Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir takım 13’üncü golü bile çıldırasıya kutlar mı? Gol sevincini aşırıya kaçırmak, zaten ezilip tarumar olmuş rakip takıma saygısızlık, fair play ruhuna ihanet sayılmaz mı? İlk bakışta, önce “hayır”, sonra da “evet” diyesi geliyor insanın: Hayır, 13’üncü golü artık kutlamaya gerek yoktur; evet, gol taşkınlığı rakip takıma saygısızlıktır.

        Ama mevzu derinleştikçe yanıtlar da farklılaşıyor…

        İşte ABD’nin Kadın Milli Takımı, Fransa’da devam eden Dünya Kupası’nın ilk grup maçında Tayland milli takımına 13 gol atalı beri bu konu tartışılıyor. Erkek milliler olsa, medyaya zafer naraları attıracak gol yağmuru kadınlardan gelince mesele oluyor. İstinasız birçok ülke futbol federasyonunun ortak inisiyatifi olan “kadın futbolculara daha düşük prim ve malzeme” gibi adaletsiz bir uygulamanın yanı sıra bir de “başarı eleştirisi” hasıl oluyor. Kadınların kazanmaya bile hakkı yok. Hatta, Avustralya örneğinde olduğu gibi bazen gol atmaları da yasak.

        Amerikan erkek milli takımı grupta elendiği için 2018 Dünya Kupası’nda yoktu. Oysa kadın milliler son Dünya Şampiyonu. Bir nevi ünvan koruma motivasyonuyla çıkıyorlar sahaya. Geçen salı günü Reims’te oynanan Tayland maçında 13 – 0’lık skoru, attıkları her golde çılgınca kutladıkları ve Tayland takımını gözü yaşlı bıraktıkları için medya, sosyal medya ve yorumcular tarafından çok ayıplanıyorlar; “10, 11, 12, 13… Artık bu kadar da sevinilmez ki…” denilerek. Özellikle takımın yıldız oyuncuları Alex Morgan ile kaptan Megan Rapinoe ve teknik direktör Jill Ellis, günah keçisi ilan ediliyor.

        REKOR KIRINCA AĞIRBAŞLI MI OLMAK LAZIM

        Gerçekten, her gole sevinmeleri için öyle çok neden var ki… Öncelikle 13 gol, 8’incisi düzenlenen Kadınlar Dünya Kupası’nda bir rekor. 2007’de Almanya, Arjantin’i 11 – 0 yenerek bu rekorun sahibi olmuştu. Yani 10’uncu golü, rekora yaklaştığın için; 11’inci golü rekoru egale ettiğin için, sonrasını da rekoru kırdığın için kutluyorsun. Ayrıca 13 golün beşini kaydeden Alex Morgan’ın da kendi skorunu kutlamak gibi bir hakkı var. Değil beş gol, bugüne kadar hangi erkek futbolcu hat trick yaptığı için göklere çıkarılmadı acaba?

        Kaptan Rapinoe, “Tek suçumuz, coşku patlaması” diyerek takımını savunuyor. (Bu arada Rapione, Trump’ı protesto eden sporcular cenahından; milli marşı söylemiyor, ellerini arkasına kavuşturup öylece dikiliyor. Çünkü millilerin diz çökmesi yasaklandı.) Alex Morgan “Gruptan çıkabilmemiz için her golün değeri var” diyor. Haklı, çünkü grupta İsveç gibi güçlü bir rakip de var, averaj önemli. Eleştirileri yanıtlayan kadın millilerin çoğu, “Skordaki farka rağmen maça asılmaya devam etmek ve her golü sevinçle kutlamak, rakibe saygı ve oyunu ciddiye aldığımızın göstergesidir” diyor. Teknik direktör Jill Ellis de diyor ki; “Dünya Kupası’nda rakip takımlara saygı, onlara karşı zorlu mücadeleden geçer…”

        Hepsi doğru. Hezimete uğrayan takımın oyuncuları kadın diye onlara acımak, incinmesinler diye pamuklara sarmak da cinsiyetçiliğin daniskası. Spor bu, ağır yenilgiye göğüs gerecek irade ve yüreğe de sahip olacaksın. Kadın ya da erkek farketmez. Ayrıca bu skorun Amerikan Futbol Federasyonu’na iyi bir ders olacağı da aşikar. Bazı kadın milliler, ücret ve primden, antrenman, malzeme ve yolculuk imkanlarına ve hatta oynadıkları sahaya kadar bilinçli cinsiyet ayrımcılığına uğradıkları gerekçesiyle geçen mart ayında federasyona dava açmıştı.

        ŞAMPİYONLUĞA KAHVE İKRAMI

        Cinsiyet ayrımcılığı deyince balık baştan kokuyor. FIFA geçen yıl Dünya Kupası’na katılan erkek takımlarına toplam 400 milyon dolar ödül dağıttı. Kadın takımlarına biçilen ödül meblağı ise 30 milyon dolar. Haliyle federasyonlar da geri kalmıyor. Almanya haftalardır, kadın millilere şampiyon oldukları takdirde verilecek 75 biner Euro’luk primin ne kadar adaletsiz olduğunu tartışıyor. Çünkü geçen yıl erkekler şampiyon olsalardı, alacakları prim oyuncu başına 350 bin Euro olacaktı. Ancak primin düşünülmesine bile şükredenler var. Çünkü Alman kadın milli takımı 1989’da Avrupa şampiyonu olduğunda federasyon oyunculara kahve ikram etmekle yetinmiş! Bu nedenle de eski teknik adamlar, “75 bin Euro muazzam rakam” diyor.

        İskandinavya’nın eşitlikçi iklimi de futbola gelince yarı yarıya işliyor. Örneğin Norveç’te, kadınların mücadelesi sonunda maaşlarda eşitlik sağlanmasına rağmen, profesyonel standartlarda erkeklerle eşit muamele görmediklerini savunan dünyanın en iyi kadın futbolcusu Ada Hegerberg, iki yıldır milli takımı boykot ediyor. Bu kupada da takımında yok. Erkeklere kamyon dolusu krampon ve malzeme gönderip tercihe bıraktıklarını, kendilerine ise birer çift, hem de bazıları yanlış numara krampon verildiğini; federasyonun “kadın ligi ticari açıdan cazip değil” diyerek sponsorlara yüz vermediğini anlatıyor. Dünyanın dört bir yanında kadın futbolcular adına kararlar alan “takım elbiseli erkeklerin” varlığını protesto için şöhretini kullandığını da gizlemiyor.

        Olimpique Lyon’da oynayan ve geçen sezon 21 maçta 33 golle takımının 12’nci kez lig şampiyonu olup, Şampiyonlar Ligi’ni üç kez üst üste kazanmasında büyük payı olan Hegerberg, medyanın ille de eleştirdiği milli maçlarda sinirini bozacağına, kulüp kariyerine odaklanmak istediğini söylüyor.

        300 gole yaklaşan kariyerindeki başarısına rağmen, geçen yıl Altın Top ödülünü alan ilk kadın futbolcu olarak karşılaştığı “Twerk yapmayı biliyor musun?” sorusuyla anılıyor halen Hegerberg.

        Diğer Yazılar