Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Trump, 2024’de Ay’a yeniden ayak basılsın istiyor ama klasik gelgitleri de oldu…

        Obama döneminde NASA’nın Ay programı iptal edilmiş, bunun yerine asteroidlere insanlı uçuşa odaklanılmıştı. Trump başkan seçilince Twitter’dan “Benim yönetimimde NASA yeniden eski şöhretine kavuşacak. Ay’a geri dönüyoruz, sonra da Mars…” diye duyurdu, NASA’ya da tarih verdi; “En kötü ihtimalle ikinci başkanlık dönemimde Ay’a inilsin” dedi. Aradan birkaç hafta geçti, Trump’ın da Ay hevesi geçti; “O kadar para harcıyoruz, NASA artık Ay’a gitmekten bahsetmesin – onu 50 yıl önce yaptık. Daha büyük olaylara odaklansın, Mars gibi (ki Ay da onun bir parçasıdır)” diye tweet attı. “Mars’ın parçası olarak Ay” ifadesinin gezegen çapında alay konusu olduğunu söylemeye gerek yok.

        Sonra Ay’a inişte karar kıldı Trump ve 2024 resmi uçuş tarihi olarak kesinleşti. Oysa NASA 2028 hedefini koymuştu. Başta NASA direktörü Jim Bridenstine bütün uzay camiasının açıklamaları, 2024’ün zor bir hedef olduğunu gösteriyor. Çünkü 1972’den beri Ay’a ayak basılmadı, 52 yıl sonra yeniden aynı adım atılacak ancak bu sefer beklentiler yüksek. Kennedy “Ay’a gidilecek ve geri dönülecek” demişti. Oysa şimdi Başkan Yardımcısı Pence’in ağzından NASA’ya biçilen yeni görev Ay’da sürekli kalmayı ve Amerikalı astronotları Mars’a taşıyacak teknolojiyi geliştirmeyi içeriyor. Madencilik, turizm ve bilimsel araştırmalar dahil bir uzay ekonomisi oluşturmak da hedef kapsamında. İş dünyası Ay’a gitmek yetmez fikrinde. Jeff Bezos’a göre dünyanın kaynaklarından tasarruf amacıyla ağır sanayinin uzaya taşınması gerekiyor. Elon Musk’ın şirketi SpaceX ise 2024 itibariyle Mars’a insanlı uçuşu sağlayacak dev bir roket geliştiriyor. Ancak tarihi tutturması pek olası görünmüyor.

        Radyasyon etkisi nedeniyle insan sağlığıyla ilgili bilinç de 1960’lara göre yüksek. Ayrıca finansman sorunu var. NASA’nın federal bütçeden aldığı pay 1960’larda yüzde 4 düzeyindeyken bugün yüzde 0.5’e inmiş durumda. O dönemde Kennedy Ay’a iniş için dokuz yıl süre vermişti, Trump’ın tanıdığı zaman ise bugün itibariyle sadece beş yıl.

        AY’A NEDEN GİDİLİYOR

        NASA tarihçisi Roger Launius’a göre Ay’a ne zaman ve nasıl gidileceği değil, neden gidildiği esas mesele; “Apollo programı soğuk savaşın, Sovyetler Birliği ile rekabetin eseriydi. Ancak bugün uzay yarışına giren Çin’den Sovyetlerden korktuğumuz gibi korkmak için bir neden yok” diyor. Kimi uzmanlar da Mars’a gidişi geciktirecek bir macera gözüyle bakıyor Ay yolculuğuna.

        Fakat Apollo 11’in seferinden farklı kesinleşen iki unsur var: Ay programının adı bundan böyle “Artemis” ve NASA’nın planlarına göre Ay yüzeyine ayak basacak astronotlardan biri kadın olacak. Geçen 18 Ekim’de tarihte ilk kez sadece iki kadınla yapılan uzay yürüyüşü bu yolda PR çalışması gibiydi. Daha önce kadınlara uygun ölçüde uzay kıyafeti olmadığı için yürüyüşü iptal eden NASA uzay çalışmalarına kadın gücünü de katma yolunda önemli bir adım atıldığını açıkladı. Uluslararası Uzay İstasyonu’nun arızalı batarya şarj ünitesini değiştiren astronotlar Jessica Meir ve Christina Koch “kadın başına iş başardıkları için” büyük alkış topladılar! Ay’a ilk ayak basan kadın olmak istediklerini de söylediler. Neil Armstrong’un “İnsanlık için büyük adım” sözüne atıfla “KADINLIK için büyük adım” tweetleri atıldı.

        Bu arada Trump’da uzay istasyonuyla bağlantıda kadınları kutladı. Fakat “Tarihin uzay yürüyüşü yapan ilk kadınları” sözünü Jessica Meir “Sadece kadınların bulunduğu ilk yürüyüş” şeklinde düzeltince Trump’ın saçını düzeltme bahanesiyle orta parmak gösterdiğine dair şüpheler var.

        AY TANRIÇASI ÜÇLEMESİ

        Armstrong “İnsanlık için büyük adım” dediğinde, kadınlar da insanlığın bir parçası olduğuna göre cinsiyet düşünmek için bir neden yoktu. Ay’da kadın yürütüp fark yaratmak Ay’a gitmek için bir neden olabilir mi? Ya da programın cinsiyetini değiştirip, Artemis’in adını vermek? NASA sitesinde Artemis, Apollo’nun ikiz kardeşi ve Ay tanrıçası diye anlatılıyor. Aslında Yunan Mitolojisi’nde Zeus ile Leto’nun kızı olan Olimpos katından Artemis av ve vahşi doğa ile erdem tanrıçasıdır ve yeryüzünde Ay’ı temsil eden tanrıçadır. Gökteki Ay ise Titan soyundan gelen tanrıça Selene’dir; güneş tanrısı Helios’un kardeşi Selene. Ay’ın görünmediği karanlık zamanlarda ise Hekate’dir ay tanrıçası. Bazı ozanların Artemis ile Selene’yi tekleştirdiği de görülmüştür. Çünkü ışığın, müzik, şiir ve kahinlerin tanrısı olan Apollo ile güneş tanrısı Helios da karıştırılır.

        Artemis programı açıklandığından beri araştırıyorum; NASA 1961’de Ay programına neden Artemis’le değil de, güneş tanrısı sandıkları ikiz kardeşi Apollo ile başladı? Üzerinde düşünülmüş, rasyonel bir seçim olduğuna dair bir bilgiye rastlayamadım. Hikayeye göre NASA’da görevli makine mühendisi Abe Silverstein bir mitoloji kitabını karıştırırken Apollo’nun güneşin önünde dört atlı arabasını sürdüğü ihtişamlı tasvirini görünce çok etkilenmiş ve “Böyle büyük boyutlu bir projeye onun adı yakışır” demiş. Apollo’nun güneş tanrısı olduğuna kanaat getirerek vermişler adını.

        NASA’nın önceki “Mercury programı”nın adını da aynı Silverstein bulmuş; Yunan Mitolojisi’ndeki haberci tanrı Hermes’in Roma versiyonu Mercury’yi (Merkür) belli bir nedenle değil, sadece isim çekici geldiği için seçmiş. Bu isim bulma pratiği, Artemis’in varlığından geç haberdar olduklarına dair önemli ipuçları veriyor.

        GATEWAY: MARS’A AÇILAN KAPI

        Mitologya bir yana teknik olarak Apollo ile Artemis arasındaki en büyük fark şu; yeni program sürekli Ay yörüngesinde kalacak bir istasyonun inşasını da içeriyor. Astronotlar “Gateway” adlı istasyonda aylarca kalıp bilimsel deneyler, ekipman testleri yapacak ve Ay yüzeyinde istedikleri yere inebilecekler. Apollo ise sadece ekvator bölgesinde keşif yapmıştı. Neticede “Gateway”, Mars’a açılan bir kapı, bir sıçrama tahtası olacak. Astronotlar Mars yolculuğuna çıkmadan önce istasyonda bir dünya dışı yaşam hazırlığı yapabilecekler.

        Diğer bir fark da Apollo’nun zaman içinde 200 milyar dolarlık devasa hacmine karşın bugünkü kaynak kıtlığı. NASA’nın yıllık bütçesi sadece 20 milyar dolar. Trump’ın söz verdiği 1.6 milyar dolarlık ek bütçe kırıntı kaldığı gibi Kongre’de Demokratlar tarafından onaylanması beklenmiyor. Artemis’in fırlatma sistemi Boeing’in SLS roketi şimdiden bütçeyi 1.8 milyar dolar aşmış. 2020’de ilk fırlatma testine yetişmesi de mümkün görünmüyor.

        Aslında Apollo Demokratların öncülüğünü yaptığı bir projeydi. Cumhuriyetçi başkanlardan Eisenhower “delilik” diye tanımlamış, bir diğeri Nixon da iptal etmişti. Ancak sonraları Ay hayalleri siyasette el değiştirdi. Belki de savunma endüstrisiyle yakın bağlarından ötürü Cumhuriyetçi başkanlar Ay hedefine kilitlendi. Baba Bush “Yeni yüzyılda yeniden Ay’a dönülecek” derken, oğul Bush bundan 15 yıl önce “2020’de Ay’a dönüş” içerikli yeni uzay stratejisini açıklamıştı. Şimdi sıra Trump’ta.

        Diğer Yazılar