Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Değer Felsefesi Nedir?

        Hangi şeylerin, özelliklerin, durumların iyi veya arzu edilir olduğunu konu edinen felsefi görüşleri ve tartışmaları içeren bir inceleme alanıdır. Değerler insanları, eylemleri, şeyleri, durumları veya olguları, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, çekici-itici gibi kavramlar aracılığıyla oluşturulan tavırlarla ilişkilidir. Dürüstlüğün ahlaki değerinden, demokrasinin politik değerinden, bir tablonun estetik değerinden, paranın ekonomik değerinden, bilginin doğruluk değerinden, bir argümanın mantıksal değerinden söz edildiğinde, bir tür iyiliğe veya doğruluğa işaret edilir. Anlaşılabileceği gibi değerler meselesi sadece ahlak alanında gerçekleşen felsefi tartışmaların konusu değildir. Estetik, politika felsefesi, din felsefesi ve epistemoloji başta olmak üzere ekonomi, bilim ve mantık çalışmaları alanlarında da değerler meselesi önemli tartışmalara kaynaklık eder.

        Değerlere dair geleneksel bir tartışma alanını değerlerin öznelliği-nesnelliği tartışması oluşturur. Değerlerin olumsal koşullar, yani zamansal ve bağlamsal koşullarla birlikte öznenin içinde bulunduğu biyolojik, psikolojik, kültürel, sosyal koşullar tarafından belirlendiğine vurgu yapan öznelci veya göreli (relative) değer anlayışı, Antik dönemde Sofistlere kadar geri gider ve günümüzde J. L. Mackie gibi bazı teorisyenler tarafından da savunulur. Öte yandan, Platon'dan günümüz doğal haklar teorisyeni John Finnis'e ve Aristoteles'e referansla göreli veya değişken olmayan (non-relative) erdemlerden (iyilerden) söz eden Martha Nussbaum'a kadar kimi filozoflar, bazı değerlerin bütün insan ilişkilerinde nesnel bir geçerliliğe sahip olduğunu ileri sürerler.

        Değerlere dair önemli bir ayrım, içsel veya asli değer (intrinsic value) ile araçsal veya arızi değer (instrumental value) arasındaki ayrımdır. Bu ayrım aynı zamanda amaçsal değerler ile araçsal değerler arasındaki ayrıma işaret eder. Bir şey -veya bir özellik veya bir durum veya bir varlık- kendisi bakımından veya kendisi için istendiğinde veya önemsendiğinde, bu şey içsel değere sahiptir. Bir şey başka bir şeyi elde etmek için istendiğinde ise bu şey, araçsal değere sahiptir. Farklı tartışma bağlamlarında içsel değeri belirleyen ölçütler farklılaşabilmektedir. Epikuros'tan John Stuart Mill'e kadar, kendisi bakımından iyi olarak haz, kendisi bakımından kötü olarak da acı gösterilmiştir. Mill, bir şeyin ya bizzat hazzı (mutluluğu) içinde barındırdığı için ya hazzı elde etmenin aracı olduğu için ya da acıyı (mutsuzluğu) hafifletmenin veya ortadan kaldırmanın aracı olduğu için arzu edilmeye değer olduğunu söyler. Immanuel Kant ise mutluluğun koşullu -araçsal- iyi olduğunu, içsel değere sahip tek varlığın koşulsuz tek iyi olan iyiyi istemeyi üreten insan olduğunu ileri sürer. Ona göre şeylerin değerini belirlemesi anlamında insan, doğanın değer boyutu olduğundan paha biçilemez bir varlık olarak kendinde amaçtır -değerdir-. Diğer bütün varlıklar, kendinde amaç olan insanla ilişkilerinde araçsal değere sahiptirler.

        Öte yandan bazı filozoflar, hem öznenin yaşadığı bir durum olarak hazzın veya mutluluğun hem de sadece insan öznesinin tek içsel değer olmadığını ileri sürerler. Birinci olarak, Platon ve Aristoteles gibi birçok filozof, haz veya mutluluğun yanı sıra başka bazı iyilerin de içsel değere sahip olduğunu ileri sürer. Sanatsal deneyimleri mümkün kılan bazı yeteneklerin, dürüstlük gibi bazı karakter özelliklerinin, arkadaşlık gibi bazı ilişkilerin, bilgi gibi şeyleri anlama çabasının, bizi mutlu edip etmemelerinden bağımsız, kendinde iyi oldukları ileri sürülür. Nitekim G. E. Moore, dört içsel iyiden söz eder: Haz, arkadaşlık, estetik deneyim ve bilgi. William Frankena ise içsel değer listesini çok daha geniş tutar. Ona göre yaşam, bilinç, sağlık, haz, mutluluk, hakikat, bilgi, estetik deneyim, ahlak erdemleri, sevgi, hakkaniyet, kişinin kendi yaşamındaki uyum, kendini ifade etme, özgürlük, barış, iyi şöhret, onur gibi değerler kendinde iyidir. İkinci olarak, geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan ve günümüzde yaygınlaşan hayvan ve ekoloji etiği tartışmalarında, içsel değere sahip varlığın sadece insan öznesi olmadığı ileri sürülür. Bu görüşlerde, insanı bütün değerlerin merkezine koyan (antroposantrizm) ve onu tek içsel değer olarak gören yaklaşımların bir tür insan şovenizmi olduğu ileri sürülür. Bir hayvan hakları savunucusu olan Tom Regan, bir yaşamı yaşantılaması anlamında bir yaşamın öznesi olan bazı hayvanların da içsel değere sahip olduğunu belirtir. Derin ekoloji felsefesinin temsilcilerinden Arne Naess ise dünyada insan dışındaki yaşam biçimlerinin zenginliğinin ve türlerinin insanlara sağladığı faydalardan bağımsız içsel değerlerinin olduğunu, insanların yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak dışında bu zenginliği azaltmaya haklarının olmadığını ileri sürer.

        YAZAR

        Erol Kuyurtar

        KAYNAK

        • Doyle, Peter R. Value-based Marketing: Marketing Strategies for Corporate Growth and Shareholder Value. England: John Wiley & Sons, 2000.
        • Erdoğan, Bayram Zafer, vd. "Değer Yaratım ve Paylaşım Süreci Olarak Pazarlama." Bilim Olarak Pazarlama içinde. Yay. Haz. B. Z. Erdoğan. İstanbul: Beta, 2018.
        • Grönroos, Christian. "The relationship marketing process: Communication, interaction, dialogue, value." The Journal of Business & Industrial Marketing 19, Sayı: 2 (2004): 99-113.
        • Gummesson, Evert. "Return on Relationships (ROR): The Value of Relationship Marketing and CRM in business-to-business Contexts." The Journal of Business & Industrial Marketing 19, Sayı: 2 (2004): 136-148.
        • Khalifa, A. Salem. "Customer value: a review of recent literature and an integrative configuration." Management Decision 42, 5/6 (2004): 645-666.
        • Külter, Banu ve Kartal Demirgüneş. "Değer temelli pazarlama (Finansal boyut ve müşteri boyutu)." Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi 20, 2 (2006): 327-342.
        • Levy, Sidney J. "Symbols for Sale." Harvard Business Review (Temmuz-Ağustos 1959) :117-124.