Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Melamilik Nedir?

        Horasan bölgesinde 9. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan ve insanın öncelikle kendisine dönük bir dindarlık eleştirisini ifade eden hareketin genel adıdır. Kelimenin kökeni olan "melamet", kınamak, ayıplamak ve serzenişte bulunmak anlamlarına gelir. Tasavvuf ıstılahındaki yaygın tarifi ise "Yaptığı iyilikleri (gösterişten kaçınmak için) gizlemek, kusurları ise (nefsiyle mücadele etmek için) açığa vurmak"tır. Burada amaç, kişinin riyadan, gösterişten ve yapmacıklıktan sakınmak amacıyla ibadetlerinde gizliliğe itibar etmek ve insanların nazarında şöhret sahibi olmaktan uzak durmak için kusurlarını örtmeye çalışmamaktır. Bu hareket aynı zamanda kurucusu olarak kabul edilen Hamdun Kassar'a (ö.884) nisbetle Kassarilik olarak da adlandırılır. Hamdun, melameti, "Halk için süslenmeyi terketmek ve Allah yolunda kınayanın kınamasına aldırmamaktır" şeklinde tanımlamıştır. 

        Tasavvuf tarihinde melami tavır bir tarikat olmaktan çok, tarikatlar üstü ve hatta hemen her tarikata tesir etmiş bir anlayıştır. Bu tavrın ortaya çıkışında ve gelişmesinde, seçilen kavramın manasından da anlaşılabileceği üzere, insanın manevi hallerini topluma yansıtan eylemlerden kaçınma konusunda gösterdikleri titizlik öne çıkar. Bu bakımdan melamilik, ortaya çıktığı ilk yüzyıllardan itibaren tasavvuf kültüründe kılık-kıyafet, tekke, zikir merasimleri gibi şekli unsurların, tasavvufun özünü kaybettirdiği gerekçesiyle yine tasavvufun içinde gelişen ve eleştirel tarafı ağır basan bir akım olarak tanımlanabilir.

        Melamiliğin tarikatlar üstü yapısına rağmen zamanla bir tarikat hüviyetine büründüğü de görülmektedir. Tarihi gelişimi itibarıyla bu hareketin genel olarak üç ana dönemde ele alındığını görmekteyiz:

        1. İlk Devre Melamiliği: Hareketin Horasan'da Hamdun Kassar'la ortaya çıktığı dönemi ifade eder. Bu bakımdan "Melamiyye-i Kassariyye" olarak da adlandırılır. Gösterişsiz ve sade zühd temelli bir özellik taşımaktadır.

        2. Orta Devre Melamiliği: 15. yüzyılda, Bayramiyye Tarikatı'nın kurucusu olan Hacı Bayram Veli'nin (ö. 1430) halifelerinden Ömer Sikkini'ye (ö. 1475) nisbet edilen tarikattır. Bu nedenle "Melamiyye-i Bayramiyye" olarak da adlandırılır. Bu dönemde Melamilik hiyerarşik bir yapılanmaya giderek daha çok esnaf tabaka arasında yaygınlaşmış ve tarikatlaşma sürecine girmiştir. Tasavvufi fikirlerin olabildiğince serbest ve coşkulu bir eda ile yorumlandığı melami tavır, her türlü kurumsallaşmaya karşı bir tutum benimseyen sade bir zühd anlayışından vahdet ve cezbe ağırlıklı bir yapıya bürünerek bir tarikat hüviyeti kazanmıştır.

        3. Son Devre Melamiliği: Günümüz Melamiliğinin başladığı devre olup, "Noktacı Hoca" veya "Seyyid Hoca" olarak bilinen Muhammed Nûru'l-Arabi'ye (ö. 1887) nisbet edilmiş ve "Melamiyye-i Nûriyye" olarak da adlandırılmıştır. Bu hareket Osmanlı'nın son yüzyılında daha çok aydın tabaka arasında taraftar bulmuştur. Haririzade Mehmed Kemaleddin Efendi (ö. 1882), Bursalı Mehmet Tahir (ö. 1925), Babanzade Ahmed Naim (ö. 1934), Ahmet Avni Konuk (ö. 1938), İsmail Saib Sencer (ö. 1940), Abdülaziz Mecdi Tolun (ö. 1941) ve İsmail Fenni Ertuğrul (ö. 1946) bu isimlerden sadece birkaçıdır. 

        Melamilik Horasan'dan Anadolu'ya gerçekleşen göçler neticesinde Anadolu din ve tasavvuf tarihinin önemli bir parçası olmuştur. Yesevilik, Kübrevilik, Kadirilik, Mevlevilik, Bektaşilik, Bayramilik, Halvetilik, Nakşibendilik ve diğer tarikatlar aracılığıyla da Osmanlı Devleti'nin neredeyse bütün hakimiyet alanı içerisinde dini-tasavvufi yapının şekillenmesinde bu anlayışın izlerini görmek mümkündür. Bu tesirin genişliğinde Melamiliğin temel tezlerinin ilkesel olarak her tarikat ve dini hareketin bigane kalamayacağı hususlar olmasıdır. Bu ilkelerden birkaçı, "zahirde ibadetleri bir gösteriş vesilesi yapmamak, hakları sahiplerine vermek, insanların ayıplarını bırakıp sadece kendi fiil ve yanlışları ile meşgul olmak, kendisine eziyet edenlere yumuşak davranmak, manevi yönüne dair sırları ifşa etmemek, nefsiyle her ortamda mücadele etmek, dindarlığını açığa vuran meclislerden sakınmak, toplumda kendisini ayırt edici bir kıyafet giymemek, ilmiyle ve ibadetiyle şöhret kazanmaktan uzak durmak, ihtiyacını sadece Allah'a arz etmek" şeklinde sıralanabilir. 

        Sonuç olarak söylemek gerekirse, Melamilik dini hayatı daha içten yaşama arzusuyla insanın nefsiyle ve riya ile mücadele esaslarına dayalı olarak Horasan'da ortaya çıkmış bir hareket olup, bu coğrafyadan özellikle Anadolu ve Balkanlar'a yayılarak tasavvuf düşüncesinde önemli ölçüde tesir icra etmiş, gerek kendine özgü yolu ile gerekse diğer tarikatlar vasıtasıyla dini-tasavvufi kültürümüzün ana unsurlarından biri olmuştur.

        YAZAR

        Ali Bolat