Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında verilen hapis cezasının ardından Saraçhane'de 6'lı masa partileri ile miting düzenlemişti. İmamoğlu, dün Ankara’da, CHP’nin TBMM grup toplantısına katıldı.

        İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu ile görüşmek üzere makam odasına gelişi, yaptığı açıklamalar, grup toplantısında oturup lideri dinlemesi, Meclis’ten ayrılışı gibi bütün detaylarda; gerginliği yüzünden okunuyordu. İmamoğlu’nun gerginliği açıklamalarına da yansıdı. Kendisiyle pek fazla görüşme imkânımız olmadığı için haksızlık ediyor da olabilirim ama tutum ve davranışlarında bende rahat olduğu hissi uyandırmadı; gergindi... Yılların birikimi ile herhalde burada yanılmam diye düşünüyorum…

        Neyse, niyet okuma işini bir kenara bırakıp gözlemlerime geçelim. İmamoğlu’nun Saraçhane’de, Kılıçdaroğlu’nun Almanya dönüşü gecikmeyle katıldığı ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile “abla” deyip sarılmaları ve orada gördüğümüz tablodan eser yoktu Meclis’te…

        Meclis’teki program tamamen, patronun kim olduğuna ilişkin bir yaklaşımla hazırlanmıştı. İmamoğlu’nu Kılıçdaroğlu’nun özel kalem müdürü Şükran Kütükçü karşıladı ve TBMM’deki odaya girerken, bir gazeteci arkadaşımız, “Küçük bir sorumuz olabilir mi?” dedikten sonra İmamoğlu, “Çok güzel bir gün olacak” diye yanıt verdi.

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısı öncesinde Ekrem İmamoğlu ile odasında baş başa görüştü. Sıcak bir fotoğraf karesi verdiler birlikte. Baba-oğul gibi birbirlerine sarıldılar. Sonra bir süre sohbet ettiler.

        Sonrasında İmamoğlu CHP’nin TBMM grup toplantısına geçti ve Kılıçdaroğlu’nun tam karşısında, kendi koltuğuna oturarak genel başkanını dinledi. Bu mesajın anlamı çok derindi.

        Kılıçdaroğlu, konuşmasında çok rahat ve kürsü hakimiyeti yüksekti. İmamoğlu’nu kendi koltuğuna oturtarak, “Patron benim. Genel başkan da benim. Buraya seni ben oturttum. Eğer yükselmek ve siyasi kariyerinde tırmanmak istiyorsan, önce durduğun yeri, kimin yanında yer alacağını bileceksin. Halk seni seviyor ama her şeyin bir zamanı var. Zamanı geldiğinde CHP’nin çok kıymetli genel başkanlık koltuğu da başbakanlık da cumhurbaşkanlığı da senin olabilir. Acele ve zamansız davranırsan bunların hepsini kaybedebilirsin. Ama bugün zaman, ayrılık gayrılık değil; birlik ve beraberlik günü…”

        Diyeceksiniz ki biz bunların hiçbirini Kılıçdaroğlu’nun ağzından duymadık. Ben duydum ve size fısıldıyorum… Kıymetli okurlarımıza kulisleri fısıldamak benim işim...

        “ABLAYA KARŞI BABA”

        Kılıçdaroğlu ve ekibi, bu buluşmaya gerçekten çok ama çok iyi hazırlanmıştı. Ekrem İmamoğlu gibi CHP’nin bağrından çıkmış bir evlatlarını, Meral Akşener’e kaptırmadılar. Kaptırmayacaklarını da dünya aleme gösterdiler.

        Kılıçdaroğlu, Akşener’in, “Abla” metaforuna karşı, “Baba” metaforuyla, farklı hayaller görenleri tatlı bir rüyadan uyandırdı. Şöyle dedi Kılıçdaroğlu kürsüden: "Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul ilişkisi gibiyiz. Kendisi CHP'nin evladı olduğu gibi benim de evladım. Ona sahip çıkmak benim boynumun borcu...”

        İmamoğlu, grup toplantısı çıkışında Kılıçdaroğlu ile birlikte yürürken, "Evladım" ifadesi için, "Onur duydum, gurur duydum” dedi.

        TBMM’den ayrılırken de benzer ifadeleri tekrar ederek, “Yol arkadaşlığımız var. Genel Başkanımı her yerde dinlemek çok keyiflidir" derken, "Saraçhane düğümü çözüldü mü?" sorusuna "Düğüm yok ki" yanıtını verdi. Ben düğümün henüz çözülmediğine inanamıyorum ancak en azından şimdilik gemici düğümü, bir hediye paketi kurdelesine dönüştürüldü. Küçük bir hamleyle çözülmesi daha kolay olacak...

        Kılıçdaroğlu, doğru açılımıyla hem İstanbul’u kazandıkları hem de mahkeme kararından sonra sahip çıktığı Ekrem İmamoğlu’nu kimseye kaptırmadı, kimseye yem etmedi. Ancak patronun kim olduğunu da gösterdi. Sonuç olarak Kılıçdaroğlu, “Mekânın sahibi geldi” mesajı verdi... Bakalım ne kadar sürecek!..

        Diğer Yazılar