Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 17 Mart 2021'de, HDP'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açmış, iddianame, eksiklikler nedeniyle 31 Mart’ta reddedilmişti.

        Başsavcılık, 7 Haziran 2021'de tekrar dava açtı. Anayasa Mahkemesi de 21 Haziran 2021'de yeni iddianameyi oy birliğiyle kabul etti. Başsavcılık daha sonra Mahkeme’ye ek deliller sundu. HDP buna karşı ek savunma süreleri istedi.

        Anayasa Mahkemesi, 14 Mart’ta HDP’nin sözlü savunmasını dinleyecekti ancak deprem ve ardından başlayacak olan seçim süreci nedeniyle savunma, 11 Nisan'a ertelendi.

        Anayasa Mahkemesi bir karar daha aldı. Daha önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin Hazine yardımının durdurulmasına geçici olarak bloke kararı veren Mahkeme, bu kez bloke kararının kaldırılmasına hükmetti.

        Kararla birlikte HDP’nin Hazine yardımı almasının önündeki engel kalkmış oldu. Seçimlerin yapılacağı dönem için HDP’ye 539 milyon TL yardım yapılacak.

        Seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağını varsayarsak, kapatma davasının seçimden önce sonuçlanması mümkün görünmüyor. Bu durumda HDP, seçime kasası dolu bir şekilde girecek.

        Mahkemenin bu kararının şüphesiz siyasi atmosferle de yakından ilgisi var. Kadük kalan başörtüsü düzenlemesi nedeniyle AK Parti grubu HDP grubunu ziyaret etmişti. Söylemler yumuşarken, Millet İttifakı’nın bileşeni CHP, HDP’yi ziyaret edeceğini açıkladı.

        AK Parti de bu süreçte özellikle bölge seçmeni nezdinde siyasi destek yitiminin sebeplerini araştırdı ve bir bilanço çıkardı. “Nerede hata yaptık?” başlığı altında en önemli sonuçlardan biri kullanılan siyasi retorik ve söylemdi.

        İkinci gerekçe olarak kapatma davası ve Hazine yardımının kesilmesi gösterildi. Seçim ortamında bu meselenin bir tokmak olarak kullanılmasının yanlış olduğu net şekilde görüldü.

        Doğu ve Güneydoğu seçmeninde var olan yüksek politik bilinç, siyasi partiler açısından akılcı politikaların hayata geçirilmesini zorunlu kılıyor. Bunu, yerel seçimde özellikle büyükşehirlerdeki sonuçlarda yaşayıp gördük.

        Bundan sonraki süreçte merak ettiğim konulardan biri de iktidar cephesindeki, “Millet İttifakı’nın yedinci ortağı, masanın yedinci ayağı HDP” söyleminin nereye evrileceği…

        Bunu söyleyebilirsiniz ancak seçmende artık karşılık bulur mu? Hiç sanmıyorum...

        Yavaş ve İmamoğlu'nun siyasi kariyeri

        Yavaş ve İmamoğlu'nun siyasi kariyeri
        0:00 / 0:00

        Millet İttifakı partileri, sancılı dört günün ardından ortak aday konusunda uzlaşmaya varmış ve cumhurbaşkanı adayının parlamenter siteme geçiş süreci yol haritasına altı lider imza atmıştı.

        Yol haritası metninde ortak aday CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hareket ve inisiyatif kullanma alanı tanınmış ve şu ifade kayda geçirilmişti:

        “İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanları, Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacaklardır.”

        Bu açık ifadeye rağmen, iki belediye başkanının görevlerine devam ederken, cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacakları varsayılıp bunun üzerinden gereksiz hukuki bir tartışma başlatıldı.

        Biz de böyle bir tartışmanın anlamsız olduğunu, iki belediye başkanının görevlerini tamamladıktan sonra, yani 31 Mart 2024 seçimi arifesinde istifa edebileceklerini yazmıştık. Daha doğrusu iki belediye başkanına seçenek sunulacak; ya cumhurbaşkanı yardımcılığı görevini kabul edip seçimde tekrar aday olmayacaklar ya da bir kez daha kentlerinde belediye başkanlığına talip olacaklar.

        Hem belediye başkanlığı hem de cumhurbaşkanı yardımcılığı görevini birlikte yürütmelerinin önünde herhangi bir yasal engel olmamakla beraber, bulundukları görevin salahiyeti ve verdikleri hizmetin kalitesi açısından sorunlar yaşanabilirdi. Bu iki görevi birlikte yürütmelerinin hukuki engel olduğunu düşünenler de yok değil ancak bir etik tartışması kaçınılmazdı.

        Bu tartışmayı geride bırakarak sahadan aldığımız taze bilgileri ve kulisleri paylaşmayı daha faydalı buluyorum…

        Son aday tartışmalarından bağımsız olarak CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti’nin ısrarı olmadan, ortak yol haritası metnine yazılmadan önce de iki belediye başkanı ile sık ve birlikte görüntü vermeyi kararlaştırmıştı. Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş depreminde sürekli iki belediye başkanı ile sahayı dolaşıp görüntü verdi; belediye ekiplerinin çalışmalarını inceledi.

        Bundan sonra da Kılıçdaroğlu’nu iki kurmayı ile birlikte sıklıkla programlarda göreceğiz ancak önümüzdeki yıl 31 Mart’a kadar İmamoğlu ve Yavaş, görevlerinden ayrılmayacak.

        MART SONRASI PLANI

        Bu süreçte Kılıçdaroğlu’nun dikkatini bölmek ve enerjisini bir genel başkanlık yarışına harcamak istemediğini söylemiştik. Kılıçdaroğlu, bu doğrultuda yerel seçime gidilirken, Yavaş ve İmamoğlu’nu aday olmak isteyip istemediklerini soracak. Buna göre kararını verecek.

        Şimdiden söz söylemek için erken ancak ben Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediyesi için bir kez daha aday olmak isteyeceğini düşünüyorum. Bunu, Yavaş’ın bugüne kadarki çizgisinden, söylemlerinden ve ortaya koyduğu siyasi hedeflerinden anlıyorum.

        İmamoğlu içinse aynı şeyi söyleyemeyiz. Bugüne kadar İstanbul Büyükşehir’den daha çok cumhurbaşkanı olma ve ülke yönetimine talip olma hedefini açık ve net şekilde ortaya koydu. İmamoğlu için o gün geldiğinde siyasi konjonktür çok önemli.

        Anamuhalefet partisi genel başkanlığının da iktidara giden en kestirme yollardan biri olduğunu düşündüğümüzde İmamoğlu için bir hedef de CHP genel başkanlığı olabilir. Bunun için de İmamoğlu’nun parlamenter sisteme geçiş sürecinin tamamlanmasını beklemesi gerekecek. Çünkü Kılıçdaroğlu, seçildiğinde CHP genel başkanlığını hemen bırakmayacak. Belki AK Parti’de olduğu gibi genel başkanvekili makamı oluşturulabilir.

        CHP GENEL BAŞKANLIĞI

        Kılıçdaroğlu, geçiş süreci tamamlandığında ve parlamenter sisteme geçildiğinde partisinin genel başkanlığından ayrılacak. Ancak geçiş sürecinin ne kadar sürecini kimse öngöremiyor. Yapılacak çok iş var. Belki beş yıllık sürecin tamamlanması beklenecek. Millet İttifakı Anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlayamaz ya da diğer ittifak partilerinden destek alamazsa Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de aynen devam edebilir. Seçim kazanılsın ya da kaybedilsin İmamoğlu’nun CHP genel başkanlığı hedefi varsa bir sonraki döneme kalabilir.

        Diğer Yazılar