
Seçime yabancı müdahale mi?
ABD’nin düşünce kuruluşları ve önde gelen yayın organlarının, Türkiye’deki seçimlere ilgisi bir hayli artmış görünüyor. Daha önce Washington Institute, “NATO’nun genişleyebilmesi için Türkiye’nin istediği F-16’ları verin; Erdoğan’ın elini güçlendirin” diyerek ABD yönetimine çağrı yapmıştı.
Bu yazının ardından ABD’de iki ayda bir yayımlanan siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler ve ekonomi dergisi Foreign Affairs’te, bu kez Türkiye’nin içişlerine müdahale anlamına gelebilecek, üslubu oldukça çirkin bir makale yayımlandı.
Dış İlişkileri Konseyi (CFR) tarafından yayımlanan derginin web sitesinde 3 Şubat’ta yayımlanan makale CIA’in Eski Danışmanı olan Henri Jak Barkey imzasını taşıyor…
ABD’li akademisyen ve aynı zamanda Orta Doğu uzmanı olan Barkey, İstanbul’da doğmuş bir isim; Musevi asıllı ve Türk vatandaşlığı bulunuyor.
Seçimi, “Türkiye’nin Dönüm Noktası” olarak tanımlayan Barkey, “Erdoğan iktidarda kalmak için ne yapacak?” diye soruyor ve ABD yönetimine Türkiye’deki gelişmelere karşı hazırlıklı olma ve seçim sonuçlarına göre strateji geliştirme çağrısında bulunuyor.
Egemen bir devletin asla kabul etmeyeceği ve bir başka ülkenin içişlerine karışma, müdahale etme anlamına gelecek yazıda özetle şunları savunuyor Barkey:
- Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen, Rusya ile sadece samimi ilişkiler sürdürmekle kalmadı, ayrıca İsveç ve Finlandiya’nın NATO adaylıklarını engellemekle tehdit etti.
- Türk hükümeti, ABD’nin bölgede faaliyet gösteren Suriyeli Kürt müttefiklerine karşı Kuzey Suriye’de bir kara harekatı başlatabilecek. (Terör örgütü PKK/YPG’ye yönelik muhtemel bir operasyonu kast ediyor.)
- Türkiye, Orta Doğu’daki pek çok güçle gergin ilişkileri düzeltirken bile Avrupa Birliği ile soğuk ilişkilerini sürdürdü ve Yunanistan’a yönelik tehditler savurdu. Yıllarca Suriye Diktatörü Beşar Esad’ı devirmeye çalışan Ankara, Rusya’nın arabuluculuğunda Şam’daki rejimle yakınlaşmaya başladı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi kariyerinin muhtemelen en zorlu seçimiyle karşı karşıya kalacak ve dış politika hamleleri, seçmeni ülke içindeki birden fazla krizden uzaklaştırmanın etkili bir yolu olarak kullanılacak.
Barkey, makalesinde kamuoyu yoklamalarının, AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs’taki seçimi kaybedebileceğini gösterdiğini savunurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülke içindeki havayı değiştirmek ve yenilmemek için her yolu deneyeceğini iddia etti. Barkey, bu amaçla batıyla krizler üretilebileceği iddiasını ortaya attı.
Devlete ve topluma tam hakimiyetinin aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “aşil topuğu” olduğunu ifade eden Barkey, yazının son bölümünde ABD’ye ve Avrupa’ya şu çağrıyı yaptı:
“Avrupa ve ABD, potansiyel hasarı en aza indirmek için böyle bir gelişmeye hazırlanmalı ve buna karşı koyacak bir stratejiye sahip olmalıdır. Türkiye, batı etkisinden uzaklaşmasına izin verilmeyecek kadar önemli bir ülke…”
Farklı medya platformlarında yazılan yazılar, düşünce kuruluşlarınca dile getirilen görüşler, bize bu seçimin sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir seçim olmadığını anlatıyor.
Geçmişte Türkiye’ye karşı duruş sergilemiş olan bazı isimler ABD’nin ve batının, seçime bir şekilde müdahil olmasını, operatif düzleme geçmesini istiyor. Dile getirdikleri iddialara ve yaptıkları analizlere baktığımızda cumhurbaşkanı adayının kim olmasını gerektiğini bile söylüyorlar. Bu seçime, niçin varlık-yokluk seçimi olarak baktıklarını daha iyi anlıyoruz…
Her türlü dış müdahaleyi ve kimin adına olursa olsun ülkemize karşı yürütülen operasyonları reddederek; seçmenin hür iradesiyle sandığa gidip oy kullanacağı, demokratik-adil bir seçim olmasını dilerim. Türkiye, bunu geçmişte başarmış ve bundan sonra da başarabilecek bir ülke…