İlişkilerde 'birlikte ama yalnız' trendi
İlişkilerde 'birlikte ama yalnız' dünyasında, eşinizle ev arkadaşlığı yapmak zorunda kalmadan sadece aşkınızı yaşıyorsunuz. Nasıl ama?
Bulaşıkları veya çamaşırları makineye yerleştirme, banyoyu temizleme sırasının gelmesiyle ilgili sevdiğiniz insanla asla kavga etmeyeceğiniz bir dünya hayal edin.
Uyanmanız gereken saatten bir saat önce onun çalar saatiyle uyanmanıza gerek yok.
Horlamalarına rağmen uyumanın bir yolunu bulmak zorunda değilsiniz.
İlişkilerde ‘birlikte ama yalnız’ dünyasında, eşinizle ev arkadaşlığı yapmak zorunda kalmadan sadece aşkınızı yaşıyorsunuz. Nasıl ama?
Geçen yıl tanıştığım, her ikisi de ikinci evliliğini yapan bir çiftin ayrı ayrı evlerde kalmaya devam edip zaman zaman aynı evde bir araya geldiklerini öğrendiğimde şaşırsam da biraz düşününce, bunun sevgiyi ne kadar diri tutabilecek bir tercih olduğunu fark edip onlara hak vermiştim. Meğer yalnız değillermiş. Dünyada yükselen bir trend bu: Birliktesiniz ama ayrı evlerde tek başınızasınız…
‘İlişkide ayrı yaşama’ trendi, çiftlerin kendi rızalarıyla birbirlerinden ayrı yaşadığı bir ilişki dinamiğini tarif ediyor. Bu tarif çoğumuz için yeni olabilir ama bu ilişki şekli son yıllarda daha fazla duyulur oldu. Bazıları bunun, ilişkilerinin iyi gitmesinin sırrı olduğunu söylüyor.
Yönetmen ve yazar Sharon Hyman da bu fikre katılanlardan. Sosyal medyada ‘Apartners’ (Ayrı Yaşayanlar) adlı bir topluluğu yöneten Hyman, ‘The Apartners: Living Happily Ever Apart’ adlı belgeselin yönetmenliğini de üstleniyor.
Ona göre birlikteliklerde ayrı yaşamak, çiftlerde her iki taraf için de en iyisi. "Çok sağlam, kararlı bir ilişkim var ve aynı zamanda kendi başıma kalabilecek zamanım var" diyor.
Elbette bu ilişki tarzı herkese uygun değil. ‘Birlikte ama yalnız’ olmayı tercih edenler için yararı net: Kişisel alanı ve bağımsızlığı korurken güçlü bir bağ sürdürme yeteneği kazandırması.
Amerikalı ilişki terapisti Nicole Moore, ayrı evlerde yaşama ilişkisinin, çiftlerin "birlik olarak işlev gördüğü ve hareket ettiği, ancak her gece aynı evde, aynı yatakta uyumadıkları" bir düzenleme olduğunu söylüyor. Bu ilişki biçimini seçenler, sıklıkla partnerleriyle yakınlık kurmanın başka yollarını bulmak zorunda kalıyorlar.
Hem düşünsenize, birlikte daha fazla zaman geçirmeye ihtiyacınız olduğunda, bu mümkün. Birlikte daha az zaman geçirmeye ihtiyacınız olduğunda, bu da mümkün.
İlişki terapisti Moore’a göre ‘birlikte ama yalnız’ ilişkisinin en belirgin faydası, bireylere sağladığı bağımsızlık. Moore, "Uzun süredir birlikte yaşayan birçok çift birbirine karışıyor ve birey olarak kim olduklarına dair tüm algılarını kaybetmeye başlıyorlar. Fakat birlikte ama ayrı yaşamak, çiftlerin kendilerini veya farklı kişiliklerini kaybetmemelerine yardımcı olabilir” diyor.
66 yaşındaki müzisyen Mike Webber de yeni ilişki trendini hayatında uygulayanlardan. Eşinin alanına müdahale etmeden tutkularını takip etmesine olanak vermesini seviyor. Eşi film ve dizi seyretmeyi seviyor, o ise daha çok evde müzikle ilgileniyor, plaklar topluyor.
"Bireysel tercihlerimize göre uyarlayabileceğimiz kendi yerlerimize sahip olmayı seviyoruz" diyen Webber, bunun 22 yıllık ilişkisini hala yeni gibi hissetmesine yardımcı olduğunu belirtiyor ve ekliyor: Partnerinizi görme beklentisi her zaman her şeyi taze tutuyor.
Yeni dönem ilişki biçiminin bir başka yararı, önceki ilişkilerden çocukları olanlara kolaylık sağlaması. Ebeveynler için daha az lojistik manevra anlamına geliyor. Çocukları, yeni eşle aynı çatı altına sokmaya ve onların düzeninde köklü bir değişikliğe gitmeye gerek kalmıyor.
İMKANSIZ MI?
Tüm bu faydalar iyi güzel ama bu ilişki biçimi ne kadar uygulanabilir? Pek çok bekar, ailesiyle yaşadığı evden çıkıp eşiyle yaşadığı eve geçiyor. ‘Birlikte ama yalnız’ ilişki biçimi için her iki tarafın da birbirlerini tanımadan önce kendilerine ait ayrı evlerde yaşıyor olmaları gerekiyor ki, ilişkiye başladıklarında ya da evlendiklerinde kendi evlerinde yaşamaya devam etsinler.
İşin maddi boyutu da önemli. Çoğunluk, iki kira ve iki eve yapılan harcamalar nedeniyle yeni dönem ilişki şeklinin pahalıya mal olacağını düşünüyor. Ama bu ilişki biçimini savunanlar, aynı fikirde değil.
Birlikte yaşamak için büyük bir ev seçmek yerine kendileri için küçük evler seçtiklerini söyleyerek, yüksek maliyetten kurtulduklarını söylüyorlar.
Her ikisi de ailevi yükümlülükleri olan ve dikkat gerektiren işlere sahip kişiler için de ‘birlikte ama yalnız’ ilişkisi sürdürmek, birbirlerini istedikleri sıklıkta görmeyi zorlaştıracağı için tercih edilebilir değil.
SİZE NE KADAR UYGUN?
İlişki terapisti Nicole Moore, eşinizle her şeyin yolunda gitmesine rağmen kendinizi ev işleri gibi konularda tartışırken buluyorsanız, ‘birlikte ama ayrı yaşama’ ilişkisinden faydalanabileceğinizi söylüyor. "Uyku tercihleri, programları veya yaşam alışkanlıkları çok farklı olan çiftler bu ilişki biçiminden en fazla fayda sağlayacak olanlardır" diyor.
Günün sonunda ‘birlikte ama ayrı yaşama’ ilişkisi, toplumun geleneksel olarak yapmanızı söylediği şeylerin ötesinde düşünmenize izin verirseniz işinize yarayabilecek bir tercih.
"İnsanların seçeneklerin var olduğunu bilmesini istiyorum" diyen yönetmen Sharon Hyman, "Ailelerin size söylediklerini, kültürün size söylediklerini unutun. Siz ve partneriniz için gerçekten neyin işe yaradığına bakmaya başlayın. Eğer birlikte yaşamaksa sorun yok. Ama eğer birlikte yaşamak değilse bunda da sorun yok” diyor.
Hyman’ın, “Birlikte yaşamıyor olmanız, hayatı birlikte yaşamadığınız anlamına gelmiyor. Fiziksel alanı paylaşmamanız, duygusal ve ruhsal alanı paylaşmadığınız anlamına gelmiyor” sözü kulağa hoş geliyor doğrusu.
Ama yine de küçük çaplı anket çalışmam, didişen ev arkadaşları olarak sürdürülen evliliklerin hala gözde olduğunu gösteriyor. Çoğunluk, "Birlikte, daima birlikte!" diyor.