Türkiye İdlib'de kararlı: Rejim ordusu ablukayı kaldırmazsa sert vurulacak
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), İdlib'de Esad'a bağlı rejim güçlerinin Türk askerine saldırılarının ardından, anında karşılık verdi. Rejim güçleri ağır kayıplar verirken, İdlib'e son yılların en büyük askeri yığınaklarından birini yapan TSK, dün de askeri sevkiyata devam etti. Türkiye Esad'ı püskürtmekte kararlılığını gösteriyor. Bu konuda tek engel hava sahası olsa da, rejim ordusu ablukayı kaldırmazsa sert vurulacak. Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir yazdı...
Türk Silahlı Kuvvetleri, Rejim güçlerinin saldırısının ardından İdlib'e son yılların en büyük askeri yığınaklarından birini yaptı. Askeri sevkiyat dün de devam ederken, Esad güçleri, 12 gözlem noktasının bulunduğu sahadaki ablukasını kaldırıp geri çekilmezse sert şekilde vurulacak. Askeri planlamaların önündeki en büyük engel, Rusya'nın, TSK'nın İdlib hava sahasını kullanmasına sıcak yaklaşmaması. Hava sahası kullanımı, Rejim güçlerine yönelik püskürtme harekâtında bir dezavantaj oluşturuyor ancak Türkiye'nin kararlılığı karşısında Rusya'nın Esad'a, "çekil" baskısı yapabileceği düşünülüyor. Türkiye, askeri denklemi değiştirmeden İdlib sahasından kuvvet çekmeyecek; diplomatik mekanizmaya yönelmeyecek. Esad ordusu, saldırılarına ve ilerlemeye devam ederse, hava sahası açık ya da kapalı sert şekilde vurulacak.
Dün, Rus basınında rejim ordusunun, 8 Mehmetçiği şehit ettiği saldırıya ilişkin bazı haberler yer aldı. İdlib'de son yılların en büyük askeri yığınaklarından birinin yaşandığı belirtilerek, Rusya'nın sadece Suriye hava sahasını kontrol etmekle kalmayıp, en küçük bir tehdit halinde İsrail askeri uçaklarını, helikopterlerini ve insansız hava araçlarını vurma hakkı aldığı ifade edildi.
Rusya'nın Suriye'de görev yapan hava savunma sisteminden sorumlu generalinin, acil bir durumda üstlerine sormadan doğrudan, "vur" yetkisi kullanabileceği vurgulanan haberlerde, Putin'in yayımladığı emirle, Hmeymim üssüne yaklaşan her uçağın vurulacağı anlatıldı. Suriye ordusu ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki gerilime, Esad'ın topçu saldırılarına yer verilen haberlerde, Rus Su-35 uçaklarının, 3 Şubat'ta TSK'nın, Esad'ın saldırıları üzerine başlattığı harekatta, hava sahasına girmeye çalışan Türk F-16'larına radar kilidi attıkları anlatıldı. Türkiye'nin ısrarına rağmen Rusya'nın hava sahasını Türk jetlerine açmadığı ifade edildi. Yine bazı Rus haber ajanslarında İsrail'e ait bir F-35 savaş uçağının, Suriye hava sahasını ihlal ettiği, bunun üzerine bir Rus S-200 uçaksavar füzesiyle vurulduğu, uçağın hasar aldığı bilgisine yer verildi. İsrail ise F-35'in bir kuşa çarparak hasar aldığını açıkladı.
RUS SAVUNMA SİSTEMİ KRAUKA
Daha önce yaşanmış buna benzer hikayeler de anlatılıyor ve Rus medyasında şu anda, Suriye'deki hava savunma sisteminin etkinliği üzerine methiyeler düzülüyor. Rus elektronik savaş sistemi olan "Kraukha"nın en pahalı Amerikan savaş uçaklarına karşı etkinliğinden söz ediliyor.
ABD ordusu tarafından yayınlanan raporlara atıfla; Suriye'de konuşlandırılan Rus elektronik savaş sistemlerinin, en pahalı iki Amerikan avcı uçağı olan F-35 ve F-22'ye ciddi hasarlar verdiği ifade ediliyor. Rusya'nın hava savunma sistemi radarlarının, Amerikan uçakları tarafından tespit edilemediği de iddia edildi. Ruslar, gerçek GPS'lerden 500 kat daha güçlü sahte GPS sinyalleri gönderen sistemler kullanıp, düşman radarlarının yanıltıldığından söz ediyor.
HAVADA ÇETİN MÜCADELE
Tüm bu sürece baktığımızda henüz aktive edilmese de Rusya'dan alınan S-400'ler, ABD'nin Türkiye'ye satmaktan vazgeçtiği F-35'ler, İdlib'de hava sahasının Türkiye'ye açılması, yine Suriye'nin doğusunda ABD'nin kontrol ettiği bölgelerde hava sahasının Türkiye'ye kapalı olması, güvenli bölge projesinin havadan kontrolü, Doğu Akdeniz'deki mücadele, İHA-SİHA teknolojileri... Bütün bunlar karada olduğu kadar havada da çetin bir mücadele olduğunu gösteriyor.
TÜRKİYE, ESAD'I PÜSKÜRTMEKTE KARARLI
İdlib'de 13 askerimizi şehit eden Esad ordusunun saldırılarına ve kuşatmasına karşı, artık savunmada kalınmayacağı aşikar. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün grup toplantısında atılacak adımları açıklayacak. Türkiye'nin hareket tarzını ve yaklaşımını, sahadaki cari gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz:
"Soçi mutabakatı ile İdlib bölgesinde ateşkes gözlem sorumluluğu alan TSK için 12 gözlem noktası, büyük önem taşıyor. TSK'nın Hama kırsalı ile İdlib bölgesinde Ekim 2018'den başlayarak aşama aşama oluşturduğu gözlem noktalarından 11'i halihazırda Rejim ordusu tarafından kuşatılmış görünüyor. Bir hafta arayla Esad'ın saldırıları sonucu 13 Mehmetçik şehit düştü. M-5 otoyolunu cihatçı gruplardan/muhaliflerden temizleyen Esad, Halep-Şam otoyolunun tamamını kontrol etmeye başladı. Esad Lazkiye-Şam bağlantısını sağlayan M-4'ü hedef olarak belirledi.
Görünen o ki; hem Rusya'nın, hem de Rejim ve İran'ın hedefi, Türkiye'nin bölgeden çıkarılması... Rusya, ABD'nin yedekte tutulması ve koz olarak kullanılması gerekçesiyle Türkiye'ye güvenmiyor ve Esad'ın İdlib'deki ilerleyişini destekliyor."
RUSYA KOORDİNE EDİYOR
Halihazırda İdlib'deki üslerimiz kuşatılmış; Esad, İdlib'e doğru hızla ilerlemektedir. Türkiye, Rusya ile toplantı halinde iken; rejim, gözlem noktalarımıza saldırdı. TSK, Esad'a anında obüslerle karşılık vermesine ve çok sayıda rejim askeri vurulmasına rağmen, sahada çatışma ve taktik üstünlüğü Esad ve Rusya lehine görünüyor. Rejim unsurları arasında İran/Hizbullah, İran/Kudüs Tugayları, Rus Wagner bulunuyor. Ayrıca rejim güçlerini ve saha yayılımını, YPG ile rejim koordinasyonunu Rus generaller sağlıyor. Rusya'nın Suriye sahasındaki güçlerine komuta eden isim ise Yuri Borenkov adlı generaldir. Esad ilerlerken, Rusya ağır bombardıman yaparak desteklemektedir.
MEHMETÇİK ÜZERİNDEKİ BASKI KALDIRILACAK
TSK'nın İdlib'deki aktivasyonu ve tahkimatı 2 tugayın üzerindedir. Rusya hava sahasını Türkiye'ye açma konusunda direnmekte, Türkiye'nin, "ben kontrol edeyim" talebine olumsuz yanıt vermektedir. Bu konuda teknik görüşmeler olumsuz sonuçlanmış, Erdoğan-Putin arasındaki görüşmede gündeme gelecektir.
TSK'nın sahada hareket etme, taktik amacı ve işlevi ise bu aşamada net değildir. Mehmetçik hangi şartta, kime, nasıl tepki verecek; bunu siyasi otoritenin direktifleri belirleyecek. Sahada ilerleyen rejim güçleri ile TSK üsleri iç içe geçtiğinden yakın emniyet ve topçu atışları nedeniyle uzak emniyet tam manasıyla temin edilememiştir. Bu nedenle, rejim güçleri süratle üs noktalarımızdan uzaklaştırılmalı, püskürtülmeli ve güçlerimiz üzerindeki baskı rahatlatılmalıdır.
Suriye Ulusal Güvenlik Başkanı Ali Memluk ile MİT Başkanı Hakan Fidan arasında Moskova'da yapılan görüşmelerde ele alınan konuların sahaya yansıtılamadığı açık şekilde görülüyor.
ABD VEYA NATO'NUN DEVREYE GİRMESİ
ABD veya NATO'nun tutumu da bu meselede çok önemli. ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey bugün Türkiye'de olacak. Herhangi bir talep olmamasına rağmen ABD meseleye müdahil oldu ve Dışişleri Bakanı Pompeo, "Türkiye'nin yanındayız. Türkiye'ye desteğe hazırız" açıklaması yaptı. ABD adeta fırsattan istifade etmek istiyor. Ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında söylediği gibi, "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur." Özellikle Suriye coğrafyasında ABD'den destek alınacaksa çok iyi düşünülmesi gerekmektedir. Türkiye, karşısında bir anda YPG/PKK ile işbirliği dayatmasını bulabilir. Pompeo, "İdlib'de düzenlenen saldırıda asker ailelerine başsağlığı diliyorum. Esad rejimi ve Rusya'nın devam eden saldırıları durmalıdır. James Jeffrey'i, bu istikrarsızlaştırıcı saldırıya tepki adımlarını koordine etmek için Ankara'ya gönderdim. NATO müttefiklerimizin yanındayız" demişti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Brüksel'de NATO toplantısına katılacak. Türkiye, NATO'dan bir talepte bulunacak mı? Henüz net değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklayacağı konulardan biri de bu olabilir.
KOORDİNATÖR ATANMALI
Maalesef İdlib krizinde yapılan farklı açıklamalar, yeknesak bir görüntü vermemektedir ve bana sorarsanız Türkiye'nin elini zayıflatmaktadır. Sahada askerimiz varken yapılan açıklamalar Türkiye'nin gerçek pozisyonunu yansıtmamaktadır. Kamuoyunu bilgilendirme görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan yapmaktadır ancak İdlib'deki sıcak gelişmelerle ilgili bir kriz koordinasyon merkezi kurulup başına da sorumlu bir isim atanması yerinde olacaktır. Askeri-diplomatik-siyasi koordinasyon gerekliliğinin yanı sıra, bu işin medya ayağının da iyi yönetilmesi ve koordine edilmesi oldukça önemlidir.
İDLİB'DE ÜZERİMİZE BİNEN YÜK
ABD/CENTCOM'un Fırat'ın doğusuna Esad'ı sokmamasının ve PKK/YPG ile birlikte buradaki hakimiyetinin Rusya, İran ve Esad'ı, Suriye'nin batısında agresif hale getirdiği ve bütün yükü Türkiye'nin sırtına yüklediğini söylemek yanlış olmaz. Esad, Halep-Şam yolu güzergahındaki şehirlerde petrol, doğalgaz, buğday, un ticaretini uhdesine almak istiyor. Bütün mücadelesi bunun için. Ancak sonrasında güçlendikçe Suriye'nin diğer bölgelerinde da hakimiyet kurmak isteyecek ancak şu anda hedefi bu.
ASKERİ DENKLEM DEĞİŞMEDEN MÜZAKERE YOK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Astana ve Soçi süreçlerinin bittiğini söylemişti. Bu süreci kurtarmanın yolu, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin dediği gibi şu aşamada müzakere değildir. Türkiye, sahada askeri denklemi değiştirmeden, TSK üzerindeki kuşatmayı kaldırmadan, Esad'ı geriletmeden diplomatik süreci işletemez; işletse bile bundan kayıpla çıkması muhtemeldir. ABD ise İdlib üzerinden Türk siyaseti ve iradesi üzerinde tahakküm kurmak istemektedir.
Türkiye bu şartlarda Esad'la görüşme yapamaz. Halihazırda Esad, Türkiye için düşmandır; ancak iradesi ve gücü kırıldıktan sonra muhatap alınabilir. Esad, ülkesinin bütünlüğünü de kaybetmenin eşiğindedir. Artık Suriye'nin toprak bütünlüğü diplomatik değil, askeri denklemin bir türevi haline gelmiştir. Sahada askeri denklemi değiştirmeyen, diplomatik denklemden de düşer. Şu anda askeri denklem, İdlib'de Türkiye'yi zorluyor.
Esad ve Rusya'nın amacı İdlib'i almak, 4 milyon sığınmacı külfetini Türkiye'nin üzerine boca etmektir. Türkiye buna izin vermeyecek. Putin, ilişkilerin stratejik ortaklık yolunda ilerleyebilmesi için bir karar verecek: Ya Esad'a, "dur-çekil" diyecek. Ya da "vur-ilerle" diyecek. İşler o noktaya gelir mi bilemiyorum ama gelirse Türkiye, hava sahasının açık ya da kapalı olmasını dinlemeyecek; Esad'ı her türlü vuracaktır.