Çocuğunuz Google’a sormadan kendiniz konuşun
Google'dan önce davranın; cinsellik hakkında çocuğunuzla önce kendiniz konuşun. Cinsellik eğitmeni Rayka Kumru yeni kitabında çocuklarla bedenler ve mahremiyet hakkında neyin, nasıl konuşulabileceğine dair çok önemli ipuçları veriyor.
“Anne ben nasıl doğdum? Peki senin karnında mıydım? Öpüşürsek çocuk mu olur? Abimin orasında neden değişik bişey var? Neden benim de ablam gibi memişlerim yok?”... Bu ve benzeri sayısız soru… Anne babaların yanıt vermekte belki de en çok zorlandıkları sorular. Üstelik cevapladıkça yeni bir soru ekleniyor. “Babana sor” ya da “Annen söylesin” demek, geçiştirmek, dikkatini başka yöne çekmek çözüm değil. Eh çocukları leyleklerin getirmediği de gayet iyi biliniyor artık. O halde nasıl konuşacağız, neyi ne kadar anlatacağız?
Uluslararası ödüllü cinsellik eğitmeni ve seksolog Rayka Kumru, ebeveynler ve bakım verenler için tam da bu sorular için bir rehber hazırladı. “Bedenler, Sınırlar ve Mahremiyet Hakkında Çocuğumla Nasıl Konuşurum?”, çocuk yetiştirirken cinsellik hakkında konuşmaya çekindiğimiz, nasıl açıklayacağımızı bilemediğimiz konularda bir başucu kitabı* olma niteliği taşıyor. Biz de Habertürk için cinsellik eğitiminin önemi hakkında konuştuk kendisiyle.
“Sık sık ve azar azar konuşun”
Çocukların bedenlerini tanımasının önemini Rayka Kumru şöyle izah ediyor: “Bedenleri hakkında iletişim kurabilen çocukların bedenlere ve sınırlara karşı sağlık sorunlarına duyarlı olma ve kendilerini ifade edebilmeleri daha mümkün oluyor. Haklarının farkına varmaları ve sınır çizebilmeleri veya bu konuda destek alabilmeleri kolaylaşıyor; partnerleri olursa, sağlıklı iletişim kurabilmeye daha hazır oluyorlar”. Peki ne zaman, ne kadar anlatacağız? “Cinsellik eğitiminde önemli bir motto ‘sık sık ve azar azar’dır” diyor. “Anlatmak yerine de konuşmak olarak düşünün, sadece monolog şeklinde uzun bir söylev değil de çocuğa da sorarak, neyi merak ettiğini, ne öğrenmek istediğini can kulağıyla dinleyerek…”
Google’dan önce size sorsun istiyorsanız…
Cinsellik eğitiminin çocukları cinsel davranışlara yönlendirebileceği şeklinde bir görüş var. Rayka Kumru bunu da “Konuşmak değil, cevapsız bırakılan sorular çocukların kafalarını karıştırır. Doğru kişi tarafından, doğru şekilde konuşulduğunda kafa karışıklığı yaratmanın aksine merakı giderebilir ve internetten ya da arkadaşlarına sorarak öğrenmesinden ziyade güvenilir bir kaynaktan öğrenmesine olanak sağlar. Ama bunun için kritik olan ‘iletişim kanallarını inşa etmek ve açık tutmak’. ‘Benimle her zaman bu konuları konuşabilirsin’ mesajını vermek. Ancak bu şekilde çocuklar için cinsellikle ilgili konularda güvenilir bir referans olabiliriz.” şeklinde yanıtlıyor.
“Sana özel bölgeler ve sana özel alanlar”
Çocukların 2 ila 5 yaşlarında bir merak döneminden geçtiklerine değinen Kumru genital organları da hep kapalı olduğu için bu bölgeleri daha çok merak edebildiklerini, bunun da çok olağan olduğunu söylüyor. Ya uluorta genital organlarını açar veya dokunurlarsa? Bu dönemde bu keşfe yönelik sert tavırların, çocukların beden algılarını ve ebeveynleri ile çocuklar arasındaki iletişimin olumsuz yönde etkileyebileceğine işaret ederek “Burası sana özel bölgen, bunu özel alanında yapmanda hiçbir sakınca yok ama başkalarının önünde yapmamanı rica ediyorum” cümlesini örnek gösteriyor.
“Yasak olan bedenimiz değil, izinsiz dokunmaktır”
Peki ya “yasak bölge” demek? Çok önemli bir hatırlatmada bulunuyor Kumru: “Bu, iyi niyetli olsa da, faydalı olmadığı gibi, vücudu olumsuzlukla örtüştüren bir kavram. Çünkü vücut ya da vücudun bazı bölgeleri yasak değildir. Yasak olan, çocukların bedensel haklarına saygı göstermemek, onlara izinsiz ya da uygunsuz şekilde dokunulmasıdır. Çocukların tüm bedenleri onlara özeldir. Söz konusu genital organlar, ağız, memeler ve popo olduğunda ise sağlık ve hijyen amacı dışında ve belirlenen kişiler örneğin bakım verenler ve doktor harici herhangi bir temas olmamasıdır”. Çocukların hem çocukluklarında hem de yetişkinliklerinde bedenlerine dair olumlu ya da en azından nötr algıları olabilmesi için yargılayıcı, korkutucu, ürkütücü, tiksindirici ve ayıplayıcı kavramlardan ve tavırlardan uzak durmakta fayda olduğunun altını çiziyor.
Zor sorulardan biri: Çocuklar nereden gelir?
Çocukların en merak ettiği sorulardan biri “Ben nasıl doğdum?”. Bu soru sorulduğunda anne baba neyi ne kadar anlatmalı? Kumru “Bu sorunun birçok farklı kaynağı olabilir ve bu kaynağı ve sorunun sorulma sebebini öğrenmek herkes için işleri kolaylaştıracaktır. Örneğin çocuklar bazen bu soruyu evdeki köpek hamile olduğunda, varlık-yokluk kavramlarını merak ettiğinde ya da doğum süreciyle ilgili bir konuyu merak ettiğinden sorabilir” diyor. Bu konuşmayı yaparken de herhangi bir fikir empoze etmeden, ileride mutlaka anne baba olacakları düşüncesiyle değil de opsiyonları, süreçleri, hazır olma halinin neye benzeyebileceğini ve “Senin bedenin senin kararın’ ilkesine göre sohbet etmek gerektiğini söylüyor. Kumru’nun konuda çok detaylı sorulara cevap verdiği ayrıca Nasıl Konuşurum? isimli bir e-bülteni bulunuyor.
Bedenini sevmenin, olumlamanın hangi noktada “toksik pozitiflik”ten ayrıldığını soruyoruz. Onu da şöyle yanıtlıyor Kumru: “Göbeğim güzel değil,’ ‘Çillerimi sevmiyorum’ gibi sözlerle size gelen çocuğunuza otomatik olarak ‘Bedenin çok güzel’ demek, onun hislerini derinlemesine ve köklü şekilde ele almanıza engel olabilir. Olumlamadan önce anlamak çok değerli. Burada odaklanılması gerekenin, çocukların vücutlarının farkında olmaları; onları hayatta tutan, sevdikleri şeyleri yapmalarına destek olan organların ve sistemlerin bulunduğu vücutlarını bilmeleri, tanımaları olabileceğini anlatıyor. Bedene dair memnuniyetsizlik ya da kaygıların uzun süreli devam etmesi durumunda ise alanda çalışan bir ruh sağlığı uzmanından destek almanın öneminin altını çiziyor.
“Öp amcanın elini” diye zorlamayın
İstismar vakalarının ne yazık ki gündemden düşmediği bir ortamda sınır çizmenin önemini vurguluyor Kumru. Kültürümüzdeki ısrarcı tavra dikkat çekerek “Çocuklar, örneğin eve gelen misafirleri öpmeye zorlanıyor, öpmezse ayıplanıyor. İstemediği kişileri öpmeye zorlanan bir çocuk, ileride başka bir yetişkin tarafından bir davranışa zorlandığında, ebeveynlerinden nasıl güvenip yardım isteyebilir? Yaşı ve ailedeki konumundan bağımsız olarak, hiçbir akraba, arkadaş, yabancıyla fiziksel temasta bulunmaya zorlamayın. Akrabaların tavır almaları ya da size küsmeleri, çocuğunuzun güvenliğinden daha önemli değil. Çocukları zorlamamanın saygısızlık değil, çocuğu korumak ve güçlendirmek için önemli ve pratik bir adım olduğunu hatırlatabilirsiniz” diyor.
Çocuğumu dudağından öpsem olur mu?
Sosyal medyada kendisine çok sorulan sorulardan devam ediyoruz: Çocuğumu dudağından öpebilir miyim? Onun da yanıtı şöyle: “Birincisi, dudaktan dudağa öpüşmenin kuralları evrensel değil, kültüreldir. İkincisi, ülkemizde yaşayan herkesin kültürü, sanılanın aksine, ortak ve tek değildir. Üçüncüsü, bir evin kuralları ötekine uymayabilir. Çocuğunuzun beden dilini gözlemleyin ve söylediklerine kulak verin. Öpücük ister yanağına kondurulsun ister bacağına, farketmez, rahatsız olduğunu ya da hoşlanmadığını belirtiyor ya da hissettiriyorsa ‘hayır’ına saygı duyun.
*Bedenler, Sınırlar ve Mahremiyet Hakkında Çocuğumla Nasıl Konuşurum?
Rayka Kumru
Mundi Yayınları