Kalecik Karası'nın minik ellerdeki lezzeti
TADINDA Hikayeler programında her daim bizim toprağımızın ürünlerinin peşinden koşuyoruz. Atalık tohumlar, çocukken yediğimiz ama lezzetini unutamadığımız tarım ürünleri, anneanne yemekleri, gelenekleri derken aşkla şevkle çalışıyoruz. Bu değerleri hayata geçirmeye çalışan etkinlikler olduğu zaman da mümkün olduğunca katılmaya özen gösteriyorum. 5 Mart tarihinde Mövenpick Otel’de gerçekleştirilen “Ankara Kalecik Karası Üzümlü Tatlar Etkinliği” de çocuklarla gerçekleştiği için çok dikkatimi çekti ve benim için çok değerliydi.
ESKİ LEZZETLERE ÖZLEM
Ağaç yaşken eğilir ama biz uzun yıllar boyu çocukları kültürümüzden bihaber büyüttük. Modernleşirken bir taraftan fakirleştik. Yerli ürünler ve mutfak değerleri konusunda hızla fakirleştik. Eğri oturup doğru konuşalım diyenler oluyor. Atalık tohumlar daha dayanıksız. Mesela eski domatesleri düşünün. İncecik kabuğuyla ne kadar dayanabilir darbelere, günlerce süren yolculuğa, yazın kavurucu sıcağına. Evet, günümüz şartlarında zor ama o sebze meyveleri deli gibi özlemedim diyene inanmam. 5 tane lezzetsiz üzüm yiyeceğime 2 tane gerçek üzüm yerim daha iyi.
Bodrum Gastronomi Kültür ve Turizm Derneği de başta Dernek Başkanı Gülşen Coşanöz olmak üzere bu işin değerini bilen ve takip eden bir ekibe sahip. Ankara’da küçük grup olarak Şehit Adem Yavuz İlköğretim Okulu öğrencilerini organize etmişlerdi. Büyük grup olarak da Gazi Osman Paşa Kız Meslek Lisesi öğrencileri 8 grup halinde katılım sağladılar. Allah’ım o ne heyecandı, ne mutluluktu anlatamam.
Üzüm ve pekmezle yöresel tatlar
MİNİKLER hazırlık yaparken stantları geziyordum ve bir sürprizle karşılaştım. Bir grup, Anneannemin Pekmezli Topak Helva tarifini hazırlıyorlar. Masanın etrafına toplanmışlar, o minicik elleriyle benim anneannemin helvasını yuvarlıyorlar. Okul, Kalecik Karası ile ilgili özel bir tanıtım broşürü hazırlamış ve yanına benim tarifi de yazmışlar (ismini değiştirmişler ama artık ne yapalım). Tüylerim diken diken oldu ve gerçekten çok duygulandım. Büyük gruplar da yaptıkları yemeklerde üzüm ve pekmez kullanarak yöresel lezzetler hazırlamışlardı. Yiyecek İçecek bölümünde okuyan gençlerde böyle bir farkındalık oluşması da ayrı bir güzellikti benim için. Tadına bakarken jüri olarak zorlandık ama sonuçta bir karar vermek gerekiyordu tabii. Birinci seçtiğimiz ana yemek Fırında Sebzeli ve Pekmezli Tavuk oldu. Yarışmalarda zordur lezzeti tutturmak ve en önemlisi de korumak. Jüri tadına bakana kadar yemek soğur, şişer, kurur... Buna rağmen gayet lezzetli bir yemek hazırlamışlardı. Burada tabii yemek bahane, Kalecik Karası şahane demek ve Bodrum Gastronomi Derneğini tebrik etmek lazım. Gelelim mis gibi lezzetli olan yemeğimizin tarifine...
MALZEMELER
- 500 gr tavuk göğsü (kuşbaşı doğranmış olacak)
- 2 yemek kaşığı pekmez
- 2 yeşil biber
- 2 kırmızı biber
- 1 kuru soğan
- 2 patates
- 1 çay bardağı sıvı yağ
- Tuz
- Karabiber
YAPILIŞI
PEKMEZ, tuz ve tavuk göğsünü karıştırın. Bir gece dinlendirin. Biberleri jülyen doğrayın. Patatesi ince halka doğrayın. Tavaya sıvı yağı alın ve ısıtın. Önce patatesleri kızartıp kevgir yardımıyla süzün. Ardından biberleri soteleyip hazırlayın. Domatesleri küp doğrayıp soteleyin. Üzerine 2 diş sarımsağı rendeleyip ekleyin. En son ayrı bir tavada tavukları soteleyin. Ocaktan aldıktan sonra üzerine karabiber serpin. Bir tepsiye en alta tavukları, üzerine biberleri ve domatesleri yayın. En üste patatesleri dizin ve önceden ısıtılmış fırında 200 derecede 10 dakika kadar pişirin. Sıcak servis yapın...