Dumansızlık özlemi
Önümüzdeki aylarda İsveç’te birisi son sigarasını söndürecek ve on an itibariyle yeryüzü tamamen dumansız tek ülkeye kavuşacak. Tamamen dediysek sıfır içiciyle değil; tüttürenlerin oranı yüzde 5’in altına inecek ve İsveç dumansız hava sahası hedefine böyle ulaşacak. Marifete bakın ki, bunu tütün ürünlerine zamla değil, biraz zorbaca mahalle baskısı içeren kültürel değişimle başaracaklar.
Aslında Kovid salgını gelene kadar dünyanın ilk ve tek dumansız ülkesi Güney Asya coğrafyasındaydı. Bhutan Krallığı 2010 yılında ülke sınırları içinde sigara satışı ve içimini topyekûn yasaklamıştı. Sadece kişisel kullanım için sigara ithalatı serbestti; yüksek gümrük vergisiyle. Yasak 10 yıl sürdü. Fakat pandemi sırasında politika değişikliğine gidildi. Sınırlardaki sigara kaçakçılığı koronavirüs taşınmasına da yol açar endişesiyle tütün serbest bırakıldı. Halka açık yerlerde içilmemesi kaydıyla.
Bu nedenle şimdi İsveç sahnede; ülkede halen sigara içenlerin oranı yüzde 5’in biraz üstünde, dünyada bu oranı tutturmaya en yakın ülke yüzde 8’le Yeni Zelanda ve konulan hedef 2025. İngiltere 2030’da, Fransa 2032’de, Kanada ise 2035’de dumansız oranına ulaşma hedefini belirlemiş. Avrupa Birliği topluca 2040 yılında tütün epidemisini sona erdirmeyi planlasa da şimdilik menzile pek yakın görünmüyor. AB nüfusunun yüzde 20’si sigara içiyor, İsveç’in neredeyse dört katı.
Yeni Zelanda, Bhutan’dan sonra dünyanın en sert anti-sigara yasasını çıkaran ülke olarak gösteriliyor. Gerçi bazı absürt hükümleri var. Geçen aralık ayında onaylanan yasaya göre 2009’dan sonra doğanlara sigara satışı yasak; yani bugün itibariyle bir “çocuğun” sigara alabilmesi için 15 yaşında olması gerekiyor! (Türkiye’de yaş sınırı 18). Yeni Zelanda’daki tuhaf yaş sınırının nedeni, her yıl yükseltilecek olması. 2024’de 16 yaşındakilere satış serbest olacak, 2050 yılında ise ancak 42 yaşını dolduranlar sigara satın alabilecek. Yasaya göre ayrıca tütün ürünlerine kademeli yüksek zam ve sigara satan dükkan sayısına sınırlama var.
Türkiye de malum dumansız hava sahası liginde ancak sigara içenlerin sayısıyla OECD ülkeleri arasında birinci sırada; 15 yaş üstünde her gün sigara içenlerin oranı yüzde 28.
Sağlık Bakanlığı’nın 2018 – 2023 Tütün Kontrolü Strateji Belgesi ve Eylem Planı’ndan Türkiye’nin hedeflerini anlamaya çalıştım ama külliyat öyle derin ki, strateji ve eylemler arasında kayboldum. 2023 ötesini göremedim. Mecburen yapay zekaya sordum, o da ancak “2023 itibariyle sigara içenlerin oranı yüzde 25’e indirilecek” cevabını verebildi. Hedef tutmamış anlaşılan. Çocuk ve gençleri önceleyen onlarca kriter arasından kolayca seçilebilen hedeflerden biri şu: “2018 itibariyle yüzde 61.6 olan 15 yaş ve üstü gruplarda hayatında hiç sigara içmemiş olanların oranı 2023’de yüzde 70’e çıkarılacak”. O noktaya vardık mı, bilmiyorum.
Strateji ve eylem planında “Tütün ürünlerine yüksek vergi ve fiyat politikasının talebi düşürmekte etkili olduğu” iddia ediliyor. Tabii sigara içenlerin oranını düşürmese de, yükselmesini engellemiş olabilir. Yine kriterler arasında yer alan “Çocuk ve gençlere tanıtım ve ulaşım araçlarının ortadan kaldırılması” da ne kadar etkili, orası şüpheli.
Dumansız hava sahası politikası uygulayan her ülkede aynı Türkiye’deki gibi spor sahalarından kültürel mekanlara, okullardan bar-lokanta ve ulaşım araçlarına kamuya açık her yerde sigara yasak. İsveç’te de öyle.
Peki İsveç nasıl olmuş da sigara şirketlerine karşı mücadelesinde daha başarılı bir sonuç elde etmiş? Paket fiyatlarıyla savaşmadığı kesin. Dünyanın en bilinen yaygın markasının paketi, İsveç kronundan çevirince altı Euro. Vergiler yüksek değil. Örneğin aynı başarıya yaklaşmakta olan Yeni Zelanda’da aynı sigaranın paketi 20 Euro karşılığı NZD. Çok pahalı olduğu için sigarayı bırakanlar olduğu söyleniyor Yeni Zelanda’da.
MAHALLE BASKISIYLA BIRAKIYORLAR
İsveç’in gastronomide iç mekanlardaki sigara yasağına birçok ülkeden önce 2005’te başlaması başarıda önemli bir kıstas sayılıyor. Dış mekanlardaki yasak ise 2019’da yürürlüğe giriyor.
Oysa Türkiye’de iç ve dış mekanlardaki yasaklar toptan 19 Mayıs 2008’de başladı ama o gün bugündür yine de dumanımız eksik olmadı. Cayır cayır elektrik ve gaz yakan açık hava sobalarıyla sigaralı hayat kış günü de devam ediyor. (Bari baharda yakmasanız!)
Bu arada Avrupa Parlamentosu’nun iklim kriziyle mücadele için dış mekan ısıtıcılarına yasak yönünde tavsiye kararını uygulayan ülkelerden de olmadı İsveç. Kendi yorumlarına bakarsanız sigaranın artık “normal” sayılmaması önemli bir etken. Azınlıkta kalan tiryakiler üzerindeki rahatsız edici mahalle baskısı yer yer mobbing kıvamına geldiği için uluorta sigara içmek kolay değil. Anketlerde de sigara içenlerin yüzde 70’inin bırakmak istediği ortaya çıkıyor. Ve bırakıyorlar.
Dumansız hava politikasını sertleştiren ülkelerde önemli bir problem var, o da siyasetin tavrı ve toplumsal baskı nedeniyle bağımlıların dumansız ürünlere yönelmesi. Bilim insanları uyarıyor; belki kanser vakaları azalacak, ancak yeni bağımlılık zincirleri ortaya çıkacak ve alternatif ürünlerin potansiyel zararları henüz tam bilinmiyor. Uluslararası dev sigara şirketleri ise yeni bağımlılar sayesinde kâr büyütmek üzere şimdiden yatırım yapıyor.