Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçen 13 Nisan’da 93 yaşında hayata veda eden Mary Quant uzun soluklu son röportajlarından birinde diyor ki, “Mini giymek için zayıflık şarttır. Şık görünmek isteyen mutlaka zayıf olmalıdır. Yaşın önemi yok, önemli olan proporsiyon ve miniyi nasıl kombine ettiğin. Moda eskisi kadar katı değil, isteyen istediğini giyme özgürlüğüne sahip. Ama mini, bir kumaş parçasından çok daha fazlasıdır, bir mitos, bir devrimdir. Bu nedenle sürekli yeniden yeniden yorumlanıyor. Varoluş mücadelesi için hep daha iyisini yapmak gerekiyor…”

        Sözlerinin gidişatından anlaşılacağı üzere Quant, mini eteğin annesi olarak 80’lerinde de mini giyiyor; ama insanları şoke etmemek için daima siyah çoraplar ve çizmeyle. “Neden olmasın, bacaklar güzelliğini korur, uzun süre rahatlıkla gösterilebilir” fikrinde. Ama ille zayıf olmak şartıyla ve Mary Quant aynı 60’lardaki ölçüleri ve güzel bacaklarıyla her daim zayıf göçüp gidiyor.

        Ebediyen (ya da ikinci bir emre kadar) rahat uyuyabilir Mary Quant, çünkü podyumdan sosyal medyaya beden olumlama devri kapanmış ya da kapanmak üzere görünüyor. 2010 sonrası sağlıksız sıskalığa karşı açılan savaş sonucu, beden yelpazesinin her noktasındaki kadınlar güzel bulunacaktı – güya. Ancak hem moda sektöründe hem de şöhret katlarında bir statü simgesi olarak zayıflığa övgü geri dönüş sinyalleri veriyor. Yuvarlak hatlarla trend belirleyen Kim Kardashian bile etinden butundan kurtuluyor, hem o hem de Elon Musk, diyabet iğnesi Ozempic ile kilo üstüne kilo veriyor. Gwyneth Paltrow wellness gurusu olarak podcast yayınlarında sürekli ne kadar az yediğini, kahveyle kemik suyu ve az sebzeyle beslendiği anlatıyor.

        REKLAM

        Aslında zayıflığa dönüş realitesinin kafalara dank etmesi övgülerle değil, yine yergiyle başladı. Dünyanın en tanınmış moda eleştirmenlerinden, New York Times yazarı Vanessa Friedman, New York Moda Haftası sırasında attığı tek bir tweet’le ortalığı ayağa kaldırdı. Jason Wu defilesinde ön sıradan çektiği videoyu da paylaşan Friedman, podyumdaki modellerin sıskalığı karşısında şok geçirmişti; modellerin aşırı zayıflığı nedeniyle dikkatinin tamamen bu noktaya odaklanacak şekilde dağıldığını yazıyordu.

        Friedman’ın paylaşımına o kadar çok yorum geldi ki, konuyu uzatmak zorunda kaldı. Jason Wu’nun normalde daha geniş beden yelpazesinde çalıştığını, ancak defilede bu beden ölçülerinde modelleri göremediğini söylüyordu. Hayatında pek çok yeme bozukluğu vakası gördüğünü, bunu doğal zayıflıktan ayırt edebilmenin zor olmadığını belirterek, “Modellerin en azından ikisinde yeme bozukluğu vardı. Amacım onları utandırmak değil, konuya dikkat çekmek. Modanın, tüm nüfusu yansıtması gerekir” diyordu.

        Friedman’ın fazla kilo ve obezite oranı yüksek ABD nüfusunu kastettiği kesin. Ancak Vogue Business’in araştırmasına göre ne New York, ne de Londra’da Amerikan ölçülerine göre sıfır beden (30) üzerinde modellere iş veriliyor artık, Milano ve Paris ise görece daha iyi. Bu merkezlerdeki moda haftalarında podyuma çıkarılan 9 bin 137 kıyafetin sadece yüzde 0.6’sı plus beden (44 ve üstü) modeller tarafından sunulmuş. “Orta beden” sayılan 36-42 ölçüsünde modeller de var, ancak kıyafetlerin yüzde 96’sını 30-34 beden modeller taşıyor.

        Peki bu gidiş, 80’lerle 90’ların güzellik ideali olarak eroin şıklığına kadar varabilir mi? TikTok’ta “heroin chic” aramalarının arttığına dair veriler pek hayra alamet değil. Solgun bir yüz, sapır sapır saçlar ve göz altında mor halkalarla uyuşturucu bağımlısı gibi görünecek kadar aç kalmak yeniden moda olursa, film tamamen başa sarılmış olacak.

        Genel kanaate göre 1986’da AIDS’ten ölen süpermodel Gia Carangi, eroin şıklığı akımını başlatmıştır ki, uyuşturucu kullandığı bilinirdi. Sonraları Kate Moss bayrağı devraldı ama yakın zamanda BBC’yle söyleşide asla eroin kullanmadığını söyledi; “Çekimlerde ve defilelerde yemek yiyemediğim için çok zayıftım” dedi. Artık değil, “Zayıflık hissi kadar lezzetli bir şey yok hayatta” dediği günler geride kaldı.

        Şimdilerde böyle tehlikeli bir güzellik idealini besleyecek rol model yok ortalıkta. New York Post’un, Met Gala’da Marilyn Monroe elbisesine sığmak için kilo veren Kim Kardashian’ı bu tehlikenin habercisi sayması da pek gerçekçi değil.

        MODANIN HAFIZASI DA ZAYIF

        2000’lerde moda sektöründe hayatın gerçek ölçülerine uymayan zayıflık inadı tartışılırken Fransız model Isabelle Caro’nun aşırı yeme bozukluğundan ölümü şok etkisi yaratmıştı. Caro’nun 1.65 boyuna 30 kiloda ölümü sonrası Fransa’da tehlikeli derecede sıfır beden modelleri moda piyasasından men eden yasa çıkarıldı. Modellerde yeme bozukluğu olmadığına dair doktor raporu gerekiyordu. Sağlam raporu olmayan modelle katalog çekimi yapana, podyuma çıkarana 75 bin Euro para cezası öngörülüyordu. Gerçi Pinault, Arnault, Bettencourt ailelerinin elinde milyarlarla oynayan bir endüstri için 75 bin Euro ceza gülünçtü. Ama yine de genç kuşakların ruh ve beden sağlığını tehdit eden akıma karşı atılmış önemli bir adımdı.

        İtalya ve İspanya’da da benzer yasaklar devreye girdi. İsrail’de ise modellerin üç ayda bir Vücut Kitle Endeksi’nin 18.5 altına düşmediğini doktor raporuyla belgelemesi gerekiyordu.

        Fransa’daki yasa etkisini gösterdi, LVMH ve Kering gruplarına ait markalar sıfır beden ötesi modellere yöneldi. Örneğin Louis Vuitton’un 2010 sonbahar koleksiyonunu 36 beden Lara Stone ile tanıtması büyük alkış aldı. “Ve tanrı kadını yarattı” başlıkları atıldı, Stone’u yeterince dolgun bulmayanlar sadece göğüs hacminin geniş olduğunu söylüyordu ama yine de bir devrimdi.

        Sonra moda sektörü kriterlerine göre dolgun Alessandra Ambrosio, Bar Rafaeli ve Adriana Lima’yı gördük ama daha çok Victoria’s Secret’in erkek fantezilerine hitap eden melekleri olarak, yüksek moda podyumlarında onlar yoktu. Çünkü tasarımcıların “onlar bizim askımız” diye görece zayıf modelleri savunması genel geçer kabul görüyordu. Ama 2010’ların ortalarından itibaren Ashley Graham ve Paloma Elesser gibi dolgun modellerin yükselişi başladı, dünyanın en büyük markalarının reklamlarında, podyumlarda boş gösterdiler. Konfeksiyon sanayi ve e-ticaret siteleri de beden çeşitliliğini genişlettiler, ajanslar kataloglarında plus beden modellere yer vermeye başladı.

        Beden ölçülerinde kapsayıcılık hareketi nihayet moda sektörüne de ulaşmış ve sosyal medyadaki beden olumlama akımı cesaret kazanmıştı. Ama ne yazık ki, moda dediğin zalim ve hafızası zayıf. Modaların 20 yılda bir geri döndüğü de doğru olabilir. Giderek yükselen Y2K akımı da 2000’lerin başındaki tarzı geri getiriyor. Yüksek bel yerini, düşük belli pantolon ve eteklerle kısa üstlere bırakıyor. İnce bel, düz göbek ve hafif kaslı fit vücut gerektiren bu kıyafetler zayıf olmayan bedenlere göre değil ama neyse ki yeni kuşaklar 20 yıl öncesine göre daha cesur. Gözle görülüyor.

        Diğer Yazılar