Onların zamanında sosyal medya olsaydı...
Fenomen olurlar mıydı?

Bir Amerikan sitesinde rastladım. Sosyal medyanın varoluşundan önce yaşanan hangi olaylar, tuhaf, gülünç, sansasyonel vakalar paylaşım rekorları kırardı diye bir mevzu atmışlar ortaya. Kendilerince bir sıralama yapıp, okurların önerilerine de açık bırakmışlar ortamı.

Kendi önerileri arasında en tuttuğum örnek, Baba Bush’un zekâ küpü yardımcısı Dan Quayle’nin patates sözcüğünü heceleyememesi. Çok gürültü kopmuştu o dönem ABD’de. El kadar çocukların heceleme yarışmasında koskoca Başkan Yardımcısı nasıl olur da patatesin nasıl yazıldığını bilemez diye.

Türkiye ortamına uyarlayalım mevzuyu. Ama, milattan önce meydana gelip, milattan sonra internete yüklemeler sayılmaz. Çünkü 2004 öncesinden aklıma düşen vakaların bir kısmı şu an Youtube’da mevcut. Önce futbol. Acaba hangisi hit olurdu? Fenerbahçe’nin 6 Kasım’daki 6 golü mü, yoksa Metin Oktay’ın Fener ağlarını delen golü mü? Tarih 10 Haziran 1959, yer Dolmabahçe. Ağların delindiği kale deniz tarafındaki mi, bilmiyorum. Ama kesinlikle “delik“ hit olurdu diyorum.

Galatasaraylı olmamla ilgisi yok. Fenerbahçeli babam yıllar boyunca o kadar çok tekrarladı ki o cümleyi; “Metin nasıl da delmişti bizim ağları” diye. İfrit olduğu belliydi ama bir hayranlık da gizliydi söylenmelerinde. Fener’in topu topu tek golle yenildiği o maçtaki yırtık file hezimeti unutulamadığına göre, 6 golden daha değerliydi o tek gol

Viralimiz, Metin’in golü. Ve tabii UEFA kupasını kaldırdığımız dakikalar ve yurda dönüşte o müthiş Taksim çıkarması...

BİNAENALEYH, NETEKİM
Siyasette ilk aklıma gelen Özal’ın Mercedes direksiyonunda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün açılışını yaparken hanıma “Bir kaset koy da neşelenelim, Semracım” deyiverişi. Özal’ı asap bozucu bulanlar pek neşelenmemişti. Yine de neşeli bulan-bulmayan patlatırdı o videoyu sosyal medyada. “Arı Maya” şort takımlı Özal fotoğrafı da sıkı dolaşıma girerdi

Peki ya Tansu Çiller’in “halüsinasyon” sözcüğünü bir türlü toparlayıp, tek vücut halinde telaffuz edememesi. Kesinlikle o da patlardı sosyal medyada. Yine “Bacınız” Çiller’in “Boğazlanan Kaymakam” ve “Serhat şehrimiz Erzurum” gafları da yarışırdı halüsinasyonla.

Necmettin Erbakan mı? Gulu gulu dansını hiç saymıyorum. Esas favorim, kadayıf. Milliyetçi Cephe hükümetine “kerhen” desteğinin ömrünü “Kadayıfın altının kızarmasına” bağlamıştı hoca. Eminim müthiş bir fenomen olurdu kadayıf.

Siyasette daha niceleri var. “Binaenaleyh” Demirel’in şapkayı kaptırmamak için vatandaşla cenk ettiği...

Erdal İnönü’nün kendine şemsiye tutturmamak için direndiği sahneler...

Evren’in köfte tarifine kadar her işe “netekim”li karışmaları, o külliyattan Mustafa Kamil Zorti tipinin doğuşu...

Çernobil faciası sonrası Sanayi Bakanı Cahit Aral’ın “Çaylarımız temizdir” bağlamında, kamera önünde ince belliden hüpletmesi. Aral efektinin sonraları dünyaya yayıldığını düşünmüşümdür hep. Mesela kuş gribi döneminde Tayland Başbakanı Şinavatra da tavuk yemişti kameralar önünde. Bir de Çağlayangil’in “Ekose etekli levrek”i vardı. Ama onun görseli yoktu, değil mi?

Ve bana en hazin gelen viral adayı; Ecevit’in sanırım bir eylül gününde zarif bir uslupla 30 Ağustos bayramını kutlaması. Çok hainiz ya, hunharca paylaşılırdı

MACİT VE BORNOZ
Magazin âlemimiz de haindir. Medyum Memiş’in Keto’ya tokat attığı sahne nasıl unutulabilir? O insafsız darbe, öyle çok döndü ki televizyonlarda, mısır patlatıp tekrar tekrar izledi millet.

Sevda Demirel’in Hande Ataizi’ne “Ne dedin sen!”li tokadı da az değildi, iyi iş yapardı sosyal medyada. TRT spikeri Ersin İmer’in ömür boyu başına musallat olan “Donsuz geceler” dileği de öyle. Hele o gece cimnastiği. Sosyal medya olaydı o günlerde, millet Yasemin Evcim’i izlemek için gece yarılarına kadar uykusuz kalmazdı herhalde

Reklamları da unutmayalım. Öyle geçmiş zaman ki, Müjde Ar’ın adını hatırlayamadığım bir kolonya reklamında yüzmesi hâlâ gözümün önünde. Bir pınarın taze sularında, çıplak omuzlar açıkta yüzerken, limon kokusu gelirdi sanki insanın burnuna. Sanlı’ya söyledim, hemen buldu markayı. Fuar kolonyasıymış. Marka gitmiş aklımdan ama Ar’ın görüntüsü gitmez.

“Atın atın, eskimiş çoraplarınızı atın. Jill geliyor”, “Yak şu kaloriferi kapıcı, donuyoruuuz” şimdiki bazı yeniyetmelerin bile bildiği unutulmaz sloganlar.

Ve “Macit beni otomobillendir...” Reklamda çapkınca yere düşen bornoz, teki arkaya doğru kaldırılan çıplak bacak, memlekette feminist uyanışın sebebi olmuştu. Yayınlandığı gün TT olurdu; ama zaman, eski zamandı işte.