Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Batılı siyaset Putin’i dünyadaki gıda krizini şantaj aracı olarak kullanmakla suçluyor. Olabilir.

        Gıda fiyatlarının artmasıyla dünyada açlık çeken insan sayısı 825 milyona yükseldi, ancak bunun tek sebebi Rusya’nın savaşı değil. Zenginlerin de dahli büyük. Dünyanın doyması için öncelikle gelişmiş ülkelerin tahılın önemli bölümünü hayvan yemi olarak kullanmaktan vazgeçmeleri gerekiyor. Yani yoğun et tüketimi içeren beslenme alışkanlıkları değişmek zorunda.

        Motorlu araçlarını beslemek için buğdayı ve şeker pancarını, mısırı ve arpayı biyoyakıta dönüştürme furyası da hız kesmek zorunda. Bu alternatif enerji kaynağı iklim krizine karşı faydalı mı? Evet. Ama öncelikle insanların doyması lazım. İklim değişikliğini durdurmanın başka yolları da var; mesela et tüketimini kısmak gibi!

        ***

        İstanbul’da dün Türkiye ile BM’nin gözetiminde Ukrayna ve Rusya’nın katılımıyla imzalanan tahıl koridoru anlaşması planlandığı gibi hayata geçerse piyasalarda mutlaka rahatlama olacak. Dünya Gıda Programı, başta Lübnan olmak üzere Ortadoğu, Afrika ve Güneydoğu Asya ülkelerine tahıl sevkiyatını yapabilecek.

        Sadece Ukrayna’nın buğdayı değil Rusya’nın da buğdayı ve gübresi ihraç edilebilecek ki, gübre fiyatlarındaki artış da gıda krizini tetikliyordu. Dünyanın en büyük azotlu gübre ihracatçıları olan Çin ve Rusya geçen yıl sonu itibariyle dış satımlarını zaten yüzde 40’a varan oranda düşürmüştü. Rusya’dan ihracatın durmasıyla kıtlık büyüdü, doğalgaz fiyatlarındaki artış da gübre üretiminin düşmesine neden oldu ve çiftçiler gübresiz tarıma yöneldi. Bu nedenle daha düşük ve kalitesiz hasat bekleniyor.

        REKLAM

        Rus işgalinden önce Ukrayna dünyanın beş numaralı buğday ihracatçısıydı. İlk sırada yüzde 18’lik payla Rusya geliyor; onu ABD, Kanada ve Avustralya izliyor. Ukrayna ise yüzde 10’luk paya sahip. Şimdi Ukrayna’nın yolunu tıkayan Karadeniz’in mayınlı suları; 20-25 milyon ton tahıl bloke vaziyette. Rusya’nın tahıl ihracatına yönelik yaptırım yok ama taşımacılık, sigorta ve banka teminatları işi zorlaştırıyordu. Moskova yaptırımlar nedeniyle el konulabilir kaygısıyla büyük gemiler kullanamamaktan şikayetçiydi. Washington’daki diplomatik çevrelerden gelen bilgilere göre ABD yönetimi, bu alanda garantileri üstlenmeye hazır.

        İstanbul’da oluşturulacak koordinasyon merkezinden gemilerin güvenli geçişi sağlanacak. Ancak Karadeniz’den açılacak koridorlar dünyayı doyurmaya yetmeyecek, küresel darboğazı aşmak için başka çözüm yolları gerekiyor.

        HAYVANSAL BİR KALORİ UĞRUNA BİTKİSEL YEDİ KALORİ

        Aslında dünyada tahıl kıtlığı yok. Problem, ithalata bağımlı yoksul ülkelerin satın alma gücüyle ilgili. Dünya Bankası Başkanı David Malpass’ın deyişiyle “Gıda krizi değil, ödeme krizi yaşıyoruz.” Bu nedenle kalkınma işbirliği ve insani yardım programları çerçevesinde yoksul ülkelere gıda için ek mali destek şart görülüyor. Bu kısa vadede alınabilecek bir önlem.

        Orta ve uzun vadede ise dünyayı doyurmanın yolu gıda ürünlerini insan odaklı yapmaktan geçiyor. Oysa bugün tahıl ürünlerinin üçte biri hayvan yemi ve biyoyakıta gidiyor. Adaletsizlik şuradan da belli; bir kalorilik hayvansal gıda üretimi için bitkisel bazlı yedi kalori harcanıyor. Dünya için Ekmek örgütünün verilerine göre hayvan yemi olarak kullanılan buğdayla dünyada 3.5 milyar insanı doyurmak mümkün. Yani yeryüzü nüfusunun yüzde 45’ini. Malum, hayvansal gıda üretimi azaldığı takdirde karbon ayak izinin küçüleceği de biliniyor.

        Bu nedenle Avrupa’daki çevre örgütleri gıda ürünleri için ekolojik vergilendirme talep ediyor. Oysa vergi sistemi tersine işliyor. Örneğin Almanya’da et, süt ve yumurtanın KDV’si yüzde 7’ye kadar düşürüldü, tahıl ezmelerinden arpa ve soyalı içeceklere bitkisel bazlı ürünlerin KDV oranı ise 19. Sebze, meyve ve bakliyatta KDV’nin sıfırlanması isteniyor.

        REKLAM

        Biyoyakıt üretimi de fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmak ve iklimi korumak amacıyla devreye girdi. Çok faydalı olduğu kesin ama buğday ve pancar gibi ürünler fazla verdiği takdirde! Bugünkü gibi açlık çekilen bir ortamda bu ürünlerin yeri araç depoları değil, insanların önündeki tabak. Kaldı ki, biyoyakıt kullanımı yerine hız limiti gibi önlemlerle topluca yakıt tüketimini azaltmak veya biyoyakıtlı araçlarda vergi oranlarını yükseltmek, iklim bakımından daha anlamlı ve önemli.

        AB’YE BİYOYAKITI ŞİMDİLİK DURDUR BASKISI

        İklim değişikliği ve yoksullukla mücadele amaçlı RePlanet örgütü, açlık krizine karşı Avrupa Birliği’nin biyoyakıt hedeflerini ertelemesi için kampanya yürütüyor. AB’nin yanı sıra ABD ve İngiltere araçlarda benzin ve dizelle karıştırarak belirli oranlarda biyoyakıt kullanımını şart koşuyor.

        Örgüt verilerine göre AB üyesi ülkelerde 3.3 milyon ton buğday biyoyakıt üretimine gidiyor; 2020 itibariyle tespit edilen bu miktar Ukrayna’nın o yıl ihraç ettiği 16.4 milyon ton buğdayın beşte birini oluşturuyor. Aynı yıl Ukrayna’nın ihraç ettiği mısır 24 milyon tonu buluyor, biyoyakıta ayrılan miktar ise 6.5 milyon ton.

        Şu paradoks dile getiriliyor: Fosil yakıtlara göre daha az karbon salımına yol açtığı için biyoyakıt meşru bir alternatif olarak görülüyordu. Ancak gıdaya olan etkisi ve biyoyakıt üretimi için gereken gübre, enerji ve tarım arazileri hesaba katıldığında, fosil yakıtlara göre çok kısıtlı karbon tasarrufu yapılabiliyor.

        Almanya Elmau’da toplanan son G7 zirvesinde biyoyakıt meselesi gündeme geldi. İngiltere küresel gıda güvenliğine dikkat çekerek, dünyanın en büyük ekonomileri olarak biyoyakıt kullanımını gözden geçirmeleri önerisinde bulundu. Ancak sonuç bildirgesinde alternatif yakıt kaynaklarının kullanımına yönelik kararlılık yer aldı.

        RePlanet ayrıca yoksulların midesine daha çok tahıl gidebilmesi için zengin ülkelerdeki tüketicilerin daha az et yemesi gerektiğine de işaret ediyor. Örgüt kurucularından Mark Lynas’ın verdiği mesaj net: “Avrupa, Putin’in küresel gıda tedarikini şantaj aracı olarak kullanmasına son vermeli, tamam. Ama aynı zamanda güney yarımkürede açlıktan ölümleri önlemek üzere kendi evinde gıda tasarrufu yapmayı da bilmeli.”

        Diğer Yazılar