HT MASA ekibi haftanın magazin olaylarını değerlendirdi
HT MASA ekibi bu hafta Çukur'un yıldızı Erkan Kolçak Köstendil'in Cansu Tosun ile evlenmesini, Sertab Erener'in, "Atarlı giderli şarkıları midem kaldırmıyor" çıkışını, Ahlat Ağacı filminin Oscar'a aday gösterilmesini, Gupse Özay'ın işi uğruna sağlığını hiçe saymasını ve Defne Samyeli'nin çok konuşulan fiziğini masaya yatırdı
Sertab Erener, "Şimdiki şarkıların içi bomboş. Atarlı giderli saçma şarkıları midem kaldırmıyor. 90'larda romantizm, şiirsellik ve güzel duygular vardı" dedi. Erener'e yanıt veren Akalın, "Atarlı şarkıları Sezen Aksu da yaptı kendisi de" dedi. Bu polemikte kim haklı sizce?
Esin Övet: Sertab Erener haksız değil ama Demet Akalın da haksız değil. Sezen Aksu'nun da atarlı şarkıları var ama 90'lardaki atarlı şarkılarla günümüzün atarlı şarkıları aynı değil. 90'lardaki atarlı şarkılarda tuhaf bir derinlik vardı. O derinlik insanların içine işliyordu. Şimdiki şarkılar suya yazı yazarcasına hemen tükeniyor. Kimsenin hafızasında kalmıyor. Yeni nesil bile hala atarlı da olsa 90'lardaki şarkıları dinliyor.
Oben Budak: Sertab’ın hangi şarkısı Demet Akalın’a atarlı şekilde yansımış acaba? “Çok yıkıldım zor avundum” diyen 'Zor Kadın' mı yoksa “Giden gitsin” diyen 'Aldırma' mı? Döneminde söylenen Sezen Aksu ve Sertab Erener şarkılarının alt yapısıyla Demet’in şarkıları karşılaştırılmasın lütfen. Bu armut ve elma ayrımının çok ötesinde çünkü. Sezen Aksu’nun en piyasa şarkısı 'Hadi Bakalım’dır ama o bile kültleşmeyi başarmış, pop müzikte devrim gerçekleştirmiş bir şarkıdır.
Kadir Kaymakçı: Bence ikisi de haklı ve de haksız! Şimdiki şarkıların içinin boş olduğu doğru ama şarkıların içinin dolu olması gibi bir şart yok. Şarkılar illa mesaj içerikli, içli sözlere sahip olmak zorunda değil. Sonuçta 'pop' dinlenip, eğlenilip bir süre sonra unutulacak işler çoğu... İnsanların Spotify'de şarkı dinleme sürelerinin ortalama 2.5 saniye falan olduğu bir çağda biraz gereksiz bir polemik bu bence! Şarkının atarı ya da boşluğu doluluğunun bir önemi yok. İyi müzik var maalesef uzun zamandır o yok bizim popçularda!
Bülent İpek: Sertab da "İyi ki bitti" diye bir şarkı yaptı. Atarlı değil ama tamamen giderli bir şarkı. Şarkıların dili biraz da dönemle ilgili. Anlatmak istediği şarkıları biliyoruz. Sertab zaten farkını ortaya koyuyor. Artık unutulmazlar arasında. Erener'i biri kızdırmış ve ağır konuşmuş.
Bu hafta en çok konuşulan konulardan biri Defne Samyeli'nin fiziği oldu. Sosyal medyadan paylaştığı bikinili fotoğrafıyla gündem yaratan Samyeli'nin kızları da bikinili paylaşımlar yaparak annelerinden geri kalmadı.
E.Ö.: Defne Samyeli açık ara bu yazın en çok konuşulan ismidir. 46 yaşının hakkını fazlasıyla veriyor. Defne Samyeli ile hafta içi yaptığım telefon görüşmesinde fit görünmesinin sırlarını anlatmıştı hatırlarsanız. Benjamin Button'lar çoğalıyor diyebilirim. Eskiden 40 yaşına gelen kadınlara teyze diyordum. Şimdi ben bu yaşlara geldim ve birisi bana abla dediğinde sinirleniyorum. Günümüzde herkes kendisine çok iyi bakıyor, ne yiyip ne içmesi gerektiğini biliyor. Defne Samyeli, 70 yaşına geldiğinde ona bakıp, “Taş gibi kadın” diyeceğiz.
O.B.: Defne Samyeli’ninki gibi sürekli spor yaptığı belli olan işleyen vücıtlara çok rastlayamıyoruz. Sadece diyetle onu bunu yemekle olabilecek bir şey değil çünkü bu.
İ.D.: Defne Samyeli kendini buza yatırmış gibi. İki çocuk annesi olmasına rağmen hala 20 yaşında görünüyor. Beslenme, spor ve bakım çok önemli tamam ama esas mesele genetikte. Samyeli bu konuda çok şanslı. Samyeli kadar genlerini de tebrik ediyorum.
K.K.: Ben hafta arası bu konuda yazı da yazdım. Ne varmış 46 yaşında arkadaş. Ben Defne Samyeli ile yaşıtım. Nedir yani, nasıl görünmemiz gerekiyor ki, “Bu nasıl 46” diye şaşırıyor insanlar. Biraz abartılıyor bence. 46 yaşı için belli bir vücut profili var da Defne Hanım onun mu dışına çıkmış! Abartmaya bayılıyoruz.
Çukur'un Vartolu'su Erkan Kolçak Köstendil, uzun süredir birlikte olduğu Cansu Tosun ile hayatını birleştirdi. Fotoğraflarıyla çok konuşulan düğünü sizler nasıl buldunuz? Bu evlilik ikilinin şöhretini nasıl etkiler?
E.Ö.: Erkan Kolçak Köstendil harika bir damat olmuş. Keza Cansu Tosun'un gelinliğini de çok beğendim. Bu yazın en güzel düğününe şahit olduk diyebiliriz. Çukur' dizisinin hayranı olarak artık dört gözle yeni sezon bölümlerini beklemeye koyuldum.
O.B.: Gayet eğlenceli bir düğün yaşamışlar. Umarım gerçek hayatta da birbirlerinin bu kadar güzel bir şekilde yüzlerini güldürebilirler. Birbirini besleyen evliliklerden olsun.
İpek Durkal: Gerçekten festival gibi bir düğün olmuş. Şöhretlerini etkileyecek bir durum yok ortada. Allah mutluluklarını daim etsin, çok güzel bir çift.
K.K.: En başta Erkan'la Cansu birbirine çok yakışıyor. Cansu'nun gelinliği çok güzeldi, Erkan'ın damatlığı çok şıktı. Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla çok da eğlenmişler. Tam masal gibi düğün olmuş. Evliliğin ikisinin kariyerlerine negatif etkisi olacağını hiç sanmıyorum. Böyle düşünmek saçmalık zaten! Kariyere yetenek ve proje seçimleri etki eder sevdiğin kadın ya da erkek değil... İkisine mutluluklar diliyorum; bir yastıkta kocasınlar.
B.İ.: Bu kadar aşkla yapılan evlilik şöhreti olumlu yönde etkiler. Erkan Kolçak Köstendil düğünde, Vartolu gibi değil karakterinden arınarak Erkan Kolçak gibi içinden geldiğince eğleniyordu. Olması gereken bu ama bizim bazı oyuncularımız rolden çıkamıyor biliyoruz. Erkan Kolçak Köstendil, kariyerinin zirvesinde. Hem Çukur ile hem tiyatro ve sinema projeleri ile parlayan yeni yıldız. Harika bir çift, mutlulukları ömür boyu olsun.
Türkiye'nin Oscar adayı Nuri Bilge Ceylan'ın 'Ahlat Ağacı' adlı filmi oldu. 'Ayla' filmiyle ulaşamadığımız büyük zafere 'Ahlat Ağacı' filmiyle ulaşabilir miyiz?
E.Ö.: Ahlat Ağacı'nın şansı yüksek. Ama umarım ABD-Türkiye arasında yaşanan gerginlik Oscar'ı etkilemez. Malum Oscar'da siyaset ön planda. Yabancı film kategorisinde bunu göz önünde bulunduruyorlar. Bu göz önünde bulundurulmazsa Nuri Bilge Ceylan Oscar'ı kaldırabilir.
O.B.: Tam da Türkiye ile Amerika arasında gerilimler yaşanırken böyle bir zaferin yaşanması biraz zor. Fakat en çok tanınan yönetmenimizin bir filmi aday olduğu için bu seferki heyecanımız doruklarda tabii.
İ.D.: ‘Ayla’dan önce ‘Kelebeğin Rüyası’ daha önce ‘Dondurmam Gaymak’ hep çok büyük umutlarla Oscar’a yolladığımız filmlerdi ama olmadı. ‘Ahlat Ağacı’ Cannes Film Festivali’nde de çok ilgi gördü, Nuri Bilge Ceylan dakikalarca ayakta alkışlandı fakat ödül alamadı. Şimdiden bir şey söylemek çok güç. Filmin tek dezavantajı 3 saat 8 dakika sürmesi. İnşallah bu kez şeytanın bacağını kırarız.
K.K.: Ahlat Ağacı Oscar adaylığını sonuna kadar hakeden bir film! Ayla daha 'Hollywoodvari' bir öykü anlatıyordu ama olmadı. Ben Nuri Bilge Ceylan'ın bu kez şeytanın bacağını kıracağına inanıyorum. Umarım Ceylan'ı ve filmin oyuncularını Los Angeles'taki törende kırmızı halıda izleriz.
B.İ.: Filmi ne yazık ki kaçırdım. DVD'sini bekliyorum. Benim en sevdiğim Nuri Bilge Ceylan filmi 'Bir Zamanlar Anadoluda'. İzleyenler 'Ahlat Ağacı' için en iyi filmi olduğunu söylüyor. Film için bir şey diyemem ama Nuri Bilge Ceylan Oscar alacak bir yönetmen. Cannes'ı kazandı, Oscar'ı da kazanacak ve sanatta neler yapabileceğimizi gösterecek bir gün.
Rol aldığı film projeleri için sık sık kilo alıp veren oyuncu Gupse Özay, sosyal medya hesabından yaşadığı sağlık sorunlarını anlattı. Doktorların kendisine karaciğer yağlanması ve hipoglisemi teşhisi koyduğunu ifade eden Özay, "Bir daha asla kısa sürede kilo alıp vermeyeceğim. Çünkü yaptığım gerizekalılık" dedi. Gupse Özay'ın sağlık konusunda itirafları sizi şaşırttı mı?
E.Ö.: Gupse Özay, doğru bir şey söylemiş. Bunu doktor kontrolünde yapması gerekiyordu zaten. Yurtdışındaki dünya starları da senaryo gereği kilo alıp veriyorlar. Eğer Gupse doktor kontrolünde kilo alıp vermemişse saçmalamıştır.
O.B.: Gupse gerizekalılık demiş ama bu hepimizin hayatında zaman zaman kapıldığı küçük cahillikler oluyor. Kendi kendime kilo verebiliyorken diyete ne gerek var deyip kendi yolunu çizmiş fakat bu işler şakaya gelmiyor. İnternetten okuduğu her diyeti deneyenler, kulaktan dolma teknikleri kendilerine uygulayanlar uzun vadede kendilerine verdikleri zarardan habersiz bence.
İ.D.: Hiç şaşırtmadı çünkü bildiğim bir şeyi söylüyor. Kilo almak için de vermek için de mutlaka doktor kontrolünde olmak gerekiyor. Her ikisi de yavaş yavaş ve bilinçli olarak yapılmalı. Aksi takdirde metabolizmamızı geri dönülmez şekilde bozuyoruz. Gupse’ye geçmiş olsun. Umarım eski sağlığına kavuşur. Umarım Gupse’nin bu anlattıkları, 7 günde 4 kiloculara, detoksçulara filan ders olur.
K.K.: Gupse Özay'ın, rol için yaptığı şeye “Helal olsun ne oyuncu be rolü için kilo almış” demek mümkün ama ben diyemeyeceğim. Çünkü gerek yok; Deliha gibi bir rol için gerek yok özellikle de. Deliha öyle çok kilolu bir karakter de değil, ufak tefek makyajla halledilebilirdi. Hırs yapmış demek ki! Ne diyeyim geçmiş olsun... Laurence Olivier'nin 'Maratoncu' filmindeki işkence sahnesi için sete 2-3 gün uyumadan koşarak gelen Dustin Hoffman'a “Ne gerek var kendini bu kadar paralamaya evladım, sadece oynasaydın” demesi geldi aklıma! Gupse de sadece oynasaymış.
B.İ.: Bunu fark etmek için sağlık sorunu yaşaması gerekmezdi ama şimdi fark etmesi de önemli. Sanki kilo almasa o karakter inandırıcı olmayacak mı? Gupse Özay gibi yetenekli bir oyuncu 90-60-90 Deliha'yı da inandırıcı kılabilir.