Büyük çaresizliğimiz: Çocukların telefon bağımlılığında suçlu kim?
"Biraz başımı dinleyeyim" deyip de çocuğun eline telefonu, tableti vermeyen varsa ya şimdi konuşsun ya da sonsuza dek sussun! Biz kalanlarla dertleşeceğiz
İşten eve geldiniz... Beyniniz sünger gibi, bedeniniz sızım sızım sızlıyor... İşin stresini işte bırakıp evde stresiz birkaç saat geçirdikten sonra ertesine güne dinlenmiş bir şekilde hazırlanmak amacınız. Ama evde ‘ufak’ bir meşguliyetiniz daha var. Yavrunuz sizden ilgi, oyun bekliyor. “Biraz başımı dinleyeyim” deyip de çocuğun eline telefonu, tableti vermeyen varsa ya şimdi konuşsun ya da sonsuza dek sussun! Biz kalanlarla dertleşeceğiz.
Çocuklar ve telefon deyince hemen akla engelleme, süre kısıtlama, telefonu çocuğun elinden alma çatışması geliyor. Oysa hayatın neredeyse tamamını telefonun içinde yaşarken, bize bakıp kendine model edinen çocukları böyle bir alışkanlıktan söküp atmak kolay mı? Burada bir sorundan söz ediliyorsa çocukların telefon ya da sosyal medya bağımlılığında suçlu kim?
BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ
Konuya tersten bakalım... Belki de ortada bir suç, koca bir yanlış yoktur, ne dersiniz? Algıları sonuna kadar açık şimdiki çocukların bitmek bilmeyen zor sorularını geçiştiremeyecek kadar modern bir ebeveynseniz, “Bu konu hakkında fikrim yok, ama birlikte araştıralım” dediğiniz anda ansiklopedi karıştırmadığınıza eminim, ama ispatlayamam. Peki, ne yapıyorsunuz? Elbette ‘Google öğretmen’e danışıyorsunuz. Ve elektronik cihazdan uzaklaşıp yakaladığınız karşılıklı sohbet anı, hoop dönüp dolaşıp yine telefon kurcalamaya dönüyor. Ah, bizim büyük çaresizliğimiz, büyük kısır döngümüz...
0-3 YAŞA DİKKAT!
Biraz gerçeklerle yüzleşme ve karar verme zamanı! “Çocukların telefon, tablet gibi cihazlara ulaşım yaşı çok küçük yaşlara düştü. Bebeklik çağı itibarıyla ailelerin elektronik aygıtları bir yöntem olarak kullanabildiklerine sık sık tanıklık ediyoruz” diyor Uzman Psikolog Hande Taştekin ve şunları ekliyor:
“Bebeklik çağında ailelerin genelde yemek yemede sorun yaşayan, uyku problemi olan veya kolik bebeklerde elektronik aletlere; bebeğin dikkatini çekmek için, oyalamak için veya sakinleştirmek için bir yöntem olarak başvurduklarını gözlemliyoruz. Bu şekilde henüz o yaşlarda ışığın etkilerine karşı savunmasız olan bebeklerde farkında olmadan bağımlılık ve beraberinde birçok olumsuz problem yaratabiliyoruz. 0-3 yaş arası çocuklarda beyin, dikkat- odaklanma ve dil gelişimi çok hızlıdır. Telefon, tablet, televizyona fazlasıyla maruz kalan çocukların bu yaş dönemlerinde gelişimleri kötü etkilendiği gibi gelişimleri yavaşlayabilir ve hatta ekran bağımlılığı Otizm Spektrum Bozukluğu’na yol açabilir.”
Özellikle 5-17 yaş aralığında tablet ve telefon kullanımının giderek arttığını söyleyen Taştekin, bu durumun genellikle teknoloji bağımlılığı ile neticelenebildiğini belirterek, “Bağımlı bir çocuğun kontrol eksikliği kızgınlık, depresyon, dikkat eksikliği, duygusal yoksunluk gibi gelişim problemlerine sahip olma riski oldukça yüksektir” diyor.
ERGENLİKTEN ÖNCE “MERHABA SOSYAL MEDYA!”
İşin bir de sosyal medya boyutu var. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Tuba Mutluer, “Dünya genelinde yapılan araştırmalar, gençlerin sosyal medya kullanmaya başlama yaşının ortalama olarak 13 ila 14 yaşları arasında olduğunu gösteriyor. Ancak, bu yaş aralığı ülkeden ülkeye ve sosyo-ekonomik faktörlere göre değişebilir. Örneğin gelişmiş ülkelerde çocuklar genellikle daha erken yaşlarda sosyal medyayı keşfederken, gelişmekte olan ülkelerde bu yaş daha ileride olabilir” diyor.
American Academy of Pediatrics (AAP) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 8 ila 18 yaş arasındaki çocukların yüzde 89’unun internete eriştiğini ve bunların yüzde 75’inin sosyal medya kullandığını söyleyen Doç. Dr. Mutluer, “Bu da çocukların genellikle ergenlik dönemine girmeden önce sosyal medya ile tanıştığını gösteriyor. Benim gözlemlerim 10 yaşından itibaren çocukların sosyal medyaya olan ilgisinin geliştiği yönünde. CNN Health, 2018 yılında sosyal medyaya kaydolan çocukların ortalama yaşının 12,6 olduğunu bildirmiştir. Hatta Cleveland Health yakın zamanda 10-12 yaş arası çocukların yarısının sosyal medya kullandığını bildirmesi nedeniyle bu yaş muhtemelen zaman geçtikçe azalacaktır” ifadesini kullanıyor.
Peki, sosyal medyaya başlamak için uygun yaş var mı? Doç. Dr. Mutluer’e göre, en uygun yaş çocuğun olgunluk seviyesine, dijital güvenlik bilgisine ve ebeveynlerin denetimi ve rehberliğine bağlı olarak değişiyor. Ancak başlama yaşıyla ilgili net bir fikir birliği bulunmuyor ve bu konuda farklı görüşler mevcut. Bazı uzmanlar sosyal medya kullanımının belirli bir yaşa kadar ertelenmesi gerektiğini savunurken, diğerleri erken yaşlarda kontrollü kullanımın mümkün olduğunu düşünüyor.
“Özellikle çocukların teknolojiyi sağlıklı bir şekilde kullanmayı öğrenmeleri için ebeveynlerin rehberliği ve denetimi önemli” diyen Doç. Dr. Mutluer, “Bu bağlamda, sosyal medya kullanımının başlama yaşıyla ilgili kararlar çocuğun gelişim düzeyi, aile değerleri, çevresel faktörler ve teknolojinin sağladığı fırsatlar ve riskler gibi birçok faktöre bağlı olarak değerlendirilmeli” diyor.
TİKTOK ÇILGINLIĞI 10 YAŞ ALTINA İNDİ
Uzman Psikolog Dilara Yamanlar Büyükkoç, “Günümüzde ebeveynlerin daha gebelik süreçlerinde çocuklarına sosyal medya platformlarında profil oluşturduklarını gözlemliyoruz. Çocukların bireysel olarak sosyal medya platformlarında vakit geçirme yaşı ise 3-5 yaş aralığına kadar indi. Özellikle TikTok 10 yaş altındaki çocukların en çok vakit geçirdiği platform” diyor. 13 yaşından önce sosyal medya platformlarına girilmesinin risk teşkil ettiğini söyleyen Büyükkoç, “Uygunsuz görsellerle karşılaşma riski, konum bildiren uygulamalarla tanımadıkları kişiler tarafından izlenilme riski, siber zorbalık riski gibi bilinmezlerle dolu büyük bir okyanusta çocukları çok erken yaşta yalnız bırakmak gerek güvenliklerini gerek gelişim süreçlerini riske atıyor” ifadesini kullanıyor.
TELEFONLA ÇOK KONUŞAN AİLESİYLE KONUŞMUYOR
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Tuba Mutluer, 2019'da Pediatrics dergisinde yayımlanan bir makalede, çocuk ve gençlerin ekran süresinin zihinsel sağlık ve iyilik halleri üzerindeki etkilerinin incelendiğini; buna göre aşırı ekran süresinin depresyon, anksiyete ve uyku problemleri gibi sorunlara neden olabileceğini aktarıyor. Benzer şekilde, 2018'de Child Development dergisinde yayımlanan bir çalışmada, çocukların telefon kullanımının aile iletişimi üzerindeki etkilerinin ele alındığını anlatan Mutluer, “Bu çalışmada, aşırı telefon kullanımının aile içi iletişimi azaltabileceği ve aile üyeleri arasındaki bağları zayıflatabileceği vurgulanmıştır. Bu tür araştırmalar klinik gözlemlerimizle uyumludur; çocuk ve gençlerdeki telefon kullanımıyla ilgili farklı boyutları anlamak ve uygun politikalar geliştirmek için önemli bir kaynak sağlar” diyor.
KIZLAR DAHA FAZLA TELEFON KULLANIYOR
Uzman Psikolog Dilara Yamanlar Büyükkoç, “Yapılan araştırmalar kız çocuklarının daha fazla telefon kullandığını gösterse de erkek çocuklarının tablet ve bilgisayar kullanma oranları aradaki farkı kapatıyor” diyor ve ekliyor:
“Ekrana fazla maruz kalmak, özellikle telefon ve tabletle çok fazla vakit geçirmek, cinsiyetten bağımsız, mental sağlığın zarar görme ihtimalini artırıyor. Teknolojik aletlerle birlikte gelen uyaran fazlalığı çocukların daha tahammülsüz, daha sıkılgan ve daha agresif olmasına zemin hazırlıyor. Aynı zamanda sosyallikten uzaklaştıkları için iletişim problemleri ve sosyal anksiyete gibi sorunlarla karşılaşma ihtimallerinin de arttığını gözlemliyorum.”
Bazı araştırmaların kız çocuklarının erkek yaşıtlarına göre daha fazla telefon ve diğer dijital teknolojileri kullandığını ortaya koyduğunu belirten Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Tuba Mutluer de “Bu kullanımın kız çocuklarının mental sağlığına daha fazla zarar verdiğine dair net ve genel geçer bir kanıt bulunmamaktadır. Örneğin JAMA Pediatrics’te yayınlanan bir çalışma, 9-10 yaşlarındaki çocukların internet kullanımı ile depresyon ve zayıf akademik başarı arasında ilişki bulunmadığını, ancak aşırı kullanımın hafif depresyon belirtileriyle ilişkili olabileceğini ortaya koymuştur. Bu sonuçlar telefon ve diğer dijital teknolojilerin kullanımının kız çocuklarının zihin sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirmek için önemlidir” diyor.
SİBER ZORBALIK KIZLARA KARŞI DAHA FAZLA
Journal of Adolescent Health’te yayımlanan bir çalışmayı örnek gösteren Mutluer, aşırı telefon kullanımının genç kızlarda daha yüksek depresyon ve anksiyete riskiyle ilişkili olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Benzer şekilde, Pediatrics dergisinde yayımlanan bir araştırma da aşırı telefon kullanımının uyku sorunlarına, düşük özsaygıya ve zayıf duygusal refaha yol açabileceğini belirtiyor.
“Nüfusa dayalı çalışmalar, gençler arasında sosyal medya kullanımı ile zihinsel sıkıntı arasında bir bağlantı olduğunu öne sürse de, bu teknolojilerin etkisi kişiler arasında farklılıklar gösterebilir ve yeni ortaya çıkan deneysel çalışmalar literatürünün de gösterdiği gibi, bazıları zarara daha az duyarlı olabilir” diyen Mutluer, “Kızlar ve genç kadınlar, erkeklere göre sosyal medyada daha fazla zaman geçirme, siber zorbalığa daha fazla maruz kalma ve dolayısıyla zihinsel sağlık etkilerini de yaşama eğilimindedirler” diye ekliyor.
BİR ‘İMKANSIZ’IN İÇİNDE DEBELENMEK…
Tamam da çocuğu bu cihazlardan tamamen uzaklaştırmak imkansız gibi… İşte burada dönüp kendimize bakmamız gerekiyor. “Çocukların birincil öğrenme kılavuzu ailedir” diyor Uzman Psikolog Hande Taştekin, “Ailede edinilen bütün tekrarlı alışkanlıklar çocuğa da etki edecektir. Bu nedenle en başında ebeveynlerin elektronik eşyalara karşı kendilerini korumaları ve sınırlandırmaları gerekir. Çocuklar için ilk üç yaş kazanımları çok önemlidir. Üç yaşına kadar elektronik aletlere maruz kalmamaları gerekir” diyor.
“YASAKLAMAYIN, İLGİSİNİ BAŞKA YÖNLERE ÇEKİN”
Okul çağında ve okul öncesi dönemde ekran saati belirlemek ve bunun dışına çıkmamak gerektiğini söyleyen Taştekin, “Bunu yaparken çocuk yasak olarak görmemelidir. Çocuğun algısının bu yönde oluşmaması için yaşına ve sevdiklerine bağlı olarak ilgisini farklı yönlere çekmesini sağlamak mümkün. Çocukların neleri izleyebileceği konusunda ergenlik çağına kadar müdahil olabileceğiniz kesin ve net bir şekilde anlatılmalıdır” ifadesini kullanıyor.
Taştekin’e göre ergenlik dönemine gelene kadar sosyal medyada hesap açmamaları konusunda çocuklarla anlaşma yapmak gerekiyor. Buna yönelik tehlikelerden ise idrak yaşlarına geldiklerinde bahsedilmeli.
Uzman Psikolog Dilara Yamanlar Büyükkoç’a göre, en erken 13-14 yaşlarında, aile gözetiminde, birlikte konulan kurallara uyulması doğrultusunda sosyal medya kullanımına başlanması gerekiyor.
Peki, tamamen elektronik cihazdan uzak çocuk yetiştirmek mümkün mü ve gerçekçi mi?
Uzman Psikolog Hande Taştekin’e göre, yaşadığımız teknoloji çağında, bilinci oluşan bir çocuğu elektronik cihazlardan tamamen uzak tutmak pek mümkün değil. Ailede elektronik ortamdan uzak tutmak başarılı bile olsa, çocuğun sosyal ortamlarda, toplum içerisindeyken, ikincil öğrenme (okul- arkadaş çevresi- kültür çevresi) alanlarında elektronik cihazlarla karşılaşması kaçınılmaz. Bu nedenle bu cihazlara maruz kalmanın olumsuz etkilerini en aza indirmek gerekir. Hafta içi tablet-telefon kullanımının ergen yaşa kadar önüne geçilmeli, ergen yaşlarda ise sınırlandırılmalı. Hafta sonları ise ergen yaş öncesi dönem için maksimum 1 saat kadar, tatillerde ise her gün 45 dakika olarak cihazlar konusunda kontrol sağlanabilir.
“Sadece aile ortamında çocukları elektronik cihazlardan korumak yüzde yüz yarar sağlamaz” diyen Taştekin, “Okullarda bu konularda eğitim verilmeli. Eğitimcilerin de çocuklara konuyla ilgili destek olması gerekir. Ebeveynlerin sınır koydukları durumlarda ise tutarlı olduklarını göstermeleri için kendilerinin de çocukların yanında sürekli elektronik cihazlara başvurmamaları gerekir. Kullanımları en az seviyeye indirmek yararlı olacaktır” diyor.
HANGİ YAŞTAN İTİBAREN TELEFON ALINABİLİR?
“Ne kadar geç o kadar iyi” diyen Uzman Psikolog Dilara Yamanlar Büyükkoç, “Çocukların ilköğretim çağına geçmesiyle birlikte aileler de ulaşılabilirlik ve güvenlik anlamında telefon kullanımına sıcak bakmaya başlıyor, fakat yaş küçüldükçe tehlike artıyor. Sadece acil durumlarda arama yapabilecekleri akıllı saatler ya da daha manuel telefonlar güvenlik anlamında sağlıklı olabilir. Küçük yaşta alınan akıllı telefonlar çocukları siber tehlikelere açık hale getiriyor. Telefon kullanım yaşının aile gözetiminde en erken 13 yaş olduğu kanaatindeyim” diyor.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Tuba Mutluer, American Academy of Pediatrics (AAP) gibi kuruluşların, çocukların 2 yaşından önce teknoloji kullanmamalarını ve 18-24 aylıkken yalnızca kaliteli eğitim materyalleriyle sınırlı bir şekilde kullanmalarını önerdiğini aktarıyor. Buna göre, 2-5 yaş arası çocukların ekran süresinin günde bir saatle sınırlandırılması tavsiye ediliyor. 6 yaşından küçük çocukların ise ebeveyn gözetiminde ve kaliteli içeriklerle sınırlı bir şekilde teknoloji kullanmaları öneriliyor.
“Çocukların telefon kullanımına başlamasıyla ilgili kesin bir yaş sınırı belirlemek zordur, çünkü bu karar çocuğun gelişim düzeyi, aile değerleri, çevresel faktörler ve teknolojinin sağladığı fırsatlar ve riskler gibi birçok faktöre bağlıdır” diyen Mutluer, “Bazı uzmanlar, çocukların ergenlik dönemine kadar telefon kullanımının ertelenmesini savunurken, diğerleri kontrollü ve kısıtlı kullanımın erken yaşlarda başlatılabileceğini önermekte” diyor.
“TEKNOLOJİ SAYESİNDE EBEVEYNLİK YAPMAK KOLAYLAŞIYOR”
Hep zararları konuşuluyor. Hiç yararı yok mu bu tablet-telefon erişiminin? “Teknolojinin doğru kullanılmasıyla hayatı kolaylaştırdığı aşikar. Tabii ki çocukların tablete, telefona karşı ilgilerinin avantajları da var. Çocukların derslerine yardımcı olacak, hayatlarında düzen programları getirebilecekleri çeşitli aktiviteler yapabilecekleri telefon ve tablet programları mevcut” diyen Uzman Psikolog Taştekin, “Teknolojinin bilinçli ve sınırlandırılmış olarak kullanımı, yaşamı kolaylaştırmak, bilgiye ulaşabilmek, ilgi alanları yaratabilmek ve bilişsel anlamda gelişmeye olanak sağlayabilir” diyor.
“Aslında daha çok ebeveynlerin zorlandıkları durumlarda çocuklara, tableti- telefonu verdikleri veya televizyonu açtıklarını görüyoruz. Teknoloji sayesinde ebeveynlik yapmak daha kolay hale gelebiliyor” diyen Taştekin, “Ebeveynlerin aklına stresli bir günün ardından, yorgun tükenmiş hissettikleri duygudurum içerisindeyken, çaresiz ve ne yapacaklarını bilmedikleri zamanlarda, elektronik cihazların çocukları eğitmek için kontrolü sağlayabilmede akla gelmesi çok insani ve doğal bir yaklaşım. Fakat bu aletlere sıklıkla başvurulması halinde çocukları istemeden de olsa teknolojiye bağımlı hale getirmek mümkün olabiliyor. Bu durum ebeveynlerin çok daha zorlanmalarına ve bu durumdan kurtulabilmek için mücadele edecekleri bir kapı aralıyor. Teknoloji çağında yaşarken teknolojinin sunduklarını görmemek gerçekçi bir yaklaşım olmuyor. Fakat teknolojinin yarar sağlaması açısından bilinçli ve sınırlandırılmış kullanımı önemli” diyor.
ÇOCUKLAR ARTIK DAHA ULAŞILABİLİR
“Konu telefon olduğunda güvenlik çok göreceli bir kavram olmaya başlıyor” diyen Uzman Psikolog Dilara Yamanlar Büyükkoç, “Ebeveynlere ulaşılabilirlik anlamında evet güvenli olmasını sağlar; fakat tüm online tehlikelere de ulaşılabilir olmasına sebep olur. Muhakkak sınırlarını bizim belirlediğimiz bir çerçevede kullanıma izin vermek ve bu süreci iş birliği yaparak yürütmek gerekir” ifadesini kullanıyor.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Tuba Mutluer de “Telefon, acil durumlarda iletişim kurma ve gerektiğinde yardım çağırma imkanı sağlar. Çocuklar dışarıda karşılaşabilecekleri beklenmedik durumlarda aileleriyle veya yetişkinlerle iletişim kurarak güvenliklerini sağlayabilirler. Ayrıca telefon, çocukların aileleri veya yetişkinlerle bağlantıda kalmasını ve konumlarını paylaşmalarını sağlayabilir. Bu da ailelerin çocuklarının nerede olduklarını bilmelerini ve gerektiğinde onlara ulaşmalarını kolaylaştırabilir” diyerek telefona sahip olmanın avantajlarını sıralıyor.
Mutluer, “Telefon sahibi olmanın tek başına çocukların dışarıda güvenli olmalarını sağlayacağını söylemek doğru değildir” diyerek uyarıda bulunuyor ve şunları ekliyor:
“Çocukların dışarıda güvende olmalarını sağlamanın temel faktörleri arasında yetişkin denetimi, eğitim ve iletişim gibi unsurlar da önemlidir. Telefon sahibi olmak -bu faktörlerle birlikte değerlendirildiğinde- çocukların dışarıda daha güvenli hissetmelerine katkıda bulunabilir, ancak tek başına yeterli değildir.”