Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eski karısı Kim Kardashian açık açık ilan ettiği için tekrarlamakta beis yok; Kanye West, ya da kendine yeni verdiği isimle Ye’nin bipolar bozukluğu var. Peki bu hastalık adamın beslediği ırkçı nefret ve Yahudi düşmanlığını tolere etmek için gerekçe sayılabilir mi?

        Siyahların 400 yıl boyunca gönüllü kölelik ettiği, Black Lives Matter dalgasının sahtekarlık olduğu, George Floyd’un gırtlağına basan polis Derek Chauvin’in zoruyla değil de opioid aşırı dozundan öldüğü, beden olumlama hareketinin siyahların kökünü kurutmak için medya tarafından tezgahlanan bir komplo olduğu, Yahudilerin dünyada kontrolü ele geçirmek için kumpas kurduğu ve Yahudilerin toptan ölümünü ima ettiği çıkışlarıyla tepki aldığı halde bu dışavurumları inadına sürdürmek bipolar bozukluğun belirtileri olabilir mi?

        Veya tersinden soruyla, bipolar bozukluk yaratıcı bir dehanın kendini bile bile ziyan etmesine de yol açabilir mi?

        Dünya Sağlık Örgütü bipolar bozukluğu bireyin hayatını dramatik şekilde değiştirebilen on hastalık arasında kabul ediyor ve bu hastalıktan mustarip olanların yüzde 10 – 20’si kendi hayatına son veriyor. Ye’nin hayatının dramatik şekilde değişmekte olduğu kesin de, bilindiği kadarıyla bipolar bozukluğun belirtileri arasında ırkçılık bulunmuyor. Her ırkçı ve Yahudi düşmanının da teşhis konulmuş bir ruh hastalığı olmadığı gibi.

        Son soruya cevaben hastalığı sebep oldu ya da olmadı; Kanye West ırkçı damarını bile bile kabartarak müzik dışındaki bütün işlerini teker teker kaybetti. Bağlı bulunduğu Creative Artists Agency (CAA) kendisini kapı önüne koydu ve çekimleri tamamlanmış West belgeselinin gösteriminden de vazgeçildi.

        Kanye West ise maddi kayıplarından hiç gocunmadığını biraz da böbürlenerek Instagram’dan duyurdu; “Bir günde 2 milyar dolar kaybettim ama halen hayattayım. Bu bir sevgi mesajıdır. Beni özel yapan para değil, insanlar…” diye yazdı.

        SADECE İSİM DEĞİL, KREATİF SANATÇI

        Kanye West çok büyük hayran kitlesine sahip sıkı bir rap’çi ve müzik prodüktörü olmakla kalmayıp aynı zamanda Balenciaga’dan Adidas’a büyük markaları tasarım gücüyle besleyen moda alanında da kreatif ruha sahip bir sanatçı – ya da sanatçıydı diyelim, çünkü hepsinde iptale uğradı. Balenciaga ve Gap’in ardından Adidas da işbirliğini sona erdirdi. Bankası JP Morgan bile bağlarını kopardı.

        Kanye West yaratıcı yönüyle haklı olarak yüksek özgüvene sahipti, ancak ırkçılığını herkese yedirebilecek kadar değil. “Vazgeçilemeyecek kadar büyük olduğunu” söylüyordu, hele Adidas’ın 2015’ten beri devam eden Ye dizaynı katiyen bırakamayacağı fikrindeydi ama azar azar kendini demonte etti.

        Drink Champs adlı podcast yayınında “İstediğim kadar antisemitik laflar edeyim Adidas yine de beni bırakamaz” demişti. Tepki büyüyünce yayın web sitesinden kaldırıldı, ancak video halen dolaşımda. Kanye West aynı yayında Yahudi medyasının dünya çapında bir hegemonya kurduğunu da iddia ediyor.

        Ye’nin tasarımı Yeezy koleksiyonu Adidas’ın en fazla satan ürünlerinin başında geliyordu. Nitekim Adidas epey bir süre ikircikli kaldı, durumu incelediklerini belirten açıklamalar yapıldı. Antisemitizmi ayyuka çıktığı için Ye’den kurtulması yönünde Alman kamuoyundan gelen yoğun baskı vardı, başta Yahudi Konseyi’nden olmak üzere. Malum şirketin geçmişi de lekeli; Adidas’ın kurucusu Adi Dassler Nazi partisinin aktif üyesiydi. Neticede şirket “Antisemitizm ve hiçbir nefret dili kabul edilebilir değildir ve tehlikelidir” diyerek ortaklığını bitirdi, bu yüzden yıllık net kaybını da açıkladı: 250 milyon Euro. Almanya’da kimse şirkete alkış tutmadı, tersine geç kalmakla suçlandı.

        Kanye West’in Trump taraftarı olduğu ve ABD’deki aşırı sağa yakın durduğu zaten biliniyordu ama ekim ayı başındaki Paris Moda Haftası’nda giriştiği provokasyonla bardağı taşırdı. MAGA şapkasıyla Beyaz Saray çıkarması hafif kaldı. “Yeezy Season 9” koleksiyonunu tanıttığı defilede modellerle birlikte giydiği, ön yüzünde “Seguiremos tu Ejemplo” (önderliğinde izindeyiz) yazısıyla Papa 2. Jean Paul’un fotoğrafı bulunan sırt kısmı “White Lives Matter” baskılı tişört büyük infiale neden oldu.

        Beyazların üstünlüğünü savunan ırkçıların “Black Lives Matter” hareketine karşı kullandığı bu sloganın mesajı çok açıktı. Ku-Klux-Klan ve Aryan Renaissance Society gibi ırkçı grupların da benimsediği slogana gelen tepkilere Kanye West Instagram’dan yanıt verdi: “Siyah Hayatlar Önemlidir hareketinin sahtekarlık olduğunu herkes biliyor. Artık bitti. Rica ederim (sözde teşekküre karşılık)…”

        Fox News’ta Tucker Carlson’ın yayınına çıktığında ise Afrika kökenli bir Amerikalının “Beyaz Hayatlar Önemlidir” tişörtü giymesinin aslında çok matrak bir fikir olduğunu beyan etti. TV’deki yayının kesilen bölümleri de sonradan ortaya çıktı: Ye, kürtaj ve korunma desteği veren sivil toplum kuruluşu Planned Parenthood’un Yahudi nüfusunu kontrol altına almak için kurulduğunu söylüyordu.

        Kanye West söylemleriyle alt-right hareketine cesaret verecek kadar önemli bir isim. Nitekim ABD’deki antisemitik kitle Ye sayesinde görüşlerinin bir nevi meşruiyet kazandığı hissine kapıldı. Los Angeles’da gösteri yapan kalabalık bir grup “Kanye Yahudiler konusunda haklı” yazılı pankartlar taşıyıp, Nazi selamı veriyordu.

        Eski kocasıyla arasına mesafe koyan Kim Kardashian hemen Twitter’dan bir kınama mesajı döşenerek “Nefret söylemi asla affedilemez. Yahudi cemaatinin yanındayım, onlara karşı korkunç şiddet dalgasıyla nefret yüklü retoriğin derhal sona erdirilmesi için çağrıda bulunuyorum” dedi. Sanatçı arkadaşları da Ye’yi eleştirmekten geri kalmadı; mesela P.Diddy. West’e göre ise Yahudiler tarafından zorlandığı için P.Diddy kendisine karşı tavır almıştı.

        HASTA BİR İNSAN ÜZERİNDEN ÇIKAR SAĞLAMAK

        Kardashian, Ye’nin bipolar bozukluğu olduğunu iki yıl önce ilk kez açıklamıştı. Rap’çinin ırkçı çıkışlarını hastalığına bağlayanlar oldu ama delidir ne yapsa yeridir çizgisi çoktan aşıldı. Bipolar bozukluk bireyi aşırı coşku, dışadönüklük, girişilen işten büyük keyif almak gibi harika bir duygu durumundan aşırı derin yeislere yuvarlayabiliyor. Semptomlar arasında akut uyku bozukluğu var, günlerce uyumadıkları halde enerji yüklü olabiliyor, hiperaktif bir şekilde yerlerinde duramıyor herhangi bir işe uzun süre konsantre olamıyor, çok hızlı konuşuyor ve konudan konuya atlarken bağlamdan kopuyor, insan ilişkilerinde fazlasıyla samimi davranabiliyorlar.

        REKLAM

        Ye’de kötü şöhrete sahip kudret hayranlığı olduğu çok açık. Trump’çı olması yetmiyor aynı zamanda Hitler hayranı. CNN Int’in isim vermeden dört ayrı kaynağa dayandırdığı haberine göre Ye, 2018’de çıkaracağı albüme bile Hitler adını verecekmiş de vazgeçirilmiş. Kardashian ve yakın çevresi Hitler fanatizmini çoktan biliyormuş, Mein Kampf’ı okuduğunu da söylüyormuş. TMZ’nin eski çalışanlarından Van Lathan, 2018’de yaptığı söyleşide West’in “Hitler’i ve Nazileri seviyorum” dediğini, ancak editörlerin röportajın bu kısmını çıkararak yayına verdiğini söylüyor.

        Kanye West, Trump’ı ne kadar sevdiğini anlattığı TMZ röportajında köleliğe ilişkin çok tartışmalı sözler de sarf etmiş, “Eğer 400 yıl sürdüyse bu bir tercihtir. Siyahlar ruhsal olarak kendi köleliklerine hapsoldu” demişti.

        Ye’nin ırkçılığı gerçekten bir inancın ifadesi mi yoksa manik-depresif bozukluğun ürünü mü karar psikiyatrinin işi ama nedeni her ne olursa olsun açıklamaları karşılığını buluyor, zarar veriyor. Trump ve Elon Musk gibi dostlarıyla yüksek profilli bir nüfuz ağına sahip, müzisyen ve modacı olarak pop kültür yoluyla veya Fox News gibi megafonlar sayesinde muhafazakar Amerikan siyasetinde fikirlerini etkili bir şekilde yayabiliyor. Ve bütün bu kesimler ayrımcı görüşleri bulunan hasta bir insan üzerinden çıkar sağlıyorlar.

        Nefret dili nedeniyle Instagram’dan ve 31.7 milyon takipçili Twitter hesabından şutlanan Ye, Twitter’a döndükten sonra Musk “aramıza yeniden hoş geldin dostum” selamı çakmıştı. Şimdi Musk Twitter’ın yeni patronu olduğuna göre Ye’nin ortamda yolu açıktır herhalde.

        Zaten yeni patron da komplo teorilerinde geri kalmıyor. İşte son marifeti: Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin evde saldırıya uğrayan kocası 82 yaşındaki Paul Pelocy için “eve çağırdığı callboy saldırdı” diye yazan Santa Monica Observer’ın asparagasını rt’ledi, sonra sildi Musk.

        Aynı gazete 2016 başkanlık seçimleri sırasında Hillary Clinton’ın aslında öldüğünü, yerine benzerinin geçtiğini de iddia etmişti.

        Diğer Yazılar