Sosyal Öğrenme Ve Model Alma nedir?
Yeni davranışların başkalarını gözleme ve taklit etme yoluyla kazanıldığını ileri süren bir sosyal davranış öğrenme kuramıdır. Bu kuram, öğrenmenin sosyal ortamlarda gerçekleşen bilişsel bir süreç olduğunu önermektedir. Başka bir ifadeyle öğrenme, doğrudan bir yaşantı olmasa bile gözlem veya taklit yoluyla kazanılabilmektedir.
Davranışın gözlemlenmesine ek olarak, öğrenme aynı zamanda dolaylı pekiştirme yoluyla da gerçekleşir. Bir kişinin yaptığı eylemden dolayı onun ödüllendirildiğini gözlememiz durumunda o davranışı biz de doğrudan yaşantımız olmamasına rağmen öğreniriz. Belirli bir davranışın düzenli olarak ödüllendirildiğini gözlediğimizde, büyük olasılıkla bu davranış bizde de devam edecektir; tersine, eğer belirli bir davranış sürekli cezalandırılırsa büyük olasılıkla o davranış bizde de kaybolacaktır.
Kuramın tarihsel gelişimine katkıda bulunan önemli öncül çalışmalar bulunmaktadır. Skinner 1940'larda sözel öğrenme üzerine yaptığı çalışmalarda sözel öğrenmede taklit etme gibi içsel bir süreci tamamen reddetmiş ve dil öğrenmenin pekiştirme yoluyla kazanıldığını savunmuştur. Sosyal öğrenme kuramının kurucusu olan Bandura, kişiliklerin öğrenilen alışkanlıklar sonucunda oluştuğunu ve içsel kontrolün olduğunu savunan kişilik kuramcılarından ve Hull'un güdü kuramından etkilenmiştir. Chomsky 1950'lerde dil konusunda Skinner'in öğrenme kuramlarını eleştirmiş ve sadece uyaran-tepki bağına bağlı açıklamanın dil edinim sürecini açıklamadığını, çocukların dili anlamak ve ifade etmek için biyolojik-bilişsel bir dil mekanizmasına sahip olduğunu ileri sürmüştür. Tüm bu gelişmeler bağlamında Bandura, "Bobo bebek deneyleri" olarak adlandırılan sosyal gözlem yoluyla yeni davranışların hızlı bir şekilde edinilmesi üzerine çalışmalar yapmıştır.
Sosyal öğrenme kuramı, çok çeşitli öğrenme deneyimlerini açıklayabilecek kapsamlı bir model sağlamak için davranışsal ve bilişsel öğrenme kuramlarını birleştirmiştir. Sosyal öğrenme kuramının ilkeleri şunlardır: 1) Öğrenme yalnızca davranışsal bir süreç değil, daha çok sosyal ortamlarda gerçekleşen bilişsel bir süreçtir. 2) Öğrenme bir davranışı veya sonuçlarını (dolaylı pekiştirme) gözlemleyerek gerçekleşebilir. 3) Öğrenme gözlemi, bu gözlemlerden bilgi çıkarmayı ve davranışın nasıl yapılacağı hakkında karar vermeyi (gözlemsel öğrenme veya model almayı) içermektedir. Böylece öğrenme, kişide doğrudan bir davranış değişikliği olmadan da ortaya çıkabilir. 4) Pekiştirme öğrenmede rol oynar ancak öğrenmeyi tamamen açıklamaz. 5) Öğrenen kişi edilgen bir durumda değildir, aksine aktiftir.
Sosyal öğrenme kuramı, modelleme kavramına dayanmaktadır. Albert Bandura (ö. 2021), üç tip modelin öğrenmede rol oynadığını belirtmiştir. Bunlar; 1. davranışı gösteren canlı modeller, 2. davranışı açıklayan sözlü yönergeler, 3. sinema, televizyon, internet, edebiyat ve radyo gibi medyada yer alan sembolik modellerdir (gerçek veya kurgusal modeller). Bu modellere ek olarak sosyal öğrenme bilişsel ve davranışsal süreçlerden etkilenmektedir. Sosyal öğrenmede ilk süreç "dikkat etme" sürecidir. Öğrenmek için bireyin modele dikkat etmesi gerekmektedir. Dikkat, gözlemcinin (örn. algılama, bilişsel yetenekler, uyarılma ve geçmiş performans) ve davranış veya olayın özelliklerinden (örn. belirgin, yenilik, hareketli, popüler olması vb.) etkilenir. Modellerin saygın olması veya toplumda beğenilen özelliklerinin olması dikkat etmeyi artırmaktadır. İkinci süreç "bellekte tutma"dır. Gözlemlenen bir davranışı yeniden üretebilmek için gözlemciler davranışın özelliklerini hatırlayabilmelidir. Yine, bu süreç gözlemcinin (örn. bilişsel yetenekler, bilişsel alıştırma) ve olayın özelliklerinden (örn. karmaşıklık) etkilenir. Bandura'ya göre bellekte tutmanın altında yatan süreçler, görsel ve sözel kodlama veya bunların karması olan kodlamalardır. Üçüncü süreç, "duyusal-bilişsel-motor performans gösterme"dir. Bu aşama, modele dikkat edilmesi ve onun bellekte tutulmasından sonra davranışa dönüştürülmesi sürecidir. Bu durum için bireyin duyusal, bilişsel ve motor becerilerinin veya yeterliliğinin olması gereklidir. Davranışa dönüştürmede sosyal çevreden alınan geri bildirimler önemlidir. Son süreç ise "güdülenme"dir. Modelden öğrenilen davranışın gelecekte sürdürülmesi bireyin güdülenmesine ve beklentilerine bağlıdır. Bireyin sosyal çevresi tarafından desteklenmesi bu motivasyonun ortaya çıkmasında önem taşımaktadır.
Sinirbilim alanında yapılan çalışmalar, beyindeki ayna nöronların davranışları model almada etkin rol oynadığına işaret etmektedir. Sosyal öğrenme kuramı adli psikolojide sapkın veya suçlu davranışlar gösteren bireylerin davranışlarını anlamada yardımcı olmaktadır. Bu davranışları bireyler sosyal ortamlarda sosyal öğrenme yoluyla kazanmaktadır. Bu kuram, gelişim psikolojisinde cinsiyet rollerinin kazanılması ve ahlak gelişiminin açıklanmasında temel bir kuramdır. Bu kuramın; yönetimle ilgili davranışları, medyada şiddet içerikli filmlerin saldırganlık üzerindeki etkisini, okulda öğrenci davranışlarını, kaygı bozukluklarını anlama ve tedavi etmede çok önemli doğurguları bulunmaktadır.
YAZAR
Hamit Coşkun