Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Disiplinli bir zihin asla özgür bir zihin değildir; ne de baskı altındaki bir zihin özgür olmayı isteyebilir…” diyen Hindistan asıllı, düşünür, yazar ve konuşmacı Jiddu Krishnamurti şöyle devam ediyor: “Yaşamın bütününü anlamanız gerek, yalnızca küçük bir parçasını değil. İşte bu yüzden okumak, gökyüzüne bakmak, bu yüzden şarkı söylemek, dans etmek, şiirler yazmak, acı çekmek ve anlamak zorundasınız; çünkü tüm bunlar hayattır.”

        Nefeslendiğimiz şu evrende, kaçımız boyutsal ve devinimsel anlamda; ‘özgür zihni’nin şükelalıklarını yaşıyor ya da ‘bu yaşadığım tam da hayattır’ diyebiliyor, bilmiyorum ama sanatın tüm dalları bir faniyi iyi eder, güzel eder, bunu çok iyi biliyorum. O vakit, aylardan Mayıs, günlerden Pazar’ı Pazartesi’ye öldürdüğümüz saat ise İstanbul Tiyatro Festivali için, en temizinden ‘buluşma’ vaktidir. 206 kemik fani bünyemize merhem olur mu bilmem ama az da olsa iyi gelir şiarından hareketle bu yıl, 20. yılını kutlayan festivale en kısasından bir göz atalım istedim. Ajandaya not düşülecekler de gözden kaçmasın niyetine!

        3 Mayıs’ta perdelerini açacak olan festival, 28 Mayıs’ta veda busesini çakacak. Yurtdışından (çok az ve hâlâ az) dokuz, Türkiye’den 23 oyun (ki 21 tanesi Türkiye prömiyerini gerçekleştirecek), dans ve performanstan oluşan 90’a yakın gösterim meraklılarını bekliyor. Festival boyunca 25 farklı mekanda, gösterimlerin yanı sıra ünlü konukların ve uzmanların katılacağı ücretsiz söyleşi, gösteri, sempozyum, sergi, ustalık sınıfı ve atölye çalışmaları da gerçekleştirilecek. Yaşadığımız ve bit(e)meyen absürtlükler deryası memleketimde algı frekanslarında paklama yapacağını düşündüğüm festival açılışını, hastası olduğum tiyatrocu Şahika Tekand’ın yönettiği, Studio Oyuncuları’nın sahnelediği, bir Samuel Beckett şahaneliği olan “Godot’yu Beklerken” ile yapıyor. Merhabasını; ‘beklemek eylemi, beklenti, umut etmek, umutsuzluk, varolma arzusu ve varolmaya mahkumiyet kavramları’nı sorgulatan Beckett ile veren festival düşünün ki bir ayın sonunda biz seyircilerde ne gibi miss’likler yaratacak, düşünmesi bile algı kamaşması yapıyor, o derece! Gelelim ortaya karışık, tiyatro trekking’i yaptırarak bellek dehlizlerinde bir bayram havası yaşatacak oyunlara…

        ‘AJANDAYA NOT DÜŞÜLECEKLERDE NELER VAR?’ DİYENLERE GELSİN

        *“Merhametliler”: 6, 7, 8 Mayıs, Mekan: Uniq Hall

        Metin: Jonathan Littell, Uyarlama: Guy Cassiers, Erwin Jans, Flemenkçe’den çeviren: Jeanne Holierhoek, Janneke van der Meulen, Yöneten: Guy Cassiers, Dramaturji: Erwin Jans, Oynayanlar: Katelijne Damen, Aus Greidanus Jr., Hans Kesting, Alwin Pulinckx, Bart Slegers, Johan Van Assche, Jip van den Dool, Victor Van Gorp, Vincent Van Sande

        *“Gizli Yüz”: 6, 7, 8 Mayıs, Mekan: Moda Sahnesi

        Metin: Orhan Pamuk, Konsept ve yöneten: Mesut Arslan, Dramaturji: Ata Ünal, Oynayanlar: Yves De Pauw, Ina Geerts, Deniz Polatoğlu Colen, Tom Van Landuyt

        *“Nefret Radyosu”: 14, 15 Mayıs, Mekan: Zorlu PSM Stüdyo

        Konsept, metin ve yöneten: Milo Rau, Dramaturji ve yapım: Jens Dietrich, Milena Kipfmüller, Oynayanlar: (canlı) Afazali Dewaele, Sébastien Foucault, Diogène Ntarindwa, Bwanga Pilipili; (video) Estelle Marion, Nancy Nkusi

        *“Her Gün Biraz Daha”: 17, 18 Mayıs, Mekan: Uniq Hall

        Yöneten: Afsaneh Mahian, Yazan: Mahin Sadri, Oynayanlar: Setareh Eskandari, Elham Korda, Baran Kosari

        *“Zululuzu”: 19, 20 Mayıs, Mekan: Cevahir Sahnesi

        Metin ve yöneten: André e. Teodósio, Cláudia Jardim, José Maria Vieira Mendes, Pedro Zegre Penim, Oynayanlar: André e. Teodósio, Cláudia Jardim, Diogo Bento, Jenny Larrue, Joana Barrios, Maryne Lanaro, Pedro Zegre Penim, Gonçalo Pereira Valves

        *“Shakespeare'in Bütün Ölümleri”: 24, 25, 26 Mayıs, Mekan: Moda Sahnesi

        Uyarlayan ve yöneten: Tim Crouch, Tasarlayan: Lucy Bradridge, Oynayanlar: Spymonkey (Aitor Basauri, Stephan Kreiss, Petra Massey, Toby Park)

        *“Gerçek Hayattan Alınmıştır”: 26, 27 Mayıs, Mekan: Zorlu PSM Drama Sahnesi

        Konsept, koreografi, sahneleme ve kostüm: Christian Rizzo, Performans: Fabien Almakiewicz, Yaïr Barelli, Massimo Fusco, Miguel Garcia Liorens, Pep Garrigues, Kerem Gelebek, Filipe Lourenço, Roberto Martínez

        *“Needles And Opium”: 27, 28 Mayıs, Mekan: Uniq Hall

        Metin: Robert Lepage, Yöneten: Robert Lepage, Oynayanlar: Marc Labrèche, Wellesley Robertson III

        *“Üç Yeşil Adam”: 28 Mayıs, Mekan: Cevahir Sahnesi

        Yöneten: Valérie Mréjen, Oynayanlar: Pascal Cervo, Camille Rutherford, Gaëtan Vourc'h

        *“Aslan Asker Şvayk” (Eskişehir Şehir Tiyatroları): 7, 8 Mayıs, Mekan: Bakırköy, Yunus Emre Kültür Merkezi Müşfik Kenter Sahnesi Yazan: Jaroslav Hašek, Çeviren: Selahattin Hilav, Yöneten: Yunus Emre Bozdoğan, Oynayanlar: Sermet Yeşil, Ercüment Yılmaz, İsmail Dündar, Umut Bazlama, H. Tolga Tümer, İlkyaz Arslan, Özgün Can Karaburun, Ceyda Çınar Onbul, Orçun Ertaman

        *“E-Mülteci.com”: 9, 10 Mayıs, Mekan: Üsküdar Stüdyo Sahne

        Yazan ve yöneten: Sedef Ecer, Oynayanlar: Meltem Cumbul, Fehmi Karaarslan, Ekrandaki oyuncular: Ahu Türkpençe, Ece Dizdar, Fırat Tanış, Gizem Soysaldı, Mathilda May, Okan Bayülgen, Tilbe Saran

        *“Vibratör Oyunu”: 10, 11 Mayıs, Mekan: Caddebostan Kültür Merkezi

        Yazan: Sarah Ruhl, Çeviren: Haydar Köyel, Yöneten: Eyüp Emre Uçaray, Oynayanlar: Mehmet Bilge Aslan, Heves Duygu Tüzün, İpek Banu Kılar, Güçlü Yalçıner, Eda Çatalçam, Banu Çiçek Barutçugil, Murat Mahmutyazıcıoğlu

        *“Üç Kız Kardeş”: 11, 12 Mayıs, Mekan: Üsküdar Tekel Sahnesi, 22 Mayıs, Mekan: Caddebostan Kültür Merkezi

        Yazan: Anton Çehov, Çeviren: Ataol Behramoğlu, Uyarlayan ve yöneten: Aleksandar Popovski, Oynayanlar: Özge Özder, Selin İşcan, Tuba Karabey

        *“Kargalar” / “Serencama Qijikan”: 18, 19 Mayıs, Mekan: Moda Sahnesi

        Nivîskar Yazan: Mîrza Metin, Derhêner Yöneten: Mîrza Metin, Berfîn Zenderlioğlu Dramaturji: Berfîn Zenderlioğlu, Fatma Onat, Orkestra: Vulkan Alp (Perküsyon), Koray Tarhan (Didgeridoo), Arjen Brûsk (Askı davul) Lîstikvan, Oyuncular: Berfîn Zenderlioğlu, Özlem Taş, Nagihan Gürkan, Alan Ciwan, Mensur Zîrek, Sadin Yeşiltaş, Bayhan Ekici, Deniz Sal, Xoser Rayîrwan, Ertürk Erkek

        *“Ân”: 19, 21, 22 Mayıs, Mekan: Yeldeğirmeni Sanat Merkezi

        Konsept, kurgu metni ve yöneten: Özen Yula, Oynayanlar: Alper Onay, Bilge Arkaç, Can Girgin, Canan Demirli, Deniz Akgündüz, Deniz Telek, Esin Aslan, Gözde Nur Kuru, Hasan Ali Yıldırım, Hülya Erol, Kaan Songün, Kerem Kupacı, Memetcan Diper, Mehmet Selin Sağdıç, Nazan Diper, Ozan Yılmaz, Ömer Çobanoğlu, Tuğba Eskicioğlu, Zeyno Eracar

        *“Macbeth”: 25, 26 Mayıs, Mekan: Üsküdar Tekel Sahnesi

        Yazan: William Shakespeare, Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu, Yöneten: Bülent Emin Yarar, Uyarlayan: Ekip Tiyatrosu Oyuncular: Simel Aksünger, Serkan Altıntaş, Aziz Caner İnan, Murat Kapu, İsmail Sağır, Ayşegül Uraz, Cem Uslu

        ‘BUNLAR DA VAR AMA’ NOTU:

        Geçenlerde bir üstat ile festival üzerine kelam ediyorken, geçmiş zamanlarda tiyatro festivalinde farklı mekanlarda, farklı projelerin olduğunu, son yıllarda bu işlerin biraz daha kısır döngüye girdiğini belirtti. Bu hemhallikte memleketin şartları ve mevzuları ne kadar etkendir bilinmez, ki aslında bilinip bilinmediğini de bu yazın pek çok etkinlikte göreceğiz amma velakin ‘festival’ deyince dimağım kamaşmıyor değil! İşte birazdan döküleceklerim de bu kamaşmanın sonucudur, biline! Üstat örnek olarak da Turgut ve Ümit Denizer’in yazıp, yönettiği “Perdeci”yi verdi. Üşenmeden hatırlarsak: “Perdeci”, Muhsin Ertuğrul’un yaşamını, modern Türkiye tiyatrosunun kuruluş öyküsü içinde, bir Şehir Hatları vapuru ile İstanbul Boğazı’nın 10 iskelesinde, 75 kişilik bir ekiple anlatıyordu. Bu bağlamda festivalde beni mesut eden, bu başkalıktaki tek oyun “An”… Özen Yula’nın projesi -ki kendisinden de daha öncesinde dinleme şerefine nail olmuştum mevzuyu-. Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’ni nasıl bir konuda gezintiye çıkacağız, aşırı meraktayım. (Es geçilmesin: Yerli oyunlar üzerine kelam ediyorduk, hoop altını çizerim ve mevzuma dönerim!)

        Bu yıl festivalde dikkatimi çeken bir diğer güzellik ise edebiyat tutkunlarını mest edecek işlerin olması: Jonathan Littell’in “Merhametliler”i, Orhan Pamuk’un “Gizli Yüz”ü ve en sevdiğim yazarlardan biri olan Fernando Pessoa’nın yapıtlarından esinlenerek sahneye uyarlanan “Zululuzu”su gibi. (Ki Portekizli ekiple röportaj yaptım, buradan paylaşacağımdır efem!) Edebiyatın yanında yaşadığımız yüzyıla ışık tutacak ve savaş gerçeğini bir kez daha yüzümüze vuracak oyunlar da festivalin ağırladıklarından. Mesela usta yönetmen Milo Rau’nun soykırım konusuna odaklanan “Nefret Radyosu” kaçırılmaması gerekenlerden. (Hatırlayalım: Ruanda'da 1994’te yaklaşık yüz gün içinde 800.000 Tutsi ve ılımlı Hutu'nun, aşırı uç Hutular tarafından öldürülmesi olayı.)

        BAZEN RİSK ALMAK GEREKİR

        Genel anlamda festivaller kapsamında kelama düştüysek, sair zamanlarda gördüğünden daha şukela ve esrarengiz işler görmek istiyor bünye(m). Üç günlük dünya dediğimiz sahada, yoksa hepi topu budur nefeslendiğimiz heyhat ve gerisi teferruattır biliriz. Bundandır iç sıkıntım, yoksa hangi etkinlik, proje olursa olsun, ortadaki emeğin her biri için, bir kez daha eyvallah! Türkiye’de böylesi işlere el atmak ve gönül vermek zordur, farkındayım, o yüzden destek olmanın kıymetini de göz ardı etmiyorum, şimdiden diyim! Ama elini taşın altına koyan büyük isim-yapımların da bu festivalleri daha geniş rotada ve kadrajda tutması gerektiğini düşünüyorum ki herkes nasiplenebilsin! Sözün gardını bırakıp, yavaştan kendime yol verirken, söylemek istediğim; bazen risk almak gerekir, bu tutku ve heyecan yaratır. Mevzu şu ki ben bu yıl, İKSV’nin (tecrübesine yaraşır) risk almadığını düşünüyorum: Yerli oyunlarda alternatif işlerin (az olması hatta) olmaması, dans bölümünde de geçmiş yıllarda Pina Bausch gibi pek çok usta ismi ağırlamış olmasına rağmen, bugün çok sade bir programla karşımızda olması ve yabancı projelerde de sayının az olması, ayrıca hayal kırıklığım oldu. (İç ses: Mevzular eminim bizim-benim gördüğüm gibi değildir, işin maddi boyutu ve coğrafyanın konjonktürü İKSV gibi festivallerde marka olmuş pir’leri yoruyordur, orası ayrı! Sadece İKSV değil, festival düzenleyen pek çok isim için geçerlidir düşündüklerim. Ki düşündüklerim naçizane içimden gelenlerdir ve -16 yıldır kültür sanatta mesai harcayan- beni bağlar.) Her şeyi geçtim, 20. yaşında bir festivalin tecrübelerinden yola çıkıp, bu risk dediğimiz mevzuatları, heyecana ve paylaşıma daha rahat dönüştüreceğini düşünüyorum. O vakit, daha nice ve dolu dolu festival programlarına… Bugünlük bulunduğumuz paralel evrenden dikizleyince alemi ‘tiyatro iyidir’ diyerek sizleri, festivalin detaylı programıyla baş başa bırakıyorum. Şimdilik eyvallah! Program için: www.tiyatro.iksv.org/tr

        Diğer Yazılar