Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Covid 19 ile 150 yıldır öğrendiklerimizi sorguluyoruz. Bu sorgusalı kurcalamak toplumun en doğal hakkı. Günlük koşturmaca içindeki çoklu korelasyon hepimizi uyuşturmuş durumda. Dahası, beynimizi kullanarak bilinç seviyemizi artırmaya gerekli zamanı ayıramamışız. Yaşadıklarımız bir akıl tutulması adeta…

        Spora ve sportif düşünme metoduna gereken ilgi ve önemi vermemişiz. Öyle ki, sporun içine finans sistemini bulaştırarak (spor üretimi ve ekonomisi demiyorum. Dikkat buyurun lütfen) sporu kumara benzetmişiz. Sürekli kazanma kültürüyle kapitalist ruha teslim olmuşuz. Sportif düşünce metodu ile baktığınızda bir çok şey anlamsızlaşır; sigara içilmesi zararlıdır, ama sigara her yerde satılır. Şeker zararlıdır, ama raflardadır. Bambaşka bir taraftan bakalım; bağışıklık sistemimiz anamızın karnından doğar doğmaz içeriye aldığımız bakteri ve virüslerle tanışa tanışa gelişiyor. Ve ne kadar çok bakteri o kadar çok bağışıklık… İyi de; onlarca yıldır çocuklarımızı neden anti bakteriyel sınıflarda okuttuk o zaman!.. Onları virüslere, bakterilere karşı korumasız hale getirip lodosta bile zatürre etmek için mi?!... İnsan evladının yaşam algısıyla oynadılar. Bu konuyu yaklaşık 10 yıldır zaman zaman üzerinde çalışarak kurcaladım. Sizlerin de ilgisini çekeceğini düşünüyorum.

        2007 yılındaki İstanbul Cup Tenis Turnuvası'nın açılışını Maria Sharapova ile Topkapı Sarayı'nın harem dairesinde yapmıştık. Sarayın ve harem dairesinin izinlerini alma başvurusunda, o dönemin müze başkanı olan Prof. Dr. İlber Ortaylı hoca ile tanışma fırsatı da bulmuştum. Şu an hatırlar mı bilemiyorum. ‘’19. Yüzyılın yaşam rotasını doğrudan etkileyen spor branşlarının icat edilmesi konusu, insanların yaşam tercihleri ve toplum sağlığı açısından son derece önemliydi’’ Diyerek tespitlerimi paylaşmıştım. Ancak bu alanla ilgilenemediğini, fakat konunun ilginç olduğunu ve üzerine gitmemi tavsiye etmişti.

        REKLAM

        Evde kaldığımız şu günlerde en çok dile gelen şeyin, spor ve hareket etmek olduğunu anlamışızdır diye düşünüyorum. İyi de; hadi bireyleri bir yana ayıralım. Yahu, toplum sağlığına olağanüstü değerler katan spor ve sportif yaşam kültürünü boş zaman değerlendireme etkinliği olarak öğrenmedik mi biz?!.. Beden Eğitimi dersinde test çözmedik mi?.. Yani boş işler bu spor işleri… Bu kafayla geldik bu günlere. Spor branşlarının yaratıcılarından bi haber büyümemiz bundan olmasın!!! Okullarda verilen ana eğitim materyalinde spor branşlarını icat edenler, toplum sağlığına fayda sağlayan kişiler olarak anlatıldı mı?.. Tabi ki, hayır.

        Öte yandan, Albert Einstein, Isaac Newton, Charls Darvin, Nikola Tesla vs vs… Dahi olarak gösterildiler. Bir itirazım da yok bu isimlere. Daha da var… Filozof ekonomist John Stuart Mill, fizikçi din felsefecisi Blaise Pascal, şair, oyun yazarı J. Wolfgang von Goethe vs vs… Dikkat edin, topluma aritmetikçi/fizikçi dahi olarak gösterildi. ‘’Dahi’’ sıfatı bana evrensel bir yaratıcılığın adı gibi geliyor. Böyle bakınca evrende gizlenmiş varlıkları bulup çıkartanlarla, olmayan bir şeyi yaratanlar arasında çok ciddi bir fark olduğunu düşünüyorum. Mesela bana, Leonardo Da Vinci, Ludwig van Beethoven, hatta bu isimler arasında absürt diye nitelenebilecek Freddie Mercury daha bi ‘’DAHİ’’ geliyor…

        Spor branşlarının keşfedilmesi konusunda ilginç bir kronoloji var. Asıl buraya dikkat buyurun lütfen… 1800’lü yılların son yarısına böyle bakınca, sporun bir çok branşının 1800’lü yılların son yarısında icat edildiğini benim gibi siz de görürsünüz. Önce bi düşünelim. Hazır evde zaman da bulmuşken. Milyonlarca insanın sağlığını koruyan, bağışıklığını arttıran, psikolojisini düzelten, tutku ve ekonomi yaratan spor oyununu bulmak, bir boş zaman işi mi?!.. Yoksa olağanüstü bir buluş mu?..

        Tenis, İngiliz binbaşı; Walter C. Wingfeld 1873

        Judo, Japon eğitimci; Jigoro Kano 1882

        Basketbol, Kanadalı spor eğitmeni James Naismith 1891

        Voleybol, Amerikalı spor eğitmeni William G. Morgan 1895

        Modern Atletizm 1840

        Futbol, Cambridge Üniversitesi 1848 (Tarih 3. yüzyıla kadar giden bir geçmişi var. Ancak günümüzün kuralları ile olimpik spor kabul tarihi)

        Hentbol Alman Spor Akademisi 1848

        Squash 1886/ Yüzme 1882/Jimnastik 1886/Kayak 1866/Binicilik 1800 sonu, 1900 başı/Bisiklet 1868 Fransa’daki ilk yarışla başladı. Detaylara Google amcadan bakabilirsiniz.

        Soru şu: Walter C. Wingfeld, Jigoro Kano, James Naismith, William G. Morgan gibi isimler neden okullarda birer dahi olarak okutulmadı?.. Neden diğer dahi isimler gibi önemsetilmedi ve spor adına farkındalık yaratılmadı?.. Belki komplo teorisi denecek ama düşüncem şu ki; 19’uncu yüzyılın düzenini kurgulayanlar, insanların sosyolojik, psikolojik, fizyolojik, ruhsal ve bedensel tüm değerlerine pozitif katkı sağladığını görmelerine rağmen, toplumun gözündeki sporun imajını, boş zaman uğraşısı olarak gösterdiler. Daha doğrusu sportif düşünce şeklini insanlardan soyutladılar.

        Sportif düşünce diye yazıp yazıp duruyorum. O da şu; adalet demek, eşitlik değil.. Değer yaratmak demek, rekabet etmek değil... Yani 19. Yüzyılın değerlerinin tam tersi… Bizi hasta eden de o, öldüren de o…

        Diğer Yazılar