6'lı masada 4'lü kırılma!
6’lı masanın aldığı kararları, alt komisyonların yürüttüğü çalışmaları, masada yaşanan sorunları objektif şekilde zaman zaman kaleme alıyorum.
Dağıldı-dağılacak derken, anayasa lansmanını başarılı bir şekilde yaptılar; şimdi ortak seçim beyannamesi üzerinde çalışıyorlar. Temel Politikalar Komisyonu neredeyse çalışmasını bitirdi; üzerinde son rötuşlar yapılıyor.
Son toplantıda, aday isimleri üzerinde partilerin çalışma yapması ve sonuçları masaya getirmesi üzerinde liderler uzlaşmıştı. 5 Ocak’ta Gelecek Partisi ev sahipliğinde yapılacak toplantıda muhtemelen adaylık meselesi de konuşulmaya başlanacak.
Toplantıya kısa süre kala CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun talebi üzerine İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile Ahlatlıbel’de ikili bir yemekli toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantıdan önce CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu ziyaret etmiş ve İyi Parti’nin, daha doğrusu Meral Akşener’in son açıklamalarından ve yaklaşımından duyduğu rahatsızlığı iletmişti.
Aslında Kılıçdaroğlu, partisinin yetkili kurullarıyla ve yakın çevresiyle yaptığı toplantılarda da Akşener’in tutum ve tavrından duyduğu rahatsızlığı net şekilde dile getiriyordu. Daha aday ismi zikredilmemişken, Kılıçdaroğlu’nun aday olma ihtimaline karşı yapılan çıkışlar, “kazanabilecek aday” gibi söylemler, özellikle İstanbul, Ankara ve disiplin sürecindeki Bolu Belediye Başkanı ile buluşmalar, CHP’de çok ciddi rahatsızlıklara yol açtı.
Belediyelerle kurulan bazı ekonomik ilişkiler de CHP’de bu rahatsızlığın dozunu artırıyor. Her şeye rağmen, liderler kendi aralarında, 6’lı masada yapıcı tutum sergileyip, sorunları çözme yönünde irade sergiliyorlardı.
Ta ki Ekrem İmamoğlu kararı ve Saraçhane buluşmasında Akşener ve İmamoğlu’nun verdiği abla-kardeş görüntüsü, Kılıçdaroğlu’nun Almanya’dan dönerek mitinge gecikmeli katılması, İmamoğlu için, “baba-oğul gibiyiz; evladımdır” demesine kadar… Bu noktada artık soruna müdahale etme ihtiyacı ortaya çıktı.
Özetle CHP’nin tutumu şöyle: “Belediye başkanlarımız görevlerinin başındadır; cumhurbaşkanı adayı değillerdir. Dolayısıyla isimlerinin dolaşıma sokulması ve anketlerde vatandaşa aday olarak sorulması doğru ve şık değildir.”
Bu yaşananların üzerine bir de İmamoğlu hakkında verilen hapis kararı ve bunun seçimden önce istinaf sürecinde kesinleşmesi ihtimali meseleyi içinden çıkılamaz bir hale soktu. Kritik soru; İmamoğlu adaylık perspektifinden çıktı mı?
İyi Parti’den bugüne kadar Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş dışında herhangi bir aday ismi duymadık. Başka bir isim zikredilmiyor. Meral Akşener kendisini, “aday değilim” diye bağlamış da olsa son dakikada, “vatandaş da partim de istiyor” deyip aday olursa kimse şaşırmasın…
Asıl meselemiz bu değil. Kılıçdaroğlu, rahatsızlığını Temel Karamollaoğlu’na açınca, Ahmet Davutoğlu ismi adres gösterilmiş ve bir arabuluculuğa soyunarak sorunların çözülebileceği önerisi gündeme gelmiş. Daha doğru ifadeyle 6’lı masanın 5 Ocak’ta yapacağı toplantıya atfen, “Toplantı tarihi çok yakın. Gelecek Partisi ev sahipliğindeki bu toplantıda sorunlar konuşulabilir” demiş Karamollaoğlu…
Ancak Kılıçdaroğlu, “Sorunlarımızı kendimiz konuşup, yüz yüze çözebiliriz. Arabulucuya ihtiyaç yok” diyerek Akşener’le yemekli buluşmayı teklif etmiş…
CHP içinden bir kulis aktarayım; Kılıçdaroğlu Akşener’le buluşmaya gitmeden önce partisinin MYK’sını toplayarak ekibine, “Ne varsa söyleyin. Bana yaşanan sıkıntıları anlatın” demiş ve görüşlerini almış. Bu görüşmeye böyle gitmiş Kılıçdaroğlu…
4’LÜDE RAHATSIZLIK
Kılıçdaroğlu-Akşener görüşmesi belki bazı konularda sorunların çözülmesine vesile olmuştur ancak 6’lı masanın diğer 4 partisinde ciddi rahatsızlığa yol açtı. “Madem iki lider oturup bazı kararlar alıyor. O zaman masanın ne önemi var? Hani bütün meseleler masada konuşulacaktı? Sadece bu iki lider var ve her şeyi onlar çözüyor bakış açısı yanlış! Birçok mesele komisyonlara verdiğimiz destekle çözülüyor ve çok önemli politikalar hazırlanıyor” diye serzenişte bulunuyor 6’lı masanın 4’lüsü…
Bu arada Kılıçdaroğlu, İyi Parti’nin açıklamalarından rahatsızlığını dile getirirken, Akşener ise İstanbul ve Yalova seçimlerinin tekrar edilmesini öneren Kılıçdaroğlu’na tepkisini ortaya koymuş. Kibar bir dille, “Böyle bir şeyi gündeme getirmeniz doğru değil. İktidara can simidi, siyasi malzeme vermek demek” ifadesini kullanmış.
Cumhurbaşkanı adayının kim ya da kimler olacağı konusunda ise CHP ve İyi Parti merkezli iki yaklaşım hâkim. Masanın diğer bileşenleri daha uyumlu ve ortak karara daha yatkın görünüyor.
Masanın dört bileşen partisi, kendi politikalarını ve yaklaşımlarını ortaya koymak isteyebilir. Akşener’in, hızlıca, 6 ay içinde parlamenter sisteme geçilmesi önerisi ve “Ben başbakan olmak istiyorum” sözüne karşılık bu partiler, “Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek için gerekli hazırlıklar yapılmalı. Bunun için süreye ihtiyaç olabilir” diyerek, 5 yıl boyunca sistemin sürdürülmesini isteyebilir. Bu, Akşener’in siyasi hamlesine ya da elini pazarlığa açma isteğine karşılık siyasi hamle olarak görülüyor. 6’lı masanın 4 partisi, 5 Ocak buluşmasında, “Bugüne kadar hassas davrandık. Biz sustuk, onların oyları yükseldi. Artık kendi politikalarımızı sürdürebiliriz. Masaya halel gelirse bu bizim problemimiz değil” diyebilir.
ADAY KİME KAZANDIRACAK?
Masadan uzlaşıyla çıkacak adayın, seçimi masaya kazandıracak bir isim olması üzerinde herkes ittifak ederken, sadece İyi Parti, “kazanacak aday” vurgusunu yapıyor. İyi Parti açısından kazanacak aday, parlamenter sisteme dönüşün anahtarı ya da maymuncuğu olacak. İyi Parti’ye göre, “cumhurbaşkanlığı kazanılırsa AK Parti, "gelin parlamenter sisteme geçelim. Bunun için anayasa değişikliği yapalım” diye öneride bulunabilir. Bu, masanın kazanacağı bir formül değil. AK Parti hala güçlü taban desteğini koruyor, hala birinci parti ve parlamenter sistemde rahatlıkla iktidar olabilir. Masa için en zor kısım bir aday üzerinde uzlaşmak çünkü herkesin başka hesabı var.
NİYE MASADA KONUŞULMUYOR?
4 parti, İyi Parti’nin Kılıçdaroğlu’nu ikili görüşme masasına çekmesine tepkili. "Bir şey konuşulacak ise masada konuşulsun. Toplantı tarihi bu kadar yakınken, bu yemek ne anlama geliyor?" değerlendirmesini yapıyorlar.
Bu sistemde bir puanın, hatta bir oyun bile önemine işaret eden partiler, Akşener’in, “Bizim kimseye vefa borcumuz yok. Varsa bile bunu ödedik” yaklaşımından rahatsız. Son seçimde Akşener’in adaylığının birinci turda Erdoğan’a kazandırdığını hatırlatıyorlar. Ayrıca CHP’den vekil transferi olmasaydı İyi Parti’nin bugün bu noktada olamayacağını, meşruiyet problemi yaşayacağını söylüyorlar. Akşener’in adaylık ısrarı ve Mansur Yavaş’ın kazanamayacağı için İyi Parti yerine CHP’den aday gösterilmesi gibi hatırlatmalar yapılıyor.
Kılıçdaroğlu’nun da medyaya yüklenmesi, İstanbul-Yalova seçimlerini tekrarlama önerisi, Erdoğan’ın adaylığı meselesindeki yorumları, partisi içindeki ortak politikalara zarar veren çatlak seslere dur diyememesi eleştiri konusu yapılıyor.
İyi Parti, yeni kurulmuş bir parti olmasına rağmen, merkez sağda önemli bir yer edindi ancak taban açısından tam olarak tutunabilmiş değil ve 6’lı masa İyi Parti’ye önemli katkılar sağlıyor. Bunun göz ardı edilmemesi gerekir. Masada her partinin değeri ve özgül ağırlığı yüksek. AK Parti, onun için 6'lı masanın dağılması üzerine bir politika izliyor.
5 OCAK GÜNDEMİ
Her şeye rağmen 6’lı masa 5 Ocak’ta toplanıyor. Gündeminde, bitirilen ortak seçim beyannamesine son rötuşlar, yürütmeye ilişkin geçiş dönemi düzenlemeleri, Merkez Bankası Başkanı ve Meclis’te başkanı ana muhalefetten olacak Kesin Hesap Komisyonu gibi iki güçlü kurumsal yapı oluşturulması, bazı bakanlıkların bölünmesi, halka dokunacak projeler ve politikalar gibi konular değerlendirilecek ve en önemlisi aday konusuna bir giriş yapılabilir.
Sonuç olarak; Cengiz Han’a atfen söylenen şu ünlü askeri stratejiyi hatırlatmak ve bunun 6’lı masa için de geçerli olduğunu vurgulamak istiyorum: “Bir çivi bir nal, bir nal bir at, bir at bir komutan, bir komutan bir ordu, bir ordu bir ülke kurtarır.”