Spor yazarları, Fenerbahçe - Pendikspor maçını yorumladı
Fenerbahçe, Süper Lig'in 29. haftasında 1-0 geriye düştüğü müsabakada sahasında Siltaş Yapı Pendikspor'u 4-1 mağlup etti. Spor yazarları, Fenerbahçe'nin galibiyetini kaleme aldı
ÖMER ÜRÜNDÜL: FİZİKİ DÜŞÜŞ DEVAM EDİYOR
Artık beraberliğe dahi tahammülü olmayan Fenerbahçe, ecel terleri döktüğü maçta son dakikadaki penaltı ile öne geçip rakip 9 kişi kaldıktan sonra da farkı 3'e çıkardı ve 3 puanı aldı. İlk yarıda sahada cesur oynayan, önde basan, hücumu düşünen kararlı bir Pendikspor vardı. Buna karşılık hiçbir şey yapmayan sinir küpü bir Fenerbahçe... Zaten kadronun bu fizik durumuyla futbol oynaması mümkün değildi.
Fenerbahçe'de işler iyi gitmiyor. Belçika'da alınan mükemmel netice o geceye bağlı ekstra bir olaydı. Kilit yıldızlarda fiziki düşüş devam ediyor. İsmail oynamayınca geri 4'lüde çıkanlar da girenler de kuvvetliydi. Krunic de biraz kıpırdadı. Pendik elinden geleni yaptı ama ikinci yarı sayısal eksikliğe düşünce çözüldüler. Uzun süre sonra görev alan stoper Murat Akça'nın performansı takdire layıktı. (SABAH)
ERCAN GÜVEN: TUZAKTAN FARKA
Maç başladığı anda çığırından çıkmıştı zaten!.. Çünkü Kadıköy’e önce rakibin sinirini bozmak için gelen bir Pendikspor vardı. Amacına ulaşabilmesi hakemin basiretsizliğine bağlıydı ki, o çoktan hazırdı. İşin acı tarafı, Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışını falan bir kenara bırakıp ilk yarı boyunca çıldırmanın şehvetine kapılmasıydı.
Peki… Belçika’da sezonun en akıllı ve muhtemelen en iyi oyununu çıkaran futbol ustalarının Fenerbahçe’si, nasıl oluyor da üç gün sonra Pendikspor’un “sinir tuzağına” düşüyor ve maçın yarısında çıkamıyor o çukurdan? Sebep başa baş yarışın gerginliği olmasın sakın? Öyleyse büyük bir dezavantajdır Fenerbahçe için. (MİLLİYET)
UĞUR MELEKE: HER 49 SANİYEDE BİR FAUL
İlk yarıda sadece 23 dakika futbol oynandı ve tam 28 faul düdüğü çaldı. Dün Kadıköy’de oynanan (daha doğrusu oynanamayan) ilk yarıyı izleyemediyseniz size şu absürt istatistiklerle seyrettiğimiz şeyi özetlemeye çalışayım: İlk yarı 14 dakika uzatmayla toplam 59 dakika sürdü. 59 dakikanın sadece 23’ünde futbol oynandı, yani bir devrede tam 36 dakika top oyun dışındaydı. Ve topun oyunda kaldığı bu 23 dakikada tam 28 faul düdüğü çaldı. Oyun akarken her 49 saniyede 1 faul düdüğü demek bu!
İrfan Can’ın bu sezon Süper Lig’de bir maça sonradan girip de yüzde 90 tutkuyla oynadığını hatırlamıyorum doğrusu. Hep yüzde yüzle mücadele etti. Defalarca da kritik rol oynadı takımının geri dönüşlerinde. İrfan’ın yanı sıra yine kulübeden gelen Djiku da bir başka başroldü geri dönüşte. (HÜRRİYET)
CEM DİZDAR: SKOR TAMAM AMA OYUN FAZLA RİSKLİ!
Anlaşılır bir gerginlik var Fenerbahçe üzerinde. Hayli öfkeli fazla ajite görünüyorlar. Ligde önde giden üstelik iki gün önce son maçını farklı kazanmış Galatasaray’ı takip etmek bu gerilimin temel nedeni kanımca. Yoksa Belçika’da gayet planlı ve rahattılar. Kimileri bu gerginliği iç saha maçlarındaki tribünün olumsuz etkisine bağlıyor.
Goller Pendik’te asabiyet yapınca önce ilkinde Welinton ikinci golden sonra Arnaud Lusamba kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Pendik’in bu maçı bu oyunla kazanma ihtimali ‘’hiç’’e yakındı ama şampiyonluk iddiasındaki Fenerbahçe’nin oyunu skordan bağımsız olarak üzerine düşünülmesi gereken ayrı bir konu. Üzerlerindeki bu ‘’elle tutulur baskı sorunu’’nu halletmeden hep sonucu riskli maçlar oynayacaklar gibi görünüyor!.. (FANATİK)
AHMET SELİM KUL: HAKEMLERİN LİGİ
İkinci yarıda Fenerbahçe maçı çevirse veya konuk ekip farkı açsa bu ilk 45’teki rezaletin önüne mü geçecek? “Sen ne oynadın ki” diyerek gücün yağdanlığını mı yapalım yoksa… 23.15 dakika oyunda kalmış top 57 dakika süren ilk yarıda… Bu rezillik dışında maça dair çok bir şey konuşmaya gerek yok. Bilerek, isteyerek hakem eliyle yapıldı bu.
Hali hazırda var olan ve maalesef politik sebeplere de dayanan anti Fenerbahçe cepheleri de böyle fırsatları çok ama çok iyi değerlendiriyor. Hakemler tüm yaşananlardan köküne kadar etkileniyor. Aslında hakemler kendi varlıklarını sürdürmek için bu sistemin en iyi uygulayıcıları oluyorlar.
Tüm bunlar yaşanırken Fenerbahçe Stadı’ndaki atmosfer de bu hakemlerin işlerini kolaylaştırmak için var gibi. Çok anlattım o yüzden detaya girmeyeceğim. Ama Galatasaray tribünleri bu hakemlerin ciğerini öğrenmiş. Harika baskı kuruyorlar. Hakemin aleyhte karar vermesi için, gri pozisyonların konuk lehine çıkması maça hiç ses geçirmeyen tıkaçla çıkması gerekiyor. Türk hakemleri için durum bu. (HABERTÜRK)
ERMAN TOROĞLU: POZİSYONUN TEMAS NOKTASI DIŞARIDA
Hakem için "Kötü değil, çok kötü" cümlesini kullanmak lazım. Çünkü maçta iki takımı da psikolojik olarak iyi çözemedi, oyunu çözemedi, tuhaf tuhaf kararlar verdi, sonunda da çarşafa dolandı. Ancak maalesef Türkiye'de futbolumuz bu. Nereden baksan elde kalıyor. Bir pozisyon var, ceza alanı üzerinde mi dışarıda mı? Benim görüntüden gördüğüm ve tahmin ettiğim, pozisyonun temas noktası dışarıda. Ama 5 dakika bekledikten sonra pozisyon çizgi üzerinden penaltıya geldi. Hakem, maçı kaldıramadı.
Maçın oyunda kaldığı süreler, çok az. Kör dövüşü gibiydi. Sinir sistemlerinin gerildiği karşılaşma Fenerbahçe'nin galibiyeti ile rahatladı. Tabii en fazla rahatlayan da hakem oldu! İstanbul'da üç büyük takıma karşı iki ya da üç gol atamazsan zor puan alırsın. Bizim zamanımızda da böyleydi, şimdi de böyle. AVAR mı diyorsunuz ne VAR'ı ne AVAR'ı? Hepsi hikâye.... (SABAH)
GÜNTEKİN ONAY: BİR MAÇTA 46 FAUL OLUR MU!
Fenerbahçe, ligde zor durumdaki rakibi karşısında oyunun büyük bölümünde zorlandı. Belli ki sarı lacivertliler böylesine sert bir rakip beklemiyordu. İlk yarıda Pendikspor’un cüretkar oyunu, özellikle de sol kanadı etkili kullanması konuk takıma gol ve pozisyonlar getirdi. İlk yarı ile ilgili bir başka detay da oyunun sürekli durmasıydı. Faullerle tam 29 kez kesilen maç sürekli sakatlanan oyuncularla da 14 dakikalık bir uzatma bölümü ortaya çıkardı. Ancak topun oyunda kalması 59 dakika gösterirken, topun oyunda kaldığı süre sadece 23 dakikaydı. Durum böyle olunca Fenerbahçe bir akışkanlık yakalayamadı. Oyuncular gerildi.
Yıllardır yazıyorum söylüyorum, Türkiye’de hakem konusundaki sorunlar ortada. Kararlar doğrudur yanlıştır, VAR hakemlerimizin kalitesi belli. Ancak bir futbol maçında 46 tane faul olmaz. Konuk ekip bunların 29’unu yapmış. Hakemlerin oyunun bu kadar durmasına müsaade etmemesi gerekiyor. 46 faulün olduğu bir maçtan güzel bir oyun çıkması mümkün değil. (HÜRRİYET)
DENİZ ÇOBAN: DOĞRUYSA MERT HAKAN ATILMALIYDI
İlk devre bitiminde Mert Hakan’ın hakeme itirazları sırasında söylediği iddia edilen tehdit cümlesi doğruysa, bu cümlenin karşılığı kırmızı karttır. Ama duymadığım bir konuda dudak hareketlerinden yüzde 100 hüküm kurmam doğru olmaz. Hatalı kart kararlarını tek tek yazmaya yerim yetmez. Welinton’un iki sarı kartını toplasak, tek sarı kart etmez. İki sarı kartına da katılmıyorum. N’Diaye’ye doğru bir sarı gösterdi ama sonrasında N’Diaye atılmak için hakeme her türlü tepkiyi gösterdi ama sineye çekti.
N’Diaye’ye ikinci sarı kartı gösteremedi. Lusamba’yı ise kendisini alkışladığı için atması doğruydu. Fenerbahçeli lehine VAR müdahalesi ile verilen penaltıyı çözemedim. Pozisyonda faul var mı, yok mu, o konu da yüzde 100 emin değilim. Hakem vermişse takdirine saygı duyuyorum ancak VAR’ın hangi görüntüye bakarak bu pozisyondaki temasın yüzde 100 çizgi üzerinde olduğuna kanaat getirdiğini anlayamadım. Sahip olduğumuz görüntülerde “Pozisyon içerde!” diyebileceğimiz açık bir kanıt olmadığını düşünüyorum. (FANATİK)
AHMET ÇAKAR: MERT HAKAN HAKEMİ TEHDİT EDEREK SİNDİRDİ
Kadıköy'de çok ciddi bir katliam yaşadık. Maçı kesinlikle ilk yarı bittiğinde Mert Hakan'ın tehdidi aldı. Hakemin suratına açık açık, "Bana bak, dikkatli maç yönet, akıllı ol, buradan çıkamazsın" dedi. Normal hayatta bunu birine dediğiniz vakit, tehdit suçundan hüküm giyersiniz. Ama Mert Hakan, kart görmedi. Daha kötüsü, hakemi sindirdi. İlk yarıda bazı hatalarına rağmen cesur maç yöneten ya da yönetmeye çalışan Kadir Sağlam, ikinci yarı sindi, korktu ve teslim oldu. Welinton'a gösterdiği kırmızı kart kesinlikle yanlıştı. Bu kart ikinci sarıdan geldi. Diğer bir değişle ikinci sarı mutlak yanlış. Top oynama mesafesinde. Welinton'un hamlesi topa doğru ve bu hamle cepheden geliyor. Böyle sarı kart olmaz.
Pendikspor'u önce 10 kişi bıraktı, ardından da bir penaltı uydurarak, maçı Fenerbahçe'ye hediye etti. İrfan Can'la Ndiaye havadaki topa birlikte ayak uzatıyorlar. Ayaklar çarpışıyor. Diyelim ki faul -ki bence değil- ama hareket ceza alanı çizgisinin hemen önünde. Kadir Sağlam serbest vuruş veriyor, VAR hakemiyse 'Hayır penaltı' diyor. Artık dün gece net olarak şunu anladım ki hem Fenerbahçe hem de Galatasaray, çok imtiyazlılar. Diğer mütevazı Anadolu takımları tam bir figüran. (SABAH)
İBRAHİM YILDIZ: GERİLİM FİLMİ
Korku filmlerini sevenlerin arayıp da bulamayacağı bir film pardon maç izledik. Bu tür gerilim filmlerinde kötü karakterler karşısında ne yapacağını bilemeyen, çaresiz kalan iyi insanlar vardır. Fakat, sonunda amaçlarına ulaşırlar. Seyirci de stresten kurtulur mutlu olarak koltuğundan kalkar. Bir maçın korku filmiyle ne alakası var diyebilirsiniz. Fenerbahçe taraftarı için Pendik karşılaşmasının ilk 45 dakikası uzatmalar ile 56 dakikası tam bir korku –gerilim karışımı stresi yüksek bir mücadeleye sahne oldu.
Maç 4-1 sonuçlandı. Fakat, Batshuayi’nin kullandığı penaltı vuruşu tartışmaya açık bir karar oldu. İrfan Can’a yapılan faulün ceza sahası içinde mi, yoksa dışında mı olduğu kafaları karıştırdı. VAR kararıyla ceza sahası içerisinde olduğu belirtildi. Karşılaşmanın hakemi Kadir Sağlam kötü bir maç yönetti. 111 dakika süren mücadelede 44 faul, 14 sarı kart vardı. Sakatlanan her oyuncu saha içinde tedavi gördü. Hakemin otoritesi yoktu. Topun oyunda kalış süresine bakıldığında futbol oynandı mı diye sormak doğru olur. (HABERTÜRK)
ENGİN VEREL: ÇÖPE ATILAN 45'LİKLER
Belçika'daki zaferden yorgun dönen bir takım olacağını, rotasyon yapılacağını pek tabii tahmin ediyorduk. Ancak 3-0'lık galibiyetten dolayı daha motive bir F.Bahçe, 'daha canlı' tribünler bekliyorduk. Avrupa'da sahaya sürdüğü kadro, hamleleri ve sakinliğiyle takdir toplayan İsmail hoca, neden lige dönünce daha ilk dakikadan ellerinin arasında maçı izliyordu?
Krunic, Mert Hakan ve Fred ile son derece kontrollü bir orta saha, oyun gücü son derece düşük olan Mert Müldür ve Cengiz Ünder ile verimsiz bir sağ kanat ikilisi, kart görmekten imtina eden Tadic ve sezonun yorgunluğunu yaşayan 37'lik Edin Dzeko sahadaydı (!). Özellikle sezonun ikinci yarısında çöpe attığı ilk 45 dakikaların dersini almayan İsmail hoca, neden 46'da yapacağı hamleler ile maça başlamıyordu???!!! (AKŞAM)