Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Birkaç gündür seçim güvenliğinin manipülasyon, algı yönetimi, siber saldırı, troller, bot hesaplar kısmıyla haşır neşir oluyoruz.

        Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Twitter hesabından yaptığı paylaşımda dile getirdiği Cambridge Analytica meselesi ve ardından İletişim Başkanlığı’nın kendisine verdiği cevap bütün dikkatlerin bu konuya çevrilmesine yol açtı.

        CHP’nin seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’in İçişleri Bakanlığı bünyesinde YSK’ya paralel bir seçim takip sistemi kurulduğuna ilişkin açıklamaları da meseleyi daha ileri boyuta taşıdı.

        Bu arada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 14 mayıs seçimlerini darbe olarak nitelendirmesi, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın, “Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesidir” sözleri, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “Seçimde olası iktidar değişikliği Türkiye’nin tam bağımsızlığına darbe olur” sözleri hepimize, “Neler oluyor” dedirtmeye yetti.

        Bu açıklamalardan çok kısa süre önce ise Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, “Seçim, şampanya patlatıp kutlayanlar ile alnını secdeye koyup hamdedenler arasında geçecek” sözleri de epeyce tartışılmıştı.

        Acaba seçime dışarıdan bir müdahale mümkün müydü? Ya da dışarıdaki güç odakları Türkiye’deki seçimlerde taraf seçip buna göre bazı ataklar yapabilir miydi?

        Demokrasiye ve demokratik seçimlere inanmış her insanda olduğu gibi hepimizin kafasında bu sorular ve istifhamlar belirdi. Çünkü bizzat iktidar üyeleri tarafından bu konuda bazı kaygılar dile getiriliyor; muhalefet de bunun peşine takılıyordu.

        Açık konuşmak gerekirse arka planda konuştuğum bütün taraflar, “Seçime müdahale edecekler” deyip karşı tarafı suçluyor.

        Gerçekten seçime dışarıdan bir müdahale mümkün müdür? Sosyal medya üzerinden bir ağ merkezli harekât planlanıp hayata geçirilebilir mi?

        Herhalde bu süreçte benim kadar seçim ve sandık güvenliği yazısı kaleme alan olmamıştır.

        İddialar üzerine ben de en iyi bildiğim işi yaparak bu konunun üzerine gitmeye karar verdim. Edindiğim en doğru ve çarpıtılmamış verileri sizinle paylaşmak istedim.

        Rusya’nın, Trump’ın seçildiği ABD seçimlerine müdahalesi kesin şekilde kanıtlanamasa da bu konuda, ABD ve dünya kamuoyunda güçlü bir kanaat hakim. Bunu da bir not olarak kayda geçirmek isterim.

        Hatırlatma anlamında iki notum var;

        AK Parti’nin tek başına iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden bir gün sonra çoğu gazete, “Anadolu İhtilali” veya benzer manşetler atmıştı. O dönemki söylemle vesayete ve güç odaklarına karşı çıktığı tezini işleyen AK Parti, sonraki yıllarda, “Anadolu İhtilali XX yaşında” gibi manşetler verdi.

        Her zaman millet iradesine yaslanan AK Parti’nin, seçim sonuçlarına ilişkin, “14 Mayıs batının siyasi darbesidir” mealinde açıklamalarının yersiz ve tutarsız olduğunu, hem de vatandaşın tepkisine yol açabileceğini öngörmek gerekir.

        Ayrıca normal zamanda 18 Haziran’da yapılacak olan seçim, alınan kararla 14 Mayıs’a çekildi. Bazı tezleri savunabilmek için güçlü gerekçeler ve deliller ortaya koymazsanız 2019’daki İstanbul seçimindeki sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.

        Millet iradesinin üzerinde hiçbir güç yoktur. Birileri darbe yapmak isterse milletin yüce gönlüne, millet iradesine sığınmak en güzel ve doğru yoldur.

        İyi niyetli bir uyarı olarak kayda geçsin…

        Gelelim meselenin can alıcı boyutlarına;

        Artık siber saldırılar, ağ merkezli harekatlar, sosyal medya üzerinden yapılan yeni saldırı biçimleri, algılarla oynamak, hedef kamuoyunu çeşitli araçlarla biçimlendirmek ve manipüle etmek, kanaatleri değiştirmeye çalışmak, trol saldırıları, karakter suikastı... gibi yeni dünya düzeninin harp teknikleri hayatımızın bir gerçeği.

        Artık savaşlar çoğu zaman orduların karşı karşıya gelip kozlarını paylaştığı dönemlerden çok farklı. Yapılan saldırıların hangi merkezden geldiğini dahi anlayamıyorsunuz çoğu zaman. Bilgi ve teknoloji hem saldırı hem de savunma amaçlı kullanılıyor.

        Böyle bir ortamda bölge ve dünya ölçeğinde politik değişimlere yol açabilecek 14 Mayıs seçimine de bu anlamda etki ajanlarının dahil olmamasını düşünmek saflık olur. Taraflar da pekala seçimleri kendi lehlerine çevirmek için bu tür aygıt ve yöntemlere başvurabilirler.

        GÜVENLİĞİ KİM SAĞLIYOR?

        Meseleyi doktrin boyutundan çıkarıp cari verilerle anlatmanın daha büyük faydası var.

        Bahse konu iddialarla ilgili Türkiye’nin seçim altyapısı ve muhtemel saldırılar konusunda çalışan belli başlı birimler var. Yüksek Seçim Kurulu’nun teknik altyapısı ve SEÇSİS’in güvenliği konusunda HAVELSAN’ın kurduğu siber saldırı birimleri çalışıyor. HAVELSAN, birçok kuruma, özel şirkete, bankalara bu noktada destek veriyor.

        Bilişim güvenliği konusunda çalışan diğer birim ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK).

        Sosyal medya şirketleri global firmalar olduğu için her türlü manipülasyon seçeneği masada olmalı. Ancak bu firmalar aynı zamanda ticari oldukları için böyle bir operasyonun içinde olmaları büyük itibar kaybına yol açabilir. İçeriden talepli ve destekli bir müdahalenin ortaya çıkma ve duyulma ihtimalinin de çok olumsuz sonuçları olur…

        Teknik altyapısı ve etkinliği tartışılabilir ancak BTK bünyesinde Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) de bulunuyor.

        2019 yerel seçimleri dahil USOM, kritik seçimlerde ve dönemlerde aktif olarak görev yaptı.

        Kötü niyetli kişiler her zaman olabilir ancak Türkiye’de seçimlerde doğruluğu tecrübeyle kanıtlanmış, “Sen sandığa sahip çıkarsan öbür taraf bir şey yapamaz” ilkesi her zaman geçerlidir.

        Trafoya kedi girebilir, elektrik altyapısında sorun çıkabilir, internet altyapısı ya da haberleşme sistemi çökebilir. İşte USOM bunları önlemek için kuruldu.

        Ayrıca GSM görüşmeleri, cihazların birbirleriyle konuşması, haberleşme altyapısının sağlıklı işlemesi herkesin yararına. BTK, iletişimin düzgün çalışması için GSM şirketlerini ve sosyal medya şirketlerini bu amaçla uyarıyor. Şeffaf ve adil seçim, herkes için gerekli.

        Herkesin tedbirlerini alması, siber ataklara karşı altyapıların güçlendirilmesi, telefon santrallerinin kapasitelerinin artırılması BTK’nın yaptığı uyarılar arasında yer alıyor…

        İçişleri Bakanlığı bünyesinde ise Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı bulunuyor. Muharrem Erkek’in söylediği birim bu olsa gerek. Bu birim, internet ve telefon dolandırıcılığı gibi siber suçlarla mücadele konusunda görev yapıyor. Bunun dışında asayiş ve terörle mücadele konusunda çalışan GAMER diye bir birim bulunuyor. Merkezin 81 ilde gözü kulağı var.

        Ortaya konulan iddialar çok ciddi ve telafisi güç sonuçlara yol açabilecek cinsten. Bu nedenle, bazı iddiaları dile getirirken bildiğiniz her şeyi ortaya koymalı, halkın bu konudaki kaygılarını gidermeniz gerekir. Aksi durumda iddia olarak kaldığı gibi bunlara karşı önlem alınmasını da sağlayamazsınız…

        Bu seçimde açıktan algı yönetimi ve sosyal medya üzerinden propaganda da çok üst seviyede olacaktır. Her meselede olduğu gibi herkes işini düzgün yapar, alanına sahip çıkarsa sorun kalmaz. Sorun çıkarana da kimse itibar etmez.

        Anlaşıldığı kadarıyla en büyük görev seçmene düşüyor.

        Namusumuza yani oyumuza, sahip çıkacağız…

        Diğer Yazılar