Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        6’lı masanın en kritik ve en sorunlu gündem başlığı cumhurbaşkanı adayının kim olacağı...

        Seçim takviminde bir değişiklik yaşanmazsa, yani baskın seçim gibi bir durum söz konusu olmazsa, ki şu anda böyle bir düşünce yok, ocak ayı sonunda müzakereler başlayacak ve şubat ayında da cumhurbaşkanı adayını ya da adayları karşımızda göreceğiz.

        6’lı masa, son toplantısında birçok meselesini çözüme bağladı. Bu toplantının 6’lı masanın yeniden kurulması anlamına geldiğini söyledik. 28 Kasım’da anayasa taslağı, sonrasında ise seçim beyannamesi sayılacak yol haritası ve geçiş sürecinin detayları kamuoyuyla paylaşılacak. Ekonomi, eğitim, sağlık, dış politika, yargı, asker ilişkileri, TSK’nın yapılandırılması, istihdam, aile, gençlik gibi alanlarda 6 partinin temel politikalarını ve yaklaşımlarını görmüş olacağız.

        Bugüne kadar cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusu masanın gündemine gelmedi. Bu konuyu hep partilerin önemli isimlerinin demeçlerinden takip ettik. Aday meselesi CHP ile İyi Parti arasında sorunlara yol açtı. Masa dağılır gibi ifadeler duyduk. Masa dağılmasın diye liderler açıklama yapmak zorunda kaldı. Bu konu hala çözülmüş değil ve en kritik başlık olarak sona bırakıldı. Adayın geç açıklanmasının bir diğer argümanı ise Cumhur İttifakı tarafından yıpratılmaması… Aday ne kadar geç açıklanırsa o kadar az yıpranır gibi bir tez savunuluyor…

        Liderler arasındaki ikili görüşmelerde konu olan cumhurbaşkanı adayı belirleme takvimi, 14 Kasım’daki son toplantıda da gündeme geldi. Liderler bu toplantıda kendi notları ile kendi ajandalarını oluşturdular. Partiler, vatandaşların, kendi tabanlarının ve parti kurullarının görüşlerini almak üzere toplantıdan ayrıldı. Bu çalışmanın sonucu hemen 6’lı masanın gündemine gelmeyecek ancak adaylık startı verildi diyebiliriz.

        Kamuoyu sabırsız... 6’lı masadan somut şeyler, projeler, öneriler görmek istiyor. Buna aday meselesi de dahil. Kendi iç çekişmelerini halledememiş bir görüntü 6’lı masaya zarar verdiği gibi tercih yapmakta zorlanan seçmenin kafasında güven problemi oluşturuyor.

        6’lı masa partileri cumhurbaşkanı adayı konusunda halkın nabzını tutup çalışmalarını tamamladıktan sonra masaya isim önerileri ile gelecekler. Öneriler konuşulup tartışıldıktan sonra uzlaşırlarsa ortak bir aday çıkarılacak. Aksi durumda farklı adaylarla seçime girilmesi söz konusu. 6 lider tek bir isim üzerinde uzlaşamazsa o zaman birinci tur ve ikinci tur stratejileri oluşturulacak.

        Bu arada aday konusundan bağımsız olarak ortak seçim beyannamesi ve geçiş süreci yol haritası kamuoyuna duyurulacak. Ortak aday belirlenirse seçim kampanyası da beraber yürütülecek. Ortak mitingler ve salon toplantıları söz konusu olacak. Partiler adaya her türlü destek ve katkıyı verecekler.

        Ortak aday belirlenmesi durumunda çalışılan bir diğer başlık ise cumhurbaşkanı adayının ve seçim harcamalarının finansmanı. Toplanacak bağışlar da dâhil, bu konuda yasal mevzuata uygun şekilde, şeffaf bir harcama yönetimi gerekiyor.

        Seçim ittifakı ve ortak listeler konusu da ayrı bir başlık olarak çalışılıyor. Ortak aday konusunda uzlaşma olmasa dahi 6 partinin parlamento seçimleri için belli bölgelerde ittifakı ve ortak çalışması söz konusu olabilecek.

        Parlamentoda en yüksek temsil oranına ulaşmak 6 partinin önceliği... Parlamenter sisteme geçiş öncelikleri olduğu için anayasayı değiştirecek çoğunluğa, bu olmazsa referandum yeter sayısına ulaşabilmek 6 partinin ilk hedefi.

        Masadaki bir diğer görüş ise cumhurbaşkanlığı seçimini Millet İttifakı’nın kazanması durumunda iktidar partisinin, anayasayı değiştirmeye ve parlamenter sisteme dönüşe sıcak bakabileceği yönünde…

        Kısa süre içinde en azından partilerin kendi çevrelerinde ya da bazı parti yetkililerinin aday isimlerini telaffuz etmeye başladıklarını göreceğiz…

        6’lı masanın geleceği ve izleyeceği strateji adayın kim olacağına bağlı olarak şekillenecek. Başlangıçta ortaya konulan takvim işletiliyor ancak seçim yaklaştıkça, masa üzerindeki, 'adayı açıkla stresi' artıyor...

        Dış politikanın seçime etkisi

        Dış politikanın seçime etkisi
        0:00 / 0:00

        Kuşkusuz bu seçimin temel belirleyeni; halkın ekonomik sıkıntılarının hafifletilmesi, hükümetin atacağı adımlar, dar gelirlilerin ve ücretli kesimin nispeten gelir seviyesinin yükseltilmesi, EYT ve sözleşmelilere kadro, bankaların kredi hacminde genişleme ve geleceğe yönelik, “Ekonomik sorunları kim çözer?” beklentisi olacak.

        Ekonomi temel parametre ancak ekonomi kadar önemli olan bir de dış politika konusu var. Dış politikada atılacak adımlar; Türkiye’nin dış finansman ihtiyacı, doğrudan yabancı sermaye yatırımı, bazı ülkelerin tehdit algısından uzaklaşarak Türkiye’yi işbirliği ve yatırım yapacak ülke olarak görmelerinde etkili olacak.

        Terörle mücadele ve Suriye konusunda atılacak adımlar sadece milli duygulara hitap etmekle kalmayacak, Türkiye’nin yaptığı harcamaların da ülkeye dönüşü anlamına gelecek. Sığınmacıların ülkelerini dönmesini de bu kapsamda değerlendirebiliriz.

        Esad yönetimi ile başlayan istihbari görüşmeler, siyasi sürece evrilirse olumlu sonuçları ve yankısı olacaktır. Örneğin Süleyman Şah Türbesi’nin Karakozak köyündeki eski yerine taşınması siyasi destek üretebilir.

        Son günlerde muhalefetin tutarsızlık gerekçesiyle iktidara yönelik sert eleştirilerine konu olan Mısır Devlet Başkanı Sisi ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman ile görüşmelerden ve benzer adımlardan alınabilecek sonuçlar, ekonomik katkı beklentisiyle içeride siyasi destek üretebilir.

        Küresel konjonktür de biraz hükümetin lehine işledi ya da işlemesi sağlandı. Ukrayna savaşı ve tahıl krizinin çözümünde Türkiye’nin oynadığı rol, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği meselesi, Türkiye’ye küresel denklemde kilit çözücü anahtar bir misyon yükledi.

        Vatandaşta oluşan dış politikada başarı hikayeleri algısının seçime yönelik olumlu etkisi yadsınamaz bir gerçek…

        Kritik başlıklardan biri de ABD ve Rusya ile ilişkiler. Daha doğrusu ABD-Rusya sarkacı arasında Türkiye’nin nerede duracağı. Kazan-kazan ya da al-ver sürecinden nasıl bir fayda sağlanacağını net olarak kestirebilmek güç ancak ABD’nin ambargo kararının ve Rusya’nın nükleer silah restinin ardından Türkiye, Rusya ile ABD istihbarat örgütlerini ülkede buluşturma başarısını gösterebildi. Aynı durum Rusya ile Ukrayna arasında da söz konusu.

        Avrupa’ya karşı enerji kozunu kullanan Putin, Türkiye’yi doğalgaz merkezi yapabileceklerini, Avrupa gaz istiyorsa Türkiye’ye başvurması gerektiğini söyleyerek büyük bir koz verdi.

        Rusya, BOTAŞ’ın 2023’teki doğalgaz ödemelerinin en azından bir kısmının 2024’e ertelenmesi konusuna da sıcak bakıyor. 20 milyar dolarlık bir ertelemeden söz ediliyor. Hatta bu konuda yürütülen pazarlık sonucu uzlaşma sağlandığı belirtiliyor. Bu erteleme, seçim yılı içindeki Türkiye’ye borç yükümlülükleri, harcamalar ve döviz ihtiyacı konusunda önemli bir avantaj sağlayacaktır. Ekonomi ve dış politika hamlelerinin etkisi, yönelimi etkileyecek gibi duruyor…

        Diğer Yazılar