Soçi'de gündem İdlib
Afganistan krizini ve bize etkilerini konuşurken, ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceğine dair sıkıntılı bir sürecin kapıda olduğunu şimdiden söylemek mümkün. Ancak şu an daha acil bir dış politika gündemimiz var: Suriye.
ABD Temsilciler Meclisi terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’nin ana aktör olduğu SDG’ye 2022 yılı içinde aktarılmak üzere 177 milyon dolar bütçe ayırdı. Konu ABD Senatosu’na geldiğinde kesinleşmiş olacak. Bu yardım, Obama döneminden başlayıp Trump’a kadar süregelen ABD’nin Suriye ve PYD planlarının Joe Biden döneminde de devam edeceğinin açık göstergesi. Mali desteğin yanı sıra, ABD içinde iki eski PKK’lının da bulunduğu SDM’nin (Suriye Demokratik Meclisi) beş kişilik heyeti ile Beyaz Saray’da görüşerek siyasi desteğini de sergiledi.
Biden daha ABD Başkanlığı koltuğuna oturmadan önce PKK’yı terör örgütü olarak gördüğüne, ancak PYD’nın ayrıştırılması gerektiğine vurgu yapıyordu. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un PYD ile olan görüşme trafiğini de dışarıdan destekleyen önemli bir siyasi isimdi Biden. Aradan geçen süreçte ABD devlet aklında değişen bir tablo olmadı.
Ancak bu noktada kendimizi de eleştirmeliyiz. Zira Suriye’de saha okumamızın ne kadar eksik olduğunu zamanla gördük. Stratejik akıl oluşturmak ve sahadaki tüm aktörlerle görüşmek yerine seçenekleri çok sınırlı tuttuk. İnsani krizi, hatta mülteci krizini bile yönetmekte eksiklerimiz oldu ve bugün 3 milyon 600 bini aşkın kayıtlı ve bilmediğimiz kadar kayıtsız Suriyeliye ev sahipliği yapıyoruz. Ancak beni asıl ürküten, sınırlarımızın yanı başında 3 milyon 500 bini aşkın Suriyelinin İdlib’de bekliyor olması. Rusya ve Esad rejiminin olası baskısı durumunda her an sınırlarımızı, hatta duvarlarımızı zorlama durumu söz konusu.
29 Eylül’de Soçi’de yapılacak Erdoğan-Putin zirvesine günler kala, Rusya İdlib ve kırsalında çatışmaların tansiyonunu yükseltti. Bununla da kalmadı, Rusya PYD ile Suriye’de resmi görüşme trafiği başlattı. Suriye’de PKK/PYD Suriye ordusu tarafından koruma alabilir. Buna şaşırmayın. Çünkü Putin ve ekibi bu oyuna başladılar bile.
Rusya ve Türkiye devlet başkanlarının baş başa yapacağı önemli görüşmeden birkaç gün önce Rusya tarafı, otonomi oluşturma ve Şam ile iş birliği karşılığında Suriye ordusundan koruma hakkı alabilecek olan PYD ile görüşme başlattı. Rusya’ya İdlib’de doğrudan müdahale hakkını istiyor. Aksi durumda bu görüşme trafiğini artıracak.
Ayrıca Rusya, Türk yönetiminin M-4 kara yolunun güneyinde bulunan bölgelerin Suriye Arap Ordusu ve Rus askerlerinin kontrolüne teslim edilmesine ilişkin yükümlülüklerini hala yerine getirmediği gerekçesiyle Türkiye ile İdlib’deki durumla ilgili anlaşmaları bozmak niyetinde.
Türkiye’nin dış politikada sıklıkla yaptığı hata; kırmızı çizgiler çizmek. Ve maalesef Orta Doğu sahasına hakim olmayan bürokratların hızlı değişim süreçlerini ve oyunu Orta Doğu’nun koşullarına göre okuyamamaları, bugün yaşanan sürecin gerisinde kalmamıza ve uzun soluklu Suriye stratejisi konusunda büyük sıkıntılar yaşamamıza neden oldu.
Şimdi ne yapabiliriz? Zaman kaybetmeden U dönüşü yapabiliriz. Çünkü sahada işler karmaşık bir hal aldı.
RUSYA YENİ FÜZE SİSTEMİ İLE SURİYE’DE
Rusya Suriye sahasında diplomatik gücünü artırırken bir yandan da askeri teknik gücünü test ederek geliştiriyor.
Suriye’nin İdlib ili üzerinde Rus saldırı helikopterleri Ka-52’lerin aktif bir şekilde boy göstermesi ile birlikte Izdeliye 305 olarak adlandırılan en yeni güdümlü füzeler kullanılmaya başlandı… ÖSO’nun askeri birlikleri de bu füzelerle hedef alındı.
Bugün itibariyle bu füze Ka-52 helikopterlerinde kullanılıyor. Yakın zamanda Mi-28H helikopterlerinde de kullanılacak. Yani Rusya sahadaki gücünü arttırıyor. Suriye’de Izdeliye 305 füzelerinin kullanıldığına ilişkin resmi açıklama yok. Ancak bütün en yeni Rus silahlarının Suriye’de denendiği Rus yetkililer tarafından da zaman zaman dile getirilen bir husus.