Beyin aşısı da lazım
İyice hücuma geçen aşı düşmanlarını anlayamıyoruz. Beyinleri nasıl işliyor çözemiyoruz. Sosyal medyadan yansıdığı kadarıyla temsil ettikleri irade konusunda bulanıklık hakim. Belli tek bir ideolojinin paydaşları gibi görünmüyorlar. Aralarında zırvalayan trol tayfası da var, aşıda bit yeniği arayan yanlış bilgi de yayan bazı bilim insanlarının inanmış müritleri de var.
Korona ilk çıktığında kelle paça önerip, iş ciddiye binince geri çekilen hocaları sahnede görmek istiyor kimi de.
Anayasa’nın 17’nci maddesindeki “vücut bütünlüğü bozulamaz” ilkesine gönderme yapan özgürlük havarileri bile çıkıyor aralarından.
Kovid’e karşı toplumsal bağışıklık için şu an insanlığın tek silahı aşı. Dünyada yüz milyonlarca insanın yoksun kaldığı aşıya da sahibiz. Toplumsal bağışıklık sağlanmadan asla özgür olamayacağız ama adam vücut bütünlüğünden bahsediyor.
Gates-Fauci-Rockefeller üçgenindeki komplo teorileri daha ziyade milliyetçi cenahtan, bazı dini cemaat unsurları da seziliyor. Fatih Erbakan tam anlaşılamayan bir Rockefeller kumpası ortaya attı dünya nüfusunu azaltmayı hedeflediğine dair, o damar da sağlam yürüyor.
Hadi Bill Gates’i anladık; Bill & Melinda Gates Vakfı yıllardır global aşılama çalışmalarının içinde. Asya’da Afrika’da çocuk felcini bitiren hamleleri oldu. Rockefeller nereden çıktı?
“Peru’da mahkeme Gates, Soros ve Rockefeller’i koronavirüsü üretmekten suçlu buldu” diye haberler de yayıldı; aslı astarı yok. Tamamen bir yargı karışıklığı, uzun hikaye.
Muhalif duruşu belli bazıları bol keseden atıyor; “Aşıdan ölenler açıklansın. Avrupa, Amerika düzenli olarak yapıyor” diyor.
Hayır öyle bir şey olmuyor. Tam tersi, ABD’nin baş enfeksiyon uzmanı Fauci, ölenlerin yüzde 99’unun aşı olmayan bireyler olduğunu söylüyor. (Bu argüman biraz zayıf oldu, bizim komplo teorisyenleri Fauci’ye de sataşıyor.) Koronavirüsün insan eliyle üretildiğine inananlar, Wuhan’da virüsün çıktığı laboratuvarın bizzat Fauci tarafından kurulduğunu iddia ediyor.
Adının önünde Prof. yazan bir şahıs, aşıları “DNA değiştirerek insanları hibrit canlılara dönüştürecek” seri katiller diye tanımlayıp aşı olmayanların vatandaşlıktan çıkarılacağı iddiasıyla korku saçıyor; virüsün 5G teknolojisiyle yayıldığı komplo teorisini de işliyor.
Yeni dünya düzenini kurmak için aşıyla insanları köleleştirmek, insan nüfusunu düşürmek isteyen küresel güçlerden bahsediyor. Ama hocaya göre “Hindistan Barosu” uyanmış; “Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı GAVI, Bill Gates ve Fauci hakkında suç duyurusunda bulundu. Şahısların tüm malvarlıklarına el konularak dünya halklarına eşit olarak dağıtılması ve ölüm ceza istendi” diye yazıyor. Bu “bilgi” iyice yayılıyor.
Ama “Hindistan Barosu” dediği ülkenin resmi statü taşıyan barolar birliği değil; gönüllü bir sivil toplum kuruluşu. Hakkında suç duyurusunda bulunulan kişi Dünya Sağlık Örgütü’nün baş bilim insanı Soumya Swaminathan. Suç konusu aşı değil; parazit ilacı Ivermectin’in Kovid tedavisinde kullanılmasını önermesi. Ayrıca DSÖ mensubu kadın Hintli, suç duyurusunun ardında Modi hükümetiyle siyasi hesaplaşma var.
UĞUR ŞAHİN AŞI OLDU, BİLİNE!
Aşı düşmanlarında karşı argüman olarak palavra bol. En şüpheci yaklaşım mRNA aşısı olduğu için Biontech’e ya ısrarla şunu ısıtıyorlar: “Madem bu kadar etkili Uğur Şahin neden aşılanmadı?” Bu yanlış bilgi bir instagram postuyla başladı, o gün bugündür dolaşımda. Oysa Biontech kurucuları Özlem Türeci ve Uğur Şahin geçen mart ayında ekip arkadaşlarıyla birlikte kendi ev imalatları aşılarını oldu. Öncelikli grupta değillerdi, gecikme ondan.
Bir soruları daha var: “Merkel neden ikinci dozu Biontech olmadı?” Şart mıdır? İlk dozu pıhtı şüphelisi aşıya güven tesis etmek için AstraZeneca yaptırmıştı, ikinci doz için Moderna’yı tercih etti. O da mRNA aşısı; iki ayrı aşı kombini daha etkili olabilir diyen bilim insanlarına kulak verdi. Muhtemelen, Almanya’da Biontech’e göre daha az rağbet gördüğü için Moderna’yı seçti.
“BUNLAR SİLAH VE İNCİL’İ DE ALIR”
Aşı karşıtlığı siyasal yarılma ve medyadaki fitneciliğin malzemesi olduğu zaman daha beter ama en azından daha net ve yekpare bir tablo çıkıyor ortaya. ABD’de karşıt cephe çok net: Hıristiyan tarikatlar, komplo teorisyeni QAnon tayfası ve muhafazakar Cumhuriyetçiler. Koronavirüsün Trump’ı devirmek için icat edildiğine inananlar bile var. Halk korona paniği içinde oyunu Biden’a vermiş!
Anketlere göre ABD’de Cumhuriyetçi seçmenin yüzde 41’i aşıyı reddediyor; Demokrat Parti seçmeni arasındaki oran ise sadece yüzde 4. Aşıya karşı yaygın direniş olduğu için şimdi Biden’ın "kapı kapı aşı kampanyası" muhafazakar Cumhuriyetçilerin aklını iyice uçurdu. “Bunlar bir gün kapıya dayanıp silah ve İncillerimizi de alırlar” söylemiyle provokasyona giriştiler. Başta Fox News, sağcı medya da ateşe körükle gidiyor.
Cumhuriyetçi Kongre üyesi Madison Cawthorn, aynı kapı kapı yönteminin silah ve İncil toplamak için de kullanılabileceğini savunurken, bazı eyaletlerde Cumhuriyetçi valiler federal yönetimin “zorla” aşı kampanyasının engellenmesi için sağlık birimlerine direktif verdiler. Buna karşılık Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, federal görevlilerin kapıları çalmayacağını, sadece yerel düzeyde bir gönüllü atmosferi yaratmaya çalıştıklarını söyledi. Beyaz Saray’ın koronavirüs koordinatörü Jeff Zients ise karşı siyasi cepheyi dezenformasyon yaymakla suçladı.
PSİKOLOJİK SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI
Bilime ve hayatın gerçeklerine karşı şüphe ve inkarcılığın kodlarını çözmeye çalışan sosyal psikoloji belki de tarihinin en çetin tablosuyla karşı karşıya. Çok sık tekrarlandığı üzere “internette yalan haberler, gerçeklerden altı kat daha hızlı yayılıyor”, iklim krizini inkardan tutun aşı palavralarına varıncaya değin yalan mitleri çürütmek imkansızlaşıyor. İnsanların içine şüphe ekmek, fact check araçlarıyla o şüpheyi ortadan kaldırmaktan daha kolay görünüyor.
Sosyal psikolog William McGuire 1960’lı yıllarda şu tezi ortaya atmıştı: Aynı aşının insan vücudunu hastalıklara karşı savunması gibi, insanlarda yanlış fikirlere karşı psikolojik savunma mekanizması geliştirilebilirdi. “Psikolojik bağışıklama” sayesinde bireylerde dezenformasyona karşı bir ön direnç uyandırılabilirdi.
Şimdi bir başka sosyal psikolog McGuire’ın “yanlış bilgiyi yayılmadan nötralize etme” fikrini dijital çağa uyarlamayı öneriyor. Cambridge Üniversitesi’nden Sander van der Linden, bilim insanlarının sosyal medya ya da radyo ve televizyonlardan yaptığı uyarıların yanlış bilgileri çürütmeye yetmediğinden hareketle web tabanlı oyunlar geliştiriyor. Örneğin “Bad News” oyununda oyuncudan “bir dezenformasyon ve fake news fenomeni olarak hükümeti ve ana akım medyayı karalaması” isteniyor. Oyuncu attığı her tweet’le ne kadar çok takipçi kazandığını ve bir influencer haline geldiğini görüyor.
Tabii bunu şan şöhret sayanlar bakımından oyunun bir hükmü yok. Ancak Van der Linden iyi niyetli yaklaşıyor. DSÖ’nün talebi üzerine aşı palavralarına karşı “GoViral” oyununu geliştirmiş. Oyuncu, yanlış bilgiler bağlamında sosyal medyadaki yankı odalarının parçası haline geliyor mu, bu test ediliyor. Ben denedim nüfuz sıfır, sadece üç takipçi çıktı!
Van der Linden, hijyenik enformasyon ikliminde komplo teorilerinin sağlam tutunamayacağını söylüyor ve “Yeterli sayıda insanın psikolojik olarak aşılandığı ve yanlış bilgilerin yayılarak insanları enfekte etmeyeceği bir çeşit sürü bağışıklığı sağlamak istiyoruz” diyor.
Peki aşıya husumet besleyenlerin cazgırlığı nasıl önlenecek? İşte son örnek; Sabah yazarı Yüksel Aytuğ aşıdan kaçanlara vahşi hayvanlar gibi uzaktan iğne atılmasını önerdi. Kıyamet koptu.
Hani böyle bir şey mümkün olsa kıyamet kopsun da, belli ki ilginç olsun diye fantezi savuruyor. Genel olarak faşistlikle suçlandı. Ama sanırım bizim insanımızın en fazla kanına dokunan hayvana benzetilmek, hayvanla kıyaslanmak. Sosyal medyada “hoşt” diyenlerden öyle anladım. İstediğin kadar koruma yasası çıkar, canlılara karşı bu ayrımcılık bitmez.