Enerji krizinde gazdan para kazanmak ayıp mı – ayrıca Putin'in hiç mi suçu yok
AB’ye tam üyelik müzakerelerini çok ciddiye aldığımız günlerde Norveçli bir gazeteciye neden AB üyesi olmadıklarını sormuştum. Sanki biz kulübe girmişiz de onlar dışarıda kalmış gibi. Şu yanıtı vermişti; “Kendi çıkarımız için neyi ne zaman yapacağımızı en iyi biz biliriz, başkasının aklına gerek yok…”
Şimdi de öyle yapıyorlar. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle enerji çıkmazına giren AB’nin doğalgaz ihtiyacını yeni açılan Baltık boru hattı üzerinden kapatarak 1 trilyon dolarlık varlık fonuna yeni milyarları istifliyorlar. Kulüp üyesi olsalardı fiyatta ikrama zorlanacaklardı. Oysa üyelik zincirinden bağımsız, piyasa fiyatı üzerinden AB’nin bir numaralı gaz tedarikçisi durumuna gelmiş bulunuyor Norveç.
AB üyeleri yaptırımlar çerçevesinde Rusya’dan doğalgaz alımında büyük kesintiye gitti. Ancak yenilenebilir enerji kaynakları ve tasarruf önlemleri gaz açığını kompanse edebilecek düzeyde değildi. Norveç ile Polonya arasında yeni açılan Baltık boru hattı imdada yetişti. Geçen eylül ayı itibariyle Avrupa Birliği doğalgaz ihtiyacının yüzde 20’sini Norveç’ten karşıladı. Böylece savaş öncesinde doğalgazın yüzde 40’ını ithal ettiği Rusya’ya bağımlılığı azaldı.
Bu nedenle Norveç kendisini bir nevi kurtarıcı olarak görüyor, fakat karşı taraftan savaşı fırsata çevirip haksız zenginleşmekle suçlanıyor; haddini fazlasıyla aşan kazancını paylaşması gerektiği ileri sürülüyor. AB cephesinde Oslo’nun enerji gelirini oburca ve saldırgan bulanlar var. Oslo tarafında ise en amiyane tabiriyle şu hava hakim: Almanya Rusya’nın ucuz petrol ve doğalgazı sayesinde zenginleşirken biz onun parasına göz koymadık, şimdi neden ucuz gaz verelim!
Aslında savaşın Norveç’i daha da zenginleştireceği çok aşikar. Petrol ve gaz piyasasının büyük oyuncusu olarak kamu kuruluşu Equinor’un bu yıl 109 milyar dolarlık gelir elde etmesi bekleniyor; geçen yılki gelirden 82 milyar dolar daha fazla.
Ukraynalılar acı çekerken, Avrupa ekonomileri durgunluğun eşiğine sürüklenirken ve gelişmekte olan ülkeler yüksek emtia fiyatları nedeniyle kıvranırken Norveç’in voliyi vurması birilerine batıyor.
Önce geçen yaz başı Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, Oslo’nun Putin’in savaşından çıkar sağlamasını ayıpladığını açık açık dile getirmiş, “Sevgili Norveçli dostlarım, bu normal ve hakkaniyetli değil, elde ettiğiniz kârı savaş kurbanlarıyla paylaşmanız gerekiyor” demişti.
Bu sözler üzerine Norveç kamuoyunda bir tartışma başlamış, medyadan hükümetin dış kalkınma yardımını artırması ve Ukrayna’ya daha fazla mali destek vermesi yönünde sesler yükselmişti. Ekonomi gazetesi DN bile başyazısında “Bu para Ukrayna siperlerinde savaşanların hakkıdır, çünkü onlar sadece kendi ülkeleri için değil, aynı zamanda Batı demokrasisi için savaşıyorlar” demişti.
Mecliste bir grup milletvekili petrol gelirinden kâr fazlasının Ukrayna için dayanışma fonunda toplanmasını önerdiyse de Yeşiller Partisi şöyle karşı çıktı: “Putin’in Avrupa’ya enerji savaşı açması bizim suçumuz değil. Enerjiden kazandığımız parayla ne yapacağımıza biz karar veririz!”
Ukrayna’ya haksızlık yapıldığı eleştirilerine karşılık hükümet istifini bozmadı. Maliye Bakanı petrol gelirlerinin gelecek kuşaklar için kamu fonunda yatırıma dönüştürüldüğünü, fonun dünya borsalarındaki kayıplarının bu yılki gelirden fazla olduğunu belirterek, neticede Norveç’in de tasarrufa gitmek zorunda olduğunu söylemişti. Ayrıca ülkede elektrik fiyatlarını düşürmek üzere 2.3 milyar dolarlık destek sağlanmıştı, belli bir bedelin üzerindeki faturaların yüzde 90’ı karşılanıyordu.
Kaldı ki, Norveç Avrupa Birliği’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara destek veriyor ve Ukrayna’ya zaten askeri yardımda bulunuyordu.
Karşılıklı söz düellosunda Oslo, Brüksel’in liberal politikalarını eleştiriyor. AB’nin son 20 yılda doğalgaz piyasasında uzun vadeli sözleşmeler yerine spot fiyatlandırmaya geçmesi hataydı; “Ukrayna savaşı spot fiyatları uçuşa geçirdi, uzun vadeli sözleşmelere bağlı kalsalardı fiyatlar daha düşük olurdu” diyorlar.
Prag’daki Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’nde de konu gündemdeydi. Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store’un katıldığı zirvede Oslo ve Brüksel enerji piyasalarını istikrara kavuşturacak ortak araçlar geliştirerek aşırı yüksek fiyatları aşağı çekeceklerini duyurdular. Fakat bu araçların ne olduğu şimdilik meçhul.
YENİ BİR BAĞIMLILIK DAHA
Nitekim AB içinde en derin doğalgaz krizini yaşayan Almanya’nın Ekonomi Bakanı Robert Habeck geçen gün isim vermeden Norveç’e çattı. Halkın ve işletmelerin enerji yükünü hafifletmek için kararlaştırılan 200 milyar Euro’luk destek paketinin bile tam rahatlama getirmeyeceğini belirten Habeck, “AB’nin, doğalgazda yeni bağımlılıklar üzerinden kâr sağlayanlara karşı ortak yanıt vermesi gerekiyor. Bazı dost ülkeler aşırının da ötesinde kazanıyor. AB bunlara karşı kararlı durmalı, biz sonuna kadar destekleriz” dedi.
Habeck’in adını anmadığı Norveç geçen ağustos itibariyle yüzde 38.3’lük bir oranla Almanya’nın en büyük gaz tedarikçisi oldu. Hollanda ise yüzde 24.1’le ikinci sırada.
AB enerji bakanlarının Brüksel’deki toplantısında da Norveç’in fahiş kazancı yine gündem oldu, ancak doğalgazda tavan fiyat talebi konusunda görüş birliği sağlanamadı.
Almanya tek kaynağa bağımlılığını azaltmak için uzak ufuklarda arayışta. Başbakan Olaf Scholz sıvılaştırılmış gaz pazarlığı için Katar’a gitti. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen geçen temmuzda Azerbaycan lideri İlham Aliyev’le ortak niyet beyanına imza attı. Buna göre Bakü önümüzdeki beş yıl içinde bugüne kadarki sevkiyatın iki katı gaz akışı sağlayacak.
İKİ TARAFIN İKİYÜZLÜLÜKLERİ
Bu arada karşılıklı ikiyüzlülük öyle göze batıcı düzeyde ki, gözden kaçması mümkün değil. Savaş ve enerji krizi patlak verene kadar Brüksel iklim kriziyle mücadele zemininde Norveç’e kuzey kutup bölgesinde sondaj yapmaması için baskı uyguluyordu. Şimdi ise enerji krizi ortamında daha fazla fosil yakıt üretimi bekliyor, fakat enerjinin bedelinden şikayetçi.
Aslında dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçıları arasında yer alan ABD şirketleri de Avrupa’nın ihtiyacı sayesinde yüksek kâr elde ediyor. 2021’de Avrupa’ya LNG ihracatında ABD’nin payı yüzde 19 düzeyindeydi, bu yılın ilk yarısında yüzde 60’a yükseldi. Ama Amerikan tarafı Norveç gibi eleştirilere hedef olmuyor. Norveç’te petrol ve gaz üretiminin kamuya ait olması ve komşuluk konumu rol oynuyor.
Refah düzeyi enerji sektöründen beslenen Norveçliler ise evlerini temiz enerjiyle ısıtıp elektrikli otomobil kullandıkları için kendilerini çevreci iyi insanlar olarak tanımlıyor, başkalarının fosil yakıt tüketimine katkıda bulunmakta bir beis görmüyorlar. Düstur şu; “Biz ihraç etmesek, nasıl olsa başkalarından alacaklar!”