Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Son dakika: İYİ Parti lideri Akşener'den Ayasofya imamına tepki
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu.

        Ayasofya Camisi imamının Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik sözlerine tepki gösteren Akşener, "Türkiye cami açılışında bile milleti bölmeyi başaran bir zihniyetle yönetiliyor. Bu zihniyet ne zaman sıkışsa milletimizi bölmeye çalışıyor. Milletimizi birbirine düşürüyor. Tek önceliği koltukları olanlar bu toplumsal ayrışmadan besleniyorlar. Biz davet aldık, programımız vardı ama Grup Başkanımız İsmail Tatlıoğlu katıldı. Sayın Erdoğan ve ekibinin herkesin eşit, bir ve beraber olduğu Allah'ın evinde düşmanlık üretmesini kabul edemeyiz. Cami müminler ibadet etsin diye yapılır. Camilerimiz hepimizin. Taksim Cami'nde ibadet eden vatandaşlarımızı kendi siyasi hesaplarına alet edemezsin. Yüce Allah'ın evinde vatandaşımızın arasına nifak tohumları ekemezsin. Ne yazık ki bu zihniyetin yansımalarını Ayasofya'da bile yaşıyoruz. Sayın Erdoğan'a yaranacaklar diye, sözde din adamları Cumhuriyetimizin kurucusuna lanet okuyor. Yazıklar olsun. Bu çirkin anlayışın memleketimize ve milletimize verecek zerre şeyi olamaz" ifadelerini kullandı.

        REKLAM

        BÜYÜME RAKAMLARI

        TÜİK'in açıkladığı büyüme rakamlarını gündeme taşıyan Akşener, "Bir insanın şahsi menfaatleri, Allah korkusunun önüne geçerse, o insan her şeyi yapar, her yaptığını da mübah görür. Şahsi ikballeri için, nifaktan, gıybetten, kul hakkı yemekten çekinmeyenler günahta da sınır tanımazlar. İhtiyaç olur iftira ederler, ihtiyaç olur istiskal ederler, ihtiyaç olur yalan söylerler. Nitekim, temel görevi, iktidarın yalanlarına gerçeklik uydurmak olan, Türkiye İstatistik Kurumu, hafta başında, aziz milletimize büyük bir müjde verdi. Dedi ki; “Türkiye, 2021’in ilk çeyreğinde, yüzde 7 büyüdü.” Gözümüz aydın, büyümüşüz. Açıklamayı yapan TÜİK olduğu için biz de doğal olarak, bu büyümeyi bir inceleyelim dedik. Açıklanan verilere göre, sabit sermaye yatırımları, büyümeye pozitif etki yapmış. Beş çeyrek negatiften sonra, net ihracat da az da olsa pozitif katkı yapmış. Buraya kadar her şey güzel. Elbette bunları sevindirici buluyoruz. Ama bazı şeyleri sorgulamak zorundayız. Mesela, milletimiz bu büyümeyi hissedebilmiş mi? Hayır. Mesela, yüzde 7 büyümeye rağmen, esnafımız, çiftçimiz neden hala perişan? Kem küm. Mesela, son bir yılda işsiz sayımız, neden 2 buçuk milyon kişi artarak, 10 milyona ulaşmış? Cevap yok" dedi.

        Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Bizden çok daha düşük oranda büyüdükleri halde birçok ülke, pandeminin olumsuzluklarını, bizden çok daha hafif yaşıyor. Çünkü o ülkelerde, hükümetler ciddi hibe destekleri verdiler. Yani vatandaşlarının sağlık ve huzurunu, büyüme istatistiklerinin önüne koydular. Bizde ise iktidar, sırf büyüyeceğiz diye, hem yarım tedbirlerle insanlarımızın sağlığı tehlikeye attı, hem de direkt yardım yapmayarak insanlarımızı geçim sıkıntılarıyla baş başa bıraktı. Sırf istatistikler yüksek gelsin diye sosyal devlet olmanın gereğini maalesef yapmadı. Bu çarpık anlayışın etkilerini, büyüme rakamlarını incelediğimizde görebiliyoruz. Milli gelirimizi, gelir yöntemiyle incelendiğimizde, ücret ödemelerinin, gayri safi yurt içi hasıla içindeki payının, 2014 yılının ilk çeyreğinden beri, en düşük seviyeye geldiğini görüyoruz. Bir başka deyişle, ücretli çalışanlar, pastadan son yedi yılın, en küçük payını almışlar. Ayrıca bu büyümenin, krediyle finanse edildiğini de atlamamak gerekiyor. İlk çeyrek sonu itibarıyla, son bir yılda, toplam banka kredileri, 830 milyar lira, tüketici kredileri de, 223 milyar lira artmış. Yani, iktidarın dört elle sarıldığı bu büyüme, esasında borçla gerçekleşmiş. Yani, zenginleşmemişiz, tam tersine borçlanmışız. Sözüm ona beklentileri aşan, bu olağanüstü büyümenin, milletimizce hissedilememesinin sebebi işte budur. Sipariş istatistik destekli sözde büyüme ile, gerçek kalkınma arasındaki fark, işte budur."

        PANDEMİ TEDBİRLERİ

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kabine Toplantısı sonrası açıkladığı yeni pandemi tedbirlerine ilişkin olarak, “İktidarın, bu “dostlar alışverişte görsün” siyasetinin sonuçlarını, ekonomiden pandemiye, eğitimden tarıma kadar her alanda yaşıyoruz. Geçtiğimiz Pazartesi günü, Sayın Erdoğan, pandemi tedbirlerindeki yeni dönem için kürsüdeydi. Milletçe cevabını beklediğimiz birçok soru vardı. Bu soruların çoğuna, artık adet olduğu üzere yine cevap bulamadık. Net bir aşı takvimi oluşturulmuş mu? Oluşturulmamış. Turizm hareketliliği ve konaklamalarla ilgili ne gibi kısıtlamalar var? Belli değil. Yurt Dışına çıkışlardan, 65 yaş üstü insanlarımızın durumundan, telafi eğitiminden bahsedildi mi?Hayır.Öğretmenlerin kadro beklentilerine bir cevap var mı?Yok. Toplu etkinlikler ve konserlerin bahsi geçti mi? Hayır.Süre ve sayılarla ilgili bir izahat var mı?O da yok. Ne var? Her zamanki gibi bolca hamaset, birkaç tane de yarım yamalak tedbir var. Mesela ben bir şeyi çok merak ediyorum: Bu kapanma kararlarının bilimsel bir temeli var mıdır? Bilim kurulunun bu konuda bir çalışması olmuş mudur? Yani bilim kurulu, “Saat 10’dan sonra dışarı çıkma yasağının getirilmesi, virüsün yayılmasını engeller.” demiş midir? Yoksa, bu kararlar göz kararıyla, Sayın Erdoğan’ın kendi keyfine göre, “dostlar alışverişte görsün” diye aldığı kararlar mıdır?” ifadelerini kullandı.

        Akşener şunları söyledi:

        “İktidarın artık bir şeyin farkına varması gerekiyor. Bir karar alma yetkisine sahip olmak, alınan kararı, hiçbir açıklama yapmadan, hiçbir mantığa dayandırmadan, kafaya göre uygulamak anlamına gelmez. Modern bir devlette, her kararın rasyonel bir açıklaması olmak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti, göz kararı ile Sayın Erdoğan’ın paşa gönlüne göre yönetilecek bir devlet değildir. Böyle iş bilmezlik olmaz. Böyle devlet insanlığı olmaz. Böyle pandemi yönetilmez. Sayın Erdoğan; iş yapıyor gibi görünmek için, şekilden şekile girmekten artık vazgeç. Aldığın abuk sabuk kararlarla, zor durumdaki insanlarımızı daha da zor duruma düşürme. Ya işini yap, ya da sandığı getir, biz de memleketi hak ettiği gibi yönetelim.”

        "İKTİDARIN VEDASINA İŞARET"

        İYİ Parti lideri Akşener, "Atılan her adımı, yapılan her işi, çok sıkı takip ediyoruz. Ekonomi ve tarımsal kalkınma alanında uzman ekiplerimiz, gece gündüz çalışıyor. Bu çalışmaları da, her fırsatta iktidarla paylaşıyoruz. Çünkü bizim derdimiz, milletimizin sorunlarından oy devşirmek değil. Bizim derdimiz, o sorunları çözerek milletimize nefes aldırmak. Bu iş bilmezliğe, bu beceriksizliğe mecbur değiliz. Türkiye’nin üzerine karabasan gibi çöken, bu eğri düzenin artık sonuna geldik. İktidar için yolun sonu gözüküyor. Beş bin yıllık devlet geleneğimizin paçavra edildiği, dedikodu kazanlarının kaynayıp, kirli hesapların ve karanlık ilişkilerin ortalığa döküldüğü bu dönem bir iktidarın vedasına işarettir" diye konuştu.

        Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Son haftalarda yaşananları ibretle takip ediyoruz. Biz meseleye, devletin itibarı açısından bakıyoruz. Çünkü bu devlet hepimizin. Devlet insanlığından nasibini alamamışların elinde zarar görmesine, asla müsaade etmeyiz. Ancak, yaşanan çirkinlikleri de görmezden gelemeyiz. Geçen hafta, Sayın Erdoğan’ı uyardım. 'Bağımsız bir yargı süreci derhal işletilsin' dedim. O ne yaptı? Küçük ortağın dolduruşuna geldi, gitti kefalet koydu. Toplum vicdanını rahatlatmak yerine, kendisini tartışmaların tarafı yaptı. Sayın Erdoğan; bu işler, öyle bir kişinin çıkıp, ortaya kefalet koymasıyla olmaz. Devlet böyle yönetilmez. Bu işler, şeffaf ve adil bir biçimde yürütülen yargı süreçleriyle olur. Toplum vicdanını rahatlatarak, tüm şüpheler giderilerek olur. Suçu olan cezasını çeker, suçsuz olan da aklanır işinin başına döner. Seni bir kez daha, devlet ciddiyetiyle ve makamının sorumluluğuyla hareket etmeye davet ediyorum. Çalışma arkadaşlarına bir an önce çekidüzen ver. İçişleri Bakanı’nın, Adalet Bakanlığı’yla, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın da, İçişleri Bakanı’yla medya üzerinden atışması devlet geleneğimize yakışmaz. İçişleri Bakanı’nın, kenara çekilmesinde fayda vardır. Delilleri toplayacak kolluk gücünün rahatlatılması, yargının, siyasi baskı hissetmeden görevini yerine getirebilmesi için adalet mekanizmasının, gölgesiz çalışabilmesi için bu şarttır. Gerisi, bağımsız Türk mahkemelerinin işidir. İşin doğrusu budur."

        SİSTEM TARTIŞMASI

        Akşener, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni de eleştirirken, "Partili Cumhurbaşkanlığı isimli bu ucube sistemde

        Türkiye bir yönetim krizi yaşıyor. Ekonomiden pandemiye, tarımdan eğitime ve hatta, ülke gündemini son haftalarda meşgul eden iddialara kadar her alanda bunun yansımalarını görüyoruz. İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerimiz işte tam da bunun için çok önemli. Üzülerek görüyoruz ki; Türkiye, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni daha fazla taşıyamıyor. Bu yolun yol olmadığı, artık belli oldu. Bu sistemin, Türkiye için büyük bir hata olduğu apaçık ortaya çıktı. Türkiye’nin yeniden hukuk, adalet ve demokrasi rayına oturması gerekiyor. Varsın onlar, her zamanki gibi, hatalarını inkar etsinler. Varsın onlar, her zamanki gibi, kafalarını kuma gömüp, sarayda sefa sürsünler. Varsın onlar, yeni anayasa fantezileriyle kendilerini oyalasınlar. Er ya da geç, o sandık gelecek ve bu iktidar gidecek. Aziz milletimiz, parti değil, devlet diyecek. Tek adam değil, millet iradesi diyecek. Dayatma değil, ortak akıl diyecek. Mafyokrasi değil, demokrasi diyecek. Korku değil, huzur diyecek. Fakirlik değil, refah diyecek. 5 müteahhit değil, 84 milyon diyecek. Haksızlık değil, adalet diyecek. Ez cümle; milletimiz İYİ Parti diyecek, ve Türkiye’nin yüzü gülecek. Allah’ın izniyle, yetkiyi alacağız, ve Türkiye’yi düze çıkartacağız. İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le milletimizi hak ettiği bir Türkiye’ye kavuşturacağız" dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ