin de olmasın. Amacımız sağlıklı yaşamak, kaliteli bir hayat sürmek, hastalanmadan, kötü bir şekilde yaşlanmadan iyi hissetmek ve her güzel gün için şükretmek değil mi? O zaman bildiğimiz yoldan sapmayalım ve mutfağımızı bol renkli, bol vitaminli, bol sağlıklı yemeklerle süsleyelim. Hayatın tadını kaçırmadan, yemekten zevk alarak zayıflayın. Ne yiyeceğinizi, nasıl pişireceğinizi bildiğiniz sürece bu iş keyifli! Bilmeyenler veya yanlış yöntemler peşinde koşanlar için pek de keyifli olduğunu söyleyemem. 2 yöntemi de deneyenler, aradaki farkı iyi bilirler.
RENGÂRENK BIR KITAP
Buradan hemen güzel bir haber duyurmak istiyorum bugün. Çok sevgili meslektaşım Uzm. Dyt. İpek Ağaca Özger’in yeni kitabı ‘Renklerle Diyet’ kitapçılarda. İpek’le konuşuruken kitabı inceledim. Rengârenk, kitaplığınıza ve mutfağınıza renk katacak bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim.
MÖNÜLERİNİ RENKLENDİR, YAŞAMINI RENKLENDİR!
UZM. Dyt. İpek Ağaca Özger’in ‘Renklerle Diyet’ kitabında örnek bir mönü yer almakta. Özger, “Bir danışanımın beslenme günlüğünden alınmış bu örnek mönü, aslında sağlıklı denilebilecek bir mönü ama renklerden oldukça fakir. Bu örnek mönünün enerji içeriğini çok değiştirmeden kırmızı, sarı, beyaz, mor, yeşil meyve ve sebzeleri dengeli şekilde içermesini sağladım” diyor ve ekliyor:
IÇERIK ZENGINLEŞIYOR
“Örnek mönüyü renklendirdiğimizde; yeni mönümüzün posa içeriği ortalama 2 katına, karoten içeriği 7 katına, A vitamini içeriği 3 katına, folikasit içeriği 2 katına, C vitamini içeriği 10 katına, potasyum içeriği 2 katına, likopen içeriğiyse tam 10 katına çıkmış oldu. Bu 5 rengi eklemiş olduğumuz yeni mönümüz; vitaminlerden, minerallerden, antioksidanlardan ve posadan çok daha zengin hale geldi.”
SAĞLIĞI KORUYOR
“Renklerle zenginleştirilmiş mönü, obezite ve diğer pek çok hastalığa (kanser, kalp hastalıkları, kabızlık, hipertansiyon, sindirim sistemi hastalıkları, diyabet, vb) karşı çok daha fazla koruyucudur” diyen Özger, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Mönünün yeni halinin bağışıklık sistemini güçlendirici ve enfeksiyon önleyici özelliği daha fazladır. Siz de sağlığınız için mönülerinizi renklendirin! Ayrıntılı bilgiye sahip olmak ve Özger’in renkli tariflerini denemek için ‘Renklerle Diyet’ kitabını edinin.
‘RENKLERLE DIYET’ KİTABIYLA SOFRALARINIZA RENK KATIN
Hepimiz sağlıklı, mutlu, huzurlu ve renkli bir hayatımız olsun isteriz. Renkli ve sağlıklı bir yaşam için renkli beslenmek de gerekir. Her farklı renkteki meyve ve sebzede farklı antioksidanlar bulunur. Bu antioksidanların vücut üzerindeki işlevleri de birbirinden farklıdır. 5 rengi kapsayan ‘Renklerle Diyet’ sofralarımızı ve beslenmemizi renklendirirken, bizi kalp hastalıkları, kanser, sindirim sistemi hastalıkları, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklara karşı da koruyacak. Gelin, bu muhteşem renklere sahip meyve ve sebzelere göz atalım.
KIRMIZI MEYVE & SEBZELER
EN sevdiğim renktir kırmızı. Kırmızı renkli sebze ve meyveler, rengini ‘likopen’ ve ‘antosiyanin’ olarak adlandırılan doğal pigmentlerden alırlar. İnsan vücudu tarafından üretilemeyen likopen, pek çok kanser türüne karşı koruyucu, güçlü bir antioksidandır. Kırmızı renk grubunda domates, karpuz, kuşburnu, çilek, kırmızı ahududu, greyfurt, nar, kırmızı biber ve kızılcık bulunur. Kırmızı meyve ve sebzeleri kanserden ve kalp hastalıklarından korunmak için sofralarınızdan eksik etmeyin.
SARI-TURUNCU MEYVE & SEBZELER
Enerjinin sembolü olan turuncu renkteki meyve ve sebzeler, doğal bir bitkisel pigment olan karotenoidler tarafından renklendirilmişlerdir. A vitamininden zengin olan sarı-turuncu renkteki besinler, vücudu harekete geçirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Sarı-turuncu renk grubunda yer alan meyve ve sebzeler şunlardır: Balkabağı, havuç, şeftali, kayısı, kavun, mango, nektarin, portakal, mandalina, Trabzon hurması, muşmula, maltaeriği (yenidünya), ananas, papaya, limon, sarı biber, tatlı patates, mısır, sarı domates. Sarı-turuncu renkteki meyve ve sebzeler, görme sağlığını ve bağışıklık sistemini destekler, Kansere karşı koruyucu özellik taşırlar. Rengârenk sofralarımızda, bize sağlık ve mutluluk vermesi için turuncu renge her gün yer açmalıyız.
YEŞİL MEYVE & SEBZELER
Tabiatın ve huzurun rengi olan yeşilin, meyve ve sebzelerdeki kaynağı ‘klorofil’dir. Klorofil, bitkilerde fotosentezin meydana gelmesine sebep olan, yeşil renkli bir biyolojik pigmenttir. Yüksek C vitamini içerikleriyle dikkat çeken yeşil grupta yer alan meyve ve sebzelere kanser ve kalp hastalıklarından korunmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek için günlük beslenmemizde yer vermeliyiz. İşte yeşil meyve ve sebzeler: Yeşil üzüm, yeşil erik, kivi, lime, yeşil soğan, avokado, brokoli, karalahana, marul, roka, taze nane, dereotu, tere, kuzukulağı gibi tüm otlar, taze fasulye, kabak, yeşil dolmalık biber, yeşil sivri biber, kuşkonmaz, bezelye, Brüksel lahanası, salatalık, ıspanak, pazı, hardal, semizotu, tere ve tüm yeşil yapraklı sebzeler.
MOR MEYVE & SEBZELER
Sakinleştirici özelliğe sahip olduğu bilinen mor renge sahip olan besinler, bize gençlik ve güzellik vererek yaşlanmayı geciktirirler. Meyve ve sebzelere mavi-mor rengi veren pigment, ‘antosiyanin’dir. Antosiyaninler, hücreleri hasar almaktan koruyan güçlü bir antioksidandır. Patlıcan, kırmızı pancar, mor lahana, kırmızı soğan, mor-kırmızı turp, böğürtlen, siyah ahududu, yabanmersini, incir, mor erik, kuru erik, mor-kırmızı-siyah üzüm, vişne, kiraz, kuşüzümü, siyah dut, kuru üzüm, kan portakalı gibi mor renkteki meyve ve sebzeleri mevsiminde düzenli olarak tüketmeyi ihmal etmeyin. Mor renkli meyve ve sebzeler; kalp hastalıkları, felç ve kansere karşı korunmada, hafızayı güçlendirme ve yaşlanmayı geciktirmede etkilidir.
BEYAZ MEYVE & SEBZELER
Saflığın, temizliğin simgesi olan beyaz renkteki meyve ve sebzeler, renklerini ‘antoksantin’ isimli pigment sayesinde almışlardır. Antoksantin, antioksidan özellikte bir flavonoiddir. Kaliteli posa içerikleriyle dikkat çeken beyaz renkli meyve ve sebzeler, sindirim sistemi dostudur. Kanser hastalıklarına karşı koruyucu olan ve bağışıklık sistemini güçlendirmede etkili beyaz renkli meyve ve sebzeleri her gün belirli miktarlarda tüketmeye çalışmalıyız. Beyaz grupta yer alan meyve ve sebzeler şunlardır: Muz, elma, armut, ayva, karnabahar, beyaz lahana, sarmısak, soğan, zencefil, mantar, patates, turp, yerelması, hindiba, kereviz, enginar ve pırasa.
