Adım adım… Türkiye'nin yeni güvenlik konsepti
2020 yılı salgın yılı oldu. Bizim gündemimiz de şubat ayı başından beri Covid-19 krizi. Mücadelemiz büyük ve bunda başarılı olduk. Ancak Türkiye’nin son 40 yılının gündemi terör ve terörle mücadele şu dönemde pek manşetleri süslemedi.
Terör örgütleri boş mu durdular? Elbette hayır. Sosyolojik zafiyetleri asla pas geçmeyen terör örgütü PKK her fırsatı değerlendirmeye çalıştı. Ancak Türk güvenlik güçleri salgın döneminde bile onlara göz açtırmadı. Sürekli enselerindeydi. Doğru tabirle örgütün “inlerine” girildi, dağıtıldı.
İşte bu nedenle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Şırnak’ta Namaz Dağı ve Hakkari’de İkiyaka Dağları’nda bayram arifesinde verdiği mesaj önemliydi. Teröre karşı yürütülen mücadelede yeni stratejinin ayak sesleriydi.
Jandarma Özel Harekât (JÖH) kuvvetleri son bir yıldır yürüttükleri KAPAN operasyonları ile terör örgütünün bir yandan kış üslenmesini ortadan kaldırırken diğer yandan da Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki 19 noktada örgütün bölgesel ve kentler arası hareket alanını en aza indirdi.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ve Kolordu Komutanı Hacı İlbaş’ın operasyonel başarısı tartışma götürmez… Jandarma, polis teşkilatı ve Millî İstihbarat Teşkilâtı olmak üzere tüm güvenlik kurumları örnek bir eşgüdüm sergileyerek başarının temelini attılar.
Ancak terörle mücadelede devamlılık esastır ki terörün sonu gelsin. Bu da siyasi kararlılığa bağlıdır. İçişleri Bakanı Soylu’nun büyük bir sabırla başlattığı ve bugün hala kararlılıkla devam eden terörle mücadelemiz artık Türkiye’nin kanayan yarası olmaktan çok bir başarı öyküsüne dönüşmüştür. Bu mücadele konseptinde artık ikinci bir aşamaya girildiğini görüyoruz.
ÖNCE KAPAN’A KISILDILAR
Kırk yıldır mücadele ettiğimiz, ülkenin doğusunda kılcal damar gibi neredeyse yerleşmiş olan örgütü sınırlarımızın ötesine süpürmeyi başardık. Bu nedenle artık terörle mücadele ülke sınırlarımızın içinde değil, dış operasyonlarla koordineli olarak sınır hattında ya da ötesinde sürdürülecek.
Bu operasyonel sürecin dört önemli merkezi olacak. JÖH’ler artık askeri üslerde olmayacak. Sahada mobil gruplar, timler halinde bölgedeki merkez üsler ile koordineli bir şekilde çalışacaklar.
Kırk yıldan buyana örgütün kullandığı geçiş ve lojistik güzergahları olan Hakkâri – Şırnak – Kars – Ağrı hattı onlara emanet. Büyük illerimizde ise istihbarat ağırlıklı bir operasyonel süreç devam edecek. Elbette valilerimize büyük işler düşüyor.
Öncelikle adı gibi örgütü kıstıran KAPAN operasyonları ile önce PKK’nın ülke sınırları içindeki harekât alanları netleştirildi. Irak ve Suriye’den Türkiye’ye girdikten sonra örgütün bölgeler ve iller arası geçişleri ve örgütün bu alanlardaki alışkanlıkları belirlendi. Ardından bu bölgeler sektörlere ayrılarak KAPAN operasyonları başlatılmıştı.
Bu stratejik yöntem 40 yıllık PKK terör örgütü ile mücadele ilk defa denendi. Halihazırda örgütün iller veya bölgeler arası geçişleri, üslenme bölgeleri ve yerleşim birimleri ile irtibatları koparıldı. Özetle, mücadelenin ilk aşamasında kent merkezlerinde sağlanan istihbarat ile teröristlerin önce dağlara çekilmesi sağlandı. Dağlarda yoğun mücadele ile hareket alanları kısıtlandı. Örgüt büyük kayıplar verdi. Kırk yıllık alışkanlıkları ile geçiş noktalarından tıpış tıpış Irak’a çekildi.
Terörle mücadele sürerken terör örgütlerin kamuoyu nezdinde mağduriyet algısı yaratarak destek aldıkları, hatta kimi zaman güçlendikleri görülür. Fakat, PKK’ya katılımlar da artık tarihinin en düşük seviyesinde. Bu da çok büyük bir başarıdır.
Bugün PKK’nın artık ülke sınırları içinde sağlanan lojistik alanlardan askeri üslerimize yönelik saldırılar gerçekleştirmesi imkânsız hale geldi. Askeri üs bölgelerimiz de zaten teknolojik imkanlarla donatılmış durumda.
BİRİNCİ AYAK: ŞIRNAK
Namaz Dağı Bestler-Dereler’i, Gabar ve Cudi’yi aynı anda gören bölgedeki en stratejik nokta. Bu bölgede örgütün tam 9 lojistik ve stratejik geçiş bölgesi bulunuyordu ve kontrolü kolay bir yer değildi. Bakan Soylu’nun Şırnak’ta Namaz Dağı’ndaki askeri üsten verdiği mesaj çok açık. Örgütün sözde BOTAN bölgesi olarak tanımladığı yerde artık devletin tam bir hakimiyeti var. Güvenlik konseptine göre yeni stratejinin ilk ayağı bu bölge olacak.
İKİNCİ AYAK: HAKKARİ
Ve bayramda Soylu’nun Irak sınırdaki İkiyaka askeri üssünü ziyareti…
İkiyaka bölgesi terör örgütünün Türkiye sınırındaki en önemli sağlık ve silah lojistik üssü ve güzergahıydı. Daha yakın bir zaman kadar örgütün Türkiye sınırları içinde 1,000 teröristin bulunduğu kampları buradaydı.
Örgütün sözde BAHTİNAN bölgesi olarak tanımladığı burada 7 önemli lojistik ve stratejik geçiş noktası vardı. Bugün bu hatta güvenlik yolları yapıldı ve bölge tam anlamıyla temizlendi. Öyle ki İkiyaka kırsalında Bakan Soylu’nun iftar yaptığı mevzi 40 yıllık terörle mücadele tarihimizde sayısız kere saldırıya uğramıştı.
Bugün artık teröristler sınırlarımızın içinde olmayı bırakın, sınırlarımızın yakınına dahi yaklaşamıyor. Terörle mücadele güvenlik konseptine göre yeni stratejinin ikinci ayağı işte PKK’nın Bahrinan dediği, İkiyaka bölgesi olacak.
ÜÇ VE DÖRDÜNCÜ AYAK: AĞRI-KARS
Geçtiğimiz günlerde teröristler Ağrı – Gürbulak’ta doğalgaz boru hattına yönelik bir saldırı düzenlemişti. Türk yetkililer teröristlerin geldiği yön ve geçiş güzergahları konusunda İranlı muhataplarını uyardılar.
Ancak 100 kadar teröristin İran sınırları içinde Mako hattında konuşlandığı tespiti yapıldı. İranlı muhataplardan müdahale etmeleri bekleniyor. Zira yeni mücadele stratejisinde Ağrı ve Kars hattı üçüncü ve dördüncü ayağı teşkil edecek.
REHAVET YOK
Terör örgütüne verdirilen ağır kayıplar tartışmasız. Başarı büyük. Ama rehavet lüksümüz yok. Dünya konvansiyonel, biyolojik vs daha nice silahların kullandığı bir cepheye dönüştü. Terör örgütlerinin DNA’sı değişiyor.
Suriye’de siyasal bir meşruiyet arayışında olan örgütün silahlı kanadı 40 yıllık PKK’dan daha başka bir şeye evriliyor, marjinalleşiyor. Komuta kademesi değişiyor. Uzantıları artıyor. Üstelik tıpkı el-Kaide’den türeyen DEAŞ gibi o da Batı dünyasında sempatizan bulabiliyor kendine. Örgütlenmeleri için kampta toplanmalarına gerek yok. İnternet yeterli.
Bu nedenle sınır ötesine çekilen PKK’nın DHKP-C gibi daha marjinal bir yapıya dönüşerek kent içi eylemleri tercih edebilir.
Kısacası biz bildiğimiz, 40 yıllık PKK ile savaştık ama yeni dünyada bilmediğimiz bir PKK gerçeği ile mücadele edebiliriz. Gözümüz açık olmalı.