Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Arkasında kar kaplı dağlar, etrafında çamur. Genç adam anlatıyor.

        "İsmim Veli. Ve Serhat Encü'nün abisiyim ben. Tarih 28 Aralık 2011. Gecenin zifiri karanlığı, soğuk hava, kar, çamur ve ölüm korkusu. Bunlardan hiçbiri o gece ölüme giden yoldan vazgeçtiremedi. Çünkü mecburdular. Kimi ailesine maddi destek çıkmak için, kimi okul harçlığını kazanmak için, kimi yetimdi evinin geçimini sağlamak için, kimi de sınava girmek için. Yol parası elde etmek için gittiler. Gittiler ama geri gelmediler(...)

        Serhat Encü daha 17 yaşındaydı; babası yaşlı, çalışamadığı için ve üniversitede okuyan iki abisine harçlık göndermek için gitmişti. Cemal Encü 16 yaşındaydı, lise son sınıf öğrencisiydi, cebine harçlık koyabilmek için ve okul kantinine borcunu ödeyebilmek için gitmişti. Hamza Encü 21 yaşındaydı, dört ay önce askerliği bitirdi, ailesine maddi destek için gitmişti. Şerafettin Encü 16 yaşındaydı, lise son sınıf öğrencisiydi. Yetimdi. Annesini 5 yıl önce kaybetti. Babasından para isteyemedi, cebine harçlık almak için gitmişti. Bedran Encü 14 yaşındaydı, ortaokul öğrencisiydi. Ailesinin en büyük erkek evladıydı. Yaşı küçüktü. Babası, diğer kardeşlerini emanet etti. 'Oğluma yardım edin' dedi. Ve kardeşleriyle beraber gitti..."

        Veli Encü katliamda ailesinden 11 kişi kaybetti. İşsizdi. Ekim 2012'de Uludere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne ücretli öğretmenlik için başvuruda bulundu. Uludere'nin Ortaköy Köyü'nde yeni açılan Habur İlköğretim Okulu'nda öğretmen eksikliği olacağı ve oraya yerleşebileceği ifade edildi. Başladığının ikinci günü okul müdür vekili tarafından işine son verildiğini öğrendi. "Neden" diye sorduğunda aldığı cevap şuydu: "Öyle olması gerekiyor. Önceden hesaplayamadığımız ve planlayamadığımız değişiklikler yapılmasından dolayı işinize son vermemiz gerekti."

        Esas neden: Veli "fazla konuşuyordu". Sosyal medyada, basında her fırsatta can veren yakınları için adalet istiyordu. Faillerin tespit edilip yargı önüne çıkarılmalarını, cezalandırılmalarını istiyordu.

        ÜÇ MAYMUN

        15 ay önce yaşanan trajediyi araştırmak için görevlendirilen Meclis İnsan Hakları Komisyonu, 27 Mart günü üç muhalefet partisinin itirazlarına inat AK Partili üyelerin oylarıyla kabul edilen raporunu nihayet açıkladı. Açıklama, Habur İlköğretim Okulu Müdür Vekili'nkini aratmayacak muğlaklıktaydı.

        Rapora göre olay öncesinde aralarında örgütün komutanlarından Suriyeli Fehman Hüseyin'in de bulunduğu bir grup PKK'lının sınırdan geçeceği ihbarı gelmiş. Olası bir sızma karşısında TSK teyakkuz durumunda. 28 Aralık gecesi Roboskili kafilenin görüntüleri insansız hava aracı (İHA) tarafından görüntüleniyor. Bu görüntüler sekiz ayrı askeri karargâh tarafından anbean izleniyor. Aradan tam üç saat geçtikten sonra katır sayısı, insan sayısının iki katı olan kafileye bomba yağmaya başlıyor. Kasıt olduğuna ben de ihtimal veremiyorum. TSK neden bu zavallı insanları imha etmek istesin. Ancak ortada vahim ötesi bir muhakeme hatası var, sorumluları mutlaka cezalandırılmalı.

        Uludere'de sınır kaçakçılığı konusunda haber yapmış biri olarak bölgede jandarma dahil sağır sultanın dahi bu ticaretten haberdar olduğunu biliyorum. Kafilenin PKK'lı değil de kaçakçılardan oluştuğu ihtimali hiç mi değerlendirilmedi? Değerlendirildiyse "Ya aralarında terörist varsa" mantığıyla "Neme lazım, vuralım gitsin" mi dendi? Zira 2010 yazında art arda yaşanan Gediktepe ve Hantepe baskınlarında Heronların çektiği görüntüler, PKK'nın baskın düzenleyeceğini ortaya koyuyordu. Ancak iddialara göre TSK tedbir almadı. Onlarca asker şehit oldu. Taraf Gazetesi, Heron görüntülerini yayınlayarak korkunç iddiayı ifşa etmişti. Bu kez "tedbirli" davranıldı.

        Heron görüntülerini kim değerlendirdi? Hedef tayinini kim yaptı? İstihbarat paylaşımı nasıl yapıldı? Vur emrini kim verdi? CHP'li komisyon üyesi Levent Gök, "Biz muhalefet olarak bu soruların yanıtını almak için uğraşırken AKP'li üyelerin olayı örtbas etme tavrı içinde olduğunu gördük" diyor Cumhuriyet'e verdiği mülakatta. İstedikleri kadar örtbas etmeye çalışsınlar. Veli Encü ve ailesi susmayacak. Ne de biz.

        Diğer Yazılar