OHAL seçim erteletmez!
Ülkemizi derinden yaralayan, 13 milyon insanımızın yaşadığı bölgeyi vuran büyük deprem felaketinin ikinci gününde, devlet birimleri daha organize ve etkili bir şekilde afet bölgesine dokunmaya başladı.
Kurtarma faaliyetleriyle ilgili eksik, yetersizlik ve aksaklıklar devam ediyor. Ancak yurt dışından gelen kurtarma ekiplerinin de devreye girmesiyle enkazdaki hayatların kurtarılmasında önemli sonuçlar alınacak. Burada ekiplerin etkili ve hızlı müdahalesi çok önemli. Çünkü soğuk hava şartlarında zamanla yarış söz konusu…
AFAD Başkanlığı’ndaki Koordinasyon Merkezi’ne geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin vurduğu 10 ilin afet bölgesi ilan edildiğini belirterek, üç ay geçerli olmak üzere 10 ili kapsayan OHAL ilanına karar verdiğini duyurdu.
Erdoğan’ın açıklamasının hemen ardından TBMM Genel Kurulu olağanüstü toplandı. Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un imzasıyla AK Parti, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti grupları, Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili ortak bildiri yayımladı. Bildiride, “Beş siyasi partinin temsilcileri olarak vatandaşlarımızın yanında ve hizmetindeyiz” denildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD’da, deprem konusunda yaraları sarmak üzere kamu kurumlarına 100 milyar TL’lik ödenek tahsis edildiğini, depremzede vatandaşların konaklamaları için kamu misafirhane imkânlarının yanı sıra; Antalya’daki otellerde 50 bin yatak ayrıldığını açıkladı.
Hem OHAL ilanı hem nakdi kaynak hem de konaklama konusunda atılan adım, önemli ve yerindeydi. Çünkü afetten etkilenmiş olan vatandaşın deprem bölgelerinden çıkarılması ve uygun koşullarda konaklamalarının sağlanması, arama-kurtarma çalışmalarının hızlı ve etkili şekilde yürütülmesi açısından önemli idi…
Henüz enkaz altında ulaşılamayan çok sayıda vatandaşımız bulunuyor…
OHAL İLAN ETME YETKİSİ
Anayasa’nın 119. maddesine göre Cumhurbaşkanı, tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinden birinin veya birden fazlasının görülmesi durumunda; yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
Altı aylık süre azami süre olup daha az süreli -örneğin, 2 veya 4 ay- OHAL ilan edilebilir.
İlan edilen sürenin sonunda OHAL’i gerektirecek sebepler ortadan kalkmamışsa süre uzatılabilir. OHAL’i uzatma yetkisi Cumhurbaşkanının talebiyle TBMM’ye aittir. Cumhurbaşkanı OHAL’i uzatamaz, sadece uzatılmasını talep edebilir.
OHAL kararı Cumhurbaşkanı tarafından Resmi Gazete’de yayımlandığı gün TBMM’nin onayına sunulur. TBMM bu OHAL kararını reddedebilir, aynıyla ya da değiştirerek onaylayabilir. Böylece bir Cumhurbaşkanı kararı olan OHAL ilanı parlamento kararına dönüşür.
OHAL’de amaç çeşitli sebeplerle bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir.
BU KARARLA SEÇİM ERTELENMEZ
OHAL kararı seçimin ertelenmesi anlamına gelmez. Seçim ancak savaş sebebiyle ve Yüce Meclis’in kararıyla ertelenebilir.
Anayasanın 78’inci maddesi bu konuda, “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir” hükmünü düzenler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerinde bir şekilde OHAL kararı alırken, “Ülkenin ve milletin tüm imkânlarını planlı bir şekilde harekete geçirme niyetindeyiz” diyerek gerekçesini net şekilde ortaya koydu.
14 Mayıs’ta yapılması planlanan ancak henüz erkene çekilme kararı alınmayan seçimin OHAL’le hiçbir ilgisi yok.
OHAL ilanı, 10 Mart’ta ilan edilecek olan ve 14 Mayıs’ta yapılacak seçime ilişkin kararı değiştirir mi? Bunun kararını iktidar verecek. Çünkü zaten seçim, normal koşullarda 18 Haziran’da yapılacaktı. Çeşitli gerekçelerle 14 Mayıs’a çekilmesi planlanıyordu.
OHAL ilanından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimin 14 Mayıs’ta yapılmasına ilişkin kararında bir değişiklik olmadığını anlıyoruz. Bir iki gün içinde karar alınırsa 14 Mayıs’tan önce OHAL ilanının süresi dolmuş olacak.
ASKER KARAVANASI
Çok büyük bir alana yayılan ve tahribatı çok yüksek olan depremde enkaz altında kalmış olan vatandaşlarımızın kurtarılması faaliyetlerinde büyük zorluklar yaşanıyor. Yabancı arama-kurtarma ekiplerinin devreye girmesi de yetmeyebilir çünkü her saatin her dakikanın büyük önemi var.
TSK’nın depreme müdahale etmede geç kaldığı eleştirilerine yanıt veren Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar 3 binin üzerinde Mehmetçiğin sahada görev yaptığını, arama-kurtarma çalışmalarına katıldığını açıkladı. Hatta Mehmetçik’in kurtarma ve sıcak yemek dağıtma çalışmalarına ilişkin görüntüler paylaşıldı.
MSB; Hatay, Malatya, Osmaniye, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde arama-kurtarma çalışmaları için Doğal Afet Kurtarma Taburları görevlendirdi.
Malatya’da arama-kurtarma çalışmalarına iki binin üzerinde personelle destek sağlayan TSK, kentte çadır kurma çalışmalarına başladı. Çok sayıda komando da arama ve kurtarma çalışmaları için Malatya ve Kahramanmaraş’a gönderildi. Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya, Şanlıurfa ve Diyarbakır’da Mehmetçik tarafından halka sıcak yemek, su ve kumanya dağıtılmaya başlandı.
Kıbrıs’ta görevli Doğal Afet Yardım Takımı da Gaziantep’teki arama-kurtarma çalışmalarına destek veriyor.
TSK tarafından hava yardım koridoru oluşturuldu. TSK’ya bağlı A400-M nakliye uçakları dâhil çok sayıda nakliye uçağı bölgeye arama-kurtarma ekiplerini ve araçlarını sevk etmeye başladı. 17 uçakla, Gaziantep ve Adana’ya sürekli olarak yardım uçuşları yapılıyor. Ambulans uçaklar görev yapıyor.
İKİNCİ KOLORDU GÖREVE Mİ?
17 Ağustos Gölcük, Bolu, Düzce depreminde enkaz alanlarına ilk müdahalede Mehmetçiğin çok önemli bir rolü olmuştu. Aynı tabloyu göremeyen ve yakınlarına ulaşmakta güçlük çekenlerin eleştirileri ve tepkileri de bu noktada yoğunlaşıyor.
Ülkenin tarihsel olarak ve doğası gereği en organize kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve milletin evlatlarından oluşan Mehmetçiğin bu tür yaşamsal olaylarda, afetzedelere yardım ve destek konusunda hızla örgütlenip harekete geçmesi bekleniyor doğal olarak…
Tabii burada çok geniş bir alana yayılı binlerce binada meydana gelmiş bir yıkımdan söz ediyoruz. Yolların, havaalanlarının, hastanelerin de yıkılıp hasar gördüğünü ve tahribatın büyüklüğünü düşündüğümüzde müdahale etmek pek kolay bir iş değil. Yine de vatandaş Mehmetlerini yanında görmek istiyor.
İnsani Yardım Tugayı, Özel Kuvvetler ve Jandarma komandolarının veya bu konuda ihtisaslaşmış birliklerin, kamuflaj kıyafetleriyle, sivil yöneticilerle koordinasyon içinde deprem bölgesindeki faaliyetlerini artırması ve hızlandırması vatandaşı manevi olarak da memnun edip güvende hissettirecektir.
Yaşananlardan ders çıkarmak gerekir…
Bu kadar geniş alanda TSK olmadan depreme müdahale etmek kolay değil. Bu amaçla İkinci Ordu Komutanlığı’nın bütün imkânlarıyla, lojistiğiyle ve karavanasıyla devreye sokulması yerinde bir karardır. Deniliyor ki terörle mücadele eden birlikler var, sınır güvenliği var. Haklılık payı var ancak halkının Mehmetçiğe ihtiyacı var. Gerekirse savaş alanından çekip depreme yönlendirmek gerekir…
Yabancı destek geliyorsa Mehmetçik de gelir… Hangi bölgede noksanlık varsa Mehmetçik oraya gider… Çanakkale Savaşı’nı üzüm hoşafı, yağlı buğday çorbası, ekmek ve maneviyatla kazanmadık mı?
Binlerce vatandaş enkazın altında; enkazdakilerin yakınları ve Türk milleti sabırsızca destek ve duada…
Mehmetçiğin görevlerinden biri de iç cepheyi güçlü tutmak, çimentoyu sağlamlaştırıp, dayanışmaya, birlik-beraberliğe katkı sağlamaktır.
ÖNEMLİ ADIMLAR ATILDI
Yazımı noktalarken dün yaşanan pozitif gelişmelere dikkat çekeyim...
İlki bölgeye girişin 48 saatliğine yasaklanması önemliydi. Kurtarma çalışmalarını aksatan bir hareketlilik vardı. Güvenlik ve koordinasyon, hızlı tepkime açısından yerinde bir karar…
İkincisi, çıkışın teşvik edilmesi, tahliyeler ve THY’nin deprem bölgesinden dönüşleri ücretsiz yapması da oldukça yerinde bir karardı. Ayrıca ekmek konusunda, Antalya ve Mersin’de kamu tesislerinin açılması, fırınlara ücretsiz elektrik verilmesi, TESK’in organizasyonuyla kargo uçaklarıyla bölgeye ekmek gönderilmesi de acil ihtiyaçların giderilmesi açısından mühim kararlardı.
Karayolu şebekesinin onarılmasıyla birlikte Kızılay’ın büyük TIR’larla, stoklarıyla, sıcak yemek ekipmanlarıyla, büyük barınma ve yemek çadırlarıyla devreye girmesi de çok kritik bir gelişme…
Kızılay’ın afetlere müdahalede yetkinliği olduğu kadar lojistik kabiliyetleri ve yurttaş nezdindeki duygusal imajı da başka…
Kızılay’ın görünürlük kazanması, yüreği yanan vatandaşa bir nebze olsun moral olur…
Çok yüksek sayıda yıkılmış binada; arama-kurtarma için de ayrı bir organizasyon gerekiyor. Enkaz çok, zaman dar, kış soğuk…