Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstemeden yapılan aş, ya karın ağrıtır ya da baş demiş büyüklerimiz. Yediğimizin vücudumuza yaraması, bize gıda olması adına elbette pozitif duygularla hazırlanması önemli. Yemeğin, topraktan tabağa kadar gelen macerasında yaşadığı her şeyi alıp içimize, hücrelerimize, ruhumuza katarız. Geleneksel bir Anadolu evinde pişen bir tencereyi düşünün. Hazırlanan yemekte kullanılan her gıda ürünü evde emekle ve duayla yapılır. Tarlada ve bahçede üretimle başlar ve sonra salça, bulgur, sebze kurutma, yoğurt yapımı, çökelek ve daha uzayıp giden kocaman bir listedir. Her ürün için her harekette besmele çekilir. “Allah ağız tadıyla yemeyi nasip etsin” denir. Bereket duası okunur. Hani yıllardır okuruz dinleriz ya, yapılan bir deneyde uygulanan pozitif ve negatif etkilerin suyun yapısını nasıl değiştirdiğini. İşte aynen öyle her sürecinde duayla, iyi niyetle, besmeleyle işlenen ve önümüze gelen tabak olsa olsa insana şifa olur.

        HER TABAKTA “AŞK”

        İsteyerek yemek yapmak diyince aklıma hep annem ve anneannem gelir. “Aşkla” dedikleri o duyguyu sofraya getirdiği her tabağa yansıtmaya çalışan örnekler gördüm önümde. Ufacık bir terslik olsa; kabak sanki biraz sertti, bulgur farklıymış hemen yumuşadı, biberde hafif bir koku var sanki diye detay detay kendi aralarında konuşan büyüklerim vardı (Hatta itiraf etmeliyim birçok yerde yemek yapıyorum, yemek anlatıyorum, öğretiyorum. En çok gerildiğim yer bizim aileye yemek yaptığım zamanlardır. Ne kadar dikkat etsem de bakarsınız bir şey ters gider:) Yeni öğrenci gibi olurum)

        EMEĞE DEĞER VERMEK

        Şimdi başınızı sallayarak içinizden geçiriyorsunuz biliyorum. Hadi diyelim biz mutfakta her şeye dikkat ettik. Bereketiyle pişsin diye severek yaptık. Tarlada ilaçsız baklagil, bahçede kimyasalsız sebze meyve mi kaldı? Nerdeee diyorsunuz. Tadında Hikayeler için gezerken inanın buluyoruz böylesi güzel ürünleri. Bazen bozulan, kaybolan, unutulan değerleri görüp üzülüyorum. Bazen de yaşlı bir teyze görüyorum mesela, kendi bahçesinin fasulyesini kurutmuş. Evine gereken miktarı ayırmış, kalanını pazara getirmiş. Kaybolmakta olan özel bir buğday türü önümde duruyor. Teyze anlatıyor, bu bulgur çok özel çünkü... Kimse tercih etmiyor çünkü... Biraz kuru barbunya, biraz kuru üzüm. Tezgahta sadece 3-4 poşet, hepi topu 5-6 kilo bir şey var. Pazarlık yapmadan, temiz üretim yapanı teşvik ederek, sohbet ederek almak lazım. Emeğine değer veren bir insanı görünce, kim olsa yüzünde güller açar. İyice kirlenen “gıda” kavramına küçücük ve aydınlık bir pencere açar. Bu küçük küçük pencereler artsa dünya değişir mi? Evet bence değişir...

        ARAPSAÇI MALZEMELERİ

        - 250 gr kuşbaşı kuzu eti

        - 500 gr arapsaçı

        - 4-5 dal taze soğan

        - 1 çay bardağı zeytinyağı

        - 1 yumurta

        - Yarım limonun suyu

        - 1 tatlı kaşığı un

        - Tuz

        YAPILIŞI

        Eti tencereye alın ve üzerine zeytinyağını ekleyin.

        Orta ateşte kaynamasını bekleyin. Kaynayınca kısık ateşe alın.

        Etler kendi suyunu bırakıp çekene kadar pişirin. Kontrol edin, eğer etler tam olarak pişmemişse üzerine biraz sıcak su ekleyerek kapağını kapatın ve tekrar pişirin. Üzerine 1 cm’lik parçalar halinde doğradığınız taze soğanları ekleyip 2 dakika kadar kavurun. Arap saçlarını bol suda yıkayıp süzdürün. 2-3 cm’lik parçalar halinde doğrayın. Tencereye ilave edin. Otla beraber 2 dakika harlı ateşte kavurun. Üzerine kaynar suyu ekleyin. Tuzunu ayarlayın. 25-30 dakika kadar otlar yumuşayana kadar kısık ateşte pişirin.

        Terbiyesini hazırlamak için yumurta, limon suyu ve unu bir kasede iyice çırpın. Kaynayan yemekten biraz kaynar su alıp terbiyeye ekleyip karıştırın.

        Terbiyeyi azar azar yemeğe ilave edin ve kesilmemesi için sürekli karıştırın. Bir taşım kaynatıp, ocaktan alın. Sıcak servis yapın...

        AROMALI LEZZETLER

        Geçen hafta İzmir Kemalpaşa’daydık. Ankara’dan İzmir’e giden zavallı misali her tarafta boy boy büyüyen otlara hayranlıkla baktım. Evlerin önünde ebegümeci, arapsaçı, körmen... Arada tezgahta satan kadınlar var. Evet, hem de bu mevsimde. Bir tezgahtan al veya temiz bir yerden topla, kavur, iki de yumurta kır. Al bakalım sana en güzelinden yemek. Otlarla haşır neşir iki gün geçirince sizlere de Kuzu Etli Arapsaçı tarifi vermek istedim. Aromalı lezzetleri sevenler için arapsaçı güzel bir seçenek. Faydaları da say say bitmez. En hormonlusundan yaz sebzelerini, yurt dışından gelen bakliyatları, kültür balıklarını, pof pof kabarmış dokusu hiç olmayan sanayi tipi ekmekleri bırakalım, etrafımıza biraz bakalım. Eşe dosta haber salalım. Mutlaka mutfağa girecek temiz gıda buluruz, ne dersiniz...

        Elinizde farklı ve yerel ürünler, özel tarifler eski tohumlar varsa, paylaşmak isterseniz veya sormak istediğiniz her türlü soru için mail adresimden, sosyal medya hesaplarımdan ulaşabilirsiniz...

        Facebook: Asuman Kerkez ve Tencere. tv

        İnstagram: Tadında Hikayeler ve Asuman Kerkez

        Diğer Yazılar