Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Yapay zeka şiirin katili mi olacak? Yapay zeka ile şiir yazmak mümkün mü? Yapay zeka edebiyatı nasıl etkileyecek

        "trrrrum,

        trrrrum,

        trrrrum!

        trak tiki tak!

        makinalaşmak istiyorum!

        beynimden, etimden, iskeletimden geliyor

        bu!

        her dinamoyu altıma almak için çıldırıyorum!

        tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,

        damarlarımda kovalıyor oto-direzinler lokomotifleri!

        trrrrum,

        trrrrum,

        trak tiki tak

        makinalaşmak istiyorum!

        mutlak buna bir çare bulacağım

        ve ben ancak bahtiyar olacağım

        karnıma bir türbin oturtup

        kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!

        trrrrum

        trrrrum

        trak tiki tak!

        makinalaşmak istiyorum!"

        Nazım Hikmet 1923'te yazdığı "Makinalaşmak İstiyorum" şiirinde 'teknolojik gelişmeler'i estetize ediyordu.

        Elbette teknolojinin baş döndürücü ilerlemesiyle hayatımızı çepeçevre kuşatmaya aday olan 'yapay zekâ'nın çok geçmeden edebiyata da el atması kaçınılmazdı. Yapay zekânın günümüzde düz metinler dışında öykü, şiir gibi edebi türlerde de başarılı örnekler ürettiği iddia ediliyor.

        O halde çağımızın en önemli Britanyalı edebiyat eleştirmenlerinden biri olan Terry Eagleton'ın "Şiir en iyi halinde, insan bilincinin mükemmel biçimde incelikli bir ürünüdür” sözünü yapay zekâ ile şiir ilişkisinde nereye koyacağız? Peki Yahya Kemal Beyatlı'nın şiiri şiir yapan unsurlardan biri olarak tanımladığı 'derunî ahenk' ile 'yapay zekâ' nasıl bağlantılanacak? Dahası 'yapay zekâ' Ahmet Haşim'in 'hüzün', 'keder', 'yorgunluk' olarak dile getirdiği “melâl"e ne kadar âşina? Cemal Süreya'nın 1956’da kaleme aldığı “Folklor Şiire Düşman” yazısında iddia ettiği tehlike bugün 'yapay zekâ' için söylenebilir mi?

        Bu ve diğer kafa karıştırıcı soruları Ağustos ayında yayımlanan "Yapay Zekâ Şiiri Öldürür mü? ChatGPT-4 Örneğinde Sanal Zekânın Şiir Yorumlamasının İmkânları ve Sınırlılıkları" başlıklı makalesinde ele alan Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden Prof. Dr. Gökhan Tunç'a sorduk.

        Şimdi başlayabiliriz...

        Çalışmanızda hayatın birçok farklı noktasında etkisini hissettiren yapay zekânın genelde edebiyata özelde ise şiir türüne etkilerini şiir yorumlama süreci merkezinde sorunsallaştırmaya çalıştınız. Neden böyle bir çalışma yaptınız ve karşınıza nasıl bir tablo çıktı?

        Bildiğiniz gibi ChatGPT-4 çıktığında büyük bir ses getirmiş ve onun yapabildikleri mübalağalı bir şekilde dilden dile dolaşır olmuştu. Böylesi yüceltimlerin aksine yapay zekâya, ChatGPT-4 özelinde önyargılı bir yaklaşımı da gözlemliyorduk. İfade ettiğim iki zıt tavır karşısında, bir bilim insanının görevinin karşısına çıkan olguyu olumlu ve olumsuz yanlarıyla, imkânları ve sınırlılıklarıyla anlamaya çalışmak olduğunu düşündüğüm için bahsettiğiniz makaleyi kaleme aldım. Sizin de zikrettiğiniz gibi yapay zekâ, yazılım sektöründen tasarıma, eğitimden sanata kadar farklı alanları büyük ölçüde etkileme, dönüştürme potansiyeline sahip. Burada şiir dilini anlamlandırma açısından bir parantez açmamız gerekir. İnsan gibi düşünebilme özelliğine sahip olması tasarlanan yapay zekânın dilin sistemini kavrayabilmesi gerekir. Erik J. Larson, yapay zekânın özellikle başlangıçta doğal dili kavramakta neden zorlandığını, “sözcüklerin anlamlarının belirsizliği”, “bağlam bağımlılığı”, “gönderim”, “metafor” ve “anlambilim” gibi meselelerle açıklamıştı. Peki gündelik dili kavrama konusunda bile başlarda zorlanan yapay zekânın, dilin en ince, yoğun ve derinlikli kullanımı olan şiir dilini anlaması mümkün mü? Algoritmik bir yapıya sahip olan yapay zekânın, şiir gibi çağrışıma ve derin anlama sahip bir türe ilişkin kavrayışının eksik kalacağı düşünülebilir. Nitekim Microsoft’un CEO’su Satya Nadella’nın, erken bir versiyonunu test etmek için ChatGPT-4’ten Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’den bir şiir çevirmesini istediğini bilhassa akılda tutmak isterim. Nadella, ChatGPT-4’ün şiir çevirisinde şiirin egemenliğini koruduğunu şaşırarak aktarır. Kaleme aldığım makaledeki temel soru bu çerçevede ortaya çıktı. Bu bağlamda yapay zekânın (tabii ki konuşma boyunca yapay zekâ ile kastedilenin çoğunlukla ChatGPT-4 olduğunu vurgulamam gerekir) şiir yorumlamasının başarılı ve başarısız gördüğüm yönlerini nesnel bir şekilde değerlendirmeye çalıştım. Tabii ki Gérard de Nerval’den Ahmet Haşim’e kadar birçok şair şiir yorumlama edimine mesafeli yaklaşmışken bu işi yapay zekâya yaptırmak hâliyle daha da tartışmalı bir duruma dönüşüyor. Fakat bence yapay zekânın şiir yorumlayabilme yeteneğinin niteliği, onun dile hâkimiyetinin ve gelişmişliğinin de bir anlamda ölçütü olacaktır. Makale kapsamında yaptığım uygulamalarda yapay zekânın, birçok şiirde kullanılan metafor, imge ve alegorileri yorumlayabildiğini gördüm ki bu durum onun şiirde yüzeydeki anlamın ötesine nüfuz edebildiğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte modern Türk edebiyatından herhangi bir şairin bir şiirini seçip yorumlamasını istediğimde yanıltıcı bilgiler verebildiğini gözlemledim. ChatGPT-4 örneğin Edip Canserver’e ait olmayan bir şiiri ona aitmiş gibi gösterebilmektedir. Diğer taraftan çalışmamdan, yapay zekânın çoğunlukla olgulardan yola çıkarak temellendirme ihtiyacı duymadan şiiri yorumladığı sonucu ortaya çıktı. Onun istenilmediği müddetçe farklı metinlerle ilişki kuramadığını, özgün yorumlarda ve keşiflerde bulunmakta eksik kaldığını gözlemledim. En büyük eksikliklerden biri de beklenilenin aksine şiirlerdeki metinlerarasılık unsurlarını tespitte başarılı olamamasıdır. Zira yapay zekânın en büyük mahareti, literatür taramasını kapsamlı yapmasıydı. Bununla birlikte yapay zekânın, doğru sorularla, doğru yönlendirmelerle şaşırtacak kadar başarılı yorumlarda bulunduğunu da bilhassa vurgulamak isterim. Elbette unutmamalıyız ki yapay zekâ şu anda emekleme evresinde ve birçok araştırmacının da ifade ettiği gibi baş döndürücü bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Şu anda şiir yorumlama ediminde, bir uzmanın derinliğinden ve keşif duygusundan çok uzakta olan yapay zekânın on yıl sonra bambaşka bir yerde olabileceğini düşünüyorum açıkçası.

        Yazınızdaki metinlerarasılık ve yapay zekâ arasındaki bağlantı oldukça ilginç. Aslında yapay zekânın sahip olduğu veritabanının genişliği düşünülürse, yapay zekânın metinler arasındaki en azından görünür bağlantıları bile bulamaması şaşırtıcı geldi bana. Ne dersiniz?

        "ÇOK BÜYÜK VERİTABANI YAPAY ZEKÂ İÇİN DEZAVANTAJ"

        Evet, dediğiniz nokta hakikaten çok ilginç. Yapay zekânın, şiirlerdeki metinlerarasılık unsurlarını tespit etme konusundaki bu başarısızlığı, beni de en çok şaşırtan şeylerin başında geliyor. Örneklem aldığım şiirlerdeki metafor ve imgeleri başarılı bir şekilde çözümlediğini düşündüğüm yapay zekânın dediğiniz gibi çok büyük bir veritabanına rağmen Vural Bahadır Bayrıl ve Hilmi Yavuz’un şiirlerindeki belirgin metinlerarası gönderimleri tespit edememesi dikkat çekici. Bunun nedeninin, yapay zekânın daha çok verilen metin üzerinden hareket etmesi olduğunu düşünüyorum. Ancak çalışmamdaki iki örnek, “Şiirdeki metinlerarası ögeleri bul” dediğinizde başarısız olan yapay zekânın belirgin bir metinlerarası ögeyi bulması yönünde soru sorulduğunda büyük başarı gösterdiğini ortaya koyuyor. Örneğin Melih Cevdet Anday’ın “İkaros’un Ölümü” adlı şiirini yapay zekâya yorumlattığımızda o, şairin esinlendiği ressamla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmaz. Öte yandan “Melih Cevdet Anday, ‘İkaros’un Ölümü’ adlı şiirini yazarken herhangi bir ressamın resminden etkilenmiş midir?” sorusunu sorduğumuzda Pieter Bruegel’in “İkarus’un Düşüşü Sırasında Bir Manzara” adlı eserinin Anday’a ilham kaynağı olabileceğini vurgular. İkinci örnek olarak Serkan Işın’ın barkod şeklinde bir görsele “Dünyanın En Güzel Dört Dizesi” başlığını vermesi durumunu sorduğumuzda, şairin bu tavrıyla başka bir sanatçı arasında bir yakınlık kur(a)maz. Ama “Serkan Işın’ın bahsedilen tavrıyla sanat tarihinde bir sanatçının tavrı arasında koşutluk var mıdır?” dediğimizde, “Dünyanın En Güzel Dört Dizesi” ile Marcel Duchamp’ın “Fountain” (Çeşme) adlı eseri arasında bir koşutluk kurar. Bu bağlamda bahsettiğimiz çok büyük bir veritabanının yapay zekâ için bir dezavantaj olduğunu, sınırlandıran yönlendirmelerle onun farklı anlam ilişkilerini keşfetmesi ve keşfettirmesinin sağlanabildiğini söyleyebilirim.

        "İLHAMDAN ÇOK ÜRETİMİN ÖNE ÇIKACAĞI BİR GELECEK..."

        Yapay zekâ son yıllardaki teknolojik gelişmelerin önemli bir sonuçlarından biri. Belki birkaç ay sonra bambaşka şeylerden bahsediyor olacağız. Böyle bir dünyada edebiyatın, şiirin nasıl bir işlevi olacak?

        Önemli ve cevaplaması zor bir soru. Evet, teknoloji ve ona bağlı olarak yapay zekâ akıl almaz bir hızla ilerliyor. Sadece çeyrek asırda cep telefonlarının değişimini hatırlamak bile bu durumla ilgili bize fikir verebilir. Teknolojiyle birlikte insanların kendi yapıp etmelerine karşı sınırsız bir özgüven oluşmakta ve insanın üst insan olma ve sonsuz yaşama kavuşma gayretini anlatan transhümanizm kavramı gündeme gelmekte. Diğer taraftan yapay zekânın kısa süre içerisinde metinleri anlayan, metin yazabilen yapısının da ötesinde insana ait diğer vasıfları kazanacağı, bilinçli ve özerk bir yapıya sahip olacağı düşünülüyor. Bu şekilde kendisine fazla güvenen, 'Homo deus' olarak vasıflandırılan insan öte yandan birçok araştırmacının işaret ettiği gibi Mary Shelley’nin Frankenstein romanında olduğu gibi kendi yarattığı şeyden korku duyuyor. Michael Wooldridge bu durumu “terminatör anlatısı” şeklinde yorumlar ve kitabında “Gelecekte patronumuz bir algoritma olabilir” düşüncesini ele alır. Yine aynı araştırmacı, bilgisayarlar gibi yapay zekâ sistemlerinin de dünyanın dört bir yanında yerleşik hâle geleceği öngörüsünde bulunur. Bill Gates ise beş yıl içinde herkesin yapay zekâ tarafından desteklenen bir kişisel asistanı olacağını iddia eder. Hâl böyleyken ve yapay zekâ hayatımızda gittikçe daha önemli ve temelli bir yer edinecekken genelde edebiyatın, özelde ise şiirin bundan uzak kalması pek mümkün gözükmüyor. Tabii burada şöyle bir sorun da duruyor: Lirik şiir üzerinden kalple ve duygularla ilişkili görülen şiirin akla dayalı teknolojiyle uyumlu bir yapıda olması birçok kişi için olası değildir. Fakat Jacques Ellul’dan ödünç alarak söylersek sözün düşüşü ve görselliğin ön plana çıkışı nasıl ki şiirde görsel şiir tarzında yankısını bulduysa yapay zekânın baskın olduğu dünya da şiirde ya reddediş ya da kabulleniş olarak kendisine yer bulacaktır. Yine şiir özelinde devam edersek, her iki tavrın da en güçlü söylemsel karşılığı şiirde bulunacaktır diye düşünüyorum. Öte yandan yapay zekâ tarafından yaratılan şairler ve yazarların olacağı, şiirin ve diğer türlerin metaverse evreninde yer alacağı, daha çok avangart ürünlerin öne çıkacağı ve ilhamdan çok üretimin ön planda olacağı bir geleceği hayal etmek mümkündür.

        "NİTELİKLİ KULLANICILARIN TETİKTE OLMASI GEREKİYOR"

        Doğru sorular sormanın yapay zekâdan elde edilecek verimi büyük oranda artırdığını söylüyorsunuz. Edebiyat eleştirisinde bu anlamda yapay zekâ öğrencilerin soru sorma yeteneğine bir katkı sağlayabilir mi?

        İfade ettiğiniz gibi bence yapay zekâdan alacağımız verim, soracağımız soruların kalitesiyle doğru orantılıdır. ChatGPT-4’ün her soruya cevap verme ve sorular doğrultusunda şekil alma gibi bir tavrının olduğunu vurgulamalıyım. Biraz basit bir analoji ile söylemek istediklerimi şöyle somutlayabilirim: Bir arabadan elde edilecek verim kullanıcıdan kullanıcıya değişiklik gösterebileceği gibi yapay zekânın fayda oranı da aynı şekilde insanların onu nasıl kullandığına bağlıdır. Burada benim ön plana çıkardığım husus, yapay zekânın verdiği yanlış bilgilere, yanlış yönlendirmelerine karşılık nitelikli kullanıcıların tetikte olması gereği... Tabii ki dediğiniz gibi yapay zekâ ile gerçekleştirilecek söyleşimlerin de soru sorma yeteneğine katkı sağlayacağı düşünülebilir. Ancak benim daha çok altını çizmek istediğim konu, doğru soruları sorabilecek vasıftaki kullanıcılarla yapay zekânın daha yararlı hâle gelmesi.

        Mâlumunuz “el-Ma'nâ fî batnı'ş-şâir”; mealen "mânâ şairin karnındadır" derlerdi. Bir şiire anlam verirken veya şerh ederken farklı görüşler ortaya çıkabilir. Son tahlilde "sen böyle, şöyle diyorsun ama el-mânâ fî batnı'ş-şâir" deyip meseleyi bağlarlar; yâni "senin, benim dediğimin çok önemi yok. Kimbilir şair ne demek istedi, gerçek mânâ onda" anlamında. Kimilerine göre durum bu merkezde iken yapay zekânın yapacağı tahlilin bir önemi kalıyor mu?

        REKLAM

        Vurguladığınız husus bildiğiniz gibi çok eski bir tartışmayı içeriyor. Umberto Eco "Yorum ve Aşırı Yorum" adlı yapıtında, yorumlama sürecinde yazarın niyetinin (intentio auctoris), okurun niyetinin (intentio lectoris) ve metnin niyetinin (intentio operis) esas alındığı üç temel yaklaşıma değinir. Sizin belirttiğiniz gibi yazarın/şairin yaklaşımını merkeze alan görüşü savunanların yanı sıra özellikle postmodern edebiyat kuramıyla okuru önceleyen bir yaklaşımı da göz ardı etmemek lazım. Yazarın metaforik ölümünü ilan eder bu kuram. Alımlama kuramı doğrultusunda ifade edecek olursam ben, farklı okurların bir metinden hareketle çok çeşitli yorumlarda bulunabileceğini düşünüyorum. Bana göre nitelikli bir şiir, Eco’nun açık yapıt kavramında dile getirdiği gibi, bize böylesi bir imkânı tanır. Bu bağlamda yapay zekânın da bir okur figürü olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla onun bir şiiri bir okur olarak hangi gerekçelerle ve nasıl yorumladığı ilgimi çekebiliyor.

        Yukarıdaki soruya bağlı olarak devam etmek istiyorum. Yapay zekânın şiir yorumundaki temel ve yegâne malzemesi internetteki kaynak havuzu... 'Sanat şahsi ve muhteremdir' ekolünden yola çıkarak sormak isterim; yapay zekânın bir şahsiyet üretebilmesinden bahsedilebilir mi? Eagleton’ın “Şiir en iyi halinde, insan bilincinin mükemmel biçimde incelikli bir ürünüdür” sözünü de hesaba katarak…

        "YAŞANTILAR, DENEYİMLER OLMADAN ŞİİR YAZILABİLİR Mİ?"

        Bernard Marr’ın işaret ettiği gibi yapay zekânın öğrenmesi, insan beynindeki sinir ağını taklit eden yapay sinir ağlarına dayalıdır. Bu bağlamda yapay zekânın insan düşüncesini ve düşünme yöntemini taklit ettiğini görürüz. Bununla birlikte Michael Wooldridge, yapay zekânın alternatif gerçeklikler inşa etme potansiyeline ve bu potansiyele adım adım ilerlediğine vurgu yapar. Elon Musk ise iddialı karakteriyle koşut olarak yapay zekânın üç yıldan az bir süre içerisinde J.K. Rowling kadar iyi bir roman yazabileceğini, yeni bir fizik kuralı keşfedebileceğini öne sürer. Tabii ki bütün bu söylenenler bir varsayım. Sadece şu soru bile şu anda açıkta durmakta: Yaşantılar, deneyimler olmadan Süleymaniye’de Bayram Sabahı’nı, Kaldırımlar’ı, Masa da Masaymış Ha’yı, Solgun Bir Gül Dokununca’yı yazmak mümkün olabilir mi? Algoritmalar, büyük sanatçılar gibi insan ruhunun derinliklerine nüfuz edebilirler mi? Daron Acemoğlu ve Simon Johnson İktidar ve Teknoloji adlı kitaplarında yapay zekânın insana ait kabiliyetleri yakın zamanda kazanamayacağını ifade ederler. Ünlü dilbilimci Noam Chomsky de yapay zekânın insan bilincine ve zekâsına erişemeyeceğini savunur. Christof Koch ise herhangi bir algoritmanın henüz Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde’si gibi bir eser yazamayacak olsa da tehlikenin yolda olduğunu iddia eder. Bu bağlamda 2000’lere girmeden karşılaşılan bir örnek bu bağlamda düşündürücü. Amerikan besteci ve bilim insanı Prof. David Cope, bir yapay zekâ geliştirir ve ona Bach tarzında besteler yaptırır. İşin ilginç kısmı yapay zekânın yaptığı Bach tarzı besteler, dinleyiciler tarafından Bach’ın gerçek eserlerinden ayırt edilemez. Açıkçası bu ve benzeri örnekler, ne zaman olduğunu bilemesek de, özerk, şahsiyet sahibi yapay zekânın ortaya çıkacağını düşündürüyor. Ancak Christof Koch’un dediği gibi eğer makineler bir bilinç kazanırlarsa bizim amaçlarımız için kullandığımız araçlar olmaktan çıkıp kendileri başlı başına birer amaç olacaklardır.

        Yapay zekânın bahsedilen açıklamalarına rağmen onun doğru ile yanlış olanı nasıl ayırt ettiği konusu hâlâ yeterince açık olmadığını belirtiyor ve “Örneğin eğer ki herhangi bir mevzuda internette yanlış bilgiler hâkimse ya da tekrarlanan eksik bilgiler mevcutsa söz konusu durumun farkına varmasının nasıl mümkün olabildiği hususunda yapay zekâ gerektiğince açıklama yapmış değildir” diyorsunuz. Sizin öngörünüze göre zamanla yapay zekâ bu duruma bir ön alabilecek gözüküyor mu?

        "ZAMANLA YANLIŞ BİLGİLERİN FARKINA VARACAK"

        Yapay zekâ için Big Data (Büyük Veri) temel bir kaynaktır. Bununla çok büyük ölçekli veri kümeleri kastedilmektedir. Geleneksel veri işlemlerinin baş edemeyeceği nitelikte olan Big Data yapay zekâ için algoritmalar aracılığıyla öğrenme, kendini geliştirme ve çıkarımlarda bulunma kaynağıdır. Tabii ki bahsettiğimiz sistemde baskın yanlışın tekrar edilme riski ortaya çıkmaktadır. Açıkçası şu anda yapay zekânın yolun çok başında olduğunu düşünüyorum. Bill Gates, bu durumla ilgili olarak “Yapay zekâ şimdilik çok aptal” diyor. Ancak daha önce de vurguladığım gibi yapay zekânın ilerleme hızı baş döndürücüdür. Salgında sıklıkla duyduğumuz bir şekilde söylersem eksponansiyel bir ilerleme söz konusu. Birçok araştırmacının öngördüğü şekilde yapay zekânın yakın bir gelecekte özerk bir bilince ve karar alma yeteneğine sahip olacağını, bu şekilde de internetteki yanlış bilgilerin farkına varmasının daha mümkün olacağını düşünüyorum.

        Cemal Süreya ‘folklor şiirin düşmanıdır’ diyordu. Folklorun yerini yapay zekâ mı alıyor son tahlilde? Eğer öyleyse düşman yapay zekâ şiirin katili mi olacak?

        "YAPAY ZEKÂ GELENEKSEL VE LİRİK ŞİİRE DÜŞMAN"

        Sizin mecazınızı bir adım öteye götürerek yapay zekânın geleneksel ve lirik şiire düşman olduğunu söyleyebilirim. Daha açık ifade edecek olursam yerleşik düşüncemizde şiir; ilhama, insan deneyimlerine, insanların duygularına, düşüncelerine dayalıdır. Yine şaire burada çoğunlukla ayrıcalıklı bir konum atfedilir. Şu anda mümkün olamasa da ileride insan dışındaki bir varlığın en beğendiğimiz şairler gibi şiirler oluşturabilmesi, şiire dair yerleşik düşüncelerimizi alt üst edecektir. Yine yapay zekânın hayatımıza bugünkünden çok daha fazla hâkim olduğu bir dünyada şiirin de hem içerik hem de biçim açısından dönüşmesi, farklılaşması kaçınılmaz olacaktır. Yapay zekânın şiirin katili olacağı sorusuna gelirsek: İnsan var olduğu müddetçe şiirin de var olmaya devam edeceğini söyleyebilirim. Şiir kavramına, insanın duyguları, deneyimleri ve yaratıcılığı içkindir. Bu yüzden yapay zekânın şiiri öldüreceğini düşünmüyorum. Evet, bazı şairler şiir yazma, dilin sınırlarını yoklama, yeni imgeler oluşturma sürecinde yapay zekâdan yararlanabilirler. Ayrıca dijitalleşen dünyayla birlikte belki gündelik yaşamımızda, zevklerimizde, hayata bakışımızda büyük değişiklikler olacaktır. Buna karşılık formu ve içeriği değişebilecek olsa da şiir en vurucu, en derinlikli şekilde bizi anlatmaya, bizi sarsmaya, bize doğamızı hatırlatmaya devam edecektir. Öte yandan ileride şiiri metaverse evreninde görmemiz de mümkün. Bunun yanı sıra bence yakın gelecekte şiir çoğul bir görünüme sahip olacaktır. Örneğin yapay zekâya rağmen bir taraftan lirik veya gelenekli şiirler yazılmaya devam ederken diğer taraftan avangart ve dijitalleşen şiir tarzı hayatımızda yer almaya başlayacaktır.

        ChatGPT aynı zamanda üniversitelerde ders veren hocalar için de bir meydan okuma içeriyor. Öğrenciler kimi zaman ödevlerinde yapay zekâya başvurabiliyor. Böyle durumlarla karşılaşıyor musunuz? Bu konuda aldığınız önlemler var mı? Ya da şiir çözümlemesi yaptığınız derslere ChatGPT’yi de katarak ve onu da sorunsallaştırarak dahil etmeyi düşünür müsünüz? Aynı şekilde ChatGPT edebiyat derslerinde verimli olarak kullanılabilir mi? Bunun yolları/yöntemleri neler olabilir?

        "YAPAY ZEKÂ SİZE YOL ARKADAŞI OLABİLİR"

        Sizin de doğru tespit ettiğiniz gibi üniversite hocaları için genelde yapay zekâ özelde ise ChatGPT bir meydan okuma içeriyor. Esasında bu durumu ortaya çıkaran en temel noktalardan biri, geleceği şekillendireceği düşünülen bir dijital enstrümanı yakından tanıma gereği. Bildiğiniz gibi sadece eğitimde değil, bütün hayatımızda yapay zekânın çok büyük etkilerini hissedeceğimiz ortada. Hâl böyle olunca çağın dilini yakalamak açısından ChatGPT ve yapay zekâ temel bir öneme sahip oluyor. Şu anda eğitimin birçok farklı alanında yapay zekânın etkili ve verimli kullanıldığını görebiliyoruz. Örneğin yapay zekâ ile her öğrenci için kişiselleştirilmiş bir öğrenme gerçekleştirilebiliyor, yeni eğitim materyalleri tasarlanabiliyor, öğrencilerin öğrenme durumu ölçülebiliyor vb. Öte yandan kendi kişisel deneyimlerimden yola çıkarak henüz öğrencilerimin ChatGPT konusunda yeterli bir bilgiye sahip olmadıklarını söyleyebilirim. Elbette öğrencilerin ChatGPT’den yararlanması mümkün. Fakat burada iki farklı durumdan söz etmem gerekir: ChatGPT’den yararlanmak veya onu tekrar etmek/kopyalamak. İkincisi, herhangi bir zihinsel çabaya girmeden kolaycılığa kaçmak anlamına geliyor. Buna karşılık ilkinde, şiir yorumlama örneği üzerinden gidersek, şiirle kurduğunuz söyleşimde, şiirin anlam yolculuğunda sizinle birlikte yürüyecek bir yol arkadaşından bahsedebiliriz.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ